Ümit KARDAŞ
Walter Benjamin’e göre hayatın rutin akışı içinde “geçmişin gerçek resmi” hızla kayboluyor. Günlük koşuşturmalar içinde kaybolmakta olan hayatın tasvirini ancak bir görür- gezer, bir düşünür- gezer (flaneur) olarak seyretmesini bilenler yapabiliyor.
Yaşanan zamanın bize iletmek istediği bir mesaj bulunmakta. Bu mesajı ancak düşünür- gezerliği hayatının içine yerleştirmiş olanlar algılayabiliyor. Benjamin, materyal altyapının duyularımızla yaşanmış, tecrübe edilmiş bilgi birikiminin toplamından oluştuğunu söylerken, üstyapının bir metafor olduğunu belirtir. Metafor altyapının idrakidir ve altyapıyla onun idraki arasındaki denkliği sağlayan da üstyapıda oluşturulan bu metaforlardır. Benjamin’in altyapı ile üstyapı arasındaki ilişkiyi ele alma biçimi onu edebiyatçı ve şairlere yaklaştırmakta. Goethe ve Brecht ile yakınlığı buna bağlanmakta.
Ancak Benjamin geçmişi izler ve gelenekle ilgilenirken gelenekle köktenci bir biçimde hesaplaşmayı öngörmekteydi. Marksizm Batı uygarlığı geleneğiyle hesaplaştığı için cazipti. Siyonizm ile ilişkisini kesmesi de buna bağlıydı.
Benjamin, başlangıçta geleneğin “hakikat”i bir basiret olarak yeniden kazandırabilmesi için kendini yeniden “aşikâr kılması”nın yeteceğini düşünmüş ancak bundan sonra vazgeçmiştir. Bu aşamaya geçişinde koleksiyonculuğunun payı büyük olan Benjamin, koleksiyoncunun nesnelere kullanımlarından ötürü değil, yaratılışlarının özelliğinden dolayı, hakikilik (biriciklik) üzerinden bir değer kazandırmış olur. Böylece onları kült ya da fetiş değerinden azat eder. Nesnelere bu değişikliği yaşatırken, insanlar için de yeni bir dünya aramaktadır. Böylece kendini “geçmişte yeniden inşa” eder. Kendini yaşamakta olduğu gün ile bozmadan, çarpıtmadan eski dünyayı kendi için yeniden inşa etmiş olur.
Benjamin için ilgilendiği geçmiş bir rehber ya da ideal değildir. Amacı geleneksel değerlerin içyüzünü göstererek, onların aşılmasına katkıda bulunmaktır. Gelenek geçmişi düzenliliğe kavuşturur derken, olumluyu olumsuzdan ayırır. Bu ayrımı gelenekten önemli ve anlamlı saydıklarını yani yararlı kanaatleri, kültürel birikimleri yaramayanlara karşı üstün tutarak, birini bastırıp diğerini inatla yaşatarak yapar. Nurdan Gürbilek bize bu geçişleri yaratıcılık alanında şöyle aktarır: “Hiçbir yapıt boşluğa doğmaz; akan nehre sonradan eklenir. Bu dünya bizden önce de düşünülmüştür; bütün yapıtlar kendilerinden önceki yapıtlarla yapılmış bir konuşmanın izini taşır.”
Besim Dellaloğluda Benjamin ile Tanpınar arasında ortak izlekler bulur. İkisi de geçmişin bugüne etkisinden, hatırlamanın ve tecrübenin öneminden söz ederler. Her ikisi de ideolojilere ve kategorik söylemlere mesafeli, sahih tecrübenin izinde, hazır reçetelerden uzak, kendine özgü ve huzursuzdurlar. Batı geleneğine karşı Marksist eleştiriyi kullanan Benjamin, Marksist değildir. Tanpınar da geçmişi ve geleneği yok sayan Türk modernleşmesine karşı eleştireldir anacak muhafazakâr değildir. Benjamin Baudelaire’den, Tanpınar Yahya Kemal’den etkilenerek düşünür- gezer olmuşlardır.
Benjamin geçmişi kurtarmadan bugünün kurtulamayacağının farkındadır. Geleneğin tutucu mantığı içinde öğrenilmiş ve topluma yaygınlaştırılarak belletilmiş bir tarih ve kültürün yükünden kurtulmak, yani geleneği “ayan”ve“azat” etmek, yararlı olanı ise yaşatmak.
Geçmişin bir gelenek olarak aktarılıp otorite kazanmasına engel olmak. Bir anlamda özgürleşmek. Bu aynı zamanda faşizmi kendi içinde görünmez kılan modernleşme geleneğinin de eleştirisi anlamına geliyor. Benjamin 1935 yılında Paris’ten yazdığı bir mektubunda hâlâ bize seslenmekte: “Bu gezegende nice uygarlıklar kan ve korku içinde batmıştır. Doğaldır ki, gezegenimizin kandan ve korkudan uzak bir uygarlığa kavuşmasını istiyoruz. Bence dünyamız bunun özlemini yaşıyor. Fakat dünyamıza yüz milyonuncu ya da dört yüz milyonuncu yaş gününde bile böyle bir armağan sunabilecek miyiz? Bu, korku verecek kadar kuşkulu bence. Eğer bunu veremezsek, gezegenimiz, biz budala iyi niyet kumkumalarını bir gün cezalandıracak ve bize Son Yargı (Kıyamet) gününü yaşatacaktır...” (Estetize Edilmiş Yaşam, Walter Benjamin, Der. ve Çev. Ünsal Oskay)
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025