Mücahit BİLİCİ
Türkiye’den entelektüel çıkmadığı fikri dünyanın düz olduğuna inananların fikridir. Dünya düz olmadığı için onlar da yanılıyor. Bu yanlışı işleyen insanlar coğrafya ve tarihi aynının ebedi tekerrürü olarak görecek kadar zamansız ve yersiz bir anlayışa sahiptir. Onlar için İngiliz yaptıysa Fransız da yapabilir. Fransız yaptıysa Türk de yapabilir. Bunlar tarihi ve coğrafyayı düzledikleri için kendilerinde gördükleri farklılıkları bir eksiklik veya fazlalık olarak görürler. Farklarını bir düzeltme nesnesi olarak görürler. Hatta kendilerini bir düzeltmenin nesnesi olarak görmeye mahkumdurlar. Bunlar herkesin ve herşeyin heryerde ve aynı anda olduğunu zanneden bir basitlikte düşünürler. Geride kalma, gerikalma zanları tam da bu zihinsel düzlüğün semptomlarıdır. Zaman ve mekan yokluğu onları mesafeyi ve tarihi anlamaktan uzak tutar. Başkasını bilmedikleri gibi kendilerini de bilmezler. Bir yere ait olmadıkları için dünyada yerleri yoktur. Onlardan entelektüel zaten çıkmaz, ancak kendi toplumlarından neden çıkmadığını da anlamaları zordur.
Türkiye’den entelektüel çıkmadığı fikri doğru olduğunda bilei bunu söyleyenler genelde yanlış gerekçelerle bunu dile getirirler. Sanki biz zorlasak, çaba göstersek bizden de entelektüel çıkacak sanırlar. Ülkedeki bir dizi beceriksizlik ve yolsuzluğun varlığı bu tür yanlış bir zannı yanlışlanmaktan alıkoyuyor. Yani elinde imkanlar olsaydı bile yine de entelektüel çıkmama ihtimaline yer vermeyen bir anlayıştır bu. O da yanlıştır. Aynı zihniyetle elinde imkanlar olsa bile entelektüel çıkmaz.
Bir Türk veya Kürt kendini yırtsa da, dünyanın tüm imkanlarını kullansa da bir Kant veya Marx olamaz. Ama daha ilginç olanı şudur: Bir Alman veya İngiliz bile bugün kendilerini yırtsalar bile Kant veya Marx olamazlar. Kant ve Marx tarihte ve mekanda birer odak noktası olarak gelip geçtiler. Ve büyüklükleri de sanıldığı gibi kendi kişisel başarıları ile açıklanamaz. Bu kişisel olarak başarılı olmadıkları anlamına gelmez. Sadece statülerinin kişisel başarı ve kazanımlarına indirgenemeyeceği anlamına gelir. Herkes biriciktir. Ama dünya-tarihsel önemi olan figürlerin ortaya çıkış süreçleri de biriciktir. Bir çabanın sonucu değildir. Binbir faktörün kesişiminin ürettiği bir kaderdenk noktasıdır. Cehalet onda keramet aramaktadır.
Kemalizmden tutun Sosyalizme ve İslamcılığa kadar bir sürü benzeşme ve rekabet ideolojileri Türkiye’de entelektüel orijinalliğin ve entelektüellik olgusunun anlaşılmasının önündeki en önemli engellerdir. Türkiye’de dünyanın en zeki insanını bulundurun, eline her türlü imkanı verin, yine de bir entelektüel olamaz. Çok iyi bir matematikçi, bir mühendis, harika bir enstrüman virtüözü olabilir, ama sizin o “neden olmuyor” dediğiniz türden bir entelektüel olamaz. Çünkü yanlış şeyi istiyorsunuz. Olmayacak şeyi istiyor, olmayacak duaya amin diyorsunuz.
Dünyanın en zeki Türkiye vatandaşı bile olsan Nobel alamazsın, ama Amerika’nın zeki bir Türkiyelisi olsan Nobel alma imkanın vardır. Nobel veya Amerika matah birşey olduğu için değil bu söylediklerim. Nobeli burada, temsil edemediği liyakatı görünür kılan bir şaka olarak zikrediyorum. Kaldı ki entelektüel dediğimiz şey matematik, ekonomi vb gibi “convertible” bir sirkülasyon nesnesi değildir. O yüzden matematikçi her yerde başarılı olabilir ama entelektüel bir yerin ve bir zamanın çocuğudur. Bir yerin ve zamanın çocuğu olduğunun farkında olmayanlar entelektüel olmayı mümkün kılan özgüvene sahip olamazlar.
Şimdiye kadar, düz dünyalıların beklentilerinin aradığı entelektüel profilin neden mümkün olmadığından bahsettik. Peki, onların beklemediği türden bir entelektüel profil mümkün mü? Evet. O profildeki bir insan ise radarda görünmeyeceği için yokmuş veya entelektüel değilmiş gibi görünecektir. Çünkü onların tercümesi zordur. Benzeşme ve rekabetin radarlarının ikisine birden yakalanmazlarsa isimleri dikkat çekmez. Mesela Türkiye’nin en özgün yerli düşünürü Said Nursi’dir. Pek çok düz dünyalı bunun din ile ilgili olduğunu sanıp tebessüm edecektir. Benim “dinci”liğimde teselli arayacaktır. Türkiye’nin yerli başka düşünürleri, Nursi kadar özgün olmasalar bile onun kadar özgür olan İsmet Özel ve Sevan Nisanyan’dır. (Merak edenler için not düşeyim: İlber Ortaylı, Ahmet Arslan, Celal Şengör gibi isimler ise birer bilgi deposu olmakla birlikte entelektüel özgünlük ve derinlik itibariyle cahil insanlardır).
Tüm bunları geçtiğimizde bile geriye bir faktör daha kalıyor: Entelektüel dediğin şeyin kendisi bile (toplumsal bir insan profili olarak) ortaya çıkıp sonra kaybolan bir tarihsel görünümdür. Mesela bugün entelektüel yerini influencer’a bırakmıştır. Aydınlanma çağında “aydın” denen bir mahluk türü ortaya çıkmıştır. O da etrafını aydınlatıp tarihe karışmıştır. Hatta hekîm, filozof, peygamber için bile benzer şeyler söylenebilir. Her zamanın bir hükmü olduğu gibi her mekanın da bir hükmü vardır. Zaman içindeki evrim ve değişimi görmek nispeten kolaydır. Zor olan, mekan içindeki ilişkisellik ve konumlanışın kısıt ve imkanlarını görebilmektir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
5.04.2025
28.03.2025
15.03.2025
2.03.2025