Mücahit BİLİCİ
İşlediği suççok büyüktü, insanlığa karşı bir suçtu. İnsan olmaya ihanet etmişti. Sanki bütün insanları, bütün dünyayı, bütün kâinatı öldürmüştü. Bu kadar büyük bir suçu işleyenancak bir canavar olabilirdi. Nitekim herkes nefesini tutmuş, merakla o canavarı bekliyordu. Onu mahkemeye getirdiler. Ve herkes şaşırdı. Çünkü, adi bir adam çıktı. Yani sıradan biri. “Sadece hayatımı yaşadım, görevimi yaptım. Kimseye bir düşmanlığım yoktu” dedi.
Hakikaten de kimseye özel bir düşmanlığı yoktu. Sadece kendi işine bakmıştı. İşini sevkiyat olarak bellemiş, neyi niye sevk ettiğini düşünmeyecek kadar işini düşünmeden yapıyordu. İşi, zamanın ve mekânın aktığı bir meydan olan şehirlerde biriken insanları yani ömürlerin mahsulâtı olan hayatları birer nesne gibi trenlere yükleyip kıyma makinesine göndermekti. Bunu kâmilen yapmıştı. Fakat hiç başını kendi mesleğinden kaldırıp etrafa bakmamış, ötesini merak etmemişti. Görünenden görünmeyene geçişi sağlamak için çırpınan ve kendisine seslenen sembolleri önemsememişti. Yürüyüşünde sadece kendi adımlarını saymış bir robot gibi, bir Allah’ın günü başını kaldırıp bunca yıldızın gökyüzünde kime göz kırptığını merak edip sormamıştı. Sanki “kalbini ve kulaklarını mühürletmişti ve gözlerinin üzerinde bir perde vardı”. Bir insanken bir hayvan gibi yaşamıştı. Vicdanını âtıl bırakmıştı. Masum değildi, çünkü insanlığına karşı suç işlemişti. Suçun büyüklüğünü gören bütün vicdanlar(çünkü sonsuza açık bir gözdür vicdan) “onun için çok büyük bir azab”ın olması gerektiğinde hemfikir oldular. Ancak bildik yasalar böyle sonsuz bir suç için çaresiz kalıyordu.
Eichmann’ı mahkemede dikkatle izleyen hakikatbin mütefekkir, bu vaziyeti tarif eden bir rapor yazdı: Kötülüğün Sıradanlığına Dair Bir Rapor. Rapor ve gerçek, bu kadar büyük bir suçu bu kadar basit,adi bir adama yakıştıramadıkları için onu canavar görmek isteyenlerin hoşuna gitmedi. Ama hakikat buydu: bu kadar büyük bir kötülük böyle basit bir insandansadır olabilirdi. Çünkü kötülüğün sebebi akılsızlık, ahmaklık değil “düşünce-sizlik” idi.Kötülüğün sıradanlığı gafletten kaynaklanıyordu.
Sorumsuz olduğu için ahmak olanın zaten o cinayete kabiliyeti olmaz idi (en fazla hayvanolur). Düşüncesiz ise mesuldür. Bir şeyi yapabilir iken, yapması gerekirken yapmamaksuretiyle sonsuz bir cinayete yol açmıştır (canavar bir hayvan). Kâinat kadar titanik bir gemiyi, dümenini (düşünse bulacağı istikamete) kırmadığı için batıran bir kaptan yahut sorumlusu olduğu ülkenin ifa(de) mahsulâtını ve toplanmış ömürlük vergilerini düşüncesizlikle ateşe atıp yakan bir halife düşünün. İhmal ile ihanet eden o kaptandan ve o halifeden bütün geminin ve ülkenin hesabı elbet sorulur.
Adolf Eichmann kâfirdir. Eichmann’ın toplumda yaptığı şeyi, kâfir kâinatta (kozmosta) yapar. Küfür kâinat gemisini batırır. Küfür, kâinatın kırımı, kainattaki sembolikliğin kıyımıdır. Hediye ile hurdayı, insan ile bedenini, özne ile nesneyi, harf ile ismi bir tutup ayrıştırmayan bir düşüncesizlik.
Yani küfür bir emanete hıyanet eylemidir. Emanet nedir? Emanet bir postacının heybesindeki mektuplar, bir veznedarın kasasındaki maaşlardır. Küfür bunlarındağıtılmamasıdır. Emanet, bir yazının geldiği anlamdır. Küfür ise anlam’a ihanettir: Bütünvarlığın uğruna çırpınıp ürettiği anlam ve referansı, bütün varlığın okuyucusu, temsilcisi ve postacısı sıfatıyla teslim alıp sonra (yazılabilsin diye bütün hayatların uğruna yaşandığı) o mektupları, o teşekkürleri, o selamları sahibine ulaştırmamaktır. O mektupları gafletin toplama kampında toplayıp, hiçliğin zulmet odalarında yakmaktır.
Etik olanın cinayetinde ceza etikliğin sınırlarına göre verilir. Seri bir katilin bir canavar olarak tasavvur edilmesi ve öyle görülmesindeki ısrar, katilin gerçekte bir canavar olmasından değil, işlediği suçun bir insan bedenine verilebilecek herhangi bir suçtan daha büyük olmasındandır.İşlenen suçun manevi büyüklüğü karşısında verilebilecek maddi cezanın küçüklüğüancak suçlunun maddesinin manevi tahrifi (canavarlaştırma) ile telafi edilir. Halbuki suçun sonsuzluğunun kaynağı bedende değil vicdanda ve sonsuzun evi olan kalptedir. Dışı sonlu, içi sonsuz olan vicdandaki sonsuzluğu söndüren, o imkânı heder ile kâinatı telef ettiren adam sonsuz bir cezayı hakeder. (“Bu küçücük insan,” “kısacık bir ömürde nasıl ebedi bir azaba müstahak olur?” “Küfür, şu mektubât-ı Samedâniye derecesinde ve kıymetinde olan kâinatı mânâsız, gayesiz bir derekeye düşürdüğü için, bütün kâinata karşı bir tahkir olduğundan, nihayetsiz bir cinayettir. Nihayetsiz cinayet ise nihayetsiz azabı icap eder.”)
Bediüzzaman’ın ifadesiyle “kâinata karşı bir tahkir,” insanlığa karşı bir suç olan küfrün cinayeti, bir şeyi yapmakta değil, yapılması gerekeni yapmamaktadır. Küfürde anlamlı çizgiler, anlamsız çiziklere dönüşür. Bir kat-ı intisap olan küfürde nispetler kurulmaz, referans bağları koparılır. Küfür, mektuplara boş kâğıt muamelesi yapar, hediye ile hurda arasında ayrım yapamaz. Yüzeyselliğinin sebebi gayrıharfiliği, okumaz-yazmazlığıdır.
Arendt“sadece hayrın derinliği vardır, sadece hayır köklüdür; şer ve kötülük ise yüzeyseldir, sadece aşırılık gösterebilir” derken ne kadar da haklıdır. Küfrün sıradanlığı,kâinattaki sembolik derinliği, bir yüzeysellik çölünde “örterek” kurutup telef etmesindedir.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025