Yıldıray OĞUR
Bütün ömrünü ibadetle, Allah yolunda çalışarak geçirip son nefeste şeytana uyarak imansız giden âlim kıssaları vardır. İmanı muhafazanın zorlukları bahsinde ibreti âlem için anlatılır. Galiba bir gün gelecek ve bir ömür “Kürt sorununa çözüm” diye yazıp, konuşup tam sorun çözülecekken şeytana uyanların kıssaları da siyasi basiretsizlik bahislerinde ibreti âlem için anlatılacak.
Neredeyse 21 Mart oldu. Köprüden önceki son pişmanlık çıkışını da geçtik. Tarih, Şehit Aileleri Dernekleri’nin, Türk Ocakları Başkanı’nın destek verdiği barışa, liberallerin mırın kırın ettiğini yazacak. Gerçekten hem çok yazık hem de çok ayıp olacak.
Ve daha kötüsü Türkiye demokrasisinin bugünkü düzeyine gelmesine, sivilleşmeye, Kürt sorununun çözümüne bugüne kadar büyük katkıları olmuş liberal-sol aydınların bir kısmı son düzlükte önyargılarına, sosyolojik kibirlerine ve aktör olma heveslerine bütün bu birikimi kurban edip, kendilerini tarihten tasfiye etmekteler.
Ülkenin demokrasinin boyu, onların demokratlığının boyunu geçiyor.
Kürt sorununda çözümün geldiği aşama, Kürt sorunu uzmanlığının boyunu geçmiş Cengiz Çandar da aralarında benim de olduğum bir grup insana zekâ yoksunu hakaretler ettiği bir yazı yazdı.
Bir Kürt sorunu uzmanının sorun çözülürken “hayır çözülmüyor” yazıları yazıp harakiri yapmasının kibarca eleştirildiği yazıların karşılığı bu değildi kuşkusuz. En azından son süreçle yanılma rekorları kırmış birinin, aylar önce bu süreci şimdilerde copy-paste rekorları kıran çözüm planına kadar yazmış birine karşı daha mahcup olmasını beklerdim.
Yine de uzman gazeteci bulunmayan Türkiye medyasında Çandar’ın zaman zaman çok şey öğrendiğimiz uzmanlığının hakkını yemek istemem. Elinde silah gençliğini Ortadoğu’da militancılık oynayarak geçiren birinden iyi bir Ortadoğu uzmanı çıkması bölgemiz için mutlaka büyük bir şanstır. Dağlarda hâlâ silahlarıyla oturan akranlarını düşününce özellikle. Ama uzmanlığın kurdu da herhalde aktör olma hevesi olsa gerek.
Öcalan’la Özal arasında arabuluculuk yapma fikrinin kendisinden geldiğini kitabından öğrenmiştik. Bir gazeteci için tehlikeli bir heveskârlık. Ve galiba Kürt meselesi çözülürken aylardır “bu iş çözülmez”,“Erdoğan milliyetçi”, “PKK ikna olmaz” yazılarının sırrı da bu heveskârlıkta gizli.
Yoksa tam Erdoğan Kürt sorununu çözerken çıkan kitabında “Erdoğan’da Özal gibi sorunu çözme ufku ve cesareti olmadığını” yazması ancak kötü bir tesadüf olabilir. Endişeli barışseverlik pozisyonu için şahsi kötümserlik depoları tükenince, kendisi gibi bu süreçte uzmanlığını önyargılarına kurban etmiş Aliza Marcus’tan “Öcalan’la görüşmek yetmez”, Lübnanlı bir uzmandan “PKK silah bırakmaz”, Amerika’daki bir doktora öğrencisinden “Sorun kolay çözülmez” alıntıları da belki “isabetsiz” denerek açıklanabilir.
Ama artık apaçık PKK silahsız mücadeleye geçiş kararına doğru yürürken, bir zamanlar Genelkurmay’dan PKK’nın ABD ile görüştüğüne delil olarak sahte fotoğraflar servis edilmiş bir isimden“PKK silah bırakırsa yerini Hizbullah alır” gibi gerçeklikle tendon bağları kopmuş, barışın önüne atılmış provokatif malzemeye abanmayı iyi niyetle tevil ve tesvir etmek artık bir hayli zordur. Militan heval ağzıyla JİTEM’in vurduğu bir Kürt aydınına “Cahş” demek, devletle PKK arasındaki kalmış bağımsız Kürtleri “İyi Kürtler” diye hedef göstermek ise kötücülükten başka tevil-tesvir edilemez.
Bundan daha yumuşak eleştiriler yaptığım asla bel altından vurmayan, belki kibarca dalga geçen ama isim geçmeyen yazılara “lümpenlik ve zevzeklik” diyerek cevap eden Çandar, herhalde Türkiye basın tarihinde lümpenlik ve zevzeklik konusunda zirvenin tartışılmaz biçimde kendisine ait olduğunu herkesin unuttuğunu zannediyor. En azından ben, patronu Zafer Mutlu’ya yaranmak için ansiklopedi savaşları yıllarında rakip gazeteden yakın arkadaşı Turhan Yavuz’u telefonda gazetesi aleyhine konuşturup, kaydettiği sesi de ertesi gün Sabah’a manşet yaptırdığını unutmadım. Herhalde basın tarihinin bırakın lümpenleşmeyi, esfeli safilin noktası budur, bundan aşağısı da yoktur, boşuna aramasın.
Ortadoğu’nun yakın tarihin neredeyse ekseni etrafında geçtiğini anlattığı kitabından kendisini ne kadar mühim hissettiğini öğrenmiştik ama bu görkemli kişilik bozukluğunun kendisine dönük eleştiri yazılarının bir “operasyonun” parçası olduğunu, andıç imaları yaparak iddia ettirecek paranoyak bir düzeye ulaştığını tahmin edemezdik yine de. Sıkıştığı anda andıç yara izlerini göstererek, kimseyi Çevik Bir olduğumuza ikna edemez. Hele de andıçlandığı gazetede yazacak kadar meşrebi geniş biri olarak.
İktidar çevrelerinde bir zamanlar “bir bilen”, “ağabey” olarak dolaşmış, ABD neo-conlarının evlerinde yatıp kalkmış birinin dünya üzerinde dikili ağacı olan bile çok az arkadaşı olan bana iktidara yakın derken iki kere düşünmesinde fayda var. Ayrıca 40 bin insanı öldüren bir savaşı bitirmeye çalışan iktidara bir karşılık beklemeden ve hakikatlerine ihanet etmeden yakın durmak ancak bir onur olabilir.
Ama iktidara yakın olamadığı için kendi hakikatlerine küsmeye ne denir onu artık yazmayacağım.
İşte bu yazı da ibreti âlem için ileride anlatılacak bir kıssa olsun.
Hasan Cemal için not:
Bu arada Hasan Cemal yazmadan da barış olur ama demokrasi olmaz. Hasan Cemal patronların iki dudağı arasına değil, barışa emanettir, gün gelir bugünleri de onun yazdığı kitaplardan okuruz, sonra kimse kızmasın sadece kendisini yazdığında...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Mami, IKE ve Hüseyin-2
1.11.2025 - Mami, IKE ve Hüseyin-1
29.10.2025 - PKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi?
27.10.2025 - Neşe’nin kapsayıcılık sorunu…
21.10.2025 - Neyse ki Meclis zabıtları asla kaybolmuyor
18.10.2025 - Öcalan o kanalları ilk kez izledi ve…
13.10.2025 - Hatay’ı haritasına ilk kim koymuştu?
11.10.2025 - Çözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor
8.10.2025 - Sumud tecrübesi bize neler söylüyor?
6.10.2025 - Çözüm sürecinin bir yılı: Uzanan bir elden, resepsiyona…
4.10.2025
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
























































Ad Soyad Giriniz...
Doguda muhafazakar, islamci bir stratejinin en onemli cikmazi dogum oranlarinin dusurulmesine yardimci olmamasi. Yazar bu sorunun farkinda olarak yaziyor zannediyorum. Bence batida 3 cocuk eksenli yurutulen muhafazakar strateji, doguda yerini daha "cagdas" politikalara birakmali. Yani Doguda kadin ozgurlugune vurgu yapmaliyiz. Kadin orgutlerine destek olunmali bu amac dogrultusunda. Doguda diyanetin de bu konuda aktif olmasi ve daha "cagdas" gozukmesi gerekir. Milletin bekasi adina buna mecburuz
Ad Soyad Giriniz...
Hanginiz daha yumusak kendi aranizda tartisin durun. Bence ikiniz de vicik viciksiniz. Medyanin vicikligindan bir medyadakilerin bir de guttukleri koyun kilikli vahsilerin haberi yok.