Mücahit BİLİCİ
Bundan yüzyıl önce Müslüman bir toplumun sahici, yerli ve evrensel anayasası yazıldı. Bu anayasa o kadar ilerici idi ki toplumunun dilini konuşamayan laikler kadar modernliğin şokunu atlatamamış dindarlar da bu metni anlayamadı. Bu anayasada Kürtler hem de öyle dipnotta, kenarda değil, başat bir noktada yer alıyordu. Hatta anayasa ona en çok ihtiyaç duyan Kürtler muhatap alınarak yazılmıştı. Ermenilerin, Yahudilerin eşitliği sahih bir İslami dil ile garanti altına alınıyordu. Şefkatli baba edasındaki halife otoritesine karşı tek tek vatandaşın hilafeti öne çıkarılıyordu. O anayasada ağalar kadar şeyhler de yerlerine ancak demokratik rıza tünelinden geçtikten sonra geri dönebilecek şekilde yerlerinden alaşağı ediliyorlardı.Egemenlik sultandan alınıp millete, bireye veriliyordu. Devlet şeffaf bir alet olarak insanın özgürlüğüne hizmet eden bir cihaz hâline gelecek şekilde tenzil-i rütbeye uğruyordu.Koyun muamelesi görenler, buna alışanlar, kendi kendinin çobanı olma gereği ile yüz yüze bırakılıyor, çoban geçinenlerin her türlü imtiyazları tuzla buz ediliyordu. Bu anayasada dindar da olsa şahıs merkezli yönetimin (halife de olsa saltanatın) külleri havaya savruluyordu. Demokratik kültürün oturması ve kurumsallaşması için yurttaş bilincinin ve özneleşmenin önemi hem teslim ediliyor hem teşvik ediliyordu. Şeriat’ın Müslüman olmayan ellerdeki hâlinden başka bir şey olmayan demokrasinin Müslüman bir toplumda ne tür bir form kazanacağının dökümü yapılıyordu. Dindardan geleni dâhil her türlü otoriterlik reddediliyordu.
Fakat dindarların çoğu buna inanmakta güçlük çekti. Bu anayasa zamanından önce gelmiş bir bahar gibiydi. Sanki acele edip kışta gelmişti. Muhatapların çoğu henüz okuma yazma bilmiyordu. Sonradan görme Kemalistler, Batılı fotoğrafa sığmak için kendi toplumlarının beyin ve bedenini biçerken, dindarlar ancak bir savunmacı karşıtlık ve taassupla kendi kalabilme endişesinin körlüğü içindeydiler. Yeni bir dünya ile yüzleşmeyi ertelediler ta ki tarih bunu fitil fitil burunlarından getirdi, getiriyor.
O anayasanın taşıyıcılığını yapanlar siyasetin uzağında daha hayati bir konu ile uğraşırken, taşıyıcılığını yaptıkları metnin derinliğini takdir edecek bağlamlardan uzak kaldılar. Hatta o anayasayı çeyiz sandığında saklar gibi tutanların bir kısmı, o metnin şeffaflık ve adilane dilinden korkup önemli bir kısmını milli(yetçi) hassasiyetlere göre kesip biçerek dışarıya ve kendilerine gösterebildiler. Bu anayasanın güzelliği, ihtiyacın oluşmamışlığı, cehalet ve sansür peçesinin arkasında gizli kaldı.
Ve devran döndü: Dindarlar büyük bir koalisyonla iktidara geldiler. Bastırılan kimlikler daha da güçlenerek geri döndüler. İnkâr edilip dövülegelen Kürtler kaderin güzel bir intikamı ile dindar ve laik Türklerin isteksiz bakışları arasında tarih sahnesine çıktılar. Büyülerin bozulması gerekiyordu. Eşitlik ve adalet için tarafların statü ve demokratik kalitesinin ortaya çıkması gerekiyordu. Ve bu iktidar deneyiminin hızlandırdığı bir tesviye ile bu ortaya çıktı.Kahramanlar sıradanlaşacak, yer altındakiler (örgüt, cemaat vs, hepsi) yer üstüne çıkacaktı. Ve çıktılar. Halife de hırsız gibi hukuk önünde eşitlik ihtiyacına maruz kalmalıydı. Öyle de oldu ve oluyor. Dindarların iktidarı ile terbiye olup, çoğulculuk ve eşitlik eğitimine başlayan laikler kadar daha sonra birbirlerine düşen dindarlar da ortak bir tutamak aradılar. Artık herkes meydandaydı ancak ortak bir dil oluşmamıştı. Acaba bu ortak dil ve meşruiyet ne olacaktı?
Dindar iktidardindar muhalefete karşı, onların beslendiği bir kaynak olan anayasanın yazarına sarılırken, dindar muhalefet de bugüne kadar gizlediği bağını açıkça dile getirmek zorunda kaldı. Taraflar meşruiyet için bu kayıp anayasaya ve yazarına sarıldılar.
Başbakan danışmanıCemaat’in meşruiyetini aşındırmak için o ismin lekesiz mirasına sarılırken, Cemaat artık açık bir muhalefette olmanın güven ve zorunluluğu ile o isimle şimdiye kadar çoğunlukla gizleyegeldiği bağını aşikâr ediyor ve meşruiyetini ona dayandırmaktan geri durmuyor. Anayasa yazarına hep düşmanlık etmiş laik parti CHP bile gerçeğe teslim oluyor ve saygısını ifade etmeye başlıyor. Yine laik bir arkaplanı olduğu varsayılan bir Kürt partisi olan BDP de dindar aktörlere bu anayasa metnini yazanın örnek alınacak hayat ve tavırlarını hatırlatıyor. Son dönemde kendilerini bir çöle terkedilmiş bulan liberaller de, dindarların mahalle kabadayılığı seviyesindeki popülist iktidarından kaçarken dindar gelenek içinde tutunacak bir ip, bir tutamak arıyorlar. Ve işte bu anayasayı buluyorlar veya bulacaklar; çünkü aradıkları odur.
Esasen bütün Türkiye bugün bir anayasa süreci yaşıyor. Ve farkında olmadan herkes o anayasaya doğru yüzüyor. Zira anayasalar ihtiyaçla yazılır. Türkiye bu yüzyıllık kayıp anayasayı bulmak için gerekli zihnî/ tecrübî eğitimden geçiyor, zaman tünelinde postalanmış bu hediyeyi açmak ve o leziz yemeği yemek için gerekli hazırlık ve açlığı tecrübe ediyor. Önümüzdeki dönemde bu kayıp anayasanın dönüşünü göreceğiz. Peki, bu kayıp anayasa nedir, nerededir?
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025
2.05.2025
25.04.2025
5.04.2025
28.03.2025
15.03.2025
2.03.2025