Yıldıray OĞUR
Bir tribün dolusu binlerce erkek dakikalarca 64 yaşında bir kadına o… diye küfrederek tezahürat ediyor
Dünyanın en ilkel kabilesinde bile böyle bir görüntü sasece tiksinti hissi uyandırıp kınanırken günlerdir “ama”lı cümlelerle meşrulaştırılıyor, siyasetçilerden gizli ve açık destekler alıyor ve başka tribünlere de yayılıyor.
Karşılıklı ve tehlikeli bir öfke kabartılıyor.
Balkanlardaki ırkçı devletlerden, savaşlardan, Türklerin adlarını değiştiren Jivkov rejiminden, Belene kamplarından kaçıp bu Osmanlı şehrine sığınmış göçmenlerin şehri Bursa.
Böyle bir şehir 64 yaşında, torun sahibi bir kadına hep birlikte alanen küfreden bir grup lümpen erkekle sınanıyor günlerdir.
Peki neden? Ne alakası var Leyla Zana’nın orada?
Karşımızda dört büyükler dışında şampiyon olmuş tek takım olan, sonra üçüncü lige kadar düşmüş, nihayet ikinci ligdeki ikinci grupta lider olan bir büyükşehir takımının bu yüzden epey gergin seyircisi var.
Daha önce Amedspor maçlarında Yeşilleri, beyaz torosları öven pankartlar da açmış bir akıl yönetiyor bu tribünleri.
Ama artık Amedspor bir üst ligde. Bursalılar Bucaspor maçında küfretti Leyla Zana’ya. Çünkü Bursaspor’un en yakın rakibi Mardinspor.
Yani aslında esas olarak ortada siyasi bir isyandan çok, Kürt rakiplerini kızdırmaya çalışan bir lümpen seyirci tepkisi var.
Hadi diyelim, milliyetçiler, çözüm sürecinden de rahatsızlar diyelim. Demokratik haklarını kullanıp tepki göstermek istiyorlar.
O zaman binlerce cesur milliyetçi Bursaspor taraftarı için tepki gösterilecek listesinde çok sayıda isim var.
Mesela doğrudan süreci başlatan Erdoğan var, varsa cesaretleri süreçleri adı birleşmiş Bahçeli var mesela.
Hatta Bursalı siyasetçiler de var bu sürece destek veren.
Mesela Bursapor’un başkanının babası eski bakan ve AK Parti Bursa Milletvekili Faruk Çelik var.
Her zaman AK Parti standardının da üstünde bir demokrat olmuş bir isim.
2013’de bakanken kabinede Öcalan’la görüşülmesine ilk destek veren isim olduğu söylenir.
Artvinli bir Bursalı olarak Urfa milletvekilliği da yaptı. Urfa’nın en sevilen milletvekili olabilir.
O da sürece en başında net ve açık destek vermiş ender AK Partililerden biri:
“Ekim ayından beri iç cephemizi sağlamlaştırmaya dönük cesur bir girişim içindeyiz. Sayın Bahçeli ve Cumhurbaşkanımız gerekli iradeyi göstererek en zor olan ilk adımı attılar, karşılığı da geçtiğimiz hafta geldi. Bundan sonra yapılması gereken son günlerde gördüğümüz üzere AĞZI OLANIN KONUŞMASI DEĞİL sürecin içinde olanlara güven duyulmasıdır. Artık güvenlikçi politikalar gündemden çıkmalı enerjimiz dış tehditlere verilmeli. İçeride tek gündem kalkınma, refah, demokrasinin gelişimi olmalıdır.”
Ama cesur, Kurtlar Vadisi cendere Bursaspor taraftarı binlerce erkek, küfretmek için bir kadını seçti.
Uzun süredir ağzını bile açmamış, hiç bir siyasi pozisyonu olmayan, elinde hiç bir güç bulunmayan, Silvan’da bir köyde annesiyle yaşayan, 64 yaşında torun sahibi Leyla Zana’yı.
Hadi onu seçtiniz, derdiniz de siyasi bir tepki.
Mesela “terörist” diye bağırın “bölücü” diye bağırın. Yok hayır, 64 yaşında torun sahibi bir kadına cinsiyetçi, belaltı hakaret ettiler.
Neden böyle yaptılar?
Çünkü yapabiliyorlar.
Binlerce erkek bir kadına hep beraber küfretmeyi süper alfa bir hareket sanıyorlar.
Çünkü hem maliyetsiz hem de amaçladıkları provokasyona uyuyor.
Leyla Zana gibi bir kadına küfredince karşı tarafı acıtacaklarını biliyorlar.
Pis bir iş yaparak verilmiş bir acı bu.
Hem de başlarına bir şey gelmeyeceklerinden de eminler.
Nihayet kulübün başkanı AK Partili milletvekilinin işadamı oğlu bu küfrü “kısa sürdü” diye geciştirip, Bursaporumuza dokunamazsınız popülizmine bağladı konuyu.
Halbuki tam da böyle yaptığı için hiç de kısa sürmedi. Tepkilerle ve desteklerle yayılıyor.
Tribünleri karşısına almayı göze alamayınca, o tribünler Türkiye’yi tehlikeli bir gerginliğe sürükledi.
Yine de tüm bunlar stadyumlarda kalabilirdi. Binlercesi biraraya gelince küfrederek erkekliklerini tatmin eden taraftarların aşırı testesteron patlaması deyip geçilebilirdi.
Ama esas büyük problem bundan sonra başlıyor.
Ülkenin yangınında bile yumurtasını pişirebilecek türden bir popülizmle malul siyasetçiler devreye girdi.
Sosyal medyada gördüğü yapay zeka fotoğraflara karşı bile Kuvayi milliye direnişi başlatmaya hazır profesör Ümit Özdağ, yangının üzerine gazoz şişesi döküverdi.
Ne de olsa o da halkı kin ve nefrete tahrik dalında profesyonel bir sporcu sayılır.
Ama gerçekten tahrik edene kadar uslanmıyor. Büyük mülteci tehlikesi nedense bitiverince tekrar Kürtlere döndü yüzünü.
Sonra da yakınlarda CHP’ye geçmiş eski İYİ Partili, İmamoğlu’nun danışmanı İbrahim Özkan bu fırsatı değerlendirdi.
Bunun ucu bir kadına küfre varıyor diye bile bir saniye düşünmeden bunu yaptılar.
Lümpenlikle bir kol mesafesinde siyaset yapmayı, o tehlikeli dalgada sörf yapmayı bile göze alan bir muhaliflik bu.
Ülkede insanların toplanıp tepkilerini ortaya koyabileceği bir zemin pek kalmadı. İfade hürriyeti yerlerde.
Ama bu tepkilerin yansıyacağı en tehlikeli yerler stadyumlar. Oradaki öfke, gerginlik, lümpenlik böyle ağır bir meseleyi kaldıramaz ve kimsenin istemediği patlamalara neden olabilir.
Halk gerçekten bu sefer kin ve nefrete tahrik edilebilir.
Neredeyse her hafta bu suçtan birileri tutuklanıyor.
Geçen haftalarda Enver Aysever, sağcılara hakaretten bu suçtan tutuklandı.
Ortada onun ortaokulda solculukla tanışmış birinin etmeyeceği türden laflarından tahrik olan tek bir sağcı bile yokken.
Peki, her hafta birine piyangosu vuran halkı kin ve nefrete tahrik suçundan geçen hafta hapse kim girdi?
Murat Övüç.
3 yıl önceki başörtüsü ve epey kıratlık pırlanta yüzüğüyle çektiği bir Story tekrar dolaşımagirince o da halkı kin ne nefrete tahrik etmiş oldu.
Muhtemelen rencide olacağı düşünülen herkesin gülüp geçtiği, sosyal medyada bu videoyu gören bir savcıdan başka kimseyi rencide etmemiş bir video bu.
Murat Övüç’ün her hafta çoğunluğunu başörtülü kadınların doldurduğu kadınlar matinelerinde oturanları halaya kaldırmak dışında halkı tahrik edebildiğini zaten kimse görmedi.
Ama stadyumlarda gerçekten halkı kin ve tahrik edenlere, onlara destek veren alfa erkekleredokunmak kolay değil.
Ama Murat Övüç’e dokunmak serbest ve maliyetsiz.
Geçmiş olsun Murat Övüç…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bizi esas ilgilendiren çarpık ilişkiler…
24.12.2025 - Halkı kin ve nefrete Murat Övüç mü tahrik ediyor?
23.12.2025 - Belki de çürüyen toplum değildir?
17.12.2025 - Müzelik bir müzede bir gece…
15.12.2025 - Suriye bir kere daha çözümü bozabilir mi?
10.12.2025 - PKK zaten bitirilmiş miydi?
9.12.2025 - CHP’nin `Kürt Sorunu´, Kürtlerin sorunlarını çözebilir mi?
6.12.2025 - Çözüm Süreci’nde top MİT’ten Meclis’e geçti
3.12.2025 - Büyük ülkenin, küçük insanları…
1.12.2025 - Örgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar….
24.11.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Anasının oğlu
Gerçekten çok seviyeli bir yazı.Saygılarımla