Yıldıray OĞUR
2012’in ilk yazısına yine “iyi şeyler olacak” diye başlık atmayı çok isterdim. Ama iyi insanlar olmadan iyi şeyler olmuyor maalesef.
Artık eminim. Kürt meselesinde 30 yıldır kan akıyorsa bunun üç temel nedeni var.
Birincisi; bu mesele sadece Kürt meselesi değil. Kürt meselesi Türkiye’deki iktidar oyununun da en mümbit kum havuzu. İkincisi; esas savaş toprak üzerinde değil, imaj ve hakikat üzerine gerçekleşiyor. Doğru bilgi sürekli işgal altında. Bu savaşta manipüle etmek, roket atmaktan daha ciddi bir savaş becerisi. Ve üçüncüsü; barış ve insan hakları mücadelesini de işgal etmiş savaş siyasetinin karşısına 30 yıl boyunca gerçek bir savaş karşıtı söylem inşa edilemedi.
Uludere katliamı tüm bunların ispatı gibi. Hükümet bu katliamda önce fena halde tuzağa düşürüldü. Sonra da çok kötü bir kriz yönetimiyle kendi tuzağına düştü.
Hükümet önce “PKK’yı bitireceğiz” propagandasına ve Heronların, Predatörlerin kudretine inandırıldı. Daha sonra da aylardır gazetelerde, istihbarat çevrelerinde estirilen “her taşın altından çıkan Fehman Hüseyin” mitine. Öyle ki dün Başbakan açıklaması sırasında istihbaratı alınan PKK’lıdan “teröristbaşı” diye bahsetmekteydi.
Bu Fehman Hüseyin’i yakalayıp, PKK’yı bitirme şehvetini herkes gördü ve ona göre iyi bir hamle planlandı. Gün gelip bir insansız hava aracı ve bir insafsız istihbarat kaynağı “Türkiye’ye kaçakçı kılığında giren Fehman Hüseyin’in konvoyunu tesbit ettiğinde” iktidara sadece F-16’ların düğmesine basmak kaldı.
Ardından Kürt meselesinde bugüne kadar en cesur adımları atmış iktidar, samimi bir özür ve insani bir refleksle acıları tamir etmek yerine bu iktidar oyununun hararetine kendini kaptırıp devletçi bir refleksle zor tamir ettiği camdan kalbi yere bıraktı ve tuz buz etti. Uludere katliamını kınamak için biraraya gelenlerin basın toplantısının öncesindeki ayıp kahkahaların sebebi iktidarın içine düştüğü bu kötü hâl olmalı.
Bedduayı, kof demagojiyi, ajitatif propagandayı, devletçi refleksleri, güvenlikçi dili lütfen bir tarafa bırakın. Kürt meselesi üzerinden siyasi manevra yapmayı da lütfen artık terk edin.
Bu savaşta insanları önce silahlar değil, bu savaşın her iki tarafındaki savaş makinesine kalemleriyle meşruiyet kömürü atanlar öldürmekte. Bu hakikat üzerine de bir savaş. Önce hakikat sonra insanlar öldürülüyor. PKK sivilleri öldürdüğünde devreye giren meşruiyet söylemleriyle, devlet halkını bombaladığında yürürlüğe giren meşruiyet söylemleri arasında bir fark görmediğimiz gün de savaş makinesinin kömürü bitecek.
Uludere katliamıyla eski ve kirli kadrosuna rağmen Hakan Fidan başkanlığındaki tepe yönetimiyle Kürt meselesinin çözümü için büyük bir şans olan MİT’in Irak Kürdistanı’nda sürdürdüğü çözüm temasları, uzun süredir mesnetsiz ve haksız bir karşı saldırının hedefi olan Beşir Atalay’ın duyurduğu ikinci açılım paketi, Bülent Arınç’ın Meclis kürsüsünden söylediği tarihî sözler, PKK’nın Suriye’de görünür olan strateji değişikliği ve uzun süreli sessizliğinin işaretlerini verdiği büyük barış dinamitlendi.
Şimdi yapılması gereken “Kürt soykırımı” gibi bu ülkeyi kana bulayacak propagandatif bir örgüt terminolojisine de, merhametsiz sağcı devletçi dile de teslim olmadan Kürt meselesinde radikal adımlar atmaktır. İşe anadilde eğitimi daha fazla geç kalmadan hayata geçirerek başlayabiliriz.
2011 Kürtler için Türkiye’nin acı vatan olma gerçeğini değiştirmedi, 2012 Türkiye’yi Kürtlerin de vatanı yapacak yıl olsun.
Yıla nasıl girersen...
İlkokulda bize “Ne Mutlu Türk’üm Diyene”nin ırkçı bir söz olmadığını ispatlamak için yırtınan öğretmenlerimiz ardından da Atatürk’e göre millet olmak için aynı ırktan gelmek gerekmediğini “kederde, kıvançta ve tasada birlik” olan topluluklara millet dendiğini uzun uzun anlatmaya çalışırlardı.
2004’te Endonezya’daki felaket, 2007’de Dağlıca baskını, 2008’de İsrail’in Gazze saldırısı yüzünden iptal edilen açık hava (hatta bazı eğlence yerlerindeki) yılbaşı kutlamalarını Uludereli 35 Kürt çocuğun ölümü durduramadı.
İlkokul kitaplarında kalan millet tanımına göre biz Türkler, dün gece itibarıyla Endonezyalılar ve Gazzelilerle Kürtlerden daha çok milletiz.
Bu tanımın bizzat kendisinin fazlaca faşizan bir tek millet vurgusu taşıdığının farkındayım. Ama bir ülkenin yarısı kederdeyken diğer yarısının kıvançta olmasının birlikte yaşama idealine pek bir uygun düşmediği de kesin.
Eğer iyi niyetlerinden şüphe etmediğim ilkokul öğretmenlerim yanılmıyorsa dün gece itibarıyla “millet” olma vasfımız epeyce bir yara aldı.
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025