Yıldıray OĞUR
İsmail Aydemir kim mi?
İsmini duymamış olmakta haklısınız.
Halbuki önceki gün tüm Türkiye onu konuştu.
İstanbul’un ortasında elinde hilafet bayrağı ile rejimi yıkacakken son anda yumrukla durdurulan adam.
Haberlerde de ondan sürekli “adam” diye bahsediliyor.
“Hilafet bayrağı açan adam”, “hilafet bayrağı açan kişi”, “tevhid bayrağı açan şahıs”
Suratına yediği yumrukla kan içindeki görüntüsü bile onu, haberlere adı yazılacak, geçmiş olsun dilenecek bir mağdur yapmaya yetmedi.
Ona yumruk atan saldırgandan ise önce haberlerde “Hilafet isteyen adama tepki gösteren genç” diye bahsedildi.
Sonra da hep ismiyle anıldı.
CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Deniz Yücel, “Hilafet yanlılarına tepki gösteren Ege Akersoy” dedi.
(Herhalde İzmir’de “yumruğa”, “tepki” deniyor)
CHP yöneticisi ve milletvekili avukat Ali Mahir Başarır ise övgüde biraz daha ileri gitti:
“Daha yaşamının baharında olan ve burası Türkiye Cumhuriyeti diyen Türk genci”
Tam da “Burası Türkiye Cumhuriyet” derken yumruğu İsmail Aydemir’in yüzüne çarpmış olmalı.
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu’ya göre neredeyse yumruk atmak zorunda kalmış bir mağdur Ege:
“Yürüyüşün dağılması esnasında bu görüntülerden etkilenen üniversite öğrencisi Ege Akersoy”
CHP genel başkanı Özgür Özel, ailesini arayıp geçmiş olsun diledi ve hukuki destek sözü verdi.
Pandemi sırasında meşhur olmuş tıp profesörü bursu kesilirse burs vaad etti, Fatih Altaylı “eline sağlık” diye tebrik etti.
Muhalif gazeteciler, siyaset bilimciler, avukatlar, emekli diplomatlar sokakta bir adama “Arap sevici” diye yumruk atıp yüzünü kan içinde bırakmış “gencecik üniversite öğrencisi Ege” ile dayanışma içinde iki gündür.
CHP gençlik kolları fotoğrafıyla “Türk genci Cumhuriyet ve devrimlerinin sahibi ve bekçisidir” posteri bile yaptı.
İki gündür “EgeAkersoyyalnızdeğildir” hashtagi sosyal medyada TT.
Kendisine tek kelime etmemiş, gariban bir adamı yumruklamış bir saldırganın tutuklanması dışında olayda bir mağduriyet, hukuksuzluk, alçaklık göremeyecek kadar gözlerini siyaset bürümüş herkesin.
Peki bir “geçmiş olsun”un bile esirgendiği, koca partilerin karşısında seferber olduğu İsmail Aydemir kim?
Belki de sırtındaki sağlık sorunu yüzünden videoda görenler onu yaşlı bir adam sandı ama 50 yaşında.
Bir sitede temizlik görevlisi olarak çalışıyor.
Elinde tuttuğu ve yumruk yemesine neden olan bayrağı nerden bulduğunu da kendisiyle yapılan tek röportajda şöyle anlatmış:
“Eminönü Yenikapı’da miting yapıldı. Ben parasını verdim, 80 lira bir para verdim. Orda satıyorlar yani dışarıda bir sürü bayrak satıyorlar. Ben de gittim bayrak aldım bir tane. Üstünde “La ilahe illallah, Muhammedurrasullullah” yazıyor. Şehit olan askerlerimiz için, Filistin’deki mazlumlar için mitinge gitmeyelim mi? Kapalıydı yollar, Yürüyerek yukarı doğru geliyordum. Avizeciler falan var oralarda. Oralarda bir anda karşıma çıktı bu arkadaş. Elimde bayrakla gidiyordum. Tek ben değilim akın akın insanlar var. “Sen Türk değil misin burası Türkiye” dedi. “Sen Arap seviciliği mi yapıyorsun” dedi. Bir anda bir patlattı, genç çocuk zaten. Öyle bir vurdu ki zaten sağıma vurdu yapıştım yere. Ağzımdan burnumdan kanlar akmaya başladı.”
Konuşmasından İstanbul’un semtlerine o kadar aşina olmadığı anlaşılıyor.
Mitinge geldiği Galata Köprüsü’ne Yenikapı diyor, Şişhane’den “avizecilerin olduğu yer” diye bahsediyor.
Ama yumruk yediği saldırganın gençliğini ve ‘kuvvetini’ takdir ederken gülümseyecek kadar görmüş, geçirmiş, olgun.
O bayrağı da o sabah Eminönü’nde her miting, kongre, konser öncesi ortaya çıkan meşhur işportacılardan 80 TL vererek satın almış.
Bayrak esnaf ofislerinde, İslamcı eylemlerde, AK Parti, Saadet, Yeniden Refah mitinglerinde görebileceğiniz, her yıl on binlercesi basılıp sağda solda satılan bir bayrak.
İsmail Aydemir o bayrağın afilli “kelime-i tevhid bayrağı” adını da bilmiyor galiba.
Üzerinde yazanı biliyor.
Sabahın köründe Gazze için sokaklara çıkacak kadar da anlamını idrak etmiş.
Beş vakit minarelerden okunan kelime-i tevhidi dahi bilmeyenlerin siyaset bilimci olup, ülke gündemini yorumlayabildiği bir ülke için gayet yeterli bir bilgi bu.
Boynundaki Filistin atkısında da hem Filistin hem Türk bayrağı var.
Yani Yıldız Teknikli çok başarılı, burslar alan mühendisin kafayı bozduğu sorunun cevabı da boynunda asılı; Evet Arap değil, Türk.
Keşke yumruk atmadan önce kafatasını ölçseydin!
Özel bir sitede temizlikçi olarak çalışan İsmail Aydemir’in Twitter hesabı yok.
Yani yumruk yemesini meşrulaştırmak için Halk Tv’nin “Bakın kim çıktı” haberini yaptığı tweetler ona ait değil, o başka bir İsmail Aydemir’e ait ama onu da dövmemeniz gerekiyor. İnsanları fikirleri yüzünden dövmemeniz gerektiğini size anne-babanız anlatmış olmalı!
İsmail Aydemir, hilafetçi ya da bir videoyla özdeştirildiği gibi Hizbuttahrirci de değil.
Muhtemelen Hizbuttahrir adını eğer okursa ilk kez bu yazıdan duyabilir.
İsmail Aydemir’in profilinden hilafet çağrısı yapacak bir Derviş Vahdeti çıkarılamayınca, dolaşıma sokulan Hizbuttahrir’in “Filistin’i hilafet kurtarır” ana pankartlı yürüyüş görüntüleri de 1 Ocak sabahı Galata Köprüsü’nden değil.
17 Aralık günü Hizbuttahrir’in Sultanahmet’te yaptığı bir başka Filistin yürüyüşünden.
Galata’daki yürüyüşte ne böyle bir pankart açıldı ne hilafet çağrısı yapıldı ne de Hizbuttahrir ordaydı.
Hizbuttahrir de 50 yıllık, bütün dünyada şubeleri olan, çoğu ülkede yasal bir dernek ve parti. Raşidi hilafeti savunuyorlar. Yani halifenin geri gelmesini istiyorlar ama istedikleri halife peygamberin soyundan yani Arap olacak.
Yani o konunun da Türkiye ile doğrudan ilgisi yok.
Türkiye’de 40 yıldır varlar, henüz hilafeti geri getiremediler.
Hizbuttharir’in hilafeti geri getirme ihtimali, Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin devrim yapma ihtimalinden biraz daha yüksek olabilir.
İslam dünyasının bir halifeyi, üstelik bir Türk halifeyi kabul etme ihtimali ise, Kadıköy’ün AK Partili başkan seçme ihtimalinden bile daha düşük.
Çünkü halifeye önce ümmet lazım.
Serseri bir yumruğu süsleyip püsleyip, devrimci yumruğa çevirmek isteyenler, çok eleştirdikleri Ahaber’den mahirce hakikati çarpıtırken konuyu bir anda İsmail Aydemir’in suratına yediği yumruktan, Hizbuttahrir’in eski bir gösterisine kaydırdı, bunu yaparken pek de utanmadı.
Özetleyelim;
Eminönü’nden 80 TL vererek aldığı, tek bir yüzüne baskı yapılmış kalitesiz bir yeşil bayrakla, avizecilerin olduğu yokuşa doğru yürürken eğer önüne Yıldız Teknik Üniversitesi’nde mühendislik okuyan cumhuriyet fedaisi, Arap düşmanı, muhtemelen o bayrağı Suudi bayrağıyla karıştıracak kadar cahil üniversite öğrencisi çıkmasaydı da İsmail Aydemir hilafet çağrısı yapmayacaktı.
Eğer izin verilseydi bir otobüse ya da metroya binip ya evine ya da muhtemelen orada yaşayanların da yumrukçusu için hashtag kastığı çalıştığı siteye dönecekti.
Yani Cumhuriyetimiz 2024’ün ilk günü çok büyük bir tehlike atlatmadı.
Yumrukçuyla dayanışmak için birbirini eze duran CHP’liler, İYİ Partililer, bir eczacı olarak pansuman yapılacak mağduru hemen tanıması gerekirken yanlış adrese geçmiş olsun dileyen Özgür Özel, milletvekilleri, parti sözcüleri, haberlerinde yumruk yemiş adamın adını bile vermeye erinen gazeteciler, yumruğun yapısökümünü yapan PHD adayları, ellerinde Bursa Nutku’yla yumruklayacak cumhuriyet düşmanı arayan CHP gençlik kolları huzurla evlerine dönebilir.
Varsa azıcık insanlık, mühendislik okumasa da bu ülkenin eşit bir vatandaşı olan İsmail Aydemir’e belki geçmiş olsun da derler.
Umarım kısa zamanda sokak ortasında dellenip masum bir adamı yumruklamanın mahcubiyetiyle Ege de üniversitesine döner, bir daha yeşil, kırmızı bayrakları karıştırmaz, kim Türk kim Arap bırakıp, pergelini kafatasçılık için değil, mühendislik için kullanır.
Belki iki gündür kimseden duymadığı için şaşıracak ama; geçmiş olsun İsmail Bey.
Bu aralar herkes çok gergin aman olaylara karışmayın, işportacılara da boş yere para kaptırmayın.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEİslâmcıların iki yüzü, Türkçülerin devleti ve Kürt sorununun çözümü 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBüyük Buhran… 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBeslenmenin farklı yollarından kaçış yok 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025