Ümit KARDAŞ
Siyasi rejimimizde adeta süreklilik gösteren takrir-i sükun yani huzurun sağlanması; hak ve özgürlük taleplerinin isyan kabul edildiği, sorunları müzakere-uzlaşı bağlamında çözme yoluna gitmenin aksine şiddetle bastırıldığı otokratik bir süreci anlatır.
1925 Şeyh Sait ayaklanmasından önce ülkenin batısındaki bazı vilayetlerde köylüler başlattıkları ayaklanmada çok sayıda yönetici ve jandarmayı öldürdüler. Hükümet ayaklanmayı çok sert bastırırken çeteciliğe ilişkin bir kanun çıkardı. 1923 yazında Zonguldak‘ta kömür işçileri üç kez greve gitti.
1924 yılında Suriye ve Irak sınırlarının dolayısıyla ticaret yollarının kapatılması yarı göçebe yaşayan aşiretleri sarsarken hayvanları telef oluyor, tarım ürünleri ve hayvanlar üzerinden alınan vergiler köylüleri etkiliyordu. Askeri harekatlar sırasındaki mükellefiyetler tabloyu ağırlaştırıyordu.
Bu durum yeni yönetime karşı tepkiye dönüşüyordu.1925 ayaklanması bu nedenle sadece etnik ve dini temellere dayanmıyordu. Bölge, toplumsal, ekonomik, siyasi koşulların yarattığı tepkileri de biriktiriyordu. Yeni rejimin uyguladığı politikalar feodalitenin egemenliğini kırmak bir yana toplumsal ve sınıfsal çelişkilerin derinleşmesine neden oluyordu.
Dış dinamik ise yeni Türkiye’nin hangi konumda destekleneceğini belirlemişti. Sovyet-İngiliz antlaşmasının temeli Türkiye’nin İmparatorluk birikimiyle “tampon” bir ülke olarak ayakta tutulmasıydı. İngiliz politikası bir Kürt isyanına verilecek desteğin İngiltere’nin siyasi, ekonomik, askeri çıkarlarına uygun olmadığı şeklindeydi.
Üstelik Hilafetin ilgası, Musul’un Milli Misak’ın dışına çıkarılması eğilimi, Müslüman halkların bağımsızlık mücadelelerinin desteklenmeyeceği gibi işaretler İngiltere’nin Ortadoğu politikasına uyumlu bir siyasetin izleneceğini gösteriyordu. Bu durumda Türkiye’nin “tampon ülke” rolünü zayıflatacak bir girişimin yanında durmak doğru bir politika olarak kabul edilemezdi.
Bu nedenlerle bölgede paramparça feodal yapısıyla birlikten uzak yaşayan Kürtlerin Türklere karşı desteklenmesi söz konusu değildi. Türk-Kürt birliğine dayalı bir Türkiye Ortadoğu jeopolitiğini alt üst ederdi. 1925 ayaklanması dış dinamik bakımından destek görme imkanına sahip bulunmamaktaydı.
Ayaklanmanın hak ve özgürlükler, ağır ekonomik koşullar bakımından haklı gerekçeleri vardı ama yeni yönetim 1924 yılında katı merkeziyetçiliğe savrulurken bu kalkışmaya karşı nasıl bir politika izleyecekti ?
Suat Parlar, isyanın Takrir-i Sükun düzenini yerleştirmek için kışkırtıldığı kanısındadır. İngiliz istihbaratçı James Morgan isyan öncesi şu değerlendirmeyi yapıyordu : “ Aynı zamanda, bu tepkisel ve dini hareket, hükümete ne türden olursa olsun muhaliflerini örfi idare vasıtasıyla bastırma ve onlarla uğraşma fırsatı sağlar. Belki İstiklal Mahkemeleri orada yeniden oluşturulacaktır.” ( Parlar- a.g.e.)
Yine İngiliz Dışişleri Bakanlığı görevlilerinden D. A. Osborne şu tespiti yapıyordu : “isyan bir kez patlak verdiğinde, Kemal’in İsmet’i yeniden Başbakanlığa atayabilmesi ve yükselebilecek herhangi bir eleştiri ve muhalefet dalgasına karşı birçok baskıcı tedbirin alınmasını sağlayabilmesi için, isyanın ciddiyeti abartılmış olabilir.” ( Parlar- a.g.e )
Mustafa Kemal’in emriyle Azadi’nin başkanı Cibranlı Halit Bey ve üye Yusuf Ziya Bey tutuklanırlar. Bu gelişmeler üzerine Şeyh Said Azadi'nin başkanı seçilir. Ayaklanmanın başındaki isim de Şeyh Said olacaktır.
Başbakan Fethi Okyar ayaklanmayı sıkıyönetim tedbirleriyle bastırabileceğine inanmaktadır. Ancak çok sert önlemler alınması gerektiğini düşünen Mustafa Kemal, Fethi Okyar’ı Başbakanlıktan uzaklaştırıp, İsmet İnönü’ye yeni bir hükümet kurdurur. Yeni hükümet sert tedbirlerin uygulayıcısı olacaktır.
Sıkıyönetim ilanı, Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun değiştirilmesi, devrim ilkelerine aykırı yayın yapan gazetelerin kapatılarak sahip ve yazarlarının cezalandırılması, Takrir-i Sükun Kanunu’nun kabul ve ilanı ve İstiklal Mahkemeleri’nin yeniden kurulması bunlar arasındadır.
Bu sert tedbirler içinde özellikle Takrir-i Sükun Kanunu’na ilişkin Meclis’te yapılan tartışmalar çok önemlidir. Bu tartışmalar liberal görüşte olanlarla cumhuriyetçiler arasında bir iç hesaplaşmaya dönüşür. Kazım Karabekir, Ali Fuat Paşa, Rauf Bey, Dersim vekili Feridun Fikri Bey, Sivas vekili Halis Turgut Bey gibi isimler bu kanuna ve İstiklal Mahkemeleri’ne karşıdırlar. Bu isimler isyancılarla masum halkın birbirinden ayrılması gerektiğini, bu kanunun özgürlükleri ortadan kaldırarak, dikta idaresine yol açacağını dillendirirler.
Tartışmaların alevlenmesi ve Meclis’in iki ayrı kampa bölünmesi üzerine Mustafa Kemal söz alarak kürsüye çıkar ve yeni bir dönemi başlatacak kararı açıklar. “Milletin elinden tutmaya lüzum vardır. Devrimi başlatan tamamlayacaktır.” Bu önemli bir tercihtir.
Anlaşılmıştır ki artık Cumhuriyet, özgürlüklere ve demokrasiye açılım politikası ile değil, ödünsüz, otoriter bir sertlik politikasıyla şekillenecektir. Bunun sonucu olarak Meclis’te karşı görüşte olanlar tasfiye edilerek, Meclis’in demokratik ve kozmopolit yapısı ortadan kaldırılır.
Bu kanuna muhalefet eden Kürt illeri vekilleri Feridun Fikri Bey, Halis Turgut Bey, Rüştü Paşa gibi isimler 1926 yılında İzmir Suikastı davasında yargılanacaklar, Halis Turgut Bey ve Rüştü Paşa asılarak idam edilecek, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatılacaktır.
Tüm bu şiddetli bastırmalara rağmen bölge gerilim içinde kalmaya devam eder. İstiklal Mahkemesi’nin görev süresinin dolması ve sıkıyönetimin kalkması sonrası bölgede olağanüstü tedbirleri sürdürecek bir formül de bulunur. Bu, yıllar sonra olağanüstü hal valiliğine de ilham kaynağı olacak olan umumi müfettişliklerdir.
Umumi müfettiş; polis, jandarma ve ordu üzerinde etkileri bulunan bir süper validir. Amaç bölgenin tamamen merkeze bağlanarak denetim altına alınmasıdır. Yerel yönetimler böylece devletin güvenilir kadrolarına teslim edilmiştir.
Bu müfettişlikler Kürt isyanlarının bastırılmasına yönelik olarak çoğaltılır. Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra 1. Umumi Müfettişlik, Ağrı İsyanı’ndan sonra 3. Umumi Müfettişlik, Dersim İsyanı’ndan sonra 4. Umumi Müfettişlik tesis edilir. Ancak umumi müfettişlikler eliyle çözüm idari olup, kısa vadelidir. Asıl istenen bölgenin Türkleştirilmesi ve Kürtlerin örgütlenme araçlarının yok edilmesidir.
Mustafa Kemal bu doğrultuda Meclis Başkanı Abdülhalik Renda ile İçişleri Bakanı Cemil Uybadın’a raporlar hazırlatmıştır. Renda, raporunda bölgedeki gergin ve tehlikeli duruma karşı belirli yerlere Türkleri yerleştirmeyi, Kürtleri asimile etmeyi, Türkçe konuşmayı teşvik etmeyi ve aşiret reisleri yerine hükümet gücünün kullanılmasını önerir.
Uybadın da “Kürdistan umumi valilikle ve müstemleke usulüyle idare edilmelidir.” başlıklı raporunda benzer önerilerde bulunur. Söz konusu raporları ortak bir rapora dönüştürmek üzere Mustafa Kemal’in emriyle “Şark Islahat Encümeni” kurulur. Encümende Başbakan İsmet İnönü, İçişleri Bakanı Cemil Uybadın, Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda ve Genelkurmay 2. Başkanı Kazım Orbay yer alırlar. Bu kadronun ortak özelliği Takrir-i Sükun Kanunu ve uygulamalarını savunan ekibin içinde olmalarıdır.
Ortak rapordan çıkan plan bir Türkleştirme programıdır. Kürt kimliği düşüncesini ortadan kaldırmak için askeri ve idari önlemlere ek olarak, kültürel bir asimilasyon programıyla Kürtlerin Türkleştirilmesi öngörülür. Bu plandan iki yıl sonra kabul edilen Doğu’dan Batı illerine sürgüne ilişkin kanun gereğince, Diyarbakır ve Ağrı bölgesinden 1400 kişi Batı illerine sürülecektir.
KAYNAKÇA : Ahmet Mesut- “ İngiliz Belgelerinde Kürdistan 1919-1958” Doz Yay. İstanbul, 1992- Behçet Cemal -“Şeyh Said İsyanı”, Sel Yayınları, İstanbul, 1955-Bilal Şimşir - “İngiliz Belgeleriyle Türkiye’de Kürt Sorunu (1924-1938)”, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991- Serap Yeşiltuna –“Atatürk ve Kürtler” İleri Yayınları, İstanbul, 2007, Erik Jan Zürcher -“Modernleşen Türkiye’nin Tarihi” İletişim, İstanbul, 2013- Robert Olson- “Kürt Milliyetçiliğinin Kaynakları ve Şeyh Said İsyanı “ Öz-Ge Yay. Ankara, 1992, Suat Parlar- “ Türkler ve Kürtler” Bağdat Yayınları, İstanbul,2005
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025