Yıldıray OĞUR
2018 yılında Danıştay 8. Dairesi, Türk Eğitim-Sen’in başvurusu üzerine, 2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin "Öğrenci Andı" başlıklı 12. maddesini yürürlükten kaldıran düzenlemeyi iptal etti.
Yani Türkiye’nin demokratikleşme, çözüm süreci yıllarında okullarda her sabah okutulma zorunluluğu kaldırılan Andımız, Cumhur İttifakı yıllarında geri döndü.
MEB bir karar vermediği için hala geri dönmüş sayılmaz.
Ama meselemiz bugünlük bu hızlı konjonktürel değişimler değil.
Bu kararla başlayan hukuki bir skandal.
2018 yılında bu kararı protesto etmek için Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen 81 ilde basın açıklamaları yaptı.
Bu basın açıklamalarını duyurmak için Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in genel başkanı olan Ali Yalçın, sosyal medya hesabından şöyle bir tweet attı:
“81 İLDEN BASIN AÇIKLAMASI YAPIYORUZ Yürütmenin yerine kendini koyarak,hukuka uygunluğu denetleme yetkisini aşan Danıştay'ın Öğrenci Andı kararına bugün 81'den"Basın Açıklaması" ile tepki vereceğiz.”
https://twitter.com/_aliyalcin_/status/1053032021335920640?s=20
Bu tweeti 818 kişi RT etti.
Tweeti RT eden 818 kişiden biri de Taha Ün’dü.
Taha Ün, herhangi bir yorum yapmadan, siyasi olarak da desteklediği bu eylemin duyurusunu paylaşmıştı.
Sonra, Taha Ün’ün RT’sinden gören gerçek ismini kullanmayan Mahir Tilki adlı bir hesaptan hem Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın’a hem de Taha Ün’e mentionlanan, “ırzını...” diye başlayıp “...bedevileri” diye biten ağır bir küfür tweeti atıldı.
Bu ağır küfür üzerine Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın’ın avukatları küfür eden kişinin gerçek ismini ve adresini de tespit ederek suç duyurusunda bulundular.
Buraya kadar her şey normal.
Şikayet üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2018 yılında soruşturma başlattı.
Soruşturmanın üzerinden iki yıl geçti.
Dün olanları aynı zamanda Taha Ün’ün eşi olan Gelecek Partisi’nin Genel Başkan Yardımcılarından Sema Ün’ün mesajlarından okuyalım:
“Sabah 7.45 gibi kapıyı vurup geldiler. Arama izinleri olduğunu söylediler. Taha’yı uyandırdım. Polisler bir hakaret davası olduğunu söylediler. Bize hiçbir tebligat gelmediğini söyledim. Orası bizi ilgilendirmez dediler. Evin aramasına ilişkin işlemlere dair tutanağın tutulmasının ardından karakola götürdüler. İfadenin savcılıkta alınacağı söylenmiş orada. Kelepçe takarak Kartal Anadolu Adliyesi’ne götürdüler. O ana kadar hiçbir şey bilmiyordu.”
Neyse ki Taha Ün, savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
Şimdi bir kere daha özetleyelim.
Twitter’da RT ettiği bir tweete, başka birinin ettiği küfür yüzünden hakkında yakalama ve ev arama kararı çıkarılan, kelepçelenen birinden bahsediyoruz.
Olayı daha da büyük skandal yapan açıklama ise Memur-Sen hukuk müşavirliğinden geldi.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Memur Sen, “Konfederasyonumuzun ve Genel Başkanımızın Taha Ün’e yönelik herhangi bir suç duyurusunda bulunmadığını kamuoyuyla paylaşırız” dedi.
Yani gözaltına alındığı hakaret soruşturmasında hakkında bir şikayet dahi yoktu.
Ama hakkında şikayet dahi olmamasına rağmen, okuma yazması olan herhangi birinin dahi küfrü başkasının ettiğini anlayacağı bir soruşturmada Taha Ün hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki bir savcının talebi üzerine Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği yakalama ve ev araması kararı verebildi.
Üstelik Memur-Sen başkanının avukatlarının savcılığa adını, adresini vererek şikayetçi olduğu küfrü eden kişi iki yıldır kayıp ve onun hakkında herhangi bir işlem henüz yapılmamışken.
Gerçekten inanılmaz.
Haksız, yıllarca süren tutuklamalar, köşe yazısı gibi yazılmış önyargılı iddianameler, tahliye edilip gecesinde tekrar tutuklananlar, çok ciddi işkence iddiaları ortada dururken bunun nesi skandal denebilir.
Ama karşımızda hukuksuzluğun bir ileri boyutu var.
Hukuk sistemimiz artık hakkında şikayetçi olunmayan birini bile bir soruşturmaya ekleyip hakkında yakalama ve ev arama kararı çıkarabiliyor, bileklerine kelepçe vurabiliyor.
Bu muhafazakar dünyadan gelen, daha birkaç yıl önce nikah şahitliğini Cumhurbaşkanı ve eşinin yaptığı birine yapılıyor.
Taha Ün halen Gelecek Partisi’nin İletişim Ajansı’nın başkanı.
AK Parti’ye, özellikle Pelikan olarak anılan çevreye karşı açık ve isim vererek eleştiriler yapıyor.
Bu yüzden hakkında açılan davalarda bir kez ifade verdi, geçen ay da Gelecek Partisi’nin genel merkezinin açılışı için gittiği Ankara’da kaldığı otelden gözaltına alındı. Halbuki yine ifadeye çağrılmamıştı, kendisine bir tebligat yapılmamıştı.
Üst üste iki kez ve ikisi de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmalarda, iktidardaki güçlü bir çevreyi eleştirileriyle rahatsız eden birine karşı bu açık hukuksuzluk tesadüf olmasa gerek.
Kimsenin hakkında şikayetçi olmadığı, kendisi de edilen hakaretin mağduru olan bir kişiyi zanlı haline getirmek, hakkında yakalama ve ev arama kararı çıkartmak pek adli hataya benzemiyor.
Bu soruşturmayla ilgili HSK’dan bir açıklama yapılmazsa, davayı açan savcı ve yakalama kararını çıkartan hakim hakkında bir soruşturma başlatılmazsa, bunun siyasi bir göz korkutma operasyonu olduğunu düşünmek için çok haklı sebepler var.
Ayrıca bundan sonra Twitter’da RT ettiğimiz her tweetin altında edilen küfürlerden de sorumlu hale geliriz.
Adaletin siyasi hesaplaşmalar için kullanılmasına tabii ki ilk defa tanıklık etmiyoruz. Ama bunun için artık sanık olmaya bile gerek kalmadığını bu gözaltı gösterdi.
Türkiye’de hukuk sadece iktidar değil, muhalefet için de siyasi hesaplaşmalarda bir araç.
Bunun son örneği Halis Bayancuk ya da medyada bilinen adıyla Ebu Hanzala hakkında dün verilen mahkeme kararı.
Özellikle sol ve HDP çevrelerinde açıkçası tipine bakarak El Kaideci, IŞİD’çi damgası yemiş birinden bahsediyoruz.
Bu damga yüzünden neredeyse her iki yıl da bir tutuklanıyor, sonra delil yetersizliğinden tahliye ediliyor.
Suçu El Kaide ve IŞİD gibi Selefi olmak. Halbuki buradaki çarpıklığı en iyi Türkiye’deki solcuların, en çok da siyasetçilerin terörden yargılanmasından en çok mağduru olan HDP’lilerin anlaması gerekirdi. Bu durum, ikisi de solcu diye ÖDP’lileri DHKP-C’den yargılamakla aynı şey.
Ama bu durum bile geçen ay hakkında tekrar bir tahliye kararı çıktığında Meclis’te HDP’lilerin ve CHP’lilerin “IŞİD’çiler bırakılıyor” diye tekrar tutuklanmasına neden olan gürültüyü çıkarmasını engellemedi.
Halbuki 2008’den bu yana Türkiye’de en çok tutuklanıp tahliye olma rekoru muhtemelen Bayancuk’ta.
2008’de tutuklanıp 12 ay sonra tahliye oldu. 2011’de tutuklandı, 21 ay sonra tahliye oldu. 2014’de tutuklandı, birkaç ay sonra delil yetersizliğinden tahliye edildi. Buraya kadar ki tutuklamalar El Kaide yöneticiliğindendi.
2015’de Suruç Katliamı’ndan sonra bu kez IŞİD yöneticiliğinden tutuklandı, katliamla ilgili tek bir soru sorulmadan sekiz ay sonra bırakıldı. 2017’de Sakarya’ya katıldığı bir yemeği fiziki takip eden polis, yemeğin bunu gösteren bir delil yokken “örgütsel toplantı” olduğuna karar verdi, o gün bugündür de tutuklu.
Yargılandığı dosyalara Emniyet İstihbarat’ tan gelen raporlarda yöneticisi olmakla suçlandığı IŞİD tarafından hakkında ölüm emri verildiği yazılması, hatta valilikten koruma bile teklif edilmesi bile önyargıları kıramadı.
Terör örgütü yöneticiliğinden yargılanıp, aleyhine gösterilen tek bir şiddet eylemi, şiddet övgüsü, talimatı da yok.
En ciddi delil, daha sonra geri çekilmiş bir tanık ifadesi. Ama o da 2011’de açılmış bir davada, 7 yıl hiç bir şey bulunamadıktan sonra 2018’de ortaya çıkıveren bir tanığın, 2015’den sonrası hakkındaki tanıklığı. Yani 2011’de terör yöneticiliği suçlamasına dört yıl sonra olacak olaylar delil olarak girmiş oldu.
Zamanın şartlarına göre önce El Kaide, daha sonra IŞİD yöneticiliğinden yargılandı, bu iki örgüt Suriye’de birbirini tekfir edip, keserken Türkiye’deki savcılar dosyaları birleştirip El Kaide/IŞİD diye bir örgüt yarattılar.
Ama dün cezayı sade “terör örgütü yöneticiliği”nden aldı. Tam olarak böyle, hangi terör örgütü olduğu karara yazılmamıştı bile.
Yargının bir Cuma günkü performansı böyleydi.
Aynı Cuma sabahı Türkiye’nin yarısı ise televizyonlarının karşısına geçip Müge Anlı’nın bir cinayeti daha çözmesini bekliyordu.
Her gün kanallarda kurulan televizyon mahkemelerinde kendini savunacak takati, birikimi, tecrübesi olmayan insanlar arenaların ortasına atılıyor, milyonların jüri üyeliğinde haklarında bazen tipleri, bazen sosyal sınıfları, bazen aksanları, bazen ağızlarından çıkan yanlış bir cümle yüzünden yarım yamalak bilgilerle hükümler kesiliyor.
Making a Murderer, Staircase, OJ Simpson gibi belgesellerin kamu spotu olarak gösterilmesi gereken bu ekranlardaki adalet, insanlara mevcut adalet sisteminden daha güvenilir geliyor.
Artık adalet sisteminin güçlüleri koruduğu inancı o kadar yüksek ki insanlar haklarında kulaktan dolma bilgi sahibi oldukları soruşturmalarla ilgili sosyal medyadan hükümler veriyor, yargılamalar yapıyor, tutuklayın kampanyaları düzenliyor.
Maalesef bu boşluğu açan adalet sisteminin kendisi.
Eskiden bu boşluğu mafya doldururdu, şimdi televizyonlar ve Twitter dolduruyor.
Yargı mensupları herhalde bugün Türkiye’de en güvenilir yargı kurumu neden Müge Anlı ile Tatlı Sert programı diye arada düşünüyorlardır.
Alkışlarla konukların gözaltına alınışını izlerken insan düşünmeden edemiyor, belki de Themis’in de artık bir öğleden sonrası kuşağında televizyona çıkma vakti gelmiştir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025