Yıldıray OĞUR
Kara Harp Okulu’ndaki kılıçlı, sloganlı “Subay Yemini” meselesiyle ilgili son haber bir soruşturma açıldığını gösteriyor.
Geçmişi doksanlara kadar giden bu gayri-resmi yeminin kaynağı ise hala belirsiz.
Bazılarının bahsettiği gibi köklü bir harbiye geleneğinden değil, tarihi en fazla 30 yıl olan bir gelenekten bahsediyoruz.
Yeminin tarihiyle ilgili Müesser Yıldız’ın yazısı herhalde gerçek hikayeye en yakın olanı.
Okuyalım:
“Hemen burada sözü, o yeminin tarihçesinin canlı tanığı bir emekli Orgenerale bırakalım. Şunları anlattı: “Harp Okullarındaki törenler Genelkurmay Başkanı onaylı yönergelere göre yapılır. Her şey kayıtlıdır, buna da mevzuat denir. 1995 veya 1996’daki 30 Ağustos Kara Harp Okulu dönem birincisi, diploma töreni için bir konuşma hazırladı. Geçen yıl emekli olan bu asker, konuşma metninin sonuna böyle bir metni koydu. Tören öncesinde de halen hayatta olan Alay Komutanı Kurmay Albay Eyüp Kaptan’a, o da dönemin Okul Komutanı merhum Yaşar Büyükanıt’a sundu. Büyükanıt, bunu çok beğendi ve hem dönem birincisinin okumasını hem de diğer teğmenlerin bunu tekrar etmesini istedi. İlk kez o törende Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Savunma Bakanı başta olmak üzere tüm devlet ricalinin önünde okundu, hepsinin takdirine mazhar oldu. Ondan sonra da Genelkurmay Başkanlığı, bunun müteakip törenlerde okunması için tamim yayımladı. Bu, ‘Resmi yemin budur.’ denilen askerlik yemininden farklıdır. Subay andıdır; aynen polislerin, doktorların yemini gibi meslek yeminidir. Askerlik yemini 4 sene sonra edilmez; erden subaya, asker ocağına katılan herkes 1 ay içinde bu yemini eder.”
Yani yemin metni bir Kara Harp Okulu öğrencisine ait. Geçen sene emekli olmuş bu öğrenci.
Nedense herkesin ismini hatırlayan emekli orgeneral geçen yıl emekli olduğunu da bildiği yemin metnini kaleme alan teğmenin adını söylememiş, o yüzden bu emekliliğin sebebini bilmiyoruz.
Yemini gelenek hale getiren o sıradaki Kara Harp Komutanı olan Yaşar Büyükanıt olmuş.
Büyükanıt’ın Kara Harp Komutanlığı, 1993-1995 arasında.
Yeminin ortaya çıkış tarihleri önemli.
Çünkü bu yemin tam da 90’lardaki irtica ve bölücülük tartışmaları içinden yazılmış tepkisel bir metin:
“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türküm diyene!”
1994’de Refah Partisi’nin belediyeleri kazanıp, 1995’de de sandıktan birinci çıkmasından sonra özellikle Ankara’da ve askeri çevrelerde yükselen laiklik hassasiyetlerini ve yine 90’ların ilk yarısındaki PKK eylemleriyle oluşan bölücülük hassasiyetlerini yansıtıyor.
Yeminin harp okullarının daha da eski bir geleneği olduğunu iddia edenler, Youtube’da 1993 yılında Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde çekildiği iddia edilen ve bu yemin metninin dönem birincisi tarafından mezun teğmenlere ettirildiği bir videoyu paylaşıyorlar
Ama videoya dikkatli bakanlar, Kara Harp Okulu Komutanı’nın Işık Koşaner olduğunu görüyorlar. Yani 1993 yılı olamaz.
Altındaki yorumlarda da bu yemin töreninin 1997 yılına ait olduğu yazılmış.
Gür sesiyle o etkileyici yemini ettiren dönem birincisi teğmen Adnan Uygun, 28 Şubat postmodern darbesiyle Erbakan hükümetinin devrilmesinin hemen sonrasına denk gelen mezuniyet töreninde yemini ettirmeden önceki konuşmasında da şöyle demiş:
“Atatürk’ün fikirlerini yaşatacağız, Atatürk’ün açtığı bilim ve akıl yolunda ilerlemeyi sürdüreceğiz.”
Dönemin gazetelerinde bir tankın üzerinden yaptığı laiklik ve Atatürk vurgulu konuşma ve yemin takdirle haber olmuş.
Kariyerine Kara Harp Okulu dönem birincisi ve bu yeminle başlayan Uygun, 19 yıl sonra yeniden tüm gazetelerde haber oldu.
15 Temmuz 2016 darbe girişimi akşamı Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü emrindeki askerlerle trafiğe kapatarak…
Anadolu Ajansı’nın haberinden okuyalım:
“15 Temmuz'da 3 kişinin şehit edildiği, 49 vatandaşın yaralandığı Fatih Sultan Mehmet Ko¨pru¨su¨'nu¨n (FSM), Anadolu'dan Avrupa'ya gec¸is¸ istikametini kapatmak ve ko¨pru¨yu¨ kontrol altına almakla go¨revlendirilmesinin yanı sıra köprüdeki darbecilere "ateş et" emri veren FETÖ'cü eski yarbay Adnan Uygun, hedef gözeterek ateş açtığının tanık, müşteki beyanları ve sanık savunmalarıyla tescillenmesine rağmen dava sürecinde inkar yolunu seçti.”
Eski yarbay Uygun, FETÖ üyeliği ve darbeden müebbet hapis cezası aldı.
Ama yemini ilk onun yapıp yapmadığını bilmiyoruz.
Bir yıl öncesine bakalım.
1996’da Refah-Yol iktidardaydı ve Başbakan Necmettin Erbakan’dı.
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde Başbakan olarak Erbakan da katılmıştı.
Askerlerin ona karşı nasıl mesaj vereceği merakla bekleniyordu.
Mesajı Kara Harp Okulu dönem birincisi teğmen Eşref Mert verdi.
Ertesi gün konuşma bütün gazetelerde haberdi:
“Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde birinci olan teğmen Eşref Mert’in laiklik tüm ve ülke ve devrimlerin temel taşı olduğuna yönelik uyarlarına en çok alkış Cumhurbaşkanı Demirel’in protokol sıralarından geldi.”
Teğmen Mert’in o yemini ettirdiğine dair bir bilgi yok.
Ama Erbakan’ın yüzüne karşı bir tankın üzerinden laiklik mesajı verdiği o konuşmasından 20 yıl sonra gazetelerde yeniden haber oldu.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra yargılandığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı davasında kurmay albay olarak aldığı müebbet hapis cezasıyla…
Hava Harp Okulu’nda da benzer örnekler var.
1998’de yani 28 Şubat postmodern darbesinden bir yıl sonra, Cumhuriyet’in 75’inci yıldönümünde Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde dönem birincisinin mezun teğmenlere bu yemini ettirdiği ise kesin.
Teğmen Ali Çakan, yeminden önce çok sert de bir konuşma yapmıştı:
“Türk milleti 30 Ağustos hiç olmayacak hayaller peşinde koşan zavallıları denize dökerek Türk ulusunun asla esaret zincirine vurulamayacağını tüm dünyaya haykırdı. Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için hep daha çok çalışacak, canımızı seve seve feda edeceğiz.”
Çakan da 18 yıl sonra yeniden gazetelere haber oldu.
2016 darbe girişiminden sonra yurtdışına firar eden kurmay albaylar arasında onun da adı var. Muhtemelen firar ettiği ülke de Yunanistan. İsmi gri listede arananlar arasında.
1995 yılındaki Kara Harp Okulu birincisinin bu yemini yaptırdığıyla ilgili de bir bilgi yok. O günlerde gazetelerde haber olmamış.
Gazeteler dönem birincisinin mezuniyet törenindeki konuşmasında “30 ağustosta yoksulluğa, sömürgeciliğe ve bağnazlığa karşı bir zafer kazanıldığını” söylediğini yazmışlar.
O teğmen darbe girişiminde adı geçmeden 2020 yılında ordudan emekli oldu.
1993, 94 yıllarındaki birincilerin özel olarak bu yemini ettirdiğiyle ilgili de bir bilgi ya da haber yok.
Ama dönem birincisi olarak o yemini ettirdilerse bile o laiklik yeminini eden 93 ve 94 mezunlarıyla ilgili TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunda ilginç rakamlar var.
Kara Harp Okulu’nun 1993 devrelerinin yüzde 22,5’u ve 94 devrelilerin yüzde 32,4’ü darbeden sonra ihraç edildiler.
1994 ve 1995 Deniz Harp Okulu birincilerinden de biri firari, diğeri darbe nedeniyle hapiste.
Daha sonraki yıllarda da benzer hikayeler bulmak hiç şaşırtıcı olmaz.
Laiklik ve Atatürk yeminini ettiren dönem birincileri ve hep bir ağızdan o yemini bağırarak eden subaylardan önemli bir kısmı bugün ya dini bir cemaatin üyesi olmak ve o cemaatin emirleri doğrultusunda darbe girişimine katılmak iddiasıyla ya hapiste, ya yurtdışında ya da ordudan ihraç edilmiş durumda.
Tabii ki tüm bu örnekler 2024 yılında bu yemini eden genç teğmenlere de şüpheyle bakmanın gerekçesi değil.
Ama hala teğmenlerin laiklik ve Atatürk yeminlerinden heyecanlananların bu hikayelerden çıkaracağı dersler olmalı.
Çünkü sorun teğmenlerden çok, bunca şeyden sonra hala askerlerin siyasi mesajlarından heyecan duyanlarda…
Yazarlar
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025