Yıldıray OĞUR
Bir sokak röportajında AK Partili olduğunu söyleyen kadına küfreden “teyze”nin kombiniyle sandığa giden Melek Mosso, Tekirdağ’ın AK Partili Süleymanpaşa Belediyesi’nin Kiraz Festivali’nde sahne aldı. Tepkilere rağmen Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel, konseri iptal etmedi.
Konserden önce 34 yaşındaki Mosso, samimi ve iyi yazılmış bir özür metnini paylaşmıştı.
Konserde de bu pişmanlığını ve özrünü konseri izlemeye gelen, muhtemelen çoğu bu tartışmalardan habersiz kalabalığa karşı tekrarladı.
Hatta bir adım ileri gidip “Cumhurbaşkanımız” dediği için bu kez muhalifler tarafından eleştirildi.
AK Partili başkan Cüneyt Yüksel’e sarıldı, konseri iptal etmediği için ona teşekkür etti, Yüksel de onun elini öptü.
İşte konserin bu görüntüleri sosyal medyaya düştüğü andan bu saate kadar başını iktidara yakın gazetecilerin çektiği bir grup “Cüneyt Yüksel Kovulsun” kampanyası yapıyor.
En son FETÖ’cü ilan edilmesine ramak kalmıştı.
Baskılar artınca başkan Yüksel de bir özür metni yayınladı:
“…Konseri iptal etmenin, toplumsal ayrışmayı körükleyen bir eylem olacağı, farklı polemiklere zemin hazırlayacağı düşüncesiyle etkinliğe devam etme kararı aldık. Konser gecesi, sahne alan Mosso, ilk şarkısından sonra yüz binlerce kişinin önünde, yaşananlardan duyduğu üzüntüyü dile getirerek özür dilemiştir. Ayrıca bilinmesini isterim ki, özür sonrasında sahnede yaşananlar, sahne öncesindeki duygu yoğunluğunun yansımasıdır. Bundan dolayı üzdüğüm veya kırdığım teşkilat mensuplarımız varsa her birinden özür diliyorum. Lütfen hakkınızı helal edin.”
Binlerce insanın izlediği konserin görüntülerine bakılırsa Süleymanpaşalılar sosyal medyadaki AK Partili gazeteciler kadar meseleyi umursamamış ve eğlenmiş.
Tekirdağ’ın üç AK Parti milletvekilinden biri olan Mestan Özcan da konserin yapılmasına zaten böyle destek vermişti:
“Müzik evrenseldir. Seçim bitti, siyasete gerek yok. Biz eğlenmek istiyoruz, çok yorulduk.”
Tekirdağ yerel medyası da konuyla Akit ya da Yeni Şafak kadar ilgili değil. Tartışmalarla ilgili yapılan bir haberin başlığı Tekirdağ’daki havayı özetliyor: “Uzaklardan gelen tepkiler.”
Ne de olsa Trakya’daki hayat, Anadolu’dan farklı.
Oranın AK Partilileri de öyle.
Trakya’nın AK Partilileri CHP’lilerin ve muhaliflerin çoğunlukta olduğu bir şehirde yaşıyorlar.
Birlikte yaşama tecrübeleri daha fazla.
Birlikte yaşamak için daha esnek olunması gerektiğini biliyorlar. O esneklik uzaktaki bazı AK Partililere ise “eziklik” gibi görünüyor.
Ama 34 yaşında bir şarkıcının özür dilediği hatasının üzerine gitmemek, ona özür diletmek ve sonra hep birlikte eğlenmek çok da eziklik değil sanki.
Birlikte yaşamak herkesi eğitiyor.
Muhtemelen Melek Mosso ve bu olayı izleyen meslektaşları, AK Partili dinleyicileri de olduğunu bir daha hiç unutmayacak.
AK Partili başkan ise olgun davranarak ergen bir sosyal medya şakası uğruna şehrin gençlerini bir konserden alıkoymadığı için yaşadığı şehirde takdir görecek.
Bu takdirden memnun olmak da eziklik değil.
Çünkü Tekirdağ gibi bir ilde seçim kazanmak gibi zoru başarmış bir siyasetçi ile İstanbul ve Ankara’da konfor alanlarında yaşayan tavizsiz ve atarlı İslamcı AK Parti elitleri arasında bir fark var.
Tekirdağ’daki AK Partili başkan, karşı tarafta kaya gibi değişmez bir düşman kütlesi değil, hala ikna edilmesi gereken potansiyel seçmenler görüyor.
Sadece seçim sonuçlarına bakmak bile uzaktan eziklik olarak görünen alttan almanın rasyonalitesini görmek için yeterli.
2002’den bu yana AK Parti, referandumlar dahil hiçbir seçimi Tekirdağ’da önde bitirmemiş. Ama Tekirdağ’da hep yüzde 30’un üzerinde kalmayı da başarmış.
2019 yerel seçimlerinde Süleymanpaşa dahil üç ilçe belediyesi kazanmış.
Yani Türkiye ortalamasına benzemeyen “ezik” AK Partililik işe yaramış.
Tam da bu yüzden Süleymanpaşa Belediye Başkanı’na AK Partili gazeteciler, sosyal medya karakterleri ateş püskürürken, AK Parti kurmaylarından bir ses çıkmadı.
2019 yerel seçimlerinde 150 bin seçmenin olduğu Süleymanpaşa’da AK Parti adayı Yüksel, başkanlığı CHP’li adayın önünde sadece 1000 oyla kazanmış.
Tekirdağ’da AK Parti’nin kazandığı bir diğer ilçe olan Hayrobulu’da CHP ile fark sadece 150’ymiş.
Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Süleymanpaşa’da Kılıçdaroğlu yüzde 64 almış.
Kılıçdaroğlu’nun yüzde 60 aldığı Tekirdağ ortalamasının bile üstünde.
Yani 4 yıl önce yüzde 48 ile seçilen AK Partili belediye başkanı, 2023’de yüzde 36 alan Erdoğan’dan daha fazla oy almış.
Anlaşılan son seçimlerde Kılıçdaroğlu’na oy verenlerin bir kısmı belediye seçimlerinde AK Parti’ye vermişler.
Belki 2024 seçimlerinde tekrar AK Parti’ye oy verirler. Ya da CHP’ye dönerler.
Yani özetle; Kiraz Festivali’nde ilan edilmiş konseri sosyal medya tartışması için iptal etmek gibi ideolojik sekterlikler yapılabilecek bir yer değil Süleymanpaşa.
Çünkü analizcilerin streotype Türkiye’sine pek uymasa da burada elleri hem altı oka hem ampula gidebilen seçmenler yaşıyor.
Zaten ülkedeki ortalama siyasi analizlere bakılırsa Türkiye’de Süleymanpaşa diye bir yer olmaması gerekirdi.
Ama var.
Üstelik tekil bir örnek de değil.
Datailor Araştırma direktörü Ahmet Turhan Han’ın paylaştığı verilere göre 2019 yerel seçimlerinde AK Parti ve MHP’nin belediye kazandığı 90 ilçede 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu yüzde 50’yi geçti.
Bu ilçelerin 26’sında Kılıçdaroğlu, HDP desteğiyle bu oy oranlarına ulaştı.

Bu ilçeler arasında İstanbul’un Beyoğlu, Üsküdar, Çatalca, Eyüp, Silivri, Tuzla ilçeleri, Ankara’nın Etimesgut, Mamak ilçeleri, İzmir’in Bayındır, Bergama, Aliağa ilçesi, Antalya’nın Alanyası gibi halen AK Partili ve MHP’li belediyeleri olan büyük ilçeler var.
2019 yerel seçimlerinde CHP’nin kazandığı 56 ilçede ise 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan yüzde 50’nin üstüne çıktı.
Bu ilçeler arasında Ankara Elmadağ, Amasya Merzifon, Manisa Turgutlu, Rize Fındıklı da var.

2019 yerel seçimlerinde İYİ Parti’nin kazandığı 19 ilçeden 12’sinde de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan önde çıktı.
Seçim sonucu analizlerde CHP hatta dört muhafazakâr parti kadar okların hedefi olmayan İYİ Parti’nin seçmenlerini Kılıçdaroğlu’na taşımada ciddi sorunlar yaşadığının bir başka göstergesi bu tablo.

Benzer durumda sarı ile kırmızı arasında “salınan” büyükşehirler ve iller de var.
Mesela AK Parti’nin 2019’da yüzde 47 ile İYİ Partili ortak adaya karşı kazandığı Balıkesir’de 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu yüzde 52 ile birinci çıktı. (Sonra o İYİ Partili ortak aday da sonra AK Parti’ye geçti. )
2019’da CHP’nin eski AK Partili belediye başkanıyla yüzde 55 ile kazandığı Hatay’da ise Erdoğan yüzde 50 ile Kılıçdaroğlu’nu geride bıraktı.
2019’da AK Parti’nin yüzde 50 aldığı Denizli’de, 2023’de Kılıçdaroğlu yüzde 53 aldı.
Şehir merkezlerinde CHP’li belediyelerin olduğu Bolu, Kırşehir ve Bilecik şehir merkezlerinde bu kez Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu geçti.
AK Partili belediyenin yönettiği Manisa’da Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun sadece 0,4 önünde çıktı.
Yani 2024 yerel seçimleri bu illerde ve ilçelerde heyecanlı geçecek.
Tabii iki seçimde de farklı ittifaklar oldu. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde geriye iki aday kaldı. Yani sonuçlar seçimlerde yine iki bloklu ittifaklar kurulması halindeki muhtemel sonuçları gösteriyor.
Ama bu rakamlar bu şehirlerin oyunu değiştirme eğilimlerini ortaya koyuyor. Bu şehirlerde değişmez sarı ve kırmızı kuvvetler yaşamıyor.
Yani bu iller ve bu ilçeler, seçimden bu yana yapılan kutuplaşmış Türkiye analizlerindeki illere ve ilçelere pek benzemiyorlar.
Çünkü artık Türkiye siyasetinde de artık sadece kırmızı ve sarı iller yok, bizim de “salıncak şehirler”imiz “swing state”lerimiz var.
Ve seçimin sonucunu esas buralar belirliyor.
Türkiye’deki sarı ve kırmızı iller gibi, ABD seçim haritasında da rengi asla değişmeyen mavi ve kırmızı eyaletler var.
1974’den beri her başkanlık seçiminde Cumhuriyetçi adayı desteklemiş kırmızı Cumhuriyetçi eyaletler, yine 1974’den bu yan aday kim olursa olsun Demokratları tercih etmiş eyaletler var.
Reagan ya da Obama gibi orijinal, karizmatik adaylar dışında bu eyaletlerin renginin değişmesi mümkün olmamış.
O yüzden iki partide de enerjilerini kırmızı ve mavi eyaletler yerine “swing state”lere yani “salıncak eyaletler”e harcıyorlar.
Sayıları zamanla artan o 12 salıncak eyalet: Wisconsin, Pennsylvania, New Hampshire, Minnesota Arizona, Georgia, Virginia, Florida, Michigan, Nevada, Colorado, North Carolina ve Maine.
Bu eyaletlerin tam bir renk tercihi yok. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar buralarda başa baş.
Bazen renk kırmızı ve bazen mavi oluyor.
Ve seçimin sonucunu da bu “swing state”lerden kaçının kırmızı ya da maviye döndüğü belirliyor.
Hatta seçim sonuçları açıklanırken herkesin gözü bu eyaletlerin kararında oluyor.
Bu “swing state”lerdeki oy değişiminin demografik, ekonomik pek çok açıklaması var.
Florida’yı alabilmek için Latin Amerikalıların, Georgia için siyahların oylarını alman gerekiyor, Güneyli demokratlar daha Hristiyan ve beyazlar, Cumhuriyetçiler için onların oyunu almak daha kolay..
Seçimler ve seçmenler üzerinde ayrıntılı, derinlikli analizler yapılıyor, eyaletler kendilerine özgü politik karakterleri ile kategorize ediliyor: Orta Atlantik, Ortabatı, Derin Güney, İncil Kuşağı vb.

Türkiye’deki seçimlere de artık partilerin bu gözle bakmaları gerek.
Her ne olursa olsun Sivas, Yozgat, Kayseri, Malatya nihai kararını değiştirmeyecek, seçimlerde bu şehirler sarı olarak kalacak.
Edirne, Muğla, İzmir de kararlarını değiştirmeyecekler, buralar da kırmızı kalacak.
Diyarbakır, Batman, Van da mor kalacak.
Bu Sivaslıları ya da Muğlalıları bağnaz yapmıyor. Kafayı buraya takmaya gerek yok.
Çünkü seçimin sonucunu buralar değil, Türkiye’nin “swing state”leri belirliyor.
2011’den 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadarki Türkiye seçim haritalarına bu gözle bakınca bizim salıncak şehirlerimiz hemen görülüyor.
Türkiye’nin kararını değiştirebilen, rengi belirsiz şehirleri: İstanbul, Ankara, Hatay, Adana, Mersin, Antalya, Balıkesir, Çanakkale, Burdur, Denizli, Manisa, Sinop, Giresun, Artvin, Bolu, Kocaeli, Isparta, Ordu, Samsun, Zonguldak.
Salıncak ilçelerin bir kısmı da yukarıdaki listelerde mevcut.
Bu şehirlerin toplam nüfusu Türkiye’nin yüzde 50’sini geçiyor.
Yani bu şehirlerde seçimi alan, Türkiye’yi de alıyor.
Sosyal değişimler kısa ömürlü fani insanlar için yavaş yaşanıyor, sanki hiçbir kaya yerinden oynamıyormuş, seçimlerde sonuç hiç değişmeyecekmiş gibi görünüyor.
Halbuki son 10 yılda özellikle şehir merkezlerinde, büyükşehirlerde etkileri bir seçimlik olmayacak kalıcı tektonik hareketler yaşanıyor.
Uzun süre rengi sarı olan İstanbul ve Ankara, 2017, 2019 ve 2023’de kırmızılaştı. Seçim sonucunu değiştirecek kadar koyu bir kırmızı değildi bu ama fark her seçimde açılıyor.
1999 yılında Fazilet Partili başkan seçen ve 25 yıldır bu kararını sürdüren Üsküdar’da son seçimde Kılıçdaroğlu, 40 yıldır Üsküdar’da oturan Erdoğan’dan yüzde 5 daha çok oy aldı.
Konya’da son seçimde 100 bin seçmen daha muhalefet saflarına geçti, 46 yıl sonra CHP Rize’den milletvekili çıkardı.
Bu değişimin ana motoru partiler ya da adaylar değil. Hayatın kendisi.
Sosyal ağlar, internet herkesi benzeştiriyor, hızlı modernleşme, ondan da hızlı yaşanan sekülerleşmeden Konya da Üsküdar da Rize de nasibini alıyor. Netflix, TikTok, Instagram’ın yarattığı ortak kültürün bir alternatifi de yok.
Yeni nesiller doğrudan bu değişimin içinde doğuyor artık.
Kuşaklar arasındaki bağları koparan demografik bir değişim bu.
AK Parti, İslami çevreler, muhafazakârlar bu değişimin yönünü belirlemek iddiasını uzun yıllar önce kaybetti. Bu değişimi belirleyecek kültür, sanat, eğitim, alternatif bir sosyal hayat üretemeyecek kadar bir lümpenleşme yaşandı.
Milliyetçilik bile bu açığı kapatamıyor. Muhafazakarların son 10 yılda ürettiği yeni nesli heyecanlandıran tek şey İnsansız Hava Araçları.
Ama hayat da SİHA’larla fotoğraf çektirerek geçmiyor.
Ama değişimin yönünü değiştiremeyince, değişime ayak uydurmaya çalışıyorlar. Sadece son beş yılda AK Partili belediyelerin düzenlediği festivallerin ve konserlerin videolarına şöyle bir bakmak yeterli.
Vatandaşlarını memnun etmek isteyen AK Partili belediyeler İslamcı şairlere şiir dinletileri yapmak yerine, Melek Mosso konseri düzenliyorlar.
Çünkü AK Parti, zannedildiği gibi ideolojik, sekter bir parti değil, tam tersine Türkiye’nin ideolojisi en belirsiz, açık ara en pragmatik partisi.
Parti elitleri, medya figürleri, İslamcı kanaat önderlerinin zaman zaman görünür olan sekterlikleri de dini ya da ideolojik değil.
Melek Mosso, sandığa kırmızı Teknofest ceketiyle gitseydi, giydiği kıyafet ya da AK Partili bir başkanın ona sarılması hiç mesele olmazdı.
Bu esneklikle AK Parti, entelektüel elitleri ve medyasıyla olmasa da alandaki siyasetçileriyle yaşanan hızlı modernleşme ve sekülerleşmeye ayak uyduruyor, seçmenlerini tutmayı başarıyor.
Tekirdağ’daki AK Partili belediye başkanı Tekirdağ’a gidecek bir AK Partilik yapıyor.
Yani muhalefet için bu olaydan örnek alınacak AK Partili gazetecilerin sekterliği değil, tepkilere rağmen AK Partili Süleymanpaşa Belediyesi’nin Melek Mosso konserini yapma esnekliği.
Çünkü muhalif seçmenler haklı olarak sabırsız olsa da 50 yıldır yerinden oynamamış kayalar hemen yerinden oynamıyor.
O kayaları yerinden oynatması için bir Superman bekleyenler de yanılıyor.
Siyasetçiler bu sosyal değişim ivmesini hızlandırabilir, onun üzerinde sörf edebilir, katılıklarını yumuşatıp esneyebilir ama değişimin kendisi olamazlar, dev kayaları yerinden oynatamazlar.
Şimdi seçimi kaybettiği için yaptığı herşey yanlış ilan edilen Kılıçdaroğlu’nun helalleşme siyaseti böyle bir çabaydı.
Bu değişimin hedefi tabii ki İsmailağa Cemaati, Menzil ya da rengi asla değişmeyen sapsarı şehirler değildi.
Kararını değiştirebilen şehirlerde yaşayan modernleşmiş, sekülerleşen ama siyaseten eli CHP’ye gitmeyen, AK Parti’nin hala esnekliğiyle tuttuğu kitlelerdi.
CHP’nin ve muhalefetin bu saatten sonra yapacağı en büyük yanlış bir seçim yenilgisinin faturasını siyasi esnekliğe, ittifaklara kesmek, sekterliğe dönmek, “biz bir şey yapmayalım iyi bir aday bulalım o yapsın” gibi kestirme yollarla menzile varacağını zannetmek olur.
80 milyonluk bir ülke iyiler-kötüler, köylüler-şehirliler, eğitimliler-cahiller gibi demode, üstenci ayrımlarla anlaşılamaz.
Köylülerin içinde eğitimliler, cahillerin içinde şehirliler hepsinin içinde iyiler ve kötüler var.
80 milyon insanı anlamak için daha fazla veri setine, daha özel analiz araçlarına, daha spesifik adlandırmalara ihtiyacımız var.
Tekirdağ’a “laik, Trakyalı, CHP’liler” dediğinizde Süleymanpaşa’daki AK Partili belediyeyi anlayamazsınız.
Yarın Tekirdağ’daki AK Partili belediyelerin sayısı arttığında da “para dağıttılar”, “hile yaptılar” diyip işin içinden çıkarsınız.
Bu anlama çabası her gün bir televizyonda ya da bir Youtube programında şahsileşmiş siyasi kavgaları için beş saat konuşan akademisyenlerin, gazetecilerin uğruna kılıç salladıkları siyasetçiler uğruna verdikleri emekten daha fazlasını gerektiriyor.
Siyaset sadece bir taktikler savaşı değil, sosyal değişimi ve talepleri anlama ve okuma becerisi de.
AK Partili Süleymanpaşa Belediyesi’nin Melek Mosso konseri hadisesi iyi bir siyaset dersi…
Yazarlar
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025