Mücahit BİLİCİ
Bugün Türkiye’de Kürtlerin bir temsil sorunu var. Türkiye’ye özgü genel sorunların yanında Kürtlere özgü özel sorunlar var. Türkiye’de yaşadıkları nispette Kürtlerin de sorunları olan bu sorunlara Kürtlerin duyarsız kalması düşünülemez. Mesela, ülkedeki zenginlerin (sermaye sınıfının) hakimiyet ve taşkınlıkları, siyasilerin yolsuzlukları, dinin sömürülmesi, çevrenin tahrip edilmesi, işçilerin/çalışanların hak ettikleri güvence ve ücretten mahrum olmaları, kadınların eşitliği, cinsel kimlikler üzerindeki baskı, Türk milliyetçiliğinin terbiye edilmesi gibi. Bunların hepsinde Kürtlerin hakkı, sorumluluğu var ve bu sorunların çözülmesi herkes gibi Kürtlerin de yararına. Hatta Türkler ve Kürtler birlikte yaşama iradesi gösterdikleri sürece Kürtlerin Türkiye’nin solu olması da yanlış bir seçim olmaz. Zaten fiili olarak Kürtler bir süredir Türkiye’nin solu haline gelmiş durumda. Bu sol olma hali, kuşkusuz anlamını devasa ve dehşetengiz bir Türkiye sağının varlığına borçlu ve onunla anlamlı. Dolayısıyla mücadele, direniş, muhalefet etme ile sınırlı bir ufkun orada yeri ve anlamı var.
Ancak Türkiye’nin genel sorunlardan ayrı olarak Kürtlerin (Türkiye’nin Kürt olmayan kısmının sorun olarak yaşamadığı, onlara dokunmayan, farkında olmadıkları ve hatta çoğunlukla farkında olmak bile istemedikleri) bazı temel sorunları var. Bunların başında Kürtlerin Türkiye’de eşit yurttaş olabilmeleri geliyor. ‘E zaten eşit yurttaşlar’ diyecekler çıkacaktır. Evet ama sadece Türk olarak. Kürt olmadıkları sürece eşit yurttaşlıktan yararlanıyorlar. Fakat bahsini ettiğimiz ihtiyaç başka: Eşit saygıyı Kürt olarak görebilme ihtiyacından bahsediyoruz. Kürtlerin eşit saygıyı Kürt olarak görebilmesi için de Kürt kimliğinin tanınması gerekiyor. (Bunun da en temiz, en polemiksiz, en anne-sütü gibi helal olan bir biçimi ve adımı Kürtçenin Türkiye’de resmî dil veya “resmen” meşru bir dil olarak kabul edilmesidir).
Kürt olarak eşit saygı görebilmek niye gerekli? Türklüğü baştan garantilendiği ve yapısal olarak bas bas bağıran bir Türklük imtiyazının üstünde oturduğunu görmeyen bazı aklı evveller Kürtlerin bu hakkının etnik veya kimliksel bir talep olduğunu düşünebilir. Halbuki bu problem, yani Kürt olarak eşit saygı görebilme hakkı, etnik kökenli bir problem değil demokrasi kökenli bir hak problemdir. İlgili bir soruya vereceğiniz cevap bunun neden demokrasi açısından gerekli olduğunun da cevabıdır. Sorumuz şu: Kürtlerin Kürt olma hakkı var mı?
Kürtlerin Kürt olmama hakkını hep savunmuş biri olarak şunu söyleyebilirim: Bana göre Kürtlüğü gönüllü terk ve iradi asimilasyon demokratik bir haktır. Kimse mağdur ve başa bela bir kimliğin ağır yükünü taşımak zorunda değildir. Bir kader kazası olan etnik/milli kimlikler övünülecek veya dövünülecek şeyler değil. Aynı şey din veya cinsiyet değiştirme için de geçerlidir. Dolayısıyla konumuz kimliklerin kendileri değil, onlarda (her iki anlamıyla) kendini bulan insanların kendi olma haklarıdır.
Kürtlerin Kürt olma hakkının yokluğunu sorun olmaktan çıkarmak için iki yol var: Ya daha kalabalık olan ve bu konuda bir şikayetleri olmayan Türkleri Türk olmaktan vazgeçirmek ve böylelikle mahrumiyette iki tarafı eşitlemek ya da bu konuda şikayetleri olan Kürtlerin şikayetine çare bulup onları Kürt olabilir hale getirmek ve böylelikle hak sahipliğinde Türklerle eşit hale getirmek. İlki aciliyet hissedilmeyen bir lüks olarak neredeyse imkansız bir projeyi, bir azınlığın elinde olmayan büyük bir güce sahip olmayı gerektirir. İşin kötü tarafı yutulamayacak kadar büyük bir lokmayı ağzına alma ısrarı Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak anlamına gelebilir. Buna bulgur ile pirinç arasında ekmeksiz kalmak da diyebiliriz.
İkinci yol ise Kürtlerin aciliyet arz eden ve Türklerin zaten sahip olduğu (devlet, resmilik, tanınma, eğitim vesair) haklara Kürtleri kendileri olarak ortak etmek. Bu ikincisi zaruri bir ihtiyaç olduğu gibi hem mümkün hem de yutulabilir bir hak lokmasıdır. Dimyat pirinci için eldeki bulgurdan Kürtleri mahrum bırakmak şu sonucu doğuruyor: Türkler bulgurlarını yiyor. Kürtlerin elinde bulgur bile yok, aç halde tarihin bekleme odasında devrimin veya ümmetin gelmesini bekliyorlar. Eşit muamele yapılan Türklere ve Kürtlere şu deniyor: “Bekleyin gelip hepinize pirinç vereceğiz, hepinizi organik pirinç ile besleyeceğiz.” Bir siyasi vaat olan bu ilk yardım vaadi eğer Türkler açısından hoş (ve belki boş) bir hayal ise Kürtler açısından bir sürünceme ve açlık hali anlamına geliyor.
“Kurtuluş devrimde! Devrim olacak tüm sorunlar çözülecek” yahut “huzur İslamda! İslam gelecek bütün meseleler çözülecek” diyen sahte-evrenselliklerin bu kadar geniş gönüllü olup da nasıl yanlış olabileceğini tasavvur etmekte zorlananlar oluyor. Bu yarı-pişmiş ve sofistikasyondan yoksun reçetelerin sorunu tüm sorunları içerme iddialarındaki cömertlik ve kapsayıcılıkları değil totalize edici indirgemecilikleridir. Evrensellik kapsamda bir fazilet olduğunda bile temsilde kayba yol açabilir. Çoğunluğun keyfinin eline düşmüş bir evrenselcilik, azınlığın ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmayı başaramaz. Onun için bütün arzu edilirliğine rağmen, evrenselcilik körü körüne yazılacak bir reçete değildir.
“Siyahların Hayatı Önemlidir” (Black Lives Matter) diyen seslere karşı “Bütün Hayatlar Önemlidir” (All Lives Matter) demek siyahların nefes alamadığı bir zamanda örtülü bir ırkçılıktır ve statükoya hizmet eden bir sahte-evrenselciliktir. Bu örtülü ırkçılıktan daha kötü olan şey ise siyahları ölümden kurtarmanın aciliyetine rağmen bu gündemin yanına değil bu gündemin yerine beyazları düzeltmeyi koymaktır. Siyahlığa nefes aldırmak, beyazlığı ortadan kaldırmaktan daha mümkün ve ahlaki olarak daha acil bir sorumluluktur.
‘Fark’lara duyarlı bir kapsayıcılık ile ‘fark’lara kör kalan bir genelcilik evrensel olma noktasında eşittir ama azınlık olanın, farklı olanın ihtiyaçlarını görebilme noktasında bunlar yerle gök kadar birbirlerinden farklıdır. Kadın sorununun, işçi sınıfının veya devrimcilik hayalinin bayrağı altında görünmezleştirilmesine feministler itiraz edince (artık) onlara özcülük veya kimlikçilik suçlaması yapamayanlar, aynı itiraz Kürtler için yapılınca etniklik-kimlikçilik ezberine sarılabiliyor. Kabul etmek gerekir ki bu tür bir eleştiriye tahammül noktasında Türk solculuğunu performatif bir sembolik sermaye olarak tecrübe eden romantik eskimiş tüfekler onlara bu imkanı veren Kürt politik tarikat mensuplarına oranla çok daha medeniler.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025