Yıldıray OĞUR
29 Ekim 2016 Cumartesi günü yayınlanan 675 sayılı KHK’da Adalet Bakanlığı ve bağlı kuruluşlardan işten çıkarılan 2534 kişiden biriydi Abdülkadir Tuncay.
İsmini duymamış olmanız gayet normal. Çünkü bugüne kadar adı Resmi Gazete dışında hiçbir gazetede çıkmamış.
1978 Batman doğumlu. Ev hanımı olan eşi ve biri 7, diğeri 10 yaşında iki çocuğuyla birlikte Batman’da yaşıyorlar.
Abdülkadir Tuncay, 1995 yılında Batman Ticaret Meslek Lisesi’ni bitirdikten sonra, Çorum’da Meslek Yüksek Okulu okumuş. 2001 yılında mezun olmuş.
2006 yılında açılan sınavda hem klavye sınavında hem de sözlüde il birincisi olarak Batman Adliyesi’nde Zabıt Katibi olarak işe başlamış.
2011 yılında Açıköğretim’le dışarından Kamu Yönetimi bitirmiş. 2014 yılı Kasım ayında da Batman Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Yazı İşleri Müdürü olmuş. Son görevi de buydu.
Bütün bu yıllar boyunca Batman Adliyesi’nde birlikte çalıştığı hakim ve savcılar arasında Anayasa Mahkemesi kıdemli raportörleri, İstanbul’daki ağır ceza mahkemelerinde halen görevli hakimler de var.
Hayatında bir kez yurtdışına çıkmış. Annesi ve engelli kız kardeşiyle 2015’de Umre’ye gitmişler.
Umre’nin tam tarihleri; 16/12/2015-30/12/2015. Bu kadar net olarak bilmesinin sebebi hatırlaması değil. Abdülkadir Tuncay’ın elinde 39 yıllık hayat hikayesi, belgeli olarak bulunuyor. Çünkü bundan sonraki hayatını, bu belgelerle kurtarmaya çalışıyor.
90’lı yıllarda Çorum’da yüksek okul okurken Milli Gençlik Vakfı ve Kredi Yurtlar Kurumu’nda kaldığını gösteren belge, Menzil Tarikatı’nın Semerkand dergisine beş yıl abone olduğunun evrakları, Büro-Memur-Sen Sendika’sının Batman Şube’sinin eski başkanı olduğunu gösteren belgeler... Hatta gözaltına alınmadan 8 gün önce ailece gittikleri akraba düğününün kaseti bile elinde...
O düğün kasetine en sonda tekrar döneceğiz. 16 ay öncesine gidelim.
Her şey 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden 40 gün sonra 23 Ağustos 2016 günü başlamış. Kapısını çalan polisler 1.5 saat boyunca evi aradıktan sonra onu gözaltına almışlar. 26 Ağustos tarihinde de tutuklanmış. 15 ay tutuklu kaldıktan sonra ancak geçen ay tahliye edilebilmiş.
Peki hakkındaki suçlamalar ve deliller ne?
Doğrudan iddianamesinden okuyalım:
“Batman İl Emniyet Müdürlüğü.. yazısı ekindeki raporda göre şüphelinin Bylock kaydı bulunmadığı,
Batman İl Milli Eğitim Müdürlüğü.. cevabi yazısına göre şüphelinin ve çocuklarının FETÖ ve PDY ile bağlantılı eğitim kurumlarında okuduğuna dair bir bilginin bulunmadığı,
FETÖ/PDY ile bağlantılı herhangi bir dernek veya vakıf üyeliğinin tespit edilemediği,
...şüpheliye ait dijital veriler içeriğinde herhangi bir suç unsurunun bulunmadığı,
Şüpheliye ait... Facebook hesabında herhangi bir suç unsurunun bulunmadığı,”
Peki ne bulunmuş? Şimdi de onları okuyalım
“Şüpheli Tuncay’ın Batman İlk Derece Mahkemesi Adli Yargı Adalet Komisyonu’nun 2006 tarihli kararıyla atandığı, komisyonda başkan olarak Ö.K.’nin bulunduğu, açık kaynak bilgilerine göre Ö.K. FETÖ soruşturması kapsamında Ankara’da tutuklandığı,
Şüphelinin Bank Asya hesabı bulunduğu 16-02-2012-25-06-2012 tarihleri arasında... işlemlerin bulunduğu,
Sanık A.K.’nın evinde yapılan arama sonucunda, Muştu Yayınlarına ait Ümit Kesmez tarafında yazılmış Hz. Ayşe ibareli bir kitap bulunduğu, bu kitabında Abdülkadir Tuncay’ın imzasının bulunduğu,”
Ve iddianamede Tuncay’ın FETÖ üyeliğinden tutuklanmasına ve 15 ay hapis yatmasına neden olan delil:
“Şüpheliye ait cüzdanın içerisinde bulunan E76634618A seri numaralı 1 adet ABD doları”
Evet yanlış yazmadım, E serisi 1 Dolar.
İddianamenin sonunda savcı şöyle demiş:
“Kamuoyuna yansıyan birçok haberde de bilindiği üzere ülke genelinde FETÖ PDY mensubu şüphelilere ait ve işyerlerinde yapılan aramalar esnasında 1 dolay şeklinde banknotların bulunduğu, bu 1 Dolarların örgüt mensuplarının FETÖ ile bağlantısını gösteren bir tür işaret olarak kullanıldığının mütaala edildiği”
Ve E serisi bir dolarla FETÖ üyesi olarak tutuklanmış.
İnsanın inanası gelmiyor. O yüzden bütün delillerin bir kere daha üzerinden geçelim isterseniz.
Tuncay’ın evinde, bilgisayarında FETÖ ile ilgili hiçbir delil yok, Bylock yok, herhangi bir FETÖ okulu, kurumu ile kendisinin ya da çocuklarının ilişkisi yok. (Ki olunca ne anlama geliyor onu da anlamak zor.) Aleyhinde bir ihbar, bir istihbarat, bir ifade, hiçbiri yok.
Deliller, 2006 yılında, torpilsiz, klavye sınavında birinci olarak girdiği (onun da tabii ki belgesi elinde) Adliye’de onu işe alan sınav komisyonun başkanının 10 yıl sonra FETÖ’den tutuklanmış olması.
Bu bilgi bile “açık kaynaklardaki bir bilgi” olarak girmiş iddianameye. İşe alınma yılını bir kere daha yazalım: 2006.
İkinci delil; internetten aldığı, adını ve “Haziran 2013” olarak tarihini atarak imzalayıp arkadaşına hediye ettiği dini bir kitabın bir FETÖ yayınevinin kitabı olması ve aynı davada sanık olan mesai arkadaşının evinden çıkması. Tarihe yine dikkat: 2013 Haziran...
Üçüncü delil; 2012 yılında Bank Asya Batman Şubesi’nden alınmış ve 2013 yılı Ağustos’unda iptal edilmiş bir kredi kartı. Tabii ki o tarihte kartı iptal ettirdiğinin de belgesi elinde. Yine tarihlere dikkat 2012, 2013 Ağustos...
Ve bir adet E serisi 1 Dolar. Savcının bahsedilen 1 Doların F serisi olması gerektiğini bilmemesi bir tarafa, bunun tek başına bir delil olmayacağını bilmemeni başka bir tarafa, darbeden 40 gün sonra, sürekli televizyonda bir dolardan bahsedilirken neden biri hala cüzdanında 1 dolar bulundursun ki sorusunu hiç düşünmemiş olması diğer tarafa...
İddianamede Tuncay’ın bu “E serisi 1 doları görevlilerin elinden alarak yırttığı” da aleyhine deliller arasına girmiş. Tuncay savcılık ifadesinde “kendisine komplo düzenlediğini düşünerek 1 Doları yırttığını”, bu sırada polislere tartışan babasının yanına gelen küçük kızının da “bir doları düğünden alıp, oraya koyduğunu” söylediğini anlatmış. Cüzdanından o dolarla birlikte küçük bir tahta çubuk da çıktığı için kızının koymuş olabileceğini düşünmüş. O kargaşa anını daha sonra izlediği arama görüntüleri üzerinden şöyle anlatıyor Tuncay:
“Polis memurları ikametime geldiklerinde kapıyı açtım fakat eşim müsait değil dedim ve 15-20 saniye beklettim. Sonra yanlarında bayan memur da olduğundan -benim de üstümde şort olduğundan- Bana üstümü değiştirmem için izin verdiler, Ben de odaya gidip üstümü değiştirdim. Cüzdanımdaki Dolardan haberdar olsam rahatlıkla imha edecek zamanım ve imkanım vardı. Sonra antreye yanlarına döndüm. Bu kez, kimliğimi istediler. Ben de odadan cüzdanımı getirip içinden nüfus cüzdanımı çıkartmaya çalışırken cüzdanımı da benden alıp ev aramasına başladılar. O andan arama sonuna kadar cüzdan aklıma bile gelmedi, zaten onlarda olduğu için cüzdanı görmedim. Sonra Başkomiser "arama bitti tutanak yazımına geçeceğiz" deyince ben de ikindi namazı kılmak için izin istedim ve namaza geçtim. Ben namazdayken kamera eşliğinde cüzdan aramasına geçiyorlar. CD’de mevcut kamerayı çağırıp cüzdanı aramaya başlıyorlar. Bu arada Batman adliyesinden 22 kişi olmamıza rağmen sadece benim cüzdanımı üstelik kamerayla aramışlar. Bir şey bulunmuyor, Başkomiser “arabayı aramaya geçelim” der demez kamerayı çeken polis doğrudan 1 dolar çıkarıyor ve başkomiser de gayriciddi bir tavırla bana "Abdulkadir bey cüzdaninizda 1 dolar bulundu" diye sesleniyor. Ben de bir doların bana ait olmadığını, onların koyduğunu söyledim. Aramızda tartışma çıktı. Bu esnada kızım gelip "Ben düğünden aldım, babama verdim" dedi. Ben de ona “sen sus” demişim kayıtlarda. Bu arada tartışma devam ederken hemen sol tarafımda yerde bulunan dolar gözüme ilişti. Ben 1 doları almak için eğilir ve elime alıp doğrulduktan sonra 4-5 polis üzerime çullanıp elimdeki doları almak için bana müdahale ettiler. Dolar da bu esnada 4 parçaya ayrılıyor. Şayet yırtma saikiyle eğilseydim doları paramparça ederdim. Savcılık ifademde de bunu anlatmaya çalıştım ancak henüz görüntüleri izlememiş olduğumdan ve savcının benim yırttığım yönündeki ısrarı ile o cinnet anını hatırlamadığım için yırttığımı söyledim. Ancak görüntüleri izledikten sonra benim yırtmadığımı, memurların müdahalesi sonucu yırtılıp 4 parçaya ayrıldığını gördüm.”
İşte en güçlü delili yırtılmış E serisi bir 1 Dolar olan böyle bir dosyayla 39 Yaşında iki çocuk babası Batmanlı genç bir adam 15 ay sessiz sedasız hapiste yattı. Bu delillerle bile 15 ay tutukluluk, bunun münferit bir hata olmadığının artık bir tarz ve zihniyet sorunu olduğunu gösteriyor. Her ilde hatta her savcılıkça farklı uygulamalarla karşı karşıya olduğumuzu da.
Gerçekten bu örgütün aktif yöneticisi, profesyoneli olan insanları tespit etmek, suç delili aramak yerine sıradan insanların bütün hayatlarını belgelemek zorunda kaldıkları bir mensubiyet avcılığının vahim sonuçları bunlar.
Abdülkadir Tuncay, Mart ayındaki duruşmada FETÖ üyeliğinden yargılanmaya devam edecek. Eğer bu davalarda beraat kararı vermekten çekinen adliyelerin standart uygulamalarına maruz kalırsa, üyelikten verilen standart 6 yıl 3 ay hapis cezasını o da alabilir. Ceza almasa bile ailesini geçindirmek için işine ne zaman dönebileceği hala belirsiz. Sesini duyuracak, derdini anlatacak kimse bulamadığı için de bu konuda yazı yazmış gazetecilere mail atıyor. Ben de bu vesileyle öğrenmiş oldum.
Yoksa kimsenin tanımadığı, başına gelenlerle kimsenin ilgilenmediği, bu kadar kritik günlerden geçerken de mağduriyeti kimsenin umurunda olmayan bu ülkenin sıradan bir genç vatandaşı o. Adı Resmi Gazete’de çıkmış olmasına rağmen...
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025