Mücahit BİLİCİ
Statükonun milliyetçilik üzerine işlediği bir ortamda itirazsız kalmak ahlaki bir sorundur. Ancak mevcut ve mütehakkim bir milliyetçiliğe yapılan eleştirileri sadece karşı-milliyetçilik bağlamında anlıyor olmak entelektüel zaaf alametidir. Yıllanmış ve muhatapları pek değişmemiş “milliyetçi”etiketlerinizi yukarıdan konfeti gibi atmak size naylondan bir ulus-devlet eleştirmeni payesi verir ama sizi iyi bir hak teslimcisi yapmaz.
Devr-i sabıkta Kemalistler, dindarların haksızlığa itirazlarını ısrarla haksızlığın yönünü değiştirme talebi olarak gördüler. Başka türlü göremediler. Madem biz üzerlerinde imtiyazlarımızla tahakküm kurduk, onların yapacağı şey olsa olsa karşı-tahakkümdür diye düşündüler. Peki, karşı-tahakküm isteyen yok muydu? Vardı veya olabilir. Fakat herkesi böyle görmenin hükmü nedir? ‘Ulus-devlet paradigması eleştirmeni’ yaka kartı ile dolaşıp herkesi böyle görmek, eleştirdiğiniz ulus-devletten yakanızı kurtaramadığınız anlamına gelir. Tahakküm tekelini korumakta ısrar edenle,hürriyet ve hâkimiyette eşitlik isteyene aynı etiketi yapıştırırsanız sizi ciddiye alan kalmaz.
Eşitlik isteyen Kürde (karşı-tahakküm özlemcisi) Kürtçü yaftası yapıştıran kişi, şu iki şeyi (bir konuda örtüşmeleri durumunda) birbirinden ayırma kabiliyetini yitirmiş demektir: milliyetçilikve hakperestlik. Bir yanlışa milliyetçi de tepki gösterir, hakperest de. Yanlışa tepki gösterme noktasında arada bir fark görünmez. Fakat milliyetçi, yanlış, kendisine karşı yapıldığı için tepki gösterir iken hakperest yapılan şey yanlış olduğu için tepki gösterir. Milliyetçi iyiyi sadece kendisi için isterken, hakperest iyiyi herkes için ister. Bunların ilki bencilliktir, ikincisi ise adalet. Bazılarının gözlerini zorlayan pozisyon budur.
Peki, milliyetçi bir yanlışa gösterilen tepkileri velev ki bugüne kadar ortaya konma cesareti gösterilen tepkiler hep bu minvalde olmuş olsun ısrarla bir karşı-milliyetçilik olarak görmek nedir? Belkientelektüel tembellik. Türkçülük pratiklerine tepkileri ısrarla Kürtçülük olarak okumakyeni değil. Ama artık bunun bir bedeli var ve bu bazılarını çok rahatsız ediyor. Kürtlerin çocukları da dindarların çocukları gibi uyandılar ve uyanıyorlar. Tekelini korumak için “Hâkimiyet Allah’ındır”ı tuti kuşu gibi tekrarlayanların rahatsızlığı boşuna değil. Statükoya din boyası sürenlerin yaptığı sahtecilik ve sathilik artık fikren miadını doldurdu.
Türk Müslümanlar (hele de laiklerden hakları olan hâkimiyeti alırken) şunu dediler: “Hâkimiyet milletindir!” İslamcı bunu ya alkışladı ya da sessiz kaldı. Fakat Kürt Müslümanlar, “millete ait bu hâkimiyete ortak olmak istiyoruz” dediğinde İslamcının verdiği tepki: “Katiyen olmaz,hâkimiyet Allah’ındır.” İnsan meleklerden önce merak ediyor: Senin Allah’ın kim?
Birileri İslamcılığın acul versiyonlarını pazarlayıp, sonra gerçekle temas edince elindeçoğulculuk vesikaları ile dolaşırken, ayıptır söylemesi genç yaşta “Bir yabancılaşma olarak İslamcılık”ı yazmış, esasen “bir Müslüman milliyetçiliği” olan İslamcılığın bile neden diğer tüm milliyetçilikler gibi İslam’a ters olduğunu dile getirmiştim. Gençken tenezzül etmediğim milliyetçiliğe, şimdi sizin gibi mütekait aydınların sathi tenkitlerine yem olacak şekilde yenilerde tenezzül edecek değilim. Demokrasi ve adalette güncellenmenin zamanı geldi. Yeni hâl karşısında muhal kalan eski etiketleriniz hükümsüzdür.
Bizim Kürtler için söylediğimiz herşey, evet herşey, Türkler için de söylenebiliyor. Ama sizin Türkler için söylenmiş ve söylenmesine rıza gösterdiğiniz herşey, Kürtler için de söylenebiliyor mu? Şu hâlde biri için söyledikleri diğeri için geçerli olmayanın konumu milliyetçiliktir. Türk için lazım sayılan egemenlik, Kürt için lüzumsuz; Kürt için lazım sayılan feragat, Türk için gereksiz ise o zaman yapılan milliyetçiliktir. Hakperestlik der ki Kürtlerin, idaresi altında bulundukları devletin sahibi olması şarttır.
Kürd’ün “Kürt”lüğü “Kürtçü”lük, Türk’ün “Türkçü”lüğü ise “Türk”lük sayılıyor. Konu Türklük ve Kürtlük iken Müslümanlıktan başka diyebilecek bir şeyi olmayanların herkes sadece Müslüman hâle gelinceye kadar susması gerekir. “Kürt sorununa İslami çözüm basittir: Allah birdir” diyen zevata soruyoruz: Madem Allah bir, siz niye hâlâ konuşuyorsunuz!
Ulus-devletin adaletsiz mevcut hâline itiraz eden Kürt’e, ezberden Kürtçü diyeceksin, bu hâli sürdürmek isteyen Türk İslamcı şeyhülislama tepki gösteremeyeceksin. Kürd’ün dağa çıkmışı bile ulus-devleti aşıyor ama Hayrettin Karaman gibi dindarlar Türk ulus-devleti yedirmeyizdiyor.
Bize Kürtçü diyen kınayıcıların kınamalarına tebessümden fazlasını çok görüyoruz. Hakiki bir Kürtçü’yü evrensel bilgilerinizle mahcup etme ve fikren üstün kalma imkânınız eskiden olabilirdi. Fakat belki haberiniz yok. Bu sermayeniz artık tükendi. Eski hâl muhal. Artık bugüne kadar muhatap olduklarınıza dayanarak oluşturduğunuz etiket haznenizi gözden geçirmeniz gerekiyor. İslamcı aydın da olsanız “Kürdistan” kelimesini görünce “bölücülük, terörizm” gibi ezberlerden başka aklına bir ihtimal gelmeyenler gibisiniz. Eh sizin de aklınıza İslamcı aydının geçim kaynağı olan post-modernizm çikletli “ulus-devlet eleştirisi” geliyor. Sizi de anlıyoruz. Anlayışla karşılıyoruz.
Twitter: @mucahitbilici
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor
25.07.2025 - Dağlar ve tüneller
22.07.2025 - Öcalan’ın 7 dakikası
10.07.2025 - İnsan yerin yüzüdür
1.07.2025 - Otoriterlik ve Medya
28.06.2025 - Modern katil
17.06.2025 - Said Nursi’yi solcular neden tanımıyor?
1.06.2025 - Kürtlerin Lozan yanılgısı
21.05.2025 - Türkiye’nin Sanayi İnkılabı
11.05.2025 - Kullu Şey’in Halikun İlla Wechehu
4.05.2025
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
LUCY
SAYIN MAHMUT OVUR NEFRET SUCLARI YAZINIZA KATILIP DESTEKLIYORUM