Mücahit BİLİCİ
Hrant Dink cinayeti de Roboski’deki katliam da devletin alnında kara lekelerdir. Çünkü her ikisinde de yerini bulmasın diye adalet devletin dehlizlerine sürülmüştür, halen kayıptır. Bu vesileyle,Türk’lüğün kıyısında sersem hâlde tutulan bu iki kimliğin esaretten hürriyete kaçış planlarından bahsetmek istiyorum. Çünkü Ermeni’nin de Kürd’ün de (sahip) olmadığı bir şey var. Eşit olmadıkları için olamadıkları bir şey: Kendileri.
Müslim olmadığı için hariçte ve Ermeni’likte mahpus tutulan Ermeni, Ermeni’likten çıkıp Türk olmak için “insan” olmaya çalışır. Fakat Ermeni veya Hıristiyan olmaktan tamamen çıkmadan eşit olmasına müsaade edilmez. Ermeni, Türkiye denen çayda bir türlü eriyemeyen bir şeker gibidir. Erimek, görünmezleşmek, normalleşmek ister ama buna izin verilmez. Pasaportuna bile çentik atılmıştır. Ermeni neticede eşit bir insan olamıyor. Çünkü Türk olamıyor. O yüzden çok iyi bir insanolmaya, iyilik saçmaya mahkûmdur.
Kürt ise Müslim olduğundan kendisine sorulmadan un ufak edilmiştir. Türkiye çayına, içecek kişiye sorulmadan, atılmış toz şeker gibidir. Kürt zerrelerini toplayıp Kürt olmak için çırpınır ama buna izin verilmez. Türk’lüğün içine “hepimiz insanız/ Müslüman’ız/ Türk’üz” formülüyle cebren dâhil edilip orada mahpus tutulmuştur. Oradan, o yokoluşsal hâlden çıkıp Kürt olarak teneffüs edebilmek ister ama buna ya izin verilmez ya da lüzum bırakılmaz. Kürt, Kürt olabilmek için (daha da doğrusu mecburi bir Türk’lükten eşitliğe çıkabilmek için) Müslüman olmak, çok iyi bir Müslüman olmak zorunda kalır.
Hariçte tutulan Ermeni eşit olmak için içeriye “insan” olarak dâhil olmak isterken, dâhilde insan olarak tutulan Kürt, eşit ama aynı zamanda Kürt olmak için harice çıkmak istiyor. Ermeni, eşitlik uğruna kimliğini gizleyebilmek, Ermeniliğini insanlıkta nötralize etmek için çabalarken, Kürt eşitlik uğruna gizli bırakılan kimliğini açık etmeye, Müslümanlığından Kürt’lüğe nefes alacak bir delik açmaya çalışır. Bir keyfî merkezin iki mağdur saçağının Sisifusvari yokuş yola gayretleri.
Mütegallibe bir kimliğin bulunduğu bir ortamda azınlık konumundaki kimlikler eşitsizlik anlamına gelen farklılıklarından çıkarak eşitliğe erişebilirler. Mesela Ermeni olarak bir türlü Türk olamayan bir Ermeni, Türk’lüğe girmek için futbol veya benzeri bir spor taraftarlığını keşfeder. Bir Ermeni’nin Türk’lüğü her zaman şüphelidir ama bir Fenerbahçelinin Fenerbahçeliliği tartışma konusu olamaz. Ermeni’likten “insan”lığa “Türk”lük ile geçiş yapamayan Ermeni, Türk’lüğe ancak (takım taraftarlığında ihlâsını bulan bir) “insan”iyetle dâhil olabiliyor. Bakın nerede bir Türkiyeli Ermeni görürseniz, iyi bir insandır. İyi bir insan olmaya mecburdur, çünkü Türk’lüğü ancak insaniyet kanalıyla elde edebiliyor.
Türkiye’de gayrimüslimlerin futbol tutkusu bu açıdan dikkat çekicidir. Elbette gayrimüslimlerin kentli olmasının bunda bir payı var. Yine de gayrimüslimlerin futbol tutkusu aslında bir insan olma arayışı gibi geliyor bana. Tetikte ve hariçte tutulan bir benliğin kendini salıverip havuzda erime, kaybolma imkânıdır taraftarlık. Her ve hep hazırolda ve nöbette kalmaya zorlanmış kimliğin uykuya veistirahata ihtiyacı vardır. Kürt Müslümanlığında eşitlik ve selametini bulur, Ermeni ise taraftarlıkta insanlığını.
(Kürt veya Ermeni okuyucu, eğer bu tasvirde hakikatten fazla uzağa düştüysem ümit ediyorum beni mazur görür.)
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025