Ümit KARDAŞ
”Aslında var olan eğitim sistemleri nasıl olup da araştırma merakını boğmadı.Bu narin , küçük çiçek, uyarandan yoksun salt özgürlük gereksinmesi içinde onsuz yok olup gidecek ,başarısızlığa bile uğramadan” (Einstein)
Her yıl dünyadaki patent başvurularını açıklayan Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün (WIPO) 2016 yılı uluslararası patent raporuna göre ;dünya genelinde 2016 yılında yüzde 7.3'lük artışla 233 bin patent başvurusu yapıldı.
En çok patent başvurusunu 56 bin 595 adet ile ABD yaparken, başvurularda en dikkat çeken artışı ise Çin yaptı. 2015 yılında 29 bin 839 patent başvurusu yapan Çin, geçtiğimiz yıl yüzde 44.7'lik artışla 43 bin 168 patente ulaşırken 3.sırada yer aldı.
48 bin 208 başvuru ile Japonya 2. sırada yer alırken ,Almanya ve Güney Kore sırasıyla 18 bin 982 ve 15 bin 763 başvuru ile dördüncü ve beşinci oldu.Dünyanın en çok patent başvurusu yapan şirketlerinden ilk 15'i, tek başlarına Türkiye'nin toplamından daha fazla başvuru yaptı. Türkiye ise 1068 başvuruda bulundu.
8,5 milyon nüfuslu İsrail ve Türkiye ile hemen hemen aynı nüfusa sahip İran listede Türkiye’den daha yukarılarda yer aldı. Ortadoğu coğrafyasında yer alan Müslüman Arap ülkeleri ise kendilerine yer bulamadı. Bu durum İslami referanslara sahip yönetimlerin bulunduğu ülkelerde özgürlük ve yaratıcılık sorununun ne kadar yakıcı olduğunu göstermekte.
En fazla patent başvurusu yapan ilk 10'u 7 Asya, 3 de ABD şirketi oluşturdu. Dijital iletişim (8.5%), basılı PCT başvurularının en büyük payını oluştururken, onu bilgisayar teknolojisi (8.2%), elektrikli makine (6.9%) ve tıbbi teknoloji si(6.8%) takip etmekte. İlk 10 teknolojiden medikal teknoloji (+12.8%)optik (+12.7%) ve dijital iletişim (+10.7%) 2016’da en hızlı büyümeyi sağlamış durumda.
Türkiye’nin yaratıcılık gerektiren patent konusunda bulunduğu durum hiç şaşırtıcı değil.Tarihsel ve sosyolojik seyir, zihniyet kalıpları ve eğitim sisteminde uygulanan yöntem sonucu belirlemekte.
16 ve 17.yüzyıllarda Fransız Edebiyatı Racine, La Bruyere, Corneil, La Fontaine, Montesquieu ile altın çağını yaşarken İngiltere’de Newton ve J.Watt’ın buluşları yaşanıyor, 1765’te Diderot Fransız Ansiklopedisini bitirirken ,1768’de Edinburgh’da “Encylopaedia Britannica” yayımlanıyordu.
Osmanlı’da ise bilimin habercisi olan felsefeden kopmuş medrese eğitimi çağının gerisine düşerken, Batı eğitim sisteminin araştırıcı ve yaratıcı nitelikte gelişmesi 16 ve 17. yüzyıldaki buluş ve keşiflere zemin hazırladı. Cumhuriyetle birlikte önemsenmeye başlanan felsefe son dönemde yine eğitim sisteminin dışına itildi.(Felsefe=Filyo+Sofia=Bilgi Sevgisi)(Osmanlıcada İlm-i Hikmet)
Yapılan bir araştırmada eğitilmiş insanımızda iletişim, ekip çalışması, sorunları çözme, öğrenmeyi öğrenme eksiklikleri saptanmış bulunuyor.Eğitim sistemimizin kalıplaşmış bilgileri vermesi ve yaratıcı düşünceyi kazandırmaya yönelik bir sisteme sahip bulunulmayışı sorun olarak orta yerde duruyor.
Yaratıcılık bireyin kendi gücünü kullanma ve kendisinde var olan olanakları akıllı ve özgür anlamda gerçekleştirme yeteneğidir. Yaratıcılık gücü gelişmiş birey , kendi kişilik çizgilerinin niteliğine uygun bir yaratıcılık alanına yönelmelidir.
Yaratıcı bireyin hem kendisinin hem de bulunduğu ortamın özgür olması gerekir. Bu nedenle özgürlükçü ve yaratıcı demokrasiden uzak kalan Müslüman ülkelerin gelişme ve güçlenme imkanları bulunmamakta.
Yaratıcılıkta öğreticinin de bu sürece katkısı önem göstermekte .Çağdaş bir öğreticiden beklenen sorunlara çözüm getiren yaratıcı düşünce sistematiğinin bireyde geliştirilmesini sağlamasıdır. Bu nedenle öğreticinin öğrencilerini bir birey olarak kabul etmesi , özgür düşünme ve davranmaya özendirmesi , sürekli kendini yenileyerek verdiği bilginin amacını sorgulaması gerekir.
Bir bilginin öğretici tarafından yorumsuz aktarılıp, bu bilginin öğrenci tarafından aynen dönüşümünü denetleyen bir eğitim sisteminin adı ezberci eğitim sistemidir. Böyle bir sistem bireyde araştırmacı ve yaratıcı kişiliğin oluşmasını ve gelişmesini engeller. Ne yazık ki ülkemizdeki eğitim sistemi ezberlenen bilgilerin test tekniğiyle ölçülmesine dayanmakta, araştırmacı ve yaratıcı öğeler barındırmamakta.
Yapılan bir araştırmanın sonucunda Türk toplumunun sorunları çözen değil , biriktiren ve kapalı düzen gösteren bir yapıya sahip olduğu anlaşılmış durumda. Bu saptama toplumun bugün niçin sorunlarını çözemez noktada bulunduğunu göstermekte.
Eğitimde toplam kaliteyi sağlayabilmek için sistem değişikliğinin eğitimin her kademesinde aynı anda uygulanması gerekir. Anaokulundan üniversiteye kadar yaratabilen , üretebilen, yenilikçi düşünce sistemi. Öğrenci hangi mesleği seçerse seçsin, yaratıcı düşünceyi geliştirmeye yönelik temel bir eğitimi üniversiteler vermelidir.
Yaratıcı bir eğitim uygulayabilmek için her kademede bireylerin öğrenmeyi öğrenme, iletişim kurma, grup çalışması yapabilme ve sorunları çözme tekniği kazandırılmalarına yönelik bir eğitim planlaması gerekmekte.
Kendisine öz güveni olan , katılımcı, araştırmacı, sorun çözebilen , özgür düşünceli , yaratıcı özellikler taşıyan bireyler .Eğitim sistemimiz söz konusu nitelikte birey yetiştirecek ilke , anlayış ve araçlara sahip değil. .Bu durum toplumun ve ekonominin gelişmesi önündeki en büyük engel.
Yaratıcılıkta başarıya ulaşan bir toplum temelde yurttaşlarına kendi olma özgürlüklerini vermekte. Goethe bunu en güzel şekilde ifade eder. “ Hükümetlerin en iyisi bize kendimizi idare etmemizi öğreten hükümetlerdir”
Kültürlerin oluşumunda değişmez payda yaratıcılıktır. Bir toplum yaratıcılığı oranında evrenselliğe ulaşabilir. Uluslar okulları büyük olduğu için büyük olmazlar. Bir ulus büyük olduğu zaman okulu da iyidir. Okulu iyi olmayan büyük ulus yoktur.
Aynı durum politika , ekonomi , yargı, din için de geçerlidir, Bir ulus siyasal açıdan veya ekonomik açıdan küçükse okullara umut bağlamak boşunadır.
Okul ya da üniversite kendi duvarlarının arasında yapay olarak üretilen eğitsel havadan çok daha fazla tümüyle var olduğu toplumun havasına bağlıdır. İki taraftan gelen etki dengeli olduğu zaman üniversite iyidir.
Fransız ortaöğretimi ya da İngiliz üniversitesi yetkin örnekler olsa bile başka yerlere aktarılamazlar. Çünkü bu okullar kendi ülkelerinin bir parçasıdırlar. Gerçeklerinin tümü onları yaratmış olan ülkedir.
Alman bilimi salt üniversitenin kurumsal erdemlerinden doğacak olsa cılız kalırdı.Ancak Alman ulusunun ruhunda esen özgürlük yeli özendirici olmuş ve bilimsel yetenekleri taşımasını bilmiş böylece üniversitelerin kusurlarını örtmüş, zaaflarını dengelemiştir. ( Gasset Y.Jose Ortega..”Üniversitenin Misyonu”).
Kuşkusuz yabancı ülkelerden bilgi aranacaktır. Ancak modeli kendimiz yaratma uğraşını vermeliyiz.. O halde 'okulların ve üniversitelerin misyonu ne olmalıdır?' sorusuna yanıt aramalıyız.
Laboratuvarda yapılan çalışmaların LGS ve YKS’de karşılığı yok. Sanatsal etkinliklerin, enstrüman çalmanın, sporda başarılı olmanın test sınavlarında değeri bulunmamakta.. Çocuklar üniversite sınavlarında iyi puan alıp istedikleri bir fakülteye yerleşmek istiyorlar. Dersler teorik işleniyor, bol bol test çözülüyor.
Hafta sonları okullarda üniversite hazırlık kursları var. Soru bankası bulunan kurumlardan test kitapları alınıyor, deneme sınavları yapılırken çocukların yaratıcılık yetenekleri anlaşılmadan yitiriliyor.
Üniversitelere giriş, lise ders notları, öğrencinin katıldığı sosyal etkinlikler, yaptığı veya katıldığı projeler puanlanarak yapılmalıdır. Not ortalaması, sosyal etkinlikler ve proje notları ile üniversitelere girilirse LGS ve YKS’ye ihtiyaç kalmayacaktır..
Özellikle fen liseleri, Anadolu liseleri çoğaltılarak bu okullarda laboratuvar çalışmaları, projeler, araştırmalar ve atölye çalışmalarına önem verilmelidir.
O zaman keşif, icat yapan, yenilik düşünen, hayal kuran, proje yapan, sanatsal etkinlikler yapan sağ beyin etkinlikleri önem kazanır; okullarda yetenek geliştirmek mümkün olabilir. Ülkede araştırma ve geliştirme çalışmaları hız kazanır. Yenilik düşünme, yenilik yapma, patent alma, marka ürünler üretme gayretleri artar.
Kalkınmış ülkeler ya da kalkınma yönünde atak yapan ülkeler bilimsel araştırmalara, ar-ge çalışmalarına önem vererek, patent çalışmalarını artırarak, keşif, buluş, icat yaparak ve bunları sanayiye dönüştürerek kalkınıyorlar. Gençleri test kitapları okuyarak, hızlı test çözerek kalkınan ülke bulunmamakta.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü'nün 2016 patent raporunda, üniversitelerden yapılan başvurular da yer aldı. En fazla patent başvurusu yapan 434 adet patent ile ABD'den Kaliforniya Üniversitesi olurken, Massachusetts 236 adet ile ikinci ve Harvard 162 ile üçüncü oldu. Suudi Arabistan'dan 2 okul listeye girerken, Türkiye'den herhangi bir üniversite bu listede yer almadı.
PISA sınav sonuçlarında; Güney Kore, Hong Kong, Şanghay, Japonya neden matematik ve fen bilimlerinde bütün dünyanın önüne geçti?
Patent sayısındaki geri kalmışlığa vereceğimiz cevap tarihin zihnimize bıraktığı tortuları aşarak eğitim sistemimizi eleştirmekten geçiyor. Çözüm özgürlük ortamında yaratıcılığı özendirecek bir modele geçmekten geçiyor, sınav sistemleriyle oynamaktan değil.
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025