Mücahit BİLİCİ
Kürtlerin, idaresi altında bulunageldikleri devletin egemenliğine ortak olması şarttır. Çünkü bu demokrasinin gereğidir. Kürtlere sadaka niyetine bazı haklarının gıdım gıdım verilmesini marifet sananlar “egemenlik” kavramından bahsedilmesini büyük bir infialle karşılıyorlar. Zira, bu arkadaşlar vatandaşlık ile egemenlik arasındaki ilişkiyi bihakkın anlamış değiller. Ulus-devletin vatandaşını kendisinin uzantısı sanan mütehakkimâne ve tekelci hâlini tarihsel bir durum olmaktan ziyade, kaçınılmaz bir zaruret gibi görüyorlar. Başka bir deyişle milliyetçi bir gözlükten bakıyorlar.
Mesela, Türklerin “millet” olarak muamele görmeye devam ediyor olduğu bir durumda Kürtleribir “kavim” olarak görmek büyük bir hatadır. Demokraside kavim diye bir kategori yoktur. Kürtler Kürt oldukları için Kürt değiller. Kürt olmayı seçtikleri için Kürt olabilirler. Başka bir ifadeyle eğer Kürtlere demokratik bir rejimde “kavim” diyeceksek (ki bu onların “millet” olmadıkları, bir üstkimliğin vesayetindeki bir altkimlik sahibi oldukları anlamına gelir) o zaman laiklere de,ülkücülere de kavim dememiz lazım.
Esasen, demokraside kavim kavramını kullanacaksak, siyasi partilere kavim dememiz lazım: AKP kavmi, CHP kavmi gibi. Çünkü bunlar iradı milliyetler, siyasi neseplerdir. Demokraside fıtri olan şeyler bile sadece rızaya dayalı olarak gündeme gelebilirler. Mesela bir Kürt Kürt kalmaya mahkûm edilemez. Demokraside Kürt, kendisine Kürt dediği ve öyle istediği için Kürt olur. Demokrasideethnos, ethnos olarak kalmaz, demos’a dönüşmek zorundadır. Demokraside kavim’den budun’dan bahsetmek milliyetçiliğin dilidir, demokrasinin değil. Millet ve kavim ayırımlarını, demokrasiye uğramadan devlete taşıdığınız zaman mülkiyeti millet saydığınız güçlüye verip, kavim saydıklarınıza “müsaade” ve “sadaka”yı layık görürsünüz.
Millet veya ulus demokraside etnik sebeplerle değil haklar manasındaki egemenlik ve hukuk nedeniyle hükümfermadır. Demokrasiye tabi olan ulus-devlet mütehakkim ve tekçi olmaktan çıkar.Özetle, demokrasi filtresinden geçince ulus veya millet denen kütle vatandaşlar topluluğu hâlini alır. Bu vatandaşların fert olarak ve cemaat olarak hakları yani egemenlikleri vardır. Demokratik devletin kültürü de çok-kültürlü hâle gelir, resmî dili de pekâlâ birden fazla olur.
Bu yüzden demokrasilerde kavim veya millet gibi ayırımlar sözkonusu olmadığı gibi, farklı gruplar arasında da bir haklar hiyerarşisi yoktur. Devlet dediğimiz kolektif egemenlik ise tüm vatandaşlarca ferden ve gruplar hâlinde paylaşılan bir şeydir. Yani devletin egemenliği belli bir grubun velev çoğunluk olsun elinde olacak da diğerleri sadece haklarıyla iktifa edecekler diye bir şey yok.
Devlet de vatandaşlarının tepesinde olan bir şey değildir. Devlet, vatandaşların ayaklarının altındadır. Demokraside devlet şeffaf olmak zorunda olan bir alettir. Şeffaftır çünkü o aleti kullananı, vatandaşları, gösterir. Yani demokrasi, (ulus veya değil) devletin aşıldığı rejimin adıdır.
Peki, vatandaş ne demektir? Vatandaş, bir devletin altında kendisine yer bulmuş gariban “vatandaş” demek değildir. Tek başına olsa hükümdar olacağı bir yerde saltanatını (devleti) vatan adı altında diğer insanlarla paylaşan kişiye vatandaş denir. Demokraside devletin sahibi olmayan insan vatandaş değildir. Demokraside devletin yere indirilmesi, sırtının yere getirilmesi eşitlik ve özgürlük için şarttır. Vatandaşlık, ister ferdî olsun ister cemaat hâlinde olsun, tanım gereği devletin egemenliğine ortak olmayı gerektirir.
Egemenlik, malı ilk götürenin, nüfusu çok veya kılıcı uzun olanın, yahut kendini hâkime sanan birçoğunluğun egemenliği değildir. Çokların hissesi daha çoktur ama azların payına düşen sadaka değildir. Kaldı ki azlar, çokların gölgesinde yaşamaya mecbur da değildir. Azlık çoğa nispetin adıdır. Zulüm olan yerde o nispet kat’ edilmelidir.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025