Yıldıray OĞUR
“Şuna evimizde zamanında yedirdiğimiz her lokma kan olsun, irin olsun.” Gezi Parkı eylemlerinin yıl dönümü için kibar bir eleştiri tweeti atan Markar Esayan’a bu tweeti atan arkadaş Bilgi Üniversitesi’nde sivil toplum dersleri veren bir insan hakları aktivisti.
Onun tweetine başına +1 diye yazarak destek verenin çalıştığı yer ise daha vahim; Hrant Dink Vakfı.
1908’de birlikte devrim yaptıkları Ermenileri hesaplar bozulunca 7 yıl sonra 1915’de kesen İttihatçıları öyle uzaklarda aramaya gerek yok yani.
Bu mention dizisinin altında “Onları tekrar evine sokan, iki lokma veren olursa bu dünyada yüzü gülmesin, bedduaysa beddua” diye yazan akademisyenin ise artık Bilgi Üniversisi’nde “milliyetçilik” çalıştığına, Recep Tayyip Erdoğan Obsessive–Compulsive Disorder Mağdurları Derneği’nin internet sitesinde yazdığına o yüzden şaşırmamak gerek.
Aynı sitenin yazılarında kutuplaşma, nefret söylemi, ötekileştirme, erkek egemen dil tamlamalarını kullanma alanında muhtemelen Türkiye rekorunun sahibi saygın ve senior aktivist-yazarının bir yazısının başlığı şimdi de (+18): H...S...! Fıtratınız batsın, birbirinize müstahaksınız!
Hazır çocuklar yazının başından kaldırıldı bir tane de amaçlarından biri nefret söylemiyle, ataerkil dille mücadele olan Helsinki Yurttaşlar Derneği Türkiye şubesinin yöneticisinin bir bakan hakkında yaptığı RT’si gelsin: “Al… k… s..tiğimin gavatı”
Tek tweette derneğinin uğruna mücadele ettiği bütün literatürü yerle bir etmiş. Yerine de İslamofobinin kitabını yazmış.
Aynı derneğin kurucusu sosyalist demokrat hocanın AKP’nin yasakçılığını eleştirirken ortaya çıkan laik lapsusu yine de bu küfrün yanında İngiliz aristokratının tarizi gibi kalmış:
“Müdahale genellikle “kapatmak” biçiminde tezahür ediyor: içkili yerleri kapat, dershaneleri kapat, kadınları kapat, fezlekeleri kapat…”
Bir zaman önce AKP, Erdoğan eleştirilerinde bu Kemalist, modernist, oryantalist usul-u atikayı terk ettiği zannedilenlerin, fabrika ayarlarına dönüşü bir lapsus meselesi de değil maalesef. Soma’da Başbakan’ın yaptığı talihsiz maden tarihi konuşmasını eleştiren Beyaz Türk demokratları direniş bülteni yazarı zarif, demokrat, sosyalist yazarın aklına hemen gelen şeye bakın:
“Tamam 1400 yıl öncesinin çöl değerlerine sımsıkı sarılmış bir zihniyet için 19. yüzyıl elbette bir ilerlemedir.”
Bunlar da Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye’deki kurucularından, şimdi de Avaaz.org’un Türkiye temsilcisinin Twitter’ından Türkiye gazetesi okurlarının sabrını daha fazla zorlamamak için özenle seçilenler:
“Super tespit, alkislarim... “@sunmetin: Hayvanlar depremi önceden hissettiği için bir tanesi yurt dışına gitti biliyorsunuz.”
“bu haddini bilmez iblis ne #BerkinElvan'ın ne öldürttüğü bunca direnişçinin, emekçinin tırnağı içindeki kir olamaz. Mezarına tüküreceğiz.”
Son olarak toprağından mı suyundan mıdır Uluslararası Af Örgütü’nün eski bir yöneticisinin Facebook’undan gelsin: “Kendisi ve çocukları geberdiğinde aynen dediği gibi olacak.”
Özellikle en demokratlarından, politik doğruculuktan haberdarlardan seçildi örnekler. Yılmaz Özdil evreninde neler yaşandığını, gerisini siz düşünün demek için…
Ötekileştirme, nefret söylemi, kötü üslup, kutuplaşma mı demiştiniz?
Gürbüz Özaltınlı Serbestiyet’teki yazısında “laik kesimler duygusal bir radikalizme ve hınç-nefret kültürüne savruldu' derken ne kadar haklı. Ve ne kadar yazık.
90’lardan beri Türkiye’de laiklerle dindarlar arasındaki çatışmanın içinden sıyrılmaya çalışan, epey de mesafe almış demokrat laiklerin hızla irtifa kaybedişini izliyoruz bir yıldır.
Gezi ayaklanmasıyla geri gelen bütün ergenliklerle, son 20 yılın bütün normalleşme, melezleşme birikimi berhava oldu. Bütün köprüler yıkıldı. Herkes cephelerine, kültürel kimliklerine, sosyolojik cemaatlerine koştu. Onca diyalog, müzakere, konferans, tv programı, empati, yüzleşme çağrısı uçtu gitti.
Hükümetin Kürt meselesinde attığı tarihi adımla, sivil toplumu, akil insanları buna dahil etmesiyle rasyonel, sivil siyasetin, normalleşmenin zirve yaptığı geçtiğimiz mayıs ayından, Kürt meselesinde PKK’dan bile daha geriye düşmüş, PKK’yı barışta ısrar ettiği için neredeyse ihanetle suçlayacak demokratlara kadar savrulduk bir yılda. 99 yıl sonra 1915 için özür dileyen muhafazakar hükümetle ciddi ciddi “demokratik olmayan yollarla mücadele” tartışılmakta.
Daha beş yıl önce kapatılmaktan kurtulmuş, daha üç yıldır eşini davetlere sokabilen, 24 saat telefonları dinlenmiş Başbakan’a, bir laik apartheid rejiminden daha yeni çıkmış dindarlara, bir 70 yıl daha utançla başını öne eğseler ancak ödeşilebilecek laiklerden, utanmazca “yetti be sizin mağduriyet edebiyatınız” diye atarları bile geliyor.
Yine de bütün bu savrulmalara rağmen Türkiye hızla normalleşiyor. Kutuplaşma dediğimiz şey bile 60 yıldır tek kutuplu yaşamış ülkede başka kutupların da kamusal alana çıkmasından doğan bir çatışma aslında.
Erdoğan’a sivil vesayet, diktatör suçlamalarının 2010 referandumundan sonra başlaması da tesadüf değil. Askeri vesayetle çarpık bir kontrol-denge mekanizması kurmuş olan Türkiye, sivil iktidarın her normal demokraside olduğu gibi tepesinde bir vesayetin kılıcı sallanmadan iktidar etmesiyle sınanıyor. Yani demokrasiyle sınanıyor. Ve sadece muhalefet değil, iktidar da bununla sınanmakta.
İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz. Bütün kitaplar açık ve kopya çekmek de serbest…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025