Yıldıray OĞUR
“Tayyip Erdoğan’ın çocukluğunda babasından, okulda öğretmenlerden veya kötü bir hamasi şiir okuduğu için belediye başkanlığından düşürülüp dört ay hapis yatarak devletten gördüğü şiddete dinmek bilmeyen öfkesi ve kininin yegâne nedeni olarak ele almak indirgemecilik olur. Ama bu öfkenin, kendisinin iddia ettiği gibi sadece bir hitabet sanatının sergilenmesi olmadığını, bunun ardında çocukluğunda maruz kaldığı şiddete karşı bastırılmış bir öfke ve bu şiddetin aktörlerine karşı bir kin olabileceği olgusunu da bütünüyle yok saymak safdillik olacaktır...”
“Tayyip Erdoğan Çocukluğunda Şiddete Maruz Kalmasaydı?” başlıklı psikanalizi gözyaşlarına boğan yazıyı okuduğumdan beri düşünüyorum;
Bir zamanlar Birikim Dergisi ve Radikal İki’de yazdıklarını merakla okuduğumuz sosyalist, demokrat, anti Kemalist parlak bir aydından, nasıl oldu da Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde Cumhurbaşkanı’nı yargılatmanın yollarını arayan bir Abdurrahman Yalçınkaya, insafı, aklı ve tabii psikanalizmi gözyaşlarına boğan, Ceviz Kabuğu’na gece yarısı telefonla bağlanacak hararet ve öfkede bir araştırmacı yazar çıkabildi?
Cevap için biraz çocukluğuna inmeliyiz.
Post-marksizmden, Cumhuriyet yazarlığına geçen yazarın, bir kitapta anlattığı rejimle barışık Kemalist aile köklerine değil tabii.
3 yıldır cemaatin, Kemalistlerin, silahlı bir etnik hareketin kollarında savaş kışkırtıcılığından, iç savaş medyumluğuna kadar çaresizce kendi itibarını tüketen, çöken bir aydın sınıfının çocukluğuna…
İçlerinde bir zamanlar kendi laik mahallesini karşısına alıp 'Yetmez ama Evet' demiş isimlerin de olduğu, çoğu tüm zamanların bütün bildiri imzalama rekorlarını altüst etmiş 200 aydın imzalı bildiriyi görünce 1954’te çıkmaya başlayan Forum Dergisi’ni hatırlıyor insan.
Demokrasi, insan haklarını savunan derginin yazarları zamanının aydınlarıydı; Bahri Savcı, Aydın Yalçın, Turhan Feyzioğlu, Turan Güneş, Nilüfer Yalçın, Bülent Ecevit, Cahit Talas, Muammer Aksoy, Şerif Mardin, Coşkun Kırca, Mümtaz Soysal, Metin And, Sadun Aren…
Kimin Kemalist, kimin solcu, kimin liberal olduğunun belirsiz olduğu yıllar… İlk zamanlar DP’yi de desteklemiş dergi 1957’den sonra DP’yi içinde otoriterleşme, basına baskı, tek adam rejimi geçen cümlelerle eleştirmeye başlamıştı. Hatta bu yüzden DP’den kopan isimlerin kurduğu Hürriyet Partisi’ni desteklediler. Sonra da 27 Mayıs darbesini…
Türkiye’de İnsan Hakları literatürünü kuran Bahri Savcı, darbecilerin Kurucu Meclis’ine girdi, Anayasa Komisyonunda çalıştı. Kemalist Turhan Feyzioğlu ile yan yana. Liberal Aydın Yalçın, İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi yapıldı. Cahit Talas, ise darbeci hükümette Çalışma Bakanı oldu.
Ne kadar hazin ve tanıdık sonlar…
27 Mayıs günü, 200 imzalı bildiriyi imzalayan aydınların en az 10’u Türkiye İşçi Partisi üyesi olmuş eski kuşaktandı. Silahlı ve külahlı olmayan solun en büyük başarı hikayesini yazmış TİP, darbenin ardından kurulmuştu. Darbeye giden kapıları açan “28 Nisan direnişine” katılmış, Yassıada Mahkemeleri’nden intikam yazılarını yazmış isimler tarafından ve bütün kurucu metinlerinde “27 Mayıs hareketine” selam çakarak…
1970’de Demirel aralarında Bayar’ın da olduğu eski Demokratlara siyasi af için yasa çıkardığında, yasayı iptal için Anayasa Mahkemesi’ne götüren Türkiye İşçi Partisi olmuştu. Hem de başvuru dilekçesinde yine çok tanıdık olan şu gerekçeyle:
“27 Mayıs hareketinin meşruluğu DP iktidarının gayrimeşruluğu esasına dayanır. Celâl Bayar ve arkadaşlarına siyasî haklarını iade etmekle, bunlar 27 Mayıs'ın gayrimeşruluğunu hukuken talep edecek duruma getirilmiş olurlar. Böylece 27 Mayıs'ın tezgâha konup gözden geçirilmesi, yani meşruluğunun tartışma konusu yapılması hukuken imkân dahiline girer. Böylece sırayla Millî Birlik Komitesi, olan tasarrufları, Yassıada Mahkemesi ve hükümleri, nihayet 27 Mayıs direnişi ve onun getirdiği 1961 Anayasası ve bu Anayasa'nın doğurduğu Yüksek Mahkemeniz gibi çeşitli müesseseler ve bunların tasarrufları, bütün bu tarih gelişmesi red ve inkâr edilme düzeyine girer...”
İmzacılar listesindekilerin 20’den fazlası daha sonra Yön, Milli Demokratik Devrim çizgisi, 9 Mart cuntasına destek vermiş isimler. Bu yüzden yargılanmışlar, Mahir Kaynak’ı yalancı çıkarmak için deli diye mahkemede şahitlik yapmışlar da var aralarında. 12 Mart’ı kendi darbeleri zannedip 40 gün desteklemiş, buna benzer destek bildirilerini imzalamış olanlar da…
Diktatörlüğe karşı yazılmış bildiriyi imzalayanların en az yarısı ise 80 öncesi proleter diktatörlük için koşturmuş. Bir kısmı Arnavutlukçu, bir kısmı Çinci, pek çoğu Sovyet yanlısı olmuş. Aralarında tek çare silahlı mücadele demiş olanları da, silahsız yeraltı örgütlerinden gelenleri de.
200 isim arasında Özal’ı diktatör zannedip direnmişler, Türkiye’yi dünyaya açıyor, darbe anayasasını deliyor diye kızmışlar çoğunlukta…
28 Şubat’a destek vermişler, en fazla 'Ne Şeriat ne Darbe' diyebilmişler de öyle.
Seçilmiş belediye başkanı Erdoğan şiir okudu diye içeri atılırken tek bir bildiri imzalamış, tek satır laf etmiş olma ihtimali bile “aydın” sayısı bir ya da iki olmalı.
İmzacı listesi içinde Cumhuriyet Mitinglerine koşmuş olanların, 27 Nisan’da tek kelime edememiş ya da iktidarı suçlamışların sayısı da az değil. Tam tersini yapmış olanların sayısı da fena değil…
Ama günün sonunda aynı bildiride buluşan bu isimler içinde yıllarca askerî vesayet bile diyememişler, askeri, bürokratik yargısal darbe girişimleriyle dalga geçenler, “millî irade fetişizmi” diyenlerin sayısı onlardan fazla.
Başörtüsü yasaklarına açıkça karşı çıkmış olanlar da maalesef azınlıkta.
Barış sürecine destek için tek kelime etmemiş olanların sayısı da...
Suriye’de gerçek bir diktatör halkını katlederken, Mısır’da gerçek bir darbe olurken susmuşların sayısı daha da fazla.
Ama yine de bir 27 Mayıs günü paralel devletten tırnak içinde bahsedilen, silahlı bir örgütün militanının yaptığı ortaya çıkan bir eylem için başka bir silahlı örgütün siyasi kanadının ürettiği propagandanın üzerine atlayarak, 12 yılda 9 seçim kazanmış ve hiçbir zaman silahlı bir kanadı olmamış, hakkında kapatma davası açıldığında bile hukuk içinde mücadele etmiş bir partinin bir parti merkezini bombalatmakla itham edildiği bir bildiriyi “yeni vesayet rejimine” karşı imzalamanın “aydınlar bildiri imzaladı” diye haber olmaya yettiği bir ülkede yaşamaktayız.
Karşı çıktıkları yeni vesayet, aynı siyasi tarihin hep kaybedenler, başbakanları asılanlar, partileri kapatılanlar, liderleri darbeyle devrilenler, hapse atılanlar, siyaseten yasaklananlar safındaki “Erdoğan’ın vesayeti”...
AK Parti’nin temsil ettiği siyasi geleneği üzerine oturduğu tarihsel fay hatlarını yok sayan, dokuz seçimdir bu hareketin arkasında duran büyük kalabalıkları da bir popstarın ergen fanı zanneden bir cehaletle.
Erdoğan’ın çocukluğuna inip babasının ve öğretmeninin dayağıyla açıklamaya çalışıyorlar bu uzun tarihi, karşılarında her şeye rağmen duran kalabalığın direncini, öfkesini, değiştirme arzusunu, siyasi heyecanını da...
Peki neden böyle yapıyorlar? Eh madem her şeyin çocukluğa inmek kadar basit cevapları var artık, şöyle diyebiliriz:
Üç yıl önce bir ağaçtan düştüler, o gün bugündür…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025