Yıldıray OĞUR
34 şehit haberinin sarsıntısı ve ardından sosyal medyanın fişinin çekilmesiyle girilen yeis ve hezimet havası bir kaç gün içinde yerini, sabah namazlarında camilerde okunan Fetih sureleri, “Şehitler Tepesi boş değil” şiirleriyle başlayan Bahar Kalkanı harekatı ve insansız hava araçlı akınlarla zafer havasına bıraktı.
Tam “Esad rejimi tarihi bir yenilgi aldı”, “şebbihalar kaçıyor” haberleri yapılırken bir anda operasyon durdu, 34 şehit verilmesinde birincil sorumluluğu yetkili ağızlar tarafından dillendirilmiş Rusya ile Moskova’da yapılan görüşmeden, önceki Soçi Anlaşması’nın ve son bir ayda elde tutulmaya çalışılırken 60 askerin şehit olduğu haritanın gerisinde bir anlaşma ve ateşkes çıktı.
Bir anda fetih havası yerini barış havasına, “şebbihalar patlıyor” mesajları ise yerini “Müslümanın Müslümanla savaşı bitti” ye bıraktı.
Bu 10 gün içinde hem iktidar hem de muhalefet yeisle zafer, savaşla barış arasında hızlı gelgitler yaşadı.
Ama dün itibarıyla bakıldığında ülkenin gündeminde Kadınlar Günü, koronavirüs, tutuklanan gazeteciler vardı, sanki böyle bir on gün hiç yaşanmamış gibiydi.
Bu hafta ne olacağı Allah kerim.
O yüzden gelin benzer karışık ruh hallerinin yaşandığı başka bir zaman dilimine gidelim.
1951 yılına.
Türk askeri yine yurtdışında bir savaştadır.
Kore’den her gün şehit haberleri gelmektedir.
Şehitler için her yerde mevlitler okutulmakta, anma toplantıları düzenlenmekte, vatan, bayrak şiirleri okunmaktadır.
O yılın yazında Türkiye artık NATO üyesi olmuştur.
Kore’de ‘kızıllar’ askerlerimizi şehit ederken, Türkiye’de savaşa karşı faaliyetler yürüten komünistler artık en büyük iç tehdit olarak görülmektedir.
Yasadışı TKP üyelerine karşı tevkifatlar başlamıştır.
Bir de üstüne büyük kampanyalar sonucunda afla serbest bırakılan Nazım Hikmet, Türkiye’den kaçıp, Bükreş radyosundan Türkiye’yi kızdıran bir konuşma yapınca DP iktidarı komünistlere karşı tedbirleri artırmaya karar vermiştir.
Hükümet, komünizmle mücadele için İtalyan Ceza Yasası’ndan 1937’de aynen alınmış, 141 ve 142. maddelerdeki hapis cezalarını altı aydan 10 yıla kadar çıkaran, en büyük şeflere ise idam cezası getiren bir düzenleme Meclis’e getirilir.
Ama bu değişiklik bile bir grup DP’li milletvekilini kesmemiştir.
15 Kasım 1951 günü Meclis’te yasa değişikliği görüşülmeye başlanır.
Hükümetin yasa teklifini eleştirmek için kürsüye gelen DP’li milletvekillerinden birinin konuşması geçen hafta Meclis’teki yumruklu kavga kadar olmasa da, o günlerin nezaket standartlarını çok aşan bir kavgaya neden olur. Özellikle de şu cümleleri:
“O devrin bir Maarif adamı mükemmel bir Komintern kurmayı gibi hareket etmiştir. Diyorlar ki bu adam şefinin dahi gözüne girerek, onu dahi aldatarak bu işi yaptı. Onu kandırmasına imkân yoktur, çünkü şefin kurnazlığı malûm ve meşhurdur. Bu Şef, Maarif Vekili’nin yapmak istediğini anlamamış olamaz. Mükemmel biliyordu. Bu Şef o adamın sadece cürüm ortağı değil, suç âmiridir.”
Milletvekilinin ‘Komintern (Komünist Enternasyonel) kurmayı’ gibi hareket etmekle suçladığı CHP’li eski Maarif Vekili Hasan Ali Yücel’dir. Onun suç amiri dediği ‘Şef’i ise CHP’nin lideri İsmet Paşa...
Komünistlik suçlaması CHP’lileri ayağa kaldırmıştır. Bağıranlar, masalara vuranlar, özür dile diye tempo tutanlarla Meclis bir anda karışır. CHP’liler Meclis’i terk ederler.
Kürsüdeki hatip ise “şahsa söylemedim” diyerek özür dilemeyi reddedip, 141 ve 142. maddelerdeki değişikliklerin yetersizliği üzerine yaptığı ateşli konuşmasına devam eder:
“Kore'de komünistlere ölüm, memlekette komünistlere hapis, ne âlâ memleket! O halde başka yerlerde takibe uğrayan komünistler canlarını kurtarmak için Türkiye'ye iltica etsinler...
Kore'de oğlunu komünist kurşunu ile şehit yapmış bir ananın vicdanını bir yerli komüniste verilen hapis cezası tatmin etmez.
Muhterem Adalet Komisyonu’nun çok merhametli bir saatine rastlamış olacak. Hükümetin de öyle. Zaten imkân olsa da birkaç kızıl sallandırılmış olsaydı kızıllar bu kadar şımarmazlardı. Milletin hiç değilse sembolik olarak iki
komünisti asılmış görmek hakkıydı. Bu biçarelerden birini olsun asılmış görmeden gidersem gözüm arkada kalır. Hapis cezası vereceğiz, kafeste kuş besleyeceğiz. Ne güzel!
Komünizm tehlikelerin en pratiği ve en aktüelidir, ip ister, ip.... Kastamonu kendiri ister... Nizama ilişmeyecekler ama meselâ Kore'ye asker göndermemiz aleyhinde bulunacaklar... Nizamı değiştirmeye teşebbüs etmeyecekler fakat meselâ Atlantik Paktına girmemiz aleyhinde bulunacaklar, yahut daha basiti Atlantik Paktı aleyhinde konuşacaklar. Nizama dokunmayacaklar fakat faraza “Bizim için en yakın ve en tabiî müttefik Amerika değil, Rusyadır” diyecekler. Bu da bir fikirdir ve komünizm değildir. Fakat öylesine bir fikir ki, komünizm demeden komünizmin ekmeğine yağ sürer ve nizamı bozmaya, nizamı değiştirmeye teşebbüs mahiyeti yok, fakat ondan da beter... Komünizmin azılılarını ölüm temizler bu hakikat kabul edilsin ki, kızıl Don Kişotların ara sıra ipi düşünerek enseleri seğrisîn, yahut kurşunu düşünerek kulakları çınlasın. (Alkışlar)”
Kürsüdeki hatibin sözlerini düzeltmek için az sonra Başbakan Menderes kürsüye çıkıp, onun adına özür diler.
Yerinden Başbakan’a bile itiraz eden bu ateşli anti-komünist mebus, DP Seyhan milletvekili Arif Nihat Asya’ydı.
Aslen Çatalca doğumlu olan Arif Nihat Asya, yıllarca Adana Erkek Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmış, orada Halkevi dergisini çıkarmış, Adana gazetelerinde yazmış, Adanalılar da onu 1950’de DP’den milletvekili olarak Meclis’e göndermişti.
1940 yılında lise öğretmeniyken, birkaç ay önce Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının da heyecanıyla biraz daha coşkuyla kutlanan 5 Ocak Adana’nın kurtuluş günü töreni için yazdığı Bayrak şiiriyle ünlenmiştir.
Şiir “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü” diye başlamaktadır, çünkü kızıllığın o günlerde henüz negatif bir politik anlamı yoktur.
Ama altı yıl sonra 1946 yılının 5 Ocak’ında Adana sokaklarını kızıllara ateş püsküren kalabalıklar dolduracaktır.
Öfkenin sebebi Sovyetler Birliği’nin Türkiye'den toprak talep ettiği haberlerinin gazetelerde çıkmasıdır.
Stalin, İkinci Dünya Savaşı’nın muzaffer bir devleti olarak Türkiye’den Kars ve Ardahan’ı ve Boğazlarda hak talep etmiş, kapalı kapılar ardında ilerleyen kriz, ABD ve İngiltere’nin Türkiye’ye destek açıklamalarıyla gazetelere de yansımıştı
Adana’daki 5 Ocak kurtuluş günü kutlamaları Ruslara karşı büyük bir protesto gösterisine dönmüş, yirmi bin kişiyi bulan kalabalık Adana sokaklarını turlarken, Türk Sözü gazetesinin önünde toplanmıştır.
Gençler içeriye girip gazete matbaasında oturan Arif Nihat Asya’yı sandalyesiyle havaya kaldırıp, kalabalığın karşısına çıkarırlar.
Arif Nihat Asya, Rus tehdidine meydan okuyan bir konuşma yapar, ısrarlar üzerine Bayrak şiirini okur.
Bir kaç ay sonra da Bayrak şiirinin de içinde olduğu ilk şiir kitabını yayınlar:
“Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor”
Kitaba adını veren diğer bayrak şiirini bugün hepimiz biliyoruz.
Meşhur “Şehitler tepesi boş değil” mısraının geçtiği şiir...
Arif Nihat Asya şiiri yakın dostu şair Ziya İlhan Zaimoğlu’na ithaf etmişti. Zaimoğlu hem şairdi hem de aynı zamanda siyasi polisti. Hatay’ın Türkiye’ye katılması sürecinde de resmi görev yapmıştı.
Şiirde geçen tepedeki meçhul asker türbesinin neye denk geldiği, şiirin hangi motivasyonla yazıldığı hakkında kaynaklarda bir bilgiye rastlayamadım.
Ama şiir yayınlandığında ve muhtemelen yazıldığında da Arif Nihat Asya, Moskova’ya, kızıllara karşı öfkeyle doluydu.
Ne ilginçtir ki yıllar sonra bu şiirle girilen bir çatışmanın sonu Rusya ile anlaşmayla bitti.
Günün sonunda şehitler tepesi maalesef boş kalmadı ama bayrak da beklediği rüzgarını bulamadı.
Belki de insanların hayatlarının masada olduğu hassas diplomatik meselelerde, cerbezeli şairlerin mısralarından uzak durmakta fayda vardır...
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025