Yıldıray OĞUR
1930’larda Diyarbakır’da salgın hastalıklar artmıştır. Şehrin aklı evvel valisi Hasan Faiz Ergun hastalıkların sebebini bulmuştur: Şehirde hava devirdaimini engelleyen surlar. Yüzlerce yıl savaşlara, toplara, işgallere, depremlere karşı yekvücut direnen surlar birkaç yerden dinamitlerle yıkılıp, şehre hava kanalları açılır.
Surların yıkılması halkı kızdırır, itiraz edenler yargılanır. Surları bir Fransız arkeolog kurtaracaktır. 1932 yılında CHP müfettişi İbrahim Tali’den aldığı izinle şehre gelen Albert Gabriel, yıkıma karşı Ankara’da tanıdıklarına raporlar yazar. Valiyi kızdırır, bir rivayete göre ajan iddiasıyla tutuklanır, çektiği fotoğraflara el konur. Surların yıkımını durdurmayı başardığının ise 5.5 km kanıtı var.
Diyarbakır surlarını kurtarmakla kalmaz, onları dünyaya tanıtan ilk akademik çalışmaları o yapar. Herhalde oradan Hasankeyf’e geçmiş olacak. Çünkü Hasankeyf’in en eski fotoğrafları da ona ait.
Amasya, Tokat’ın mimari tarihi ona referans verilmeden yazılamaz. Bursa’daki mimari eserler üzerine yazılmış ilk akademik kitap, ilk derli toplu bilanço da ona ait olabilir.
Collège de France’da, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nün müdürü, İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Kürsüsünün başkanı Profesör Albert Gabriel, 30 yıl boyunca hayatının yarısını geçirdiği Türkiye’yi Edirne’den Van’a dolaşmış, 11 eser yazmış, İstanbul ve Bursa’nın o zamanlar bu kadar rahat dağıtılmayan fahri hemşehrilik unvanlarını almıştır.
İstanbul yalılarını dünya onun kitabıyla yakından tanımış, 1930’larda hayranı olduğu Rumelihisarı’nın fotoğraflarını çekip, resimlerini yapmıştır.
1956 yılında emekli olup Türkiye’den törenle ayrılırken ne hissettiğini soran gazetecilere şöyle söylediğini yazıyor gazeteler: “İnsan Türkiye’den ayrılırken kendini iyi hissetmez.”
Profesör Gabriel Albert Türkiye’den ayrılır ama aklı Türkiye’dedir. Mesela o ayrılırken bir yıldır başlamış olan Rumelihisarı restorasyonunda Türkiye’den gittikten bir ay sonra Cumhuriyet gazetesine Rumelihisarı restorasyonu hakkında fikirlerini anlatan bir mektup gönderir.
Restorasyonu yapan üç kadın mimardan Cahide Tamer’e tebriklerini ilettiği mektubun bir yerinde önerilerini sıralarken şöyle der:
“Bana kalırsa minaresinin bir kısmı henüz ayakta duran camii ihya etmek doğru olur.”
Ama maalesef bu kez ona kalmadı.
1452’de tahta çıktıktan 14 ay sonra Sultan 2. Mehmet, o sırada Osmanlı toprakları içinde bile olmayan dedesi Yıldırım Beyazıt’ın inşa ettiği Anadolu Hisarı’nın karşısına Bizans’a meydan okurcasına inşa ettirdiği Rumelihisarı’yla İstanbul’un fethi öncesi Bizans denizden de kıskaca alınmıştı.
Hisarı 4.5 ayda inşa eden Mimar Muslihiddin Ağa’ya Hacı Bayram Veli’nin halifelerinden Bektaşi dergahının şeyhi Seyyid Mahmud Bedrettin ve talebeleriyle birlikte Ermeni duvar ustalarının yardım ettiği söylenir.
2. Mehmet, ordusuyla İstanbul’u almak için geri döndüğünde, karargâhını Rumelihisarı’nın ortasına kurdu. Hisarın ortasına bir tane de cami inşa ettirdi. 10 metreye 10 metre büyüklüğündeki bu küçük cami Boğazkesen Mescidi ya da Ebu’l-Feth Camii olarak bilinir.
Klasik üslupta inşa edilen bu küçük cami İstanbul’a Osmanlılar tarafından yapılan ilk camiydi. Fetihten önce Sultan Mehmet, Çandarlı Halil, Zağnos, Saruca Paşa, Baltaoğlu Süleyman Paşa Ulubatlı Hasan, Akşemseddin, Molla Gürani, Molla Vefa, Akbıyık, Karyağdı Baba, Şeyh Zeyrek başta olmak üzere ulema ve askerler bu camide son namazlarını kılmış, adı nedense şimdilerde Doğatepe’ye dönen Duatepe’de fetih duası edilmişti.
Rumelihisarı, 1509’da deprem, 1746’da yangın atlattı, kulelerin tepesine kondurulan kurşun külah çatılar 1830’da kayboldu, kuleler ve cami 1840’larda bir tamirat daha geçirdi. 1890’larda İstanbul’da artan göçle hisarın içinde bir mahalle ortaya çıktı. 1918’de Bahriye Nazırı Cemal Paşa, hisarı bir deniz müzesinde çevirmek için İsveçli bir mimarla anlaştı. Ama savaş kaybedilince o proje de durdu. Hisar içindeki cami 300 evin bulunduğu mahalle tarafından kullanıldı uzun yıllar. 1930’lar boyunca hisarın perişan hali üzerine yazılar yazıldı. Rumelihisarı’nı toparlama işine girişen ise 1951’de Cumhurbaşkanı Celal Bayar oldu. Fethin 500. Yıldönümü yaklaşmaktaydı. 1953 yılında hisarın içindeki mahalle kamulaştırılıp, yıkıldı. O yıllarda tarihî eserlerin yıkımlarını durdurmak için koşturan mimar Turgut Cansever’e göre o yıkım sırasında İstanbul’un ilk camisinden kalan kalıntılar da kayboldu.
500 yıllık camiden geriye yıkık bir minare kaldı. Rumelihisarı’nın üç kulesinin restorasyonu 1955, 1956, 1957 yıllarında üç kadın mimar tarafından yapıldı; Cahide Tamer, Selma Emler; Mualla Eyüboğlu.
Ve 1957. Suriçi’nin bahçe düzenlemesi için yarışma açıldı. Yarışmayı Doğan Tekeli’nin projesi kazandı. İkinciliği Turgut Cansever’in projesi aldı.
Restorasyon Esasları Raporu açıktı: “Hisariçi Camii harabesinin duvarları ve temelleri meydana çıkarılacak ve minaresi haliyle tamir edilecektir. Yanındaki sarnıç tamir ve ıslah edilecektir.”
Sonra olan biteni 2003 yılında Aksiyon dergisine konuşan mimar Doğan Tekeli’den öğrenelim:
"Bayar, buraya bir minare projesi istemiş. Bu minareyi yaptırın demiş. Caminin minaresini restore edin demiş. Haluk Bey (Topkapı Müzesi Müdürü Haluk Şehsuvaroğlu) Bayar’ın bu isteğini bize söyledi. Biz buna şiddetle itiraz ettik. Bu caminin aslı belli değil. Hiçbir yerde bir görüntüsü yok. Minarenin önceki halinin de nasıl olduğu belli değil. Şimdi buraya uydurma bir minare yaparsak, camisi de yok, yarınki nesiller bizi suçlar dedik. Haluk Bey, cesaret edip bunu Bayar’a söyleyemedi. Bursa üslubunda bir minare ısmarlamışlar. Biz yine itiraz ettik. Bayar bir gün yine Hisar'ı ziyarete geldiğinde Haluk Şehsuvaroğlu, "Mimarların bir maruzatı var size" diyerek olaydan sıyrılmış. Bayar, 'Buyrun' deyince Tekeli, 'Efendim böyle böyle emretmişsiniz. Bu bir tarihî yanlış olur. Müsaade ederseniz bu böyle kalsın, çok da yakışacaktır buraya' demiş. Bunun üzerine Bayar da 'Mimarların dediği gibi olsun' demiş ve böyle kalmış.”
Proje bittiğinde artık caminin bulunduğu yerde bir sahne, karşısında ise seyir tribünleri vardır. Sahnenin hemen yanında da yıkık minare…
Hisarın bu amaçla kullanılması içinse darbeci bir güce ihtiyaç vardır.
Sonrasını mimar Cahide Tamer’in restorasyonu anlattığı kitabından okuyalım:
“Rumeli Hisarı restorasyonu tamamlandıktan bir süre sonra, 1961 ilkbaharında Müzeler Genel Müdürlüğü teşkilatından bana özel bir görev verildi. Büyük Sanatkâr Ertuğrul Muhsin Rumeli Hisarı’nda bir açık hava tiyatrosu yapmak istiyormuş… Sayın Muhsin Ertuğrul ile Rumeli Hisarı’nda buluştuk. Tiyatro yeri ve sahnesi konusunda karara vardık…”
Ve 4 Mayıs 2015. Sadri Alışık Tiyatro Ödül töreninde ödül için sahneye çıkan bir tiyatrocunun sözleri salondan büyük alkış aldı:
“Rumelihisarı Sahnesi’ne mescid yapmak isteyenlere izin vermeyelim. Hep beraber sesimiz yüksek çıkıyor. Beraber direnelim.”
Rumelihisarı’na mescit yapılmasından 563 yıl sonra. O mescidin üzerine sahne yapılmasından 58 yıl sonra…
İlk Kültür Bakanı olan o tiyatrocunun babasının senfoni orkestrasının salonunda Itri Konseri’ne izin verdiği için görevden alınmasından ise 44 yıl sonra.
Ve “Camiyi ihya etmelisiniz” diyen Albert Gabriel’in Fransa’da hayatını kaybetmesinden 43 yıl sonra.
2006’da, Gabriel’in Bar-sur-Aube’daki 1973’ten beri kilitli kalmış evini keşfeden ve yaşayan bir vârisi olmadığı için belediyeden izin alarak kapısını açtıran Fransız küratörün bulduğu binlerce fotoğraf, resim arasında Rumelihisarı’nınkiler de vardı. 500 yıllık mescidin yıkık minaresinin de göründüğü… Muhtemelen bu 29 Mayıs’a yetiştirilecek İstanbul’un ilk camii yeniden yapılırken o fotoğraflara da bakılmıştır.
Depremlere, yangınlara, aşağılık kompleksli bir modernizme, berbat bir self-oryantalizme, hoyratlıklara, onca gürültüye yüzyıllardır tek başına direnen bir minare…
Tarih böyle hasarlandığında genelde geri döner, su her zaman yatağını bulur…
Diyarbakır Surları, Kamp Armen ya da Ebu’l-Feth Camii olarak…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025