Yıldıray OĞUR
Geçen hafta içerisinden İstanbul’da devam eden iki mahkemede savcılar esas hakkındaki mütalaalarını açıkladılar.
Dün, İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekten olan ve Osman Kavala’nın tek tutuklu sanık olarak yargılandığı Gezi Davası olarak bilinen davada savcı sanıklar hakkında son sözlerini söyledi ve istediği cezaları açıkladı.
Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu hakkında TCK 312’den yani “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”ten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Savcıya göre bu üç isim “fikir ve eylem birliği” içerisindeydi, birlikte örgütlü bir biçimde Gezi olaylarını önceden planlamış ve yönetmişti.
Halbuki aynı mütalaanın ilerleyen paragraflarında bu üç ismin arasında bırakın fikir ve eylem birliğini, bir irtibat bile olmadığını bizzat savcının koyduğu delillerden görmek mümkün.
Mütalaaya göre Osman Kavala ile Mücella Yapıcı arasında irtibat ve ilişki olarak tek bir telefon görüşmesi bile tespit edilememiş, Kavala ile Yiğit Aksakoğlu arasında ise Gezi olaylarından çok önce, 2012 yılında tek bir irtibat tespit edilmiş. Bunun ne tür bir irtibat olduğu da (bir SMS mi yoksa bir telefon görüşmesi mi), içeriği de belirsiz.
İddianamedeki bütün iddialar, sanki duruşmalardaki savunmalarda tuzla buz edilmemiş gibi mütalaa da aynen yer almış.
Savcının en büyük iddiası olan “Eylemlerin önceden bir plan dahilinde gerçekleştirildiği ve nihai amacın Arap ülkelerinde olduğu gibi kaos ve kargaşa çıkararak hükümeti değiştirmeye çalıştıkları” da.
Buna delil olarak ise mütalaa Osman Kavala ile Mehmet Ali Alabora arasındaki bir telefon görüşmesi konmuş.
Savcının Gezi olaylarını birlikte planlayıp, yönettiklerini iddia ettiği bu iki isim arasında bu telefon görüşmesinden başka herhangi bir görüşme, toplantı, bir araya gelme veya başka bir telefon, internet irtibatı yok.
Mütalaada savcı bu büyük iddiasını telefon görüşmesinde Kavala’nın söylediği şu cümleye dayandırmış: “bir ara yani bu hadisenin önümüzdeki şeyleri ne olur hani hep Avrupalılar eee her gördüğüm şey soruyor ki iyi tamam da hanni bu siyasi durumu nasıl değiştirecek ee diye sorup duruyor ee bir ara yani bir kaç arka... kişi oturup bir konuşsak mı?”
Peki bu telefon görüşmesi ne zaman olmuş? İddianamede bu kritik sorunun cevabını biraz karıştırınca ancak bulabiliyordunuz ama mütalaada görüşmenin tarihi yok.
Mütalaada böyle okuyunca Gezi olaylarından önce yapılmış bir konuşma gibi anlaşılıyor.
Galiba niyet de bu.
Ama savcıların görevi delilleri eğip bükmek değil.
Ama bu haliyle sırf suçlamaya uygun olsun diye eğilip bükülmüş bir delil var karşımızda.
Çünkü bu telefon görüşmesinin tarihi 3 Temmuz 2013. Yani artık Gezi Parkı’nın boşaltıldığı, olaylarının sönümlendiği bir zamanda yapılmış. Bir hazırlık veya önceden planlama konuşması değil.
Zaten telefon konuşmasının tamamını okuyunca başka bir anlama da gelmediğini anlamak mümkün.
Biraz uzatmak pahasına okuyalım:
Alabora: "İyi yani hani tam işte bilmiyorum abi biz burada sonuçta ee bir şekilde güvende durmaya iyi olmaya çalışıyoruz yani"
Kavala: “Evet aynen aynen ee ya bir ara bu yani bu hadisenin önümüzdeki şeyleri ne olur hani hep Avrupalılar eee her gördüğüm şey soruyor ki iyi tamam da hanni bu siyasi durumu nasıl değiştirecek ee diye sorup duruyor ee bir ara yani bir kaç arka... kişi oturup bir konuşsak mı?
Alabora: “Yani benim yani şuanda müsait değilim abi ee ya şuan için müsait değilim"
Kavala: "Tamam yani şuan derken zaten bu ... bir hafta sonra 2 hafta sonra falan yapabileceğimiz bir şey"
Alabora: “Anladım yani dediğim gibi şuanda değilim abi ee…Hani şuanda açıkçası öyle bir şeyi de değerlendirebilecek durumda da değilim yani…Ee sonrası için ee ... tekrardan birbirimizle haberleşiriz.”
Karşımızda birbirileriyle irtibatlı iki kişinin, olayları planlamak için yaptığı bir görüşme değil, tam aksine birbiriyle irtibatsız olduğu belli olan iki kişinin arasında bir yere de bağlanmayan bir görüşme var. Ama haklarında ağırlaştırılmış müebbet isterken savcı bu delili böyle eğip bükebilmiş.
Yine mütalaada iddianamedeki Gezi’yi organize edenlerin Otpor’dan eğitim aldığı ve Soros tarafından finanse edildiği iddiasında ısrar edilmiş.
Yine ortada Soros’tan Gezi için aktarılmış paranın delili olabilecek küçük bir kağıt parçası, en ufak bir emare yok, sadece kanaatler var. Miloseviç’i deviren Sırp gençlik hareketi Otpor’un lideriyle ile davanın sanığı üç Gezici arasındaki tek ilişki ise aynı anda Mısır’da olmaları. Mısır’da biraraya gelip, Otpor liderinin bu üç Geziciye eğitim verdiğiyle ilgili en ufak bir kanıt yok, bu kısmının kanıtı savcının “kesin öyle olmuştur” hayal gücü.
Bu alelacele hazırlanmış mütalaadaki telaşın bir sebebi var. Çünkü AİHM, Osman Kavala’nın tutuklanmasıyla ilgili net bir hak ihlali kararını verdi ve acilen tahliyesini istedi. Bu karara Türkiye’nin itiraz hakkı 10 Mart’ta bitiyor. Bu itiraz AİHM’de beş kişilik bir kurul tarafından incelenecek ve reddedilirse karar kesinleşecek. Ama eğer o tarihe kadar mahkemeden karar çıkarsa Kavala artık tutuklu değil, hükümlü olacak. Ve hakkında AİHM’in hak ihlali kararı boşa çıkacak. 20 Şubat’taki sonraki duruşma öncesi o yüzden bu mütalaa karşımıza çıktı.
Bu pek çok hukukçunun, STK’nın, dünyadaki kurumların yakından izlediği siyasi bir dava bu. Böyle bir siyasi davadaki hukukun kalitesi, adı sanı bilinmeyen, sahibi, destekçisi olmayan insanlar hakkındaki siyasi-terör davalarındaki hukukun kalitesi hakkında herhalde bir fikir veriyordur.
Ama haksızlık etmeyelim.
İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin savcısı mütalaasında Kavala için ağırlaştırılmış müebbet isterken geçen hafta İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan bir başka davanın savcısı ise esas hakkındaki mütalaasını sundu ve iddianamedeki bazı iddialardan vazgeçerek, sanıklar lehine beraat istedi.
Hürriyet gazetesinin tecrübeli adliye muhabiri Ayşegül Usta’nın “Suç örgütü değillermiş!” başlıklı haberinden okuyalım:
“Suç örgütü oldukları öne sürülen ve aralarında uzun süredir husumet bulunan Sedat Şahin liderliğindeki Şahinler grubu ile Burhanettin Saral önderliğindeki Sarallar grubundan 80 sanığın birlikte yargılandığı dava karar aşamasına geldi. Duruşma savcısı, İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya ilişkin görüşünü açıkladı. Savcı ‘bazı sanıklar hakkında çeşitli eylemler tespit edilmiş ise de bu eylemlerin örgüt hiyerarşisi içerisinde suç işlemesi yönünde alınan herhangi bir talimat ile gerçekleştirildiğine, suçtan elde edilen gelirin örgüt içerisinde paylaştırıldığına veya bir yerde toplandığına ve suç işlemek için kurulan bir örgütün varlığını gösterecek delil bulunmadığını’ belirtti.
Burhanettin Saral ve Sedat Şahin’in de arasında bulunduğu 8 sanığın ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, 66 sanığın ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak’, 3 sanığın ise ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek, isteyerek yardım etmek’ suçlarını işlediklerine dair şüpheden uzak kesin ve somut delil edilemediği gerekçesi ile beraatlarına karar verilmesini talep etti.
Savcı, Sedat Şahin’in 17 Mayıs 2017’de yakalandığı adreste yapılan aramada roketatar, bomba, tüfek, tabanca, fişek, gece görüş dürbünü ele geçirildiğini belirtti. Savcı, Şahin’in ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi’, ‘resmi belgede sahtecilik’ ve “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet” suçlarından 17 yıldan 31 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını, diğer suçlardan ise beraatına karar verilmesini istedi. Şahinler grubunda yer aldıkları öne sürülen 16 sanığın ise 1 yıl hapis ile ağırlaştırılmış müebbet arasında cezalandırılmalarını talep etti.
Sarallar grubunun lideri olduğu iddia edilen Burhanettin Saral’ın Tekirdağ’daki işyerinde yapılan aramada tabanca, şarjör, fişekler ele geçirildiğini belirten savcı, Saral’ın “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet” suçundan 1 yıldan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması, diğer suçlardan ise beraatına karar verilmesini istedi. Sarallar grubunda yer aldıkları öne sürülen 15 kişinin, 1 yıl ile 18 arsında değişen hapisle cezalandırılması talep edildi.”
Aynı hafta içinde İstanbul’da mahkemelere sunulan iki mütalaayı okudunuz.
Birinde evlerinden roketatar, bomba, tüfek, tabanca, fişek, gece görüş dürbünü çıkan yeraltı dünyası iki ünlü grubunun mensupları olan sanıklar hakkında “şüpheden uzak, kesin ve somut delil elde edilemediği” için örgüt suçlamasından beraat isteniyor, diğerinde ise işadamı, oyuncu, çocuklar için çalışan bir vakıf yöneticisi, mimar, yönetmen, avukat, akademisyenlerden oluşan sanıklardan, aralarında olmayan irtibatlarla bir örgüt kuruluyor, ellerinde delil olarak tek bir çakıl taşı bile yokken hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddia ediliyor, faraziler üzerine yurtdışından lojistik ve finansal destek aldıkları söyleniyor ve bu yüzden haklarında 20 yıldan ağırlaştırılmış müebbete kadar hapis cezaları isteniyor.
Birinci davadaki sanıkların mahkemedeki ifadeleri, savunmaları savcıyı ikna edip iddianamelerindeki esas suçlamaları düşürürken, ikinci davadaki sanıkların mahkemelerdeki savunmaları iddianamelerindeki tek bir cümleyi bile değiştirmeye yetmiyor, haklarında istenen ağırlaştırılmış müebbetler, sadece müebbede bile dönmüyor.
Peki, bu iki davada savcıların istediği cezalar verilirse, yakında Meclis’e geleceği söylenen İkinci Yargı Paketi’ndeki ceza indirimlerinden hangi davanın sanıkları yararlanabilir sizce?
Tabii ki artık örgütlü suç kapsamından da çıkan, haklarında cinayet suçlaması da olmayan 10’uncu Ceza Mahkemesi’nde yargılananlar.
Siyasi ve terör suçları, haydi hükümetin istediği gibi af demeyelim, infaz düzenlemesindeki ceza indirimlerindeki kapsam dışı suçlar içinde.
Yani eline silah almamış, herhangi bir şiddet eyleminin içinde bulunmamış, darbeyle irtibatı olmamış, örgütte yöneticilik yapmamış, yazdığı bir yazı, attığı bir tweet yüzünden bir terör örgütüne üyelikle, yardımla, propagandayla suçlanıp ceza almış olanlar, somut bir suça karışmamış olmasına rağmen bir terör örgütüyle iltisak ve irtibatı tespit edilerek, örgüt üyeliğinden mahkumiyet almış olanlar için değil, evlerinden roketatar, bomba, tüfek, tabanca, fişek, gece görüş dürbünü çıkanlar için çıkıyor bu “af” olmayan infaz düzenlemesi.
Halbuki toplumun adalete olan inancının, güven hissinin artması, kutuplaşmaların azalması, mağduriyetlerin giderilmesi için tam tersinin yapılması gerekirdi.
Yakında önlerine bu yargı paketi gelecek milletvekilleri acaba vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında bu soruya ne yanıt veriyorlar:
Hangi cezaları indirmek adaleti yükseltir?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025