Yıldıray OĞUR
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na 5 ayrı suçtan verilen 9 yıl 8 ay 20 günlük hapis cezaları hakkında kararını verdi.
Kaftancıoğlu’na verilen üç suçla ilgili ceza onandı, iki hapis cezası ise bozuldu.
Böylece Kaftancıoğlu, "kamu görevlisine alenen hakaret etme" suçundan 1 yıl 6 ay 20 gün, "Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak"tan 1 yıl 8 ay ve "Cumhurbaşkanına alenen hakaret etme" suçundan 1 yıl 9 ay olmak üzere ki -verilen 2 yıl 4 aylık hapis cezası düzeltilerek 1 yıl 9 aya indirildi- toplam üç ayrı suçtan 4 yıl 11 ay 20 gün hapis cezası aldı.
Yargıtay, Sakine Cansız suikastı sonrası attığı bir tweet nedeniyle verilen "silahlı terör örgütü propagandası yapmak" ile 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında attığı tweetler nedeniyle verilen "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçlarından verilen toplam 4 yıl 2 aylık hapis cezasını ise bozdu.
Bu bozmalarla Kaftancıoğlu hapse girmeyeceği bir ceza aldı ama siyasi yasaklı oldu.
Üzerinde düşünülmüş bir yargı kararı olduğu açık.
İlginçtir, eski tweetlerden oluşan bir iddianamede verdiği onama kararları haklı olarak eleştirilen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin aynı karardaki bozma gerekçeleri ise hala Türkiye’deki mevcut hukuk standardının bir hayli üstünde.
Onlardan biri Kaftancıoğlu’na 11 Ocak 2013 günü attığı "I·nsanlık tarihi kadın ile bas¸lar. I·nsanlık kadına yapılanlarla kaybeder demis¸ Sakine Cansız. Ve insanlık yine kaybetti” tweetiden verilen “terör örgütü propagandası” cezasını bozma gerekçesi.
Kaftancıoğlu, adı bilinmeyen bir CHP İstanbul İl yöneticisi olarak o tweeti attığı günlerde devletin kosteri milletvekillerini İmralı’ya PKK’nın lideriyle görüşmeye götürmeye başlamış, Cansız ve arkadaşlarına suikast bütün medyada çözüm sürecine karşı bir komplo olarak ele alınmış, Sakine Cansız’ın cenazesi hükümetin onayıyla Türkiye getirilmiş, hükümet sözcüsü üzüntülerini bildirerek başsağlığı dilemiş, Diyarbakır’da valilik cenazenin şehrin en büyük meydanında bir mitingle kaldırılmasına onay vermiş, polis korumasında yapılan cenazeye televizyonlar canlı yayında bağlanmış, aralarında devletin ajansı ve resmi televizyonunun da olduğu bütün medya cenazeyi ve suikastı günlerce haber yapmış, cenaze ertesi gün iktidarı destekleyen ve desteklemeyen medyada barış, kardeşlik manşetleriyle verilmiş, şimdi televizyonlarda bu tweet üzerinden Kaftancıoğlu’nu teröristlikle suçlayanlar da o günlerde Sakine Cansız’ın barışı desteklediği için hedef olduğu yolunda yazılar yazmışlardı.
Sadece Sakine Cansız ve iki kişinin cenazesiyle ilgili gazete manşetlerini hatırlamak bile yeterli: Hepimiz barışız (Sabah), Herkesin gönlü barıştan yana (Star), Bu sefer olacak galiba (Habertürk), İsteyince oldu (Türkiye)
Bütün bunlara rağmen yerel mahkeme bu tweet nedeniyle sekiz yıl sonra Kaftancıoğlu’na "silahlı terör örgütü propagandası yapmak"tan hapis cezası verdi.
Ümit Özdağ gibi muhalifler bu tweette Kaftancıoğlu’nun terör örgütünü övdüğünü yazdı, başka bazı milliyetçi/ Kemalist muhalifler de geçmişteki benzer tweetleri yüzünden başka isimlerin de Kaftancıoğlu gibi terör örgütü propagandasından ceza almasını yani ifade hürriyetinde değil, cezada eşitlik istedi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bozma gerekçesi bu muhaliflerin ifade hürriyet anlayışının epey ilerisinde kaldı.
Daire, terör propagandası suçunu şöyle tarif etti:
“Tero¨r o¨rgu¨tu¨ propagandası yapma suc¸unun olus¸ması ic¸in; Tero¨r o¨rgu¨tu¨ ile ilgili bir o¨gˆretinin, du¨s¸u¨ncenin veya inancın bas¸kalarına tanıtılması, benimsetilmesi ya da yayılması amacıyla yapılmasının yanında tero¨r o¨rgu¨tu¨nu¨n cebir, s¸iddet ve tehdit ic¸eren yo¨ntemlerini mes¸ru go¨sterecek, bu yo¨ntemleri o¨vecek ya da bu yo¨ntemlere bas¸vurmayı tes¸vik edecek s¸ekilde yapılması gerekmektedir.”
Daire’nin bu içtihadıyla Türkiye’de terör örgütü propagandasından kolaylıkla verilen pek çok cezanın da bozulması gerekir.
Daire’nin ikinci bozma kararı da yine Türkiye’deki cari hukukun bir hayli ilerisinde.
Kaftancıoğlu’na 15 Temmuz darbe girişimi gecesi ve sonrası attığı bazı tweetler için "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek"ten verilen hapis cezalarını bozarken, içeri insan atmanın en kolay yolu haline gelmiş bu suçun şartlarını şöyle tarif etti 3. Ceza Dairesi:
“Fail su¨bjektif olarak da bu amacı gu¨tmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. Bu kapsamda salt yu¨z c¸evirme, soyut bir ret veya saygısızlık ifade eden bir davranıs¸ta bulunma veya bu yo¨nde so¨zler sarfetme, suc¸un gerc¸ekles¸mesi bakımından yeterli degˆildir. Fiilin suc¸ tes¸kil etmesi ic¸in bunların o¨tesinde, agˆır ve yogˆun bir tarzda kin ve du¨s¸manlıgˆa tahrikin var olması gerekir. Digˆer bir tabirle etkili bir s¸iddet c¸agˆrısı ya da nefret so¨ylemi ic¸ermelidir. Failin fiili, adet ve s¸ahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi u¨zerinde kin ve nefret duygularının olus¸umuna veya mevcut duyguların pekis¸mesine etkide bulunmalıdır. Kin ve du¨s¸manlık; “husumet beslenen konuya kars¸ı tasarlayarak zarar vermeye, o¨c¸ almayı gerektirecek s¸iddette nefret duymaya yo¨nelik hareketlerin zemini olus¸turan psikolojik bir hal” olarak ac¸ıklanabilir, “kin ve du¨s¸manlık” ibaresinin anlamı da dikkate alındıgˆında sadece “s¸iddet ic¸eren ya da s¸iddet tavsiye eden tahrikler” madde kapsamında degˆerlendirilebilecektir .”
Yine Yargıtay 3. Ceza Dairesi, “öyle tweet atarak, bir konuda bir kesimin tepkisini çeken bir söz söyleyerek halk kin nefrete tahrik olmaz, o suç için “şiddet ve şiddet tavsiyesi lazım” dedi.
Daire, Kaftancıoğlu’nun Gezi olayları ve sonrasında Erdoğan ile ilgili attığı tweetlerinden sadece birinin Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonraki bir tarihe ait olduğunu tespit ederek (Hırsız… dediği tweet) yerel mahkemenin bütün tweetleri zincirleme olarak hem “kamu görevlisine hakaret” hem “Cumhurbaşkanı’na hakaretten” cezalandırdığı kararını düzeltti ve cezayı düşürdü.
Ama Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin diğer onama kararlarında aynı hukukçu titizliğini göstermedi.
Kaftancıoğlu’nun cezaları onanan “suçlu” tweetleri 2013 ve 2014 yıllarına ait.
Yani karşımızda arşivlerden bulunup çıkarılmış bir dava var.
Tweetler bundan 9 ve 8 yıl önce, tamamı Gezi olayları ve onun sonrasındaki atmosferde atılmış tweetler.
Benzerlerini o günlerde aralarında şimdi TRT, ATV dizilerinde oynayan sanatçılar, siyasetçiler, gazetecilerin de olduğu yüzbinlerce kişi atmıştı.
Ceza alan tweetlerin en ağırı 2013 yılında yine Gezi olayları sırasında şimdi Gezicilerin pek hatırlamak istemediği duvarları dolduran Erdoğan’a küfürlü duvar yazılarından birinin fotoğrafıyla attığı 2013 tarihli tweet.
Kaftancıoğlu, 2018’de bu tweet için “Erdoğan’dan samimiyetle özür dilediğini” söylemişti.
https://odatv4.com/guncel/erdogandan-samimi-sekilde-ozur-diliyorum-1701181200-131459
“Cumhurbaşkanı’na” hakaret ve “Kamu görevlisine alenen hakaret etme" dışında ceza aldığı diğer tweetleri ise "Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak" suçundan.
O tweetler de dokuz ve sekiz yıl önce atılmış dört tweet.
Bunlardan biri 25 Ağustos 2013 günü attığı "Sahi devlet katil olmak yerine kahraman olmayı sec¸seydi ne gu¨zel olurdu!” tweeti.
https://twitter.com/Canan_Kaftanci/status/371695524891869185?s=20&t=MCSrWvkJT4UkkDF6rzhHzw
Herhangi bir referansı, bağlamı olmayan, herhangi bir devletin adı geçmeyen, zaten o günlerde kimsenin dikkatini çekmiş bir tweet.
Tam o günlerde Mısır’da darbe karşıtı gösterilerde yüzlerce gösterici öldürülmüş, bir önceki akşam Başbakan onlardan biri olan genç Esma için gözyaşlarına hakim olamamıştı.
Diğeri 11 Mart 2014 günü attığı tweet: "Devlet katil degˆil seri katil.. #Hos¸c¸akalBerkinim."
https://twitter.com/Canan_Kaftanci/status/443297567376670720?s=20&t=jfut7xuPb10FQ2Kl6_Q9Nw
Polisin attığı gaz fişeğiyle başından yaralanan Berkin Elvan’ın hastanede hayatını kaybetmesi üzerine atılmıştı.
12.05.2014 tarihinde "... Hrant'da da dinlememis¸ miydik? Bos¸una demiyoruz devlet katil degˆil seri katil diye. O¨fkeliyim c¸ok!" diye Hrant’ın Arkadaşları grubunun üyelerinden birine yazılmış bir cevap.
Muhtemelen o gün aynı sırada Başbakan Erdoğan’ın Berkin Elvan ile ilgili yaptığı bir konuşmaya tepki olarak atılmış.
https://twitter.com/Canan_Kaftanci/status/465955845873102848?s=20&t=JK1Rp3LSo9jFConW4q9f7w
Ve sonuncusu 12 Temmuz 2014’de attığı “Derin devlet diyerek olaya mistizm katıyor ve asıl devleti aklıyoruz aslında. Bu cinayetleri devlet işledi!”
https://twitter.com/Canan_Kaftanci/status/487872611343683584?s=20&t=DtjCUXQEUQ2-AVyH0vwTrg
Ankara’da aralarında Yılmaz Erdoğan’ın amcası Sağlık Bakanlığı bürokratı Namık Erdoğan, yazar Musa Anter’in de olduğu 19 fail-i meçhul cinayetle ilgili görülen ve Mehmet Ağar, Korkut Eken, Yeşil gibi devlet görevlilerinin yargılandığı davayla ilgili Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu’nun yazdığı yazıyı paylaşırken, Kaftancıoğlu böyle yazmış.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ozgur-mumcu/derin-devlet-mi-aramistiniz-orada-duruyor-1201416/
Devletin resmi görevlileri hakkında savcılarca açılmış bir faili meçhul davası üzerine yazılınca Türkiye Cumhuriyeti devleti nasıl aşağılanmış oluyor meçhul.
Kaftancıoğlu’nun attığı o tweet yıllarca AK Parti iktidarının resmi söylemiydi, Meclis’te bile faili meçhulleri araştırma komisyonu kurulmuştu.
“Devlet katil değil, seri katil” sözünün esas sahibi de Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’ti.
Dink 2010 yılında Hrant Dink’le ilgili AİHM davasında Türkiye’nin yaptığı savunma üzerine yazdığı yazıyı
“Bize tek araç ‘söz’ kaldı. Sözümüze de göz diktiler. Diyorlar ki ‘Devlete katil deme’. Olur. Seri Katil” diye bitirmişti.
Babasını sokak ortasında karanlık bir cinayete kurban vermiş bir evladın tepkisini o günlerde yüzlerce kişi de bu cümlelerle sosyal medyadan paylaşmıştı. O tweetler için de kimse hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı.
Kaftancıoğlu’nun da devletin dahli olduğu iddia edilen bu faili meçhul cinayetlerle ilgili bu duyarlılığının da haklı bir sebebi var.
Kaftancıoğlu, 11 Nisan 1980 günü, TRT İstanbul Radyosu’daki işine gitmek için evinden kızıyla çıktıktan sonra faili meçhul bir cinayete kurban giden Türkiye İşçi Partisi’nin kurucularından, halk kültürü araştırmacısı, her kına gecesinde okunan Yüksek Yüksek Tepeler’e türküsünü derleyen yazar Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini.
Aynı zamanda benzer faili meçhul cinayetlere kurban olan yazar, siyasetçi, gazetecilerin akrabalarının oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu’nun da kurucularından ve sözcülerinden biri.
Zaten Canan Kaftancıoğlu adını 2018 yılının Ocak ayına kadar bu platformun faaliyetlerini izleyenler ve İstanbul CHP İl teşkilatı dışında pek kimse duymamıştı.
2011-2012 yılları arasında, CHP İl Başkan Yardımcısı, 2012-2014 yılları arasında CHP il başkan vekili olan Kaftancıoğlu, şimdi ceza aldığı bütün bu tweetleri attığında çok az kişinşin tanıdığı bir siyasetçi ve aktivistti.
Zaten o günlerde de bu tweetleri sınırlı sayıda kişi görüp, paylaşmıştı.
Peki o halde bu tweetler ilk ne zaman ve kimler tarafından keşfedildi ve deşifre edildi?
Ocak 2018’de.
Yani atılmalarından dört ve beş yıl sonra.
Ocak 2018’e kadar kimsenin Kaftancıoğlu’nun Twitter hesabından bile haberi yoktu.
Peki ne olmuştu Ocak 2018’de?
Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul İl Kongresi’nde il başkanlığına aday olmuştu.
Karşısında da rakip olarak mevcut İl Başkanı Cemal Canpolat vardı.
Kongreye üç gün kala tweet arşivi CHP’ye yakın bir site olan Çağdaşses haber sitesinde açıldı. Sitenin genel yayın yönetmeninin imzalı yazısında Kaftancıoğlu’nun eski tweetleri sergilendi:
“Canan Hanım’ın “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını “birey olmanın önüne geçen” bir ifade olduğu gerekçesiyle doğru bulmuyor oluşu üzerine konuşalım biraz. Kendisinin "siyasi" görüşlerini daha yakından tanıyalım diye eski paylaşımlarını biraz araştırdım. CHP’liler, Mustafa Kemal’in askeri olmaktan gocunmazlar efendim…Bu anlayışın askeri olunmaz da gerici zihniyetin ikinci üçüncü eşi mi olunur Canan Hanım? Öyle mi birey olacaktık? Niye gocunalım bu slogandan, niye rahatsız etsin bizi?...”Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirmek için “Dağdaki çobanla Cumhurbaşkanının arasında zerre fark yok” diyen, siyasi söylemi de bu seviyede geliştirebilen Canan Hanım’la... Daha nice hakaret içerikli tweetlerini gördüm de... İhbarcılık sayarım, asla paylaşmam. İhtiyacımız olan dil asla bu değil... Gerçekten değil.”
Yazıdaki “İlçe başkanları Canpolat diyor” ara başlığı bunun parti içi bir dost ateşi olduğunu gösteriyordu.
Yazı Aydınlık gibi ulusalcı mecralarda ve sosyal medyada hemen dolaşıma girdi.
Bu sırada Kaftancıoğlu’nun başka tweetleri de sosyal medyada döndürülmeye başlandı.
Devreye CHP’ye yakın az bilinen başka siteler girdi:
“CHP İstanbul İl Başkanlığı için adaylığını koyan Canan Kaftancıoğlu'nun skandal yaratan 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' sloganını doğru bulmuyorum' açıklamasına, Cumhuriyet Halk Partililer sert tepki gösterdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu CHP'nin İstanbul İl Başkanlığı için adaylığını koyan Canan Kaftancıoğlu'nun 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' sloganını doğru bulmuyorum' açıklamasına sosyal medyada sert tepki gösteren Cumhuriyet Halk Partililer, 'O nasıl bir dil. CHP (İstanbul İl Başkanlığı) gerçekten sizin gibilere kaldıysa yuh olsun' dedi.”
http://hayirinsesi.blogspot.com/2018/01/kaftancoglundan-skandal-tweet.html
“Elbetteki bu tweetleri atan birisi Mustafa Kemal’in askeri falan olamaz! Olsa olsa Şeyh Saitlerin, Said-i Kürdilerin yolunda belki olabilir di mi? Demek ki sayın Kılıçdaroğlu da böyle bir ismi aday göstererek, İstanbul’da milliyetçi muhafazakar oyları şimdiden karşısına almak istiyor…Not: Bugün CHP’li bir grup gencin salonda, belirli aralıklarla Kaftancıoğlu’nu protesto etmek amacı ile ‘’Mustafa Kemal’in askerleriyiz ‘’ sloganı atacakları öğrenildi…”
Bir gün sonra Kaftancıoğlu’nun eski tweetleri o günlerde Baykal ailesinin kontrolünde olan Halk TV’de haber oldu:
https://twitter.com/halktvcomtr/status/951788053239967744?s=20&t=NJ_Pz_zdDPFp3f9D-y5dAQ
“CHP'nin İstanbul adayı Canan Kaftancıoğlu'nun tepki çeken "Mustafa Kemal'in askeri değiliz" ifadeleri yeniden gündeme geldi.
Canan Kaftancıoğlu, “CHP sosyal demokrasinin önündeki en büyük engeldir, kapatılmalıdır” demişti. Kaftancıoğlu, “Kürt siyasal hareketine” yakın bulan isimler arasında gösteriliyor. Çılgın Türklerin yazarı Turgut Özakman’ın icadı olan ”Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözü bugün CHP’nin hemen her mitinginde en çok atılan slogandır. İlk olarak CHP eski PM üyesi Umut Akdoğan’ın ”Mustafa Kemal’in yurttaşlarıyız” diyelim çıkışı ile bir dönem CHP‘de ”Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganına karşı alerji belirmişti. Ancak Akdoğan CHP gençliğinden büyük tepkiler alınca daha sonra kendisi bir çok etkinlikte ”Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atmıştı. İşte Canan Kaftancıoğlu’nun tepki çeken o paylaşımlar…”
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025