Mücahit BİLİCİ
Çocukken belki de her çocuk gibi ben de ölümü düşünürdüm. Dünyayı, ışığıyla bir gonca gibi açan günün toparlanıp gittiği vakitlerde akla gelen bir ölümdü bu. Ölümün kardeşi olan uyku, gurub etmiş güne geçici bir vedaa insanı davet ederken daha büyük bir vedaı da hatıra getiriyordu: Uyuyup uyanamamak nasıl bir şey olurdu acaba? Ölümü düşünmek için yaşım küçük sayılırdı. Fakat bir çocuk ölümüne komşu olmuştum. Çocuk ve Allah arasındaki bağın gölgesi çocuğun ölüme dair soruları boyunca düşüyordu hatıra, hayata. Sahi, çocuklar ölünce nereye giderdi? Beklemesiz cennete. Demek cennetin yolu da ölümden geçiyordu. Cennete gitmeyi hangi çocuk istemezdi ki!
Ben de cennete gitmek istiyordum. Zembilfroş burcuna konan Legleg’lerin ayaklarından tutunup uçabilmeyi az hayal etmemiştim. Cennet güzeldi ama ölüm insanı korkutuyordu sanki. Peki, yokolmak? O çok kötüydü. Ama ölüm hiçbir zaman yokluk olmadı çocukluğumun anavatanında. Ölümün kendisinden çok ayrılık ürkütüyordu insanı. Sahip olduğum çok az şey varken, çocuk aklıma dünyada kaybedeceklerim gelirdi. Ve kabul edilemez gelen ayrılıklardan birisi de sabahları kahvaltıda çayın yanında ekmeği bandırarak yediğimiz mentoxe idi. Bir çeşit, yağda kızartılmış undu mentoxe. Çaysız olamayan bir kahvaltıda tendur ekmeğinin çoğu kez tek katığıydı bizim evde. Mentoxenin damağımda bıraktığı tat, anadilin dilde bıraktığı tat ile aynıydı. Ondan gurbet çok ağır bir şey olmalıydı.Mentoxenin hatırına ölümü istemezdim.
İnsanın çocukluğunda hakikatle olan direk ilişkisi, yetişkinlikte yerini gaflete terkediyor. En çok da ölümü kendine uzak görmede. Mentoxenin tadında kayboluyoruz. Mentoxeyi o kadar değerli kılan masum açlık yerini tevazuu olmayan hayallere, doymaz kalıcılık iştahlarına terkediyor. İnsan belki unutuyor ama lâyemut değildir. İnsan hayat diye dünyaya saplandıkça, kaçınılmaz olan yolculuk sanki kendine ihanet gibi geliyor. Ne var ki, insan hep bir yolcudur. Lâyemut olmayan bir yolcu. O terketmese, zaten dünya onu terkedecektir.
O hâlde diyebiliriz ki ölümün uzağına düşen hiçbir hayat, hakkı verilerek yaşanmamıştır. Dünyanın fenasını göremeyen hiçbir göz de dünyadaki eşya kalabalığının arbedesinde tartaklanmadan yolunu bulamamıştır. Ölüm insanın en kendi gerçeğidir. Mezarlıklarını şehirdışına taşıyan şehirler gibi, ölümü kendi gözüne görünmezleştiren hayatlar da insanın kendi gerçeği ile yüzleşme zaruretine ihanet etmiştir. Oysa insan ölümlüdür. İnsanın ölümü aslında gecikmiş bir ölümdür.Öyle bir hayat yaşamalı ki insan, ölüm geldiğinde alacak bir şey bulamasın. Belki de insanın kendisinden gözünü hiç ayırmaması gereken ufuktaki hakikat ölüm olmalıdır. Elbette bazılezzetleri acılaştıracaktır, “hadim-ül lezzat”tir.
Gerçekten de bir gün öleceğini düşünmeli insan. Belki de bugün. Zira, ölüm değdiği hayatın fazlalıklarını alır, onu hafifletir. Hayatı zayiatsız yaşamanın ilacı ölüm gerçeği karşısında dürüst olabilmektir. Ölümlülerin hayatı ölebilir bir hayattır. Onların özgürlüğü ölmeden ölebilmektedir.
Arada bir ölümü ve bu dünya gurbetindeki konaklama yerimize evmişçesine tutunduğumuzu düşündükçe, çocukluğumdaki mentoxe tadı gelir aklıma. Yola saplanan yolcular gibiyiz.
Kabul etmeli ki ölüm mentoxe kadar gerçektir. Biri unutulan geçmişin tadı. Diğeri unutulan geleceğimizdir. Onun da tadı damaklarımızda bir yerde olmalı.
Nefis bir yemek yer gibi iştahla bağlandığımız hayatın bir yerinde saklı acı bir tattır ölüm. Onu, istisnasız “her nefis tadacaktır”.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
5.04.2025
28.03.2025
15.03.2025
2.03.2025