Yıldıray OĞUR
Şimdiden Türkiye düşünce tarihi üzerine yazılmış referans bir kitap olarak kabul edilen- her ne kadar soldan bakışın izleri bütün sayfalarına sinse de- “Cereyanlar”’ı henüz okumayı bitiremeyen okurları, Tanıl Bora’nın yeni kitabını da önümüzdeki hafta raflarda görecekler.
Daha önce Birikim’de çıkmış yazılarından oluşan “Zamanın Kelimeleri: Yeni Türkiye’nin Siyaset Dili” adlı kitabın Yeni Türkiye kavramının anlatıldığı sayfalarında benim adımının da geçtiğinden bir arkadaşımın uyarısı sayesinde haberdar oldum. (Kitap pdf olarak önce internette yayınlanmış)
Aslında bu köşede “ben” kelimesini kullanmamaya, birinci tekil şahıslı cümleler kurmamaya, kişisel meselelere ise hiç girmemeye çalışırım. Ama zaten bu da çok kişisel bir mesele sayılmaz.
Kitaptaki bölüm şöyle:
“Veya Star’da yazan “genç sivil” Yıldıray Oğur’un, Yeni Türkiye’nin daha henüz inşa edileceğini, şimdiye kadar yapılanın gecekonduyu yıkarak araziyi
temizlemekten ibaret olduğunu söyleyen ‘durmak yok’çu, ‘geleceğe bakan’ dili... Yıldıray Oğur aynı konuşmasında Yeni Türkiye yolunda önemli bir durak olarak, “yeni neslin Osmanlıca öğrenecek olmasının” geçmişle kopuşu tamir edeceğini de söylemiş. Buradan hemen, Yeni Türkiye söyleminin başka bir hattına bağlanabiliriz. Restorasyoncu-muhafazakâr diyebileceğimiz bu hatta Yeni Türkiye aşağı yukarı Yeni Osmanlı’dır.”
Paragrafı bitirince insanın aklına “acaba Cereyanlar kitabını da böyle mi yazdı?” şüphesi düşüyor.
Bir Google uzaklığındaki bilgiyi düzelterek başlayalım: Bir kaç kere Açık Görüş ekinde yazım çıkması dışında Star’da hiç yazmadım.
Ama zaten tırnak içindeki “genç sivil” kullanımı, “seni tanımıyorum ve saygı da duymuyorum” diyor.
Fakat buradan hareketle yazarın Google kullanmadığını söylemek de haksızlık olur. Çünkü ardından bulduğu konuşma Google’dan. Herhalde Yeni Türkiye araması sırasında ‘çakacak’ malzeme olarak karşısına çıkmış.
2014’te yılında Başakşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Yeni Türkiye kavramının tarihini anlattığım bir konuşma üzerine belediye görevlilerinin yazdığı (ve sonra bir ajansın abonelerine aynen geçtiği) bir haber kaynak. Doğal olarak cümlelerin bir kısmı bana, pek çoğu da o haberi yapan görevliye ait:
http://www.basaksehir.bel.tr/manset/2032/yildiray-ogur-yeni-turkiye-kavramini-anlatti?open=0
http://www.milliyet.com.tr/gazeteci-yazar-yildiray-ogur-yeni-turkiye-istanbul-yerelhaber-509727/
Bu kavramla ilgili saf kendi cümlelerimle derdimi anlattığım yazılarımı bulmayı ise herhalde nerede yazdığını bile merak etmediği, tırnak içinde sıfatlarla andığı biri için fazla meşakketli bulmuş.
Ama en azından üzerine atladığı Google malzemesini kullanmanın da bir asgari fikri ahlakı olmalıydı.
Çünkü, tam olarak öyle ifade etmediğim cümlelerden hareketle, her demekse “durmak yokçu, geleceğe bakan dil” den, yeni Osmanlıcılığa bağladığı o konuşmada, belediye görevlisinin notlarına göre şöyle şeyler de demişim:
“Yeni Türkiye’yi yeni yapan meselelerden bir tanesi de Ermeni meselesidir, diyen Oğur, “Ermeni meselesi bizim üzerini kapattığımız, görmezden geldiğimiz, konuşmadığımız bir meseleydi. AK Parti, İttihatçıların günahıyla yüzleşti. Cumhuriyetin unutulmuş sayfalarından biri olan Dersim olayı için özür dilendi. Tüm bu hesaplaşmaların artması, yeni bir şeyin başladığının işaretidir. Yeni Türkiye’nin tartışmalarını yaşıyoruz, ama henüz tam olarak yeni Türkiye devresinde değiliz...Yeni Türkiye henüz gelmedi, yeni Türkiye’nin inşa olacağı zemin şu an inşa ediliyor. İçinde bulunduğumuz gecekonduyu yıktık, bir alan açılıyor. Bunun üzerine inşa edileceği en önemli kavram yeni bir anayasadır. Yeni Türkiye dediğimiz şeyin çizgilerini yeni anayasa belirleyecek. Şu an bu anayasanın içerisine neyin girip, neyin girmemesi gerektiğini konuşuyoruz. Bu anlamda da pek çok engeli de aştık. Türkiye, bu büyük kırılma yaşanırken marjinal bir sonuç çıkmasını engellemek zorundadır”
Son cümleyi muhtemelen böyle dememişimdir.
Diğer cümleler bana ait. Okuyunca 2014 yılında Başakşehir’de halka açık bir toplantıda bunların konuşulduğu Yeni Türkiye’yi özlüyor insan.
Ama anlaşılan Ermeni meselesi, Dersim özrüyle tarif edilen ve ancak Yeni Anayasa üzerine kurulabileceği söylenen o Yeni Türkiye, sol entelektüeller içinde en az bağnaz olan “Birikimci” (böyle tırnaklı sıfatlara gerek duymadan da konuşmak mümkün) bir yazarı bile kesmemiş, mevzuyu malzemeden çalarak önyargılarına bağlamasını engelleyememiş.
Bugün ise herhalde dört sene önce 1915 taziyesine, Dersim özrüne yeni anayasaya ve hatta çözüm sürecine burun kıvırdıkları, sürekli bahaneler bulup söylendikleri o Yeni Türkiye’yi onlar da özlüyorlardır.
Maalesef ucundan tutmak bile ayıp olunca, dört yıl sonra o Yeni Türkiye’den geriye pek bir şey kalmadı.
Ama bu hale gelmesinde, zamanında o iyi ve yeni şeylere, önyargılarla ve ısrarla “kötü ve eski” diyen bu entelektüel bağnazlığın katkısı az değil.
Ama bugün bütün bunları konuşacak, bu tartışmaları yürütecek haklı bir zemin kalmadı ortada.
Çünkü masanın karşısındaki muhataplarımızla eşit şartlarda değiliz. Hatta çoğu örnekte masada karşımızda oturacak bir muhatap bile bulmak artık çok zor.
Örneğin, Türk Tabibler Birliği’ne “PKK’ya karşı Zeytin Dalı operasyonu halk sağlığı sorunu da, IŞİD’e karşı Fırat Kalkanı operasyonu değil miydi? O savaşa karşı niye ses çıkarmadınız” gibi zor ve haklı sorular sorup tartışmak, hayatı savunması gereken bir birliği, ideolojik bagajının eseri bu çifte standartla yüzleştirmek, buradan bir ahlaki tartışma yürütmek mümkündü.
Ama TTB yöneticileri bu açıklamaları yüzünden gözaltına alınınca ortada bunu konuşacak bir masa dahi kalmadı. Artık bu şartlardaki insanlara bu soruları sormak, bu tartışmayı yapmak belki bazıları için hala mümkün ama artık ahlaki değil. Ahlaki olmadığı için de böyle bir tartışmadan bir ilke, standart, kamusal fayda üretmek de artık mümkün değil.
PKK’nın özerklik ilanı ve hendekleriyle başlayan çatışmalarla ilgili, sadece devleti muhatap alan bir barış çağrısı yapan, akademisyenlerle de konuşacak çok şey vardı. Bu tartışmalardan sahiden barış ve şiddete karşı mesafe alınarak da çıkılabilirdi, ahlaken üstünlük kurulabilirdi.
Ama içinde şiddet övgüsü olmayan bir bildiriyi imzaladıkları için binlerce akademisyen, üniversiteden, hiçbir sosyal hakları tanınmayarak, başka bir yerde çalışmaları engellenerek ve pasaportları ellerinden alınarak atılınca, bir de üstüne haklarında ceza davası açılınca artık tartışmanın zemini ayağımızın altından kaymış oldu. Bu bildiriye karşı ahlaki üstünlük kaybedildi.
Son örnek El Ezher’de okumuş, radikal fikirleri olan, Adana merkezli bir vakıf etrafında küçük bir cemaat kurmuş Alparslan Kuytul’un başına gelenler. Fikirlerini, Suriye, darbe, iktidar hakkındaki küçük videolarla zaman zaman önümüze düşen siyasi pozisyonlarını eleştirmek, yerden yere vurmak mümkündü. Zaten bu yapılıyordu.
Ama Kuytul’u gözaltına almak, vakfına kilit vurmak, hem de bunu yaparken somut bir delil ortaya koyamayıp, siyasi eleştirilerini gerekçe göstermek, hatta bir muhafazakar gazetenin yazarının yazdığı gibi işi 28 Şubatvari “dini siyasete alet ediyordu” argümanlarına kadar vardırmak, “vakıf kasasından 350 bin tl çıktı” gibi haberlerle linçe kalkmak, ortada konuşacak hiç bir şey bırakmıyor. Artık sorun bir ilahiyat, siyaset tartışması değil, bir polisiye vaka. Ve diğer pek çok örnekte olduğu gibi bağlılarının kendisine daha da bağlanmasından başka hiçbir sonuç üretmeyecek. Ayrıca ortada somut bir suç yokken, devletin siyasi fikirlerini ya da dini yorumunu beğenmediği için dini bir cemaatin kapısına kilit vurabilmesi kapısını da bir kere daha açacak.
En kötüsü ise sevmediğimiz fikirler, insanlar, işlerle mücadelede tek ve kestirme yol olarak devletin kolluk güçlerini devreye sokmanın ve ihbarcılığın bir gün hepimizi vurabilecek kötü bir alışkanlık haline geliyor olması.
Uydudan ve internetten yayın yapan, istemeyenin izlemeyebileceği Adnan Oktar ve arkadaşlarının sohbetlerinde olanlardan rahatsız olanlar devletten kanalın kapatılması istiyor. Minibüsteki yolcunun fikirlerini beğenmeyen başka bir yolcu polise ihbarda bulunup onu gözaltına aldırıyor. Hatta son olarak bir işadamı bira satışları düştüğü için evde bira üretenlere karşı devleti göreve çağırdı.
Karşılıklı güvensizlikler, hukukun zayıflaması, konuşmanın imkanlarının daralmasıyla her meselede tek çare devlet haline geliyor. Sivil toplum ve insanlar zayıflarken devlet güçleniyor.
Halbuki Türkiye yakın tarihi, devletin kolluk güçlerinin siyasi ve fikri tartışmaların ortasına operasyon düzenlemesiyle bir siyasi ya da fikri mücadelenin kazanılamayacağının da tarihi.
Farklı fikirlerin, pozisyonların hayatımızdan tek tek çekildiği bir ülkede haklı ve mutlu olmayacağız. Kim olduğumuzu biraz da kim olmadığımızı görerek ve onlarla test ederek buluruz çünkü.
O yüzden herkese Tanıl Bora’nın son kitabını tavsiye ederim.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025