Yıldıray OĞUR
1918-2015. 97 yıllık bir hayat. Bunun 80 yılını şöhretli olarak geçirmiş bir kadın. Türkiye şarkılarını yeniden dinleyerek Müzeyyen Senar’a veda ediyor bugün.
Ama bu 97 yıllık hayat hikâyesi daha fazlasını hak ediyor.
Hikâye, Birinci Dünya Savaşı biterken 1918’de Bursa’da başlıyor. Şehrin 1920’de Yunan ordusu tarafından işgali, babası Cerrah Mehmet Bey’in hayatını değiştirmiştir. Sünnetçilik yapan baba, Yunan askerlerin zührevi hastalıklarını tedavi eder, karşılığında aldığı altınlarla bir anda zenginleşir, gözü açılır, eve gelmemeye başlar, bu ani zenginleşmeye aileye huzur getirmez. Sorunlar, Yunan ordusu 1922’de çekilince işleri bozulan baba ile annesinin ayrılmasına kadar gidecektir.
Adviye Hanım, Bursa’da oturdukları sokaktaki en yakın komşularıdır. Adviye Hanım’ın oturmaya geldiği bir akşam Müzeyyen, gaz lambasını alıp tuvalete gider, o sırada uzun saçları lambanın içine girer ve yanmaya başlar. Bütün saçları tutuşmuştur. Çığlıklarına annesi ve Adviye Hanım koşarlar. Başında ciddi yanıklar oluşmuştur. Tedavisiyle Adviye Hanım yakından ilgilenir.
Müzeyyen’in yanıklarına merhemler, varlıklı bir aile olan Adviye Hanım ve Celal Bey’in evlerinin hamamında sürülür. Celal Bey daha sonra Bayar soyadını alacaktır. Müzeyyen Hanım her zor düştüğünde Celal Amca’nın kapısını çalacaktır.
Annesi ve babası ayrılırlar. Annesi onu bırakıp İstanbul’daki akrabalarının ve kardeşlerinin yanına kaçar. Bir süre sonra Müzeyyen de annesinin yanına gider. Üsküdar Musiki Cemiyeti’yle ve Türk musikisiyle orada tanışır.
Musiki’nin okuluna gitmesi artık zaten mümkün değildir.
Cumhuriyet ilan edilmiş, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 1926'da, İstanbul Sarayburnu’nda Ümmü Gülsüm’ün rakibi ünlü Mısırlı kadın şarkıcı Müniretül Mehdiye ve ardından sahne alan Eyüp Musiki Cemiyeti korosunu dinledikten sonra kızmış ve bu müzikle çağdaş olunamayacağına karar vermiştir! Hemen ardından konservatuvarlarda Türk müziği eğitimi yasaklanmıştır. Yasak 1976’ya kadar 50 yıl sürecektir.
Gazetelerde “Alaturka musikiye elveda” başlıklarının çıktığı zamanlarda bu müziğe gönül vermiş bir genç kadındır Müzeyyen Senar.
16 yaşında aranan bir ses olmuştur artık. Ama aynı yıl (1934) alaturka müziğe bir darbe daha inmiştir. Kasım ayında Meclis açılışında konuşan Atatürk “Bugün dinletilmeğe yeltenilen musiki yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır” demiş, bunun üzerine 1935 yılının ocak ayından itibaren radyolarda Türk musikisi çalınması da yasaklanmıştır. Yasak 8 ay boyunca uygulanacaktır.
Bu arada Müzeyyen Hanım 17 yaşında, hayranı Eskişehirli Ali Senar’la evlenip, Müzeyyen Senar olmuştur artık. İşi olmayan kocasına, artık İş Bankası’nın başında olan Celal Bayar’la görüşüp bir iş bulur.
1936 yılının Aralık ayıdır. 18 yaşındaki Müzeyyen Senar’ın şöhreti en tepeye kadar çıkmıştır. “Saray”a davet edilmiştir. Eşi Ali Bey’le birlikte Dolmabahçe Sarayı’na giderler.
Atatürk’ün huzuruna çıkarlar. Sonrasında olanları Müzeyyen Senar’ın hayatını anlattığı Radi Dikici’nin kitabından okuyalım:
“Yüzüme dönüp baktığında 'Aaa! Bu saçlarının hali ne?' deyip yavere işaret etti. Kulağına fısıldadı. Yaver 'Lütfen beni takip ediniz Müzeyyen Hanım' dedi. Salondan çıkıp siyah mermerlerle kaplı büyük bir banyoya geldim. Birden korkuya kapıldım. Yaver, 'Merak etmeyin efendim, berberimiz sadece sizin saçınızı ve eşinizin bıyığını kesecek' dedi. Sonradan öğrendiğime göre, Atatürk benim enseme topladığım saçlarımı beğenmemişti ve modern bir görünüm almam için saçlarımı kestirmek istemişti. Nitekim berber saçlarımı alagarson kesti. Birden görünümüm değişmişti. Ali de bıyıklarını kaybetti. Biraz sonra huzura gittiğimizde 'İşte şimdi mükemmel oldu. Ver bakalım şu koltuğunun altındaki defteri…'
Sabaha kadar Atatürk’e o defterden seçtiği şarkıları söyledi. Eve gittiklerinde bu muameleden hoşlanmayan, eşi Ali Bey’le şiddetli bir kavga ettiler. Atatürk sesini çok beğendiği Müzeyyen Senar’ı daha sonra da eğlencelerine çağırdı. Bursa, Ege Vapuru, Savarona’daki yemeklerde sabaha kadar Atatürk için şarkılar söyledi. 1938 Haziran’ına kadar…
İkinci Dünya Savaşı yılları. Herkes radyoların başına geçmiştir. Tuhaf bir uygulama olur. İstanbul’da gazinolarda şarkı söyleyeceklere valilikteki sınavı geçme şartı getirilir. Safiye Syla direnir, Müzeyyen Hanım gururunu bırakıp o sınava girer. Müzeyyen Hanım, 1943’te 24 yaşındayken ikinci evliliğini Galatasaraylı futbolcu Ercüment Işıl’la yapmıştır. Ercüment Işıl’dan Ömer ve Feraye dünyaya gelir. Sonra ayrılırlar.
O yıllardaki hayranlarından biri savaşın zenginlerinden Vehbi Koç’tur. 'Gazinoya sizi dinlemeye gelmem imkânsız, taş plaklarda dinlemek de yetersiz kalıyor, haftada bir akşam beni yemeğe çağırın' diye rica eden Koç’u kıramaz ve her hafta ona Pandelli lokantasında konserler verir.
Bir başka hayranını ise o da çok sevecektir. Suudi Arabistan Büyükelçisi Tevfik Hamza Bey. 1951 yılında Beyrut’ta yıldırım nikahıyla gizlice evlenirler. Gazeteler bu aşktan bahsetmeye başlar. Bu kez 1953’te resmî nikâhla evliliklerini duyururlar. Artık Sefire Müzeyyen Senar’dır o. Ama Ankara’nın sosyetesi onu sefire değil, 'şarkıcı' olarak görmeye devam eder. 1955’te eşinin görev süresi biter. Suudi hükümeti de sefirlerinin bir 'şarkıcıyla' evli olmasını tasvip etmemektedir. Ayrılmaya karar verirler. Bir sabah kalktığında makyaj masasında bir ayrılık notuyla uyanır: 'Beni affet, sana veda edemezdim. seni hep seveceğim.' Ara verdiği sahnelere geri dönme vakti gelmiştir artık…
1958 yılında İstanbul Valisi Ethem Yetkiner’le tanışır. O da hayranlarından biridir. Demokrat Parti’nin zor zamanları başlamıştır. 1959 Mayıs ayında Maksim’de yaptığı programa onu dinlemek için bahçe kapısından çok özel misafirler girmiştir. Kısa sürede fark edilince Maksim, “Başbakan” tezahüratlarıyla inlemeye başlar. Gelen birkaç ay önce Kıbrıs görüşmeleri için gittiği Londra’da uçak kazasından kurtulduktan sonra ilk kez gece dışarı çıkan Başbakan Menderes’tir. Yanında bakanlarıyla birlikte Vali Ethem Yetkiner de vardır. Bir yıl sonra 26 Mayıs akşamı Vali Yetkiner, akşam uğradığı Müzeyyen Hanım’a “Bu işin sonu artık geldi” diyecektir.
Ertesi gün darbe olur. Tutuklananlar arasında Ethem Yetkiner de vardır. Müzeyyen Senar Ethem Bey’i tutuklu olduğu Balmumcu’da bulur. Şöhretini riske atar, ona yatak, çamaşır götürmek için zorlukla izin alır. İlişkileri ortaya çıkınca bu kez sorgu için askerler onu da vilayete çağırmaya başlarlar. Bir, iki, üç… Her seferinde askerler valinin gizli bir parası olup olmadığını, Müzeyyen Senar'a verip vermediğini sormaktadır.
En çok da Amerika’da kendisine hediye edilen Mercury marka arabayı onun alıp almadığını.
Bir gün yeniden ifadeye çağrılır. Artık tepesi atmıştır. Ethem Bey’in ona aldığı mütevazı yüzük ve küpeleri takarak gider bu kez.. Sorgu başlayınca, 'şimdi siz bi durun bakalım' der ve o günler için cesaret isteyen bir ifade verir:
"Yaz bakalım aslanım. Ethem Bey, son derece namuslu ve efendi bir insandır. İki senelik ilişkimiz sırasında imkânı son derece kıt olduğu için ancak kulağımda gördüğünüz küpeleri ve parmağımdaki bu yüzüğü hediye edebildi. Belki aramızdaki ilişkiyi merak ediyorsunuzdur. O bekâr, ben bekâr. Gerisinden size ne?”
Yassıada'da yargılanan Ethem Yetkiner, Kayseri Cezaevi’ne gönderilir. Müzeyyen Senar, ona mektuplar göndermeye devam etmektedir. Ama mektuplara bir cevap alamamaya başlamıştır. Avukat Şemsi Bey ve Savcı Sadun Bey'den rica eder. Araştırırlar. “Kasımpaşa'da Albay Vahit Bey'e sormak lazım, mektuplar ondan geçiyormuş" derler.
Kalkıp yanına giderler. Müzeyyen Senar “Ethem Bey'e yazdığım mektuplar gitmiyor, onun için geldim” deyince Albay Vahit atılır: "Ben göndermiyorum kadın. Çünkü seni seviyorum."
Senar “Ama ben sizi sevmiyorum” deyince adam üsteler “seversin, seversin.”
Lakabı “Ayı” olan Albay Vahit, aylarca musallat olur. Her akşam çalıştığı gazinoya gelip, onu çıkışta evine bırakmaya başlamıştır. Her öğlen ve akşam telefonlar etmektedir. Darbe günleridir. Bir albayı şikayet edeceği bir makam yoktur. Onu atlatmak için Anadolu turnelerine çıkmaya, her türlü turne teklifine evet demeye başlar.
Sadece 41 yaşındadır. Daha yaşanacak bir yarım asır daha vardır önünde…
Geri kalanını merak edenlere Radi Dikici’nin Cumhuriyet’in Divası: Müzeyyen Senar kitabı hararetle tavsiye edilir.
Büyük bir sanatçıya, cesur bir insana, Cumhuriyet’in bunları reva gördüğü divasına veda ediyoruz bugün…
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025