Yıldıray OĞUR

AK Parti kurucularından Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, 79 yaşında hayatını kaybetti. Gürdoğan, Mavera dergisini çıkaran ekip içinde yer almış, uzun yıllar Yeni Şafak’ta da yazmış, İslami kesiminin önemli entelektüellerinden biriydi.
2013 yılında adı ilginç bir biçimde gündeme gelmişti.
Gezi Olayları sırasında.
Gezi Parkı’nda eylemciler ile Başbakan Erdoğan arasındaki ilk temas AK Parti’ye yakın bir işkadının organizasyonu ve Erdoğan’ın basın danışmanın davetiyle olmuştu.
İstanbul’dan Ankara’ya Başbakanlığa davet edilen çoğu birbirini ilk kez görmüş 11 kişilik heyetin içinde üniversite hocaları, yönetmenler, küratörler, mimarlar ve öğrenciler vardı.
Tek ortak özellikleri Gezi Parkı eylemlerine katılmalarıydı.
Heyetin üyeleri arasında AK Parti’ye yakın, muhafazakar çevrelerden gelen ama Gezi eylemlerine destek veren isimler de vardı.
Onlardan en dikkat çekici olanı da AK Parti kurucusu Nazif Gürdoğan’ın mimar olan kızı Selva Gürdoğan’dı.
Aslında o günlerde bunun çok da haber değeri yoktu.
Çok sayıda AK Partili siyasetçinin, kanaat önderinin, iş insanın çocukları da Gezi Parkı eylemlerine katılmıştı.
Hatta neden bunun böyle olduğu üzerine AK Parti kapalı toplantılar düzenlemiş, mesela A Haber’de olayın kriminal değil sosyolojik boyutu uzun uzun açık oturumlar yapılmıştı.
Sonra, Gezi olayları dönemin Fethullahçı polislerinin ürettiği komplo teorileriyle dış güçlerin operasyonuna bağlandı, siyaseten bu tez kullanışlı oldu ama yıllar içinde iktidar gücünü artırdıkça da Gezi Parkı olayları 17-25, 15 Temmuz silsilesi içine sokuldu.
2017’de Osman Kavala’nın gözaltına alınmasından sonra artık Gezi Parkı, büyük komplonun parçasıydı.
İddianameleri bir kez okuyanlar bile çıplak gözle buna somut bir delil gösterilmediğini görebilirdi. Ama o an bir türlü gelmedi.
Bir noktada buradan dönüleceği beklendi. Beraat kararları da geldi. Sonra AİHM kararları, AYM kararları…
Ama Gezi Olayları konusundaki radikallik her seferinde arttı.
AİHM kararları dinlenmedi, Anayasa Mahkemesi kararları ezilip geçildi ve en son Meclis’te yumruklarla AYM kararına direnildi.
Çünkü Gezi davası artık Türkiye’deki siyasi ve hukuki olağanüstü halin sürmesinin sembolü haline geldi.
Bu davalarda AİHM ve AYM kararlarını uygulamak demek hukuka artık tek başınasın, ben sana karışmıyorum da demek olacak.
Bu da iktidar için zannedildiğinden daha radikal bir karar demek.
Çünkü son 8 yılı diğer olağanüstü şartlarda ve bütün ipleri elinde tutarak yönetti. Onun konforunu yaşadı, bırakmak istemeyecektir.
Ama normalleşme istese bile buradan geri dönmesi hiç kolay değil. Çünkü bu şahinlik artık bir iktidar içi sadakat gösterisi ve tasfiye meselesine de dönüşmüş durumda.
Gezi meselesinde iktidar cephesindeki en tavizsiz olan, AYM ve AİHM kararlarının bile ezilip geçilmesini savunacak kadar ileri giden şahin kanat içinde özellikle MHP ve Cumhurbaşkanı’nın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum dikkat çekiyor.
Bu konuda birbirleriyle paralel açıklamalar yapıyorlar, AYM’ye karşı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin direnişini Halk Devrimi gibi Sovyetimsi tezlerle teorize edip savunuyorlar.
AK Partili siyasetçiler, grup başkanvekilleri, Adalet Bakanı, Meclis Başkanı bu meselede o kadar da radikal görünmüyor.
Peki, Gezi davası neden bu kadar radikal ve tavizsizler? Neden bunu surda gedik açtırmama meselesine çevirdiler?
Tuhaftır bugün Gezi konusunda en şahin kanatta yer alanlar 2013’de Gezi Parkı olayları sırasında hiç de şahin değillerdi.
O günlerde Başbakan’ın Gezi Parkı eylemleri için suçladığı partilerden biri kimdi ?
Tabii ki MHP:
“Çok enteresan, biz CHP’ye, MHP’ye ‘gelin doğuda, güneydoğuda gençler ölmesin bunu engelleyelim’ diye çağrı yapıyoruz. Şiddetle karşı çıkıyorlar. Ancak ‘ağaçlar katlediliyor’ yalanı karşısında CHP, MHP, BDP kol kola eylem yapıyor.”
Bahçeli, ilk günden itibaren Gezi Parkı’ndaki eylemlere destek veren ve hükümeti sert biçimde eleştiren konuşmalar yapmıştı.
Bir kaçını hatırlayalım:
“İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda yaklaşık beş gündür yaşanan olaylar iktidarın tavrını ve tercihini göstermesi bakımından son derece anlamlıdır. Burada yaşanan ilkel görüntüler Türkiye’yi küçük düşürmüş ve ileri demokrasinin maskesini de aşağı indirmiştir. Ağacı sökerek, yeşil alanları kapatarak alış veriş merkezi yapma niyetinde olan ve Topçu Kışlası inşa etmek amacı güden AKP iktidarı ülkemizin her tarafına yayılan itirazlarla karşılaşmıştır. Biber gazlı müdahaleler, şafak vakti operasyonları, aşırı ve orantısız güç kullanımı, karşılıklı düşmanca muamelelere varan şiddet sahneleri ülkemizin ne duruma geldiğini açıkça kanıtlamıştır… Başbakan, bakanlar ve bazı AKP’li yöneticilerin polisi zan altında bırakan açıklamaları, fırsatçıların önüne atan yaklaşımları ve üstelik biber gazını ölçülü kullanma konusundaki uyarıları utanmazlıktır…”
“Gezi Parkı’na dozerlerle girilmesi, buna karşı koyanlara sert muameleler gösterilmesi toplumsal infialin ilk kıvılcımını tutuşturmuştur. Sabaha karşı düzenlenen polis baskınları, yaka paça yapılan gözaltılar, biber gazlı müdahaleler, insanlıkla bağdaşmayan şiddet sahneleri Gezi Parkı’nı kâbusa çevirmiştir. AKP hükümeti saldırdıkça kalabalıklar artmış, tahammülsüzlük gösterdikçe olaylar büyümüş ve yurt sathına yayılmıştır. Siyasi irade polisi göstericilerin üzerine salmıştır. Orantısız saldırıları ve yürekleri burkan şiddet tablosunu onaylamadığımız gibi telin ettiğimizi de buradan ifade etmek istiyorum. Ve mutlaka polise gazlı, plastik mermili ve tazyikli suyla saldırı emri verenler hakkında gerekli tüm hukuki işlemlerin yapılmasını ve bunun da geciktirilmemesini bekliyorum….”
“Başbakan Erdoğan’ın küçümseyici dili, sırtını dayadığı faiz lobisine birden bire saldırması; tencere, tava çalan vatandaşlarımızı aşağılaması ve Taksim’deki projelerden vazgeçmeyeceğini diklenerek duyurması Türkiye’yi ucu açık ve tahmini mümkün olmayan boğuşmalara götürme riski taşımaktadır. Herkes bilmelidir ki, Türk milletinin rahatını ve huzurunu bozacak her karışıklığın, her bunalımın ve her kaybın sorumlusu Başbakan Erdoğan ve hükümetinden başkası olmayacaktır. Unutulmamalıdır ki, sokakların sakin bir şekilde tahliyesi, tatmini ve teskini yerine Esadlaşmak, Hüsnü Mübarekleşmek ve Kaddafileşmek dirliğin imhasına, birlikte yaşamanın mahvına neden olacaktır.”
Bu kadar sert konuşmaları muhtemelen o günlerde Osman Kavala ya da hapiste tutulması bir vatan meselesine çevrilen Can Atalay bile yapmamıştı.
Gezi davasında 7 yıldır hapiste olan Kavala’yı AİHM ve milletvekili seçilmesine ve AYM kararına rağmen Can Atalay’ı hapiste tutmak için milli ve yerli hukuk teorileri geliştiren Cumhurbaşkanı’nın hukuk danışmanı da Gezi Olayları sırasında AK Partili olmayan, sol ve liberal çevrelere çok yakın bir aktivist avukat ve Çözüm Süreci’nde bir akil insandı.
Gezi olaylarına destek vermemişti ama Gezi büyük uluslararası komplo teorisine de, polisimizin eline sağlık pozisyonuna da fersah fersah uzakta bir profildi.
Peki neden bugün Türkiye’yi geren, AİHM kararlarını uygulamayan ülke statüsüne düşüren, AYM-Yargıtay-Meclis arasındaki hiyerarşileri alt üst eden, insanları belirsiz suçlar ve olmayan delillerle yıllardır hapislerde çürüten bir davanın en güçlü müdafiyi oldular?
AK Parti iktidarı, Erdoğan bu konuda bir adım atacak diye beklenen her durumda en şahin pozisyonu alıp buna taş koydular?
Galiba bu sorunun cevabı sadece o günlerde Gezicilere yakın siyasi çizgilerinin üzerini örtmekten fazlası.
Eğer hükümet Gezi Davası’nda AİHM ve AYM kararlarını uygularsa hukuk alanı normalleşmeye başlayacak, muhalefet ile iktidar arasındaki tansiyon düşecek.
Böylece siyaset alanı da normalleşecek. Kavganın harareti azalacak.
Aktörler çoğalacak, güç ilişkilerinin demokratik, siyasi, hukuki normallere doğru kayacak.
Şahinler için en korkutucu senaryo bu.
Çünkü onlar güçlerini ve itibarlarını olağanüstü şartlara, kavgaya borçlular.
Normal bir siyasi ve hukuk düzeninde oynayabilecekleri rolleri küçük.
Ama olağanüstü şartlarda, şartsız ve koşulsuz liderin yanında olarak, en olmayacakları savunarak adam eksiltiyor ve başrolleri kapıyorlar.
Bu şahinlik iktidar cephesinde sürekli sadakat gösterilerinde kazanmalarını sağlıyor, onlara daha ılımlıları, müteredditleri, hukuk, demokrasi, ilkeler gibi ahlaki “zaafları” olanları tasfiye etmek, güçten düşürmek gibi büyük bir güç veriyor.
O yüzden dün 17-25 Aralık Yolsuzluklar Haftası ilan eden parti, bugün 17-25 Aralık kumpası diyebiliyor.
Çünkü haftasını kutlayarak artık sadece kriminalize olabilir ama “kumpası” dediği denklemde güçlü ve önemli.
Yani mesele Gezi Davası, kimin ne suç işlediğiyle çok da ilgili değil.
Mesele ağaç da Gezi Parkı da değil, sen daha anlamadın mı?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025