Yıldıray OĞUR
Tunus’ta bir televizyon yayınına katılan Nahda Hareketi’nin lideri Raşid Gannuşi, yenilenen İstanbul seçimleri üzerine de konuştu.
Sözlerinin bir kısmı ülke içindeki muhaliflerine dönüktü. Anlaşılan Tunus’ta da benzer tartışmalar yaşanıyor:
“Tunus lehçesinde şamata diye bir laf vardır. Tunus'taki bazı insanlar da bu mantık ve böylesine bir abartı içinde yaşıyorlar. Eğer ki bir belediyeyi kaybetse tüm iktidarı kaybetmiş gibi davranıyorlar. İslami eğilimli bir parti Honolulu'da bir belediyeyi kaybetse, 'siyasal İslam'ın sonu' yorumu yapmaya başlıyorlar."
Konuşmanın devamında söyledikleri bizi daha çok ilgilendiriyor:
"İktidardaki parti muhalefetin karşısında seçimi kaybediyor. Bu Türkiye'deki demokrasinin en büyük ispatıdır. Bu durum, Erdoğan'ın bir diktatör değil, demokratik bir lider olduğunu gösteriyor."
Tabii ki bu sözler Gannuşi’nin Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan muhabbetinin bir göstergesi.
Ama bizim için üzerinde daha derin düşünmemiz gereken bir tarafı var.
Gannuşi, hem bir entelektüel hem de bir mücadele adamı olarak İslam dünyasının bilge liderlerinden biri.
Nahda Hareketi de 40 yıllık bir hareket. Türkiye’yle ve Türkiye’deki İslami hareketlerle de her zaman güçlü ilişkileri oldu. Ama özellikle AK Parti, Nahda Hareketi için örnek alınan bir tecrübeydi.
AK Parti tecrübesi, bütün İslam dünyasına ve Batı’ya demokrasi ile İslam’ın uyumunun, Müslüman dindar bir partinin demokrasi içinde bir ülkeyi zenginleştirip, güçlendirebileceğini de somut olarak göstermişti.
Tabii ki bu tecrübeden Gannuşi gibi entelektüel bir lideri olan Nahda, Müslüman Kardeşler’den daha çok yararlandı.
Arap Baharı sırasında Nahda ve Gannuşi ele geçirdiği iktidar fırsatını muhalefetle paylaşarak, hem ülkenin yeni bir Mısır olmasını engelleyerek Tunus’un Arap Baharı’nın tek başarı hikayesi olmasını sağladı hem de siyaseten gücünü artırdı.
Gannuşi’nin liderliğinde Nahda burada da durmadı bir adım daha ileri gitti ve parti programını değiştirip aynı zamanda bir İslami cemaat olarak yürüttüğü din işleriyle, parti işlerini birbirinden ayırdı. “Müslüman demokrasisine girmek için siyasal İslam’dan çıktık” gibi bütün dünyada yankı bulmuş açıklamalar yaptı.
Gannuşi’nin adım adım Tunus’u demokrasiye yaklaştırdığı yıllarda, AK Parti iktidarı ise Türkiye’de tam tersi bir yola girmişti.
Artık İslam dünyasında demokrasi tecrübesinin rol modeli denince de akla Türkiye değil, Tunus geliyor.
Gannuşi, bu başarı hikayesinin mimarı olarak dünyanın bütün gazetelerine konuştu, yazılar yazdı.
Onlardan biri 2018 yılında Le Monde’a yazdığı “Tunus’un demokrasiye geçişi” başlıklı yazıydı. Nahda ve Tunus tecrübesini, İslam ve demokrasi uyumunu anlatmıştı.
Ama yazıda bunu 2002’de başarmış ve Nahda’ya da rol modeli olmuş Türkiye’nin ve AK Parti’nin adı geçmiyordu.
Halbuki aynı yazıyı Arap Baharı sırasında yazılsaydı, böyle bir meseleyi anlatırken Türkiye tecrübesinden bahsetmemek tuhaf bulunurdu.
Demek ki 2018 yılında artık Türkiye tecrübesi, Gannuşi için Le Monde’da İslam ve demokrasiden bahsederken referans verilmesi pek de iyi olmayacak bir örnek haline gelmişti.
Gayet iyi niyetlerle yaptığı son değerlendirme ise bir yıl sonra oradan da daha kötü bir yerde olduğumuzu gösteriyor.
Evet, Gannuşi yanlış bir şey demiyor, seçimlerde muhalefetin kazanabilmesini Türkiye’nin demokrasi olduğuna delil gösteriyor.
Ama bunu 69 yıllık bir demokrasi için 10 yılı geçmemiş bir demokrasi tecrübesi olan Tunus’un, bir zamanlar kendisine AK Parti’yi rol model alan İslami hareketinin lideri söylüyor.
Tabii isteyenler buna sevinebilir ama üzerinde acı acı düşünmemiz herhalde daha doğru olur.
Türkiye, bundan sonra işbaşına hangi iktidar gelirse gelsin, dış politikada artık sadece Batı’sıyla ilgilenen bir ülke olmayacak. Tüp macundan çıktı. İslam dünyası, Osmanlı coğrafyası, Türk dünyasında biz istesek de istemesek de Türkiye bir aktör.
Peki, Türkiye İslam dünyasına ne vererek öncü ve aktif olabilecek?
Türkiye’nin Suudi Arabistan ya da Körfez ülkeleri gibi petrolü, gazı, yani herkese saçacak bol parası yok.
İran gibi legal illegal yollarla müttefiklerine askeri ve istihbari destek verecek, gerekirse silahlı örgütleri bile destekleyecek bir devlet geleneği de yok.
Ama Türkiye’nin her ikisinde de olmayan çok daha büyük bir gücü var; demokrasi tecrübesiyle kurulmuş güçlü ekonomisi ve bu sayede yetişmiş insan kaynağı.
Demokrasi deyince Türkiye’deki dindarların bir kısmının aklına bir süredir Batı dünyasının iki yüzlükleri dışında bir şey gelmiyor artık.
Halbuki, demokrasi sadece bir siyasi rejimin adı değil.
1999 yılında bir toplantıda konuşan Aliya İzzetbegoviç, otoriter bir rejimle yönetilen ülkelerin neden geri kaldığını basitçe anlatmıştı:
“Bu rejimler özgürlükleri baskı altında tutarak, sağlıklı uzlaşmaları engelleyerek, ideolojik ölçütler koyarak, bunlara karşı durabilecek yetenekli insanları toplumsal çalışmalardan alıkoyup ikinci plana iterler ve her şeyin vasat bir seviyeye indirgenmesini sağlarlar. Sonuç ise özgür ülkelere kaybetmek şeklinde ortaya çıkar.”
İslam dünyasındaki ülkelerin çoğunluğu hala bu tarife uyuyor.
Türkiye bu tarife uymayarak fark yaratmıştı.
Kendi insan kaynağını demokrasi ve hukuk standartlarını artırarak ülkenin geleceği için seferber etmeye başlamış, açılımlarla vatandaşlarıyla barışarak zaaf noktalarını kapatmaya çalışmıştı.
2000’lerin ortasından itibaren Türkiye’yi dünyada rol model yapan, bölgesinde aktör olmasını sağlayan farkı da buydu.
Yoksa İslam dünyasında insanların gözlerinin Türkiye’yi dönmesini sağlayan sadece liderlerin dindar Müslümanlar olması değildi.
İslam dünyasında liderleri namaz kılan, Kuran okuyan, eşleri başörtülü, Filistin meselesine sahip çıkan pek çok İslam ülkesi var, daha önce de oldu.
Ümmet, son 40 yılda hamasete, Filistin meselesi üzerine beylik laflara, Batı, İsrail karşıtı sloganlara 100 yıl yetecek kadar da doymuş durumda.
Ama Türkiye kimlikleriyle barışık liderlerin yönettiği, demokrasisi, güçlü ekonomisi, çok kültürlü sosyal hayatı ile bir başarı hikayesi olarak hem Batı’da ve hem de İslam dünyasında itibarlı bir ülke haline gelmişti.
Bu o kadar ümitle takip ediliyordu ki Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden adaylık statüsü aldığı zirveye Batılı gazetecilerden çok Arap gazeteci akredite olmuştu.
D-8’nin 22. Kuruluş yıldönümü için geçen hafta İstanbul’da yapılan toplantıda konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Bir ülke itibarlı olmazsa, kendisine faydası olmadığı gibi İslam dünyasının meselelerine de bir katkısı olmuyor” derken o yüzden çok haklı.
Türkiye, tek parti rejiminin sandıkta barışçıl olarak yerini muhalefete bıraktığı bölgesindeki yegane örnek. 69 yıllık parlamenter demokrasi tecrübesi olan tek İslam ülkesi.
AK Parti ise demokrasi karnesinin daha parlak olduğu yıllarda , Nahda, Müslüman Kardeşler gibi İslami hareketlerin de referansı olmuş, onların önlerinin açılmasına yardım etmişti.
O iyi itibar Filistin’in, Lübnan’ın, Bosna’nın meselelerinin çözümünde, uluslararası arenada Türkiye’yi aktör haline getirmişti.
2003’de Irak işgaline Meclis’i hükümete ters düşünce ABD’ye hayır diyebilen bir ülke ancak 2009’da Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı’na karşılığında “Siz de” ile başlayacak sözler duymayacağından emin olarak ders verebilmişti.
2012’de Kahire’de Müslüman Kardeşlere bir yıl sonra ne kadar kıymetli olduğu ortaya çıkacak laiklik tavsiyesinde bulunan, İran’ın nükleer meselesinde bile arabuluculuk yapabilen bir aktördü Türkiye.
Arap Baharı sona erince de İslam ülkelerindeki muhalif grupların liderlerinin başımıza bir iş gelir mi endişesine kapılmadan sığındığı ve siyasi faaliyetlerine devam edebildiği bir ülke Türkiye.
Bugün de Türkiye, ancak bu demokrasi farkını ortaya koyarak İslam dünyasına ve ümmete yardım edebilir.
Yoksa hamasetle, elinin uzanamadığı, gücünün yetmediği İslam dünyasının mağdurlarının arkasından gıyabi cenaze namazları kılarak değil.
Yani Türkiye’deki demokrasi ve adalet sorunları, ümmetin maslahatını düşünerek göz ardı edilemez.
Aksine ümmetin maslahatı Türkiye’nin güçlü bir demokrasisi, Batı ile eşit ve dengeli ilişkileri, herkesin kendini güvende hissettiği bir hukuk devleti ve barikat-ı hakikatin müsademe-i efkârdan çıkması için ifade hürriyetinin garanti altında olmasından geçiyor.
Bugün sadece Türkiye için değil, ümmet için de demokrasi gerekiyor...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025