Yıldıray OĞUR
14 Ağustos 2001 kurulan AK Parti hakkında dönemin gazeteleri hükmü ertesi gün vermişlerdi:
“Ampül aydınlatmadı. Tayyip, amblemi ampul olan partisini kurdu. Ardından tvlerin haber bültenlerine çıktı. Ancak yanıt bekleyen soruları yine es geçti.”
Türkiye’nin ana akım medyasının AK Parti ve Tayyip Erdoğan hakkındaki yayınları yıllarca bu çizgide devam etti. Pek çoğu yıllarca Erdoğan’dan “Tayyip” diye bahsettiler. En çok izlenen kanallar, en çok satılan gazeteler hep karşılarında oldu. Sadece karşılarında değil, düşmanlık da ettiler. Siyaseten yasaklanmalarını, partilerinin kapatılmasını, muhtıra yemelerini desteklediler.
Peki sonuç ne oldu?
Medyanın bu adaletsiz saldırıları, tarafgirliği, saygısız dili hep ters tepti. Seçmenlerin gözünde, bu açık adaletsizlik ve bir kişiye ve partiye bu aşırı yüklenme hali karşı tepkiye, daha fazla sahip çıkma motivasyonuna dönüştü.
Ve AK Parti iktidarı yıllarca seçimleri ana akım medyaya rağmen kazandı. Hatta AK Parti seçim kampanyalarında “medyaya rağmen” teması hep önemli bir yer tuttu. Medya patronlarıyla miting meydanlarında kavgalar edildi.
Böyle bir tecrübeye sahip bir iktidarın medyayı muhaliflerine karşı tarafgir bir sopa olarak kullanmanın faydasızlığını ve siyaseten ters tepeceğini herkesten iyi bilmesi beklenir.
Mesela gazetedeki bir köşe yazısında bile değil, bir haberde şöyle cümleler kullanmanın mesleğe, insani değerlere saygısızlık olduğu kadar uğruna partizanlık yapılan partiye de bir faydası olmadığını, ancak amatörce yapılan kötü propaganda sınıfına girdiğini de bilmeleri beklenir;
“Şimdi kirli ittifakın parçası olan Karamollaoğlu’na karşı Yüzde 10 oyu varmış gibi muamele ediliyor. Eline sazı alan Karamollaoğlu, sallıyor da sallıyor.”
Ya da büyük bir gazetenin resmi hesabından 78 yaşında, dindar bir adam için şöyle tweetler atılmasının korku ve telaş dışında bir mesaj vermediğini de;
“Merhum Erbakan ne yöne yürüdüyse Temel tersi yöne koşuyor CHP, HDP ve İP ile kol kola giren Temel Karamollaoğlu, bu kez de 'oruç ve namazı' küçümsedi.”
Yıllarca, milyonların oyunu alan bir liderden “Tayyip” diye bahsederek onu küçümseyebileceklerini, aşağılayabileceklerini zannedenlerin durumu ortada.
Ama bunu bizzat yaşamış insanların medya gücünü ellerine geçiricince gazete sayfalarında rakiplerinden “Temel”, “Meral” diye bahsetmeleri, ellerine geçen her şeyi fırlatmaları ülkenin toplam kalitesi, düzeyi, ahlakı hakkında iyi şeyler söylemiyor.
Bir zamanların bütün ana akım medyasının saldırılarına ve tek sesliliğine karşı, bir kaç gazete ve televizyondan sesini duyurmayı başarmış, güçlü olanın değil, haklı olanın sesinin gür çıktığını bizzat tecrübe etmiş insanların, bütün medyayı tek ses yaparak, alternatif sesleri bastırabileceklerini ve sonuçta bunun kendilerinin yararına olacağını zannetmeleri herhalde ancak bir hafıza kaybıyla mümkün.
Geçmişi hatırlayamayanlar, şu ana kadar seçim kampanyasında medya üzerinden üretilen en popüler tartışmanın (Devam-Tamam tartışması) kontrol edilen onca gazeteden ve televizyondan değil, üç tweetten çıktığını herhalde fark etmişlerdir.
Siz ana akım medyasını farklı seslerle kapatırsanız, o sesler kendilerine gidecek başka mecralar bulurlar. Çünkü medya boşluk kabul etmez.
Böyle bir seçim sürecinde Türkiye’de yayın yapan televizyonların sayıları sadece altı olan cumhurbaşkanı adaylarını (biri hapiste beş aday) canlı yayınlara çıkarıp sorguya çekmekten daha iyi hangi işi olabilir?
Haydi diyelim, özel kanallar ve gazeteler itibarlarını düşünmeyip, kaba bir propagandaya teslim olmuş durumlar. Ama altı aday arasında ülkenin beş yılını emanet edileceği cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanırken, herkesin vergileriyle dönen devlet televizyonu aynı doğrultuda gidemez.
Herkesin televizyonu olan TRT’nin, 24 Haziran’a kadar vatandaşların ülkenin geniş yetkilerle teslim edileceği cumhurbaşkanı adaylarını yakından tanımasına yardımcı olmak gibi kamusal görevi var.
Bu yüzden de seçimlere kadar bütün adayları bir kaç kez canlı yayında misafir etmesi, siyasetlerini sorgulaması gerekir.
En azından bu köşede devlet televizyonunun bunu yapıp yapmadığını takip edip, arada buradan hatırlatacağım.
Çünkü bunu yapmamanın hiçbir mazereti yok.
Bütün bu beklentiler ülke gerçeklerinden epey kopuk ve safça gelmiş olabilir.
Ama Türkiye böyle bir medya düzenini ve böyle bir normali hala hak etmiyor.
“Tayyip” başlıkları atan bir medyadan “Temel”, “Meral”, “Muharrem” başlıkları atan bir medyaya gelmeyi de hiç hak etmiyor...
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025