Yıldıray OĞUR
Geçenlerde tesadüfen X’te önüme bir Tarih hesabının mesajı düştü:
“Turgut Özal zamanında Saddam’dan kaçan Kürtler, Türkiye’ye alınıyor...”
Fotoğrafta 1991’de Irak’tan Türkiye’ye sığınan binlerce Kürt dağlarda görünüyordu.
Kürtler’in özellikle küçük harfle yazılmasına o sırada dikkat etmemiştim.
Bahsettiği olayın üzerinden 34 yıl geçmiş, bunu haberlerden hatırlayacak kadar yaşlıyım.
1991 yılının mart ayında Körfez Savaşı sırasında Saddam rejimi, Irak’ta başlayan Kürt isyanını daha önce Enfal Katliamı’ nda yaptığı gibi kanla bastırmıştı. Kerkük ve Erbil’e giren Saddam ordusunun yeni bir Halepçe Katliamı’na girişmesinden kaçan 1 milyonu aşkın Kürt de İran ve Türkiye sınırına koşmuştu.
Türkiye önce sınırlarını açmamış ama sonra Cumhurbaşkanı Özal’ın girişimiyle sınırlar açılmış, beş yüz bine yakın Kürt, sınır bölgesinde Hakkari ve Şırnak’ın dağlarına sığınmıştı.
Bütün dünyanın gözlerinin çevrildiği bu trajedide Türkiye, sığınmacı Kürtler çadır kamplar kurup yardım götürmüştü.
Bir ay sonra önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Irak’ın kuzeyinde sığınmacıların geri dönüşü için güvenli bölge oluşturulmasına karar verdi. Ve birkaç ay içinde göç eden Kürtler de geri döndü. Oluşturulan uçuşa yasak bölge ve güvenli bölge de bölgedeki Kürtlerin kendi otonomilerini kurması sonucunu doğurdu.
Herkesin gözü önünde olmuş, bir zorunlu göç hikayesiydi. Ve Türkiye, kapılarını göçmenlere açtığı için bütün dünyada takdir görmüştü.
Ama 3 milyonu aşkın görüntülenmiş, on binlerce kez paylaşılmış mesajın altındaki yorumlar hiç de böyle düşünmüyordu.
Bir, iki, üç değil, binlerce yorumda Kürtlerin Türkiye’ye 1991’de bu göçle geldiği, Özal’ın bu ihaneti yüzünden bugün PKK ve Kürt meselesi olduğu yazılmıştı.
Acaba espri yapıyorlar diye hala iyi niyetimi korurken, bayağı ciddi olduklarını ve bu “bilgi”nin uzun süredir sosyal medyalarda belgeseller, yazılar, yorumlar, mesajlarla döndüğünü fark ettim.
Bunlar milyonlarca kez izlenmiş, binlerce kez paylaşılmış o paylaşımlardan, belgesellerden bazıları:
“Kendisi de Kürt olan Turgut Özal tarafından ülkeye getirilen Kürt mülteci sayısının 4 milyondu, gelenlerle beraber çok sayıda PKK’lı da sınırdan geçti.”
“Turgut Özal’ın sınırları açması ile Irak’tan Türkiye’ye başlayan Kürt göçü, 90lı yıllar. İşte Irak’tan gelen o Kürtler, Doğu ve Güneydoğu’ya yayılarak, çok sayıda kızlarını yerli aileler ile evlendirdiler ve bu evlilik yapanların aileleri de sonradan Türk vatandaşlığına geçtiler. Tıp ki, bugünkü Suriyeliler gibi.”
“İran- Irak Körfez Savaşı’nda, ülkemize getirilen 1 milyona yakın kuzey Iraklı Kürt. Siyasal İslamcı yarım dünya Turgut Özal sen bu ülkenin katilisin.”
“Özal zamanında da Irak-İran savaşı bahanesiyle binlerce Kürt göçüne maruz kaldık. Şimdi nasıl Suriyeliler geldiyse, 90’lı yıllarda da binlerce Kürt girdi ve o bölgede demografik yapıyı değiştirdi”
“Ve bunlar palazlandı Ülkenin beka sorunu oldu Türkiye ye kafa tutuyorlar kimse kabul etmedi şimdi de Türkiye’nin Türklerin kıymetini bilmiyorlar”
Kürtlerin 1991’de Türkiye’ye geldiklerini, sonra nüfuslarının arttığını, PKK’lı Kürtlerin de bunlar olduğunu düşünüyorlardı.
Ortada sadece derin bir cehalet yoktu. Kürtlerle ilgili derdin bir nefret de vardı.
Kürtler sadece küçük harfle yazılmıyordu. “Hırtlar”, “Hintli çingeneler” gibi bir sürü aşağılayıcı sıfat da çok rahatlıkla kullanılıyordu.
Türkiye’de her zaman Kürt düşmanlığı oldu ama ana akım bir fikre dönüşmedi, ayıp bulundu, milliyetçiler bile Kürtler ve PKK arasında ayrım yapan bir dil tutturdu.
Ama onun üzerinden epey zaman geçmiş görünüyor.
Bu nefret dilinin son büyük dalgası İzmir’de DİSK grevinden sonra yaşanıyor.
Köşe yazarları, siyasetçilere kadar varan açık ve kapalı imalarla İzmir Belediyesi’nin Tuncelili, Kürt ve Alevilerle doldurulduğu yazılıyor.
Özellikle Kürtler ve DEM Parti iktidar karşısında muhalefetin tarafında dururken bastırılan bu nefret dili, çözüm süreci sonrası Kürtlerin muhalefeti sattığı fikriyle tekrar ve şiddetlenerek serbest dolaşıma çıktı.
İktidar olan derin nefretten, iktidara destek verdiği düşünülen herkes gibi Kürtler de nasibini alıyor.
Üstelik üzerlerindeki koruma çemberi de kalkınca daha fazla.
Hatta CHP’nin sendikasına dönüşmüş DİSK bile ihanet suçlamalarıyla karşı karşıya.
DİSK’in DEM’lileştiği, grev yapan işçilerin Kürt ve Alevi olduğu açıkça yazılıyor.
Muhalefet içindeki sol ve demokratlar ne kadar bu durumu önemsiyorlar, iktidarla olan kavgaları bunu görmelerini ne kadar mümkün kılıyor belirsiz.
Ama iktidar karşıtlığı ve iktidara karşı öfke, Türkiye’de muhalefet cephesinde ciddi bir ırkçı nefret dalgasını yükseltiyor.
Her türlü dalganın üzerinde sörf etmeye teşne kamusal aydınlar, gazeteciler, popülist siyasetçiler de sörf tahtalarıyla bu dalgaları yakalıyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025