Mücahit BİLİCİ
Çocukluğum ve ilk gençliğimin neredeyse tamamı Silvan’da geçti. Günlerdir sokağa çıkma yasağı uygulanan üç mahalleden biri olan Mescit Mahallesi’nde doğup büyüdüm. Silvan’dan üniversiteye gitmek için ayrıldığımda Silvan halaPKK-Hizbullah savaşından tam çıkmamış ama yerleşik nüfusunun mühim bir kısmını kaybetmeye başlamıştı. O yıllarda çatışma sesleri hayatı ve elektriği sık sık kesintiye uğratır, insanları dehşet içinde tutardı. Silvan’dan Diyarbekir ve batıdaki şehirlere, civar köylerden de Silvan’a nüfus sirkülasyonu gerçekleşmişti. Şehrin nüfusu düşmüş, hafızası ‘yeni’lenmişti. Son dönemde Barış Süreci dolayısıyla toparlanan şehir, şimdi tekrar çatışmanın hem de hiç olmadığı kadar göbeğinde yer alıyor. PKK’nin yanlış kararının ve devletin ortantısız cevabının Silvan’ı getirdiği hal tam bir trajedi. Can güvenliği ve temel haklar silahlıların insafına terkedilmiş. Silvan’ın duvarlarında özel harekatçıların yazdığı faşist duvar yazıları nefretin boyutlarını yansıtıyor.
Ortaokul yıllarımda yazın tütün tarlasında çalışmaya giderdik. Bir şehre dışarıdan bakinca veya başka bir şehrin ışıklarını görecek şekilde civarından geçince Kürdistan’ın yoksul ve gururlu insanı Özal modernliğinden kendine iyi bir iftihar payı çıkarırdı. Mesela bir seferinde uzaktan temaşa ettiğimiz ışıkları ile Batman için biri “Doğu’nun Paris’i” demişti. Ne bunu söyleyen ne de bunu dinleyenlerin Paris’i görmüşlüğü vardı. Işıklara yapılmış bir iltifattı bu. İlk kim bu benzetme formundaki gariban tesellisini icat veya ithal etmişti bilmiyorum. Ama hemen hemen her il ve ilçe için kullanılıyordu. Şehir ışıkları zengin her ilçe Paris iltifatına layık bulunurdu.
Bugün Silvan’dan bahsedecektim. Silvan’da yaşanan tahribat ve ölümler yeterince tartışılamadan dahili gündeminin tepesine uluslararası gündem olarak Paris’teki saldırılar ve ölümler geldi. Geçen gün de Beyrut’ta onlarca insan terör saldırısıyla katledildi. Herhalde hakkında “Doğu’nun Paris’i” tabiri sarfedilmiş ve bu iltifatın orjinal muhatabı olanBeyrut’un da teselliye ihtiyacı var.
Bugün artık ne “Doğu” ne de “Paris” anlamları tartışmasız kabul edilen referanslar. Muhatap olduğu şiddet ile perişan hale düşme noktasında Silvan belki de ilk kez Paris gibi. Zira Paris safi bir terör şiddetiyle derbeder. Evet, hüzün noktasında Doğu’nun Paris’i sözünün hatıra getirdiği asıl şehir, Beyrut da derbeder. Şiddet, şiddeti, adaletsizlik ve işgaller isyan ve terörü teşvik ediyor.
Artık Doğu ile Batı arasındaki mesafenin bittiği, Avrupa ve Ortadoğu’nun birbirlerine yabancı durma lüksünü kaybettiği yeni bir dünyada yaşıyoruz. Savaşın bile bir namusu var ve olmalı. Buna bile riayet eden yok. Haklı olduğuna inandıktan sonra hangi araç olduğuna bakmaksızın her yola başvurmak normalleşti. Bu, şiddetin ve vahşiliğin normalleşmesi, ne acıdır ki İslamın içine de taşındı ve her geçen gün taşınıyor.
Paris’teki insanlık düşmanı terörist eylemi İŞİD’in üstlendiği söyleniyor. Yakışır. Çünkü işleri terörizm, uzmanlıkları tecavüz, cinayet olan bir örgüt.
İslam’a atıfla yapılan her türlü terörizm, hem insanlığa karşı bir suçtur hem de İslamı kriminalize etmeye bir teşvik eylemidir. Ne acıdır ki İslamiyeti hayır ve iyilik olarak bilen ortalama Müslümana böyle vahşet örnekleri ile karşılaştıkça terörü kınamaktan ve “İslam bu değil” demekten gına geldi.
Terörde devletlerin de büyük payı var. Şiddet doğuran her türlü adaletsiz politikaları yürüten insafsız devletlerden tutun, kötülerle mücadele için onların dilinden konuşmalı diyen veya başkasında rejim değişikliği için silahlı menfi mücadeleyi teşvik eden devletlere kadar çoğunun terörizmde payı var. İnsan haklarını ve savaş kurallarını tanımayan bir eylem olarak terörizmin her türlüsü insanlığın ihlalidir, tereddütsüz kınanmalıdır.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025