Mücahit BİLİCİ
İktidar tecrübe ve yükünün kurtarıcı ideolojilerin büyüsünü kaçırıp faniler arasına saldığı yani sıradanlaştırdığı bir dünyada yaşıyoruz. Teorinin ayağının pratiğe takılıp düşmesinde herkes için hayır vardır.
Türkiye Cumhuriyeti adıyla bildiğimiz devlet gerçekteKemalist Cumhuriyet idi. Halkı ise toplumun küçük bir azınlığı idi. Uyanık ve örgütlü olduğu için sayısal azınlık iken politik çoğunluk konumunu işgal eden bu cumhur “laik bir Türklük” etrafında örgütlenmişti. Yanlış bir laiklik ve mütehakkim bir Türklüğün buluştuğu bir anlayışın hâkim olduğu bu cumhur kendi zevk ve tecrübesini herkese kanun yapmaya çalıştı. Laik Türklük etrafında örülmüş ulus, haketmediği çoğunluk makamından inerek azınlık statüsüne gerilemek zorunda kaldı. Böylece bütün bir cumhuriyet’in gerçekte sıraya ilk giren cumhur’un uyanıklığı olduğu anlaşıldı.
Dindarlar gaflet uykusundan uyanıp yeni bir cumhur oldular. Şartların sıkıştırması ve artan bilinç yeni bir politik şahs-ı maneviyi ortaya çıkardı. AK Parti devrimi ile birlikte iktidar ikinci cumhurun eline geçti.Dindar Cumhuriyet kendi resmî ideolojisini üretti, üretiyor: Müslüman milliyetçiliği. Türklük üzerine kurulu olan resmî ulus anlayışı da yerini Müslümanlık- eksenli olan ulusa bıraktı. İslamcılığın Müslüman ulus projesi de bir süredir sınanıyor.
Birinci cumhur’un baskılarına karşı demokrasi ve özgürlüklerin taşıyıcılığını uzun bir süre bütün bir toplum adına, en azından herkesin faydasına olacak şekilde, ikinci cumhur yani dindarlar ve İslamcılar yaptı. Bu ikinci cumhur’a dâhil olmadığı hâlde özgürlük mücadelesine destek olanlar, ikinci cumhur ile birlikte herkes için özgürlük istediler. Fakat ikinci cumhur iktidarda rehavete kapılmakta gecikmedi. Birinci cumhur’un başına gelenler onun da başına geldi: Entelektüelleri iktidar muhafızlığına, ilkeleri çıkar savunuculuğuna inkılab etti.
Bugün Türkiye üçüncü bir cumhur’un doğum sancılarını yaşıyor: Türklük tasavvuruna Kürdler doğuyor. Son dönemde demokrasi ve özgürlük ideallerinin taşıyıcılığını dindarlar yapıyordu. Fakat artık dindarlar iktidarın zevk ve imkânları tarafından ziyadesiyle işgal altında (meşgul) bulundukları için bu mücadelenin öncüsü ve taşıyıcısı olmaktan her geçen gün ıskat olmaya devam ediyorlar.
Birarada yaşama istikametindeki irade ortaklığı devam ettiği sürece, Türkiye’de önümüzdeki dönemde demokrasi ve özgürlükler söyleminin taşıyıcılığını Kürdler yapacak. Dindarlar özgürlük maratonundan emekli olurken, Kürdler demokrasi ihtiyacını en şiddetli hisseden kitle olarak bu mücadelede yerini alıyor. Dindarların hak ve adalet iştihası kalmadı. Çünkü iktidara saplandılar. Demokrasi, biraz da herkesin kendi hukuk ve güvenliğini ararken başkalarına da aynı şeyi isteme noktasına gelmesiyle oturur.
Türkiye azınlıkçı baskıdan dindar devrimle kurtulup çoğunlukçu bir rejime geçti. Ama istibdad alışkanlıklarından vazgeçmedi. Ufku en fazla Sultan Abdülhamid olan bir sığlığa dindarların ekseriyeti teslim olmaktan utanmadı. Çünkü talan edilecek iktidar nimetleri ve bu talanı örtecek bir “vatan, millet, İslamiyet” retoriği vardı. Ve ikinci cumhur, birinci cumhur’un kaderini yaşadı, yaşıyor.
Dindarın eşitliğine vize vermek istemeyen laik-Kemalist kibir gitti, onun yerini Kürd’ün eşitliğini ihsanmışçasına elinde tutan dindar kardeşlik tekebbürü aldı. Fakat bu kibir de kırılacak ve kaybedecek. Bu ülke hepimizin derken herkese özgürlük dağıtması gerekenler, herkesi “biz”e tabi ve teslim olmaya mecbur gördüler ve adaleti getirmediler.
Kemalist Cumhuriyet’le başlayan yolculuk demokrasi istikametine evrilmek için nasıl Dindar Cumhuriyet’in doğumunu gerektirdiyse demokrasi arayışı önümüzdeki dönemde bir Kürd Cumhuriyeti’ni doğuracak. Türkiye’nin demokrasi mücadelesi Kürdlerin bir üçüncü cumhur olarak doğmasıyla ilerleyebilecek.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025