Abdülkadir Küçükbayrak
Kürt Coğrafyası uzun bir sessizliğin ardından bir kez daha oluk oluk, kan akıtılan bir sürece sokuldu.
İnsan yaşamının bunca değersizleştirildiği İslam Coğrafyasının bir parçası olan ülkemizin de aynı kaderi paylaşılmasında çokta şaşırılacak bir durum olmasa gerek.
Dünyanın en zengin enerji havzasına sahip olan bölgemizde kartların yeniden karıldığına tanıklık etmekteyiz. Bu süreçte, nerdeyse bütün bölgesel ve küresel güçler ellerindeki kartları saklı tutarak, masadan maksimum kazançla kalkma sevdasına kapılmış bulunmaktadırlar.
Bu bölgenin egemen güçleri açısından “bahse konu olan” iktidar ise, gerisi teferruat sayılır. Her ne kadar bu husus iktidar yerine (vatan, ulus, deviet, din, mezhep, sınıf, ideolojı v.s. yuuuuyyyyyyyyyyyy0020şka kavramlar konarak telafuz edilse bile, işin aslı budur ve kullanılan diğer kavramlar; iktidar sahiplerinin iktidarlarına kutsiyet sağlamak için sıraladıkları palavralardan öte bir anlam taşımaz.
Bu durum sadece egemen güçler açısından değil, bölgede egemenlik inşa etmek isteyen farklı güçler açısından da genel geçer bir doğrudur. Bu nedenle “hak” ve “adalet”, “insan hakları” kimsenin umurunda olmayan ve belkide en az saygı duyulan değerlerdir. Bu nedenle bu güçler açısından asıl olan; kendi iktidarları uğruna ölüme gönderebilecekleri argumanlar üretebilmektir. Bölgemizde bunun en kolay yolu ise, din, mezhep ve etnik aidiyetler v.s. üzerinden düşmanlıklar yaratıp, yönetebilmektir. Bu durum Arap, Acem, Türk, Filistin, v.s. egemenleri açısından ne denli doğruysa, iktidar olma mücadelesi veren tüm guruplar açısından da o denli doğrudur. İktidar olma ve iktidarda kalma mücadelesi devletleşmiş uluslar arasında ne denli kanlı ve acımasız olmuşsa, devletleşmemiş uluslar, dinler, mezhepler arasında da o denli acımasız ve kanlı olmuştur.
Bu gün bütün İslam coğrafyasında insanı, insanlığından utandıracak düzeyde vahşi cinayetlere sahne olan iktidar kavgası, maalesef hepimizin gözleri önünde yaşanmaktadır. Biz sessiz çoğunluklar, hipnotize edilmiş gibi, bu katliamlara tanıklık edip, sıranın bizlere gelmesini bekliyoruz.
Türkiye’de, Türkler arasında yaşanan iktidar mücadelesi, belki de bahse konu bölgede, bu mücadelenin en kansız yaşandığı istisnalardan biridir. Hiç kuşkusuz bunda Türkiye’nin batı ile geliştirdiği ilişkilerin ve batının desteğine olan ihtiyacı hayati önem taşımasındandır. Eğer Türkiye, Rusya’nın “ilgi” alanı içerisinde olması hesabıyla batının bu denli desteğine ihtiyaç duymasaydı. Batının demokrasi değerlerine de bu denli “önem” vermeyecekti.
Ancak bu durum bir noktaya kadar doğruluk ifade eder. Türkiye’de de, iktidar olmanın yarattığı olanaklar hesaba katıldığında, bu mücadelenin ne denli zorlu geçeceğini tahmin etmek hiçde zor olmas gerek.
Osmanlı’nın son döneminden başlayarak, yaklaşık yüz yıldır iktidar mücadelesinin dünyada eşi benzeri görülmemiş acılara sebep olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Ancak bazen başkalarına yaşatılan bu acıların bizlere sağladığı maddi, “manevi” kırıntılar, yaşananlara gözlerimizi yummamıza vesile oldu. Hiç kuşkusuz sıra bizim acı çekmemize geldiğinde başkaları da bizim acılarımıza tanık olmamak için yüzlerini başka yöne çevirip, kulaklarını kapatmaktan da geri durmadılar.
Sonuçta Anadolu’da yeni bir iktidar ve yeni bir ulus inşa edilmeye direnen herkes düşman bellendi. Yeni iktidar güçleri iktidarlarının bekaası açısından tehlike olarak kabul ettikleri müslüman olmayan etnik ulus ve azınlıkları Anadolu coğrafyasından tasfiye ettiler. İnşa edilen devletin yeni egemenleri, iktidarları karşısında durmaya çalışan herkesi silindir gibi ezip geçti. Tabi bunların içinde geleneksel iktidar güçleri ve onlara yakın olanlarda vardı. Yeni iktidar merkezi kendini “Türk’lük” ve ”laiklik” üzerinden tanımlayıp, tahkim edince, buna karşı çıkan etnik azınlıklar “islam” içinde kendilerine yeni bir kimlik inşa ederken, Kürtler; etnik kimliklerine ve dinlerine sahip çıkarak büyük acılara karşın, ebedi muhalifler olarak varlıklarını sürdürdüler.
Ancak inkar ve asimilasyonun en acımasız uygulamalarına muhatap olmalarına karşın, Kürtler kendilerini 21. yüz yıla taşıyabildiler. Türkiye’de geleneksel iktidar güçleri, tedrici olarak iki binli yılların başında itibaren iktidarlarını “İslam-Türk” siyaseti şemsiyesi altında örgütlenen Anadolunun gelişen burjuvasına terk etmek zorunda kaldı. İktidar el değiştirmesine karşın, Kürtlerin ulusal hakları inkar edilmeye devam edildi. Her ne kadar Kürtlerin etnik varlıkları kabul edilip bir kısım bireysel hakları konusunda olumlu adımlar atılsa bile “Tek millet, Tek devlet, tek bayrak” şiyarı ile yeni bir tip asimilasyon politikası hayata geçirilmeye devam edildi. Yeni egemenler Osmanlı İmparatorluk geleneklerine duydukları özlemle “iri olalım, diri olalım, bir olalım” diyerek Ortadoğuda yeni bir islam devleti hayali görmeye başladılar. Açıkça ifade edilmese bile, dünyada birçok siyaset bilimci tarafından “Neo Osmanlıcılık” olarak tanımlanan bu yeni siyasetin ürettiği hayallerin, bölgesel ve küresel devletlerin çıkarları ile çatışmalar yaratmaması olanaksızdı. Hiç kuşkusuz bu gün Türkiye’nin yaşadığı sorunların temel nedenlerinden birisi hayata geçirmeye çalıştığı bu hayalleridir. Kendi siyasi, askeri, ekonomik gücünü aşan bu yeni politik çıkışların önemli bir faturası olacağına, ancak bu faturayı sadece iktidarı elinde tutan yeni egemenler değil, Türkiye’de yaşayan hepimizin birlikte ödeyeceğimizden hiç kuşkunuz olmasın.
Bir yandan kendini İslam’ın temsilcisi olarak lanse etmeye çalışan yeni “Türk” egemenleri, öte yandan üç gün önce Erdoğan’ın ağzından Anadolu’da ki bin yıllık Türk egemenliğine methiyeler düzebilmektedirler. Hakeza, bir yandan İslam adına esip gürlerken, öte yandan Cumhur Başkanlığı forsunda yer alan etnik yıldızlar ile ifade edilen sözde tarihte hayat bulmuş Türk devletlerinin kılıç kalkanlı kıyafetleri içindeki, merdivenlere dizilmş “cengaverlerinin” arasından aşağı inerek, misafirlerine, dünyaya ve yurttaşlarına kimin temsilcisi olduklarını göstermekten de uzak durmamışlardır.
Yüz yıldır çizilen “Türkiye” tablosunda kendini göremeyen Kürtler, uzun yıllardır her gün biraz daha “Türk Devleti”nden uzaklaştılar. Türk devletinin, Kürtleri inkar politikasına karşı olduğunu ifade eden yeni egemenler, son on yıl içerisinde bazı adımlar atarak Kürtler ile T.C. arasındaki bağları bir ölçüde onarmaya çalışmış olsalar da, son dönem yeniden doksanlı yılların politikalarına geriye dönüş sinyalleri verilmeye başlanmıştır.
Doksanlı yıllarda T.C. ile bölgesel devletler arasında yaşanan çıkar çatışmaları ekseninde Suriye ve İran istihbarat örgütlerinin yönlendirmesiyle PKK tarafından başlatılan silahlı “hak arama” süreci büyük çatışmaların yaşanmasına vesile oldu. Türk Devleti bu çatışmaları diyebiliriz ki büyük bir “sevinçle” karşıladı. Bu çatışmalar sayesinde bir yandan ordusunun operasyonel gücünü arttırırken, öte yandan PKK ye karşı sürdürülen sözde “terör karşıtı” savaş kelimenin tam anlamıyla; Kürt karşıtı bastırma hareketine dönüştü. Binlerce insan sorgusuz, sualsiz biçimde özel infaz timleri eliyle katledildi. Binlerce köy yakılıp, yıkıldı. Kürtler kendi ülkelerini terk etmek zorunda bırakıldılar. T.C. bu sayede Kürtlerin coğrafi bütünlüğünü ortadan kaldırmış oldu. PKK bilinçli veya bilinçsiz olarak bu politikanın hayata geçirilmesinde için devletin bulunmaz partneri oldu. (Buna ciddi bazı itirazların yapılacağı açıktır. Ancak ben bu itiraz sahiplerine şunu hatırlatmak isterim; T.C. Devleti “Mecburi İskan Kanunu” “Şark Islahat Hareketi” “Dersim Kanunu” ile hedeflenen şey açıkça ifade edildiği gibi Kürtleri asimle etmek için, onları Batı Anadolu’da Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelere sürüp, buralarda ulusal kimliğinden koparmak değil miydi? Eğer evet diyorsanız lütfen durup düşünün. PKK nin geliştirdiği savaş sonucu milyonlarca Kürt yaşadığı bölgelerden kopup batıdaki metropollere göçmek zorunda kalmadı mı? Bu gün İstanbul en büyük Kürt nüfusun yaşadığı kent konumundaysa bunun en büyük nedeni PKK değil mi? Devlet geçmişte Kürtleri kendi yaşadığı bölgeden çıkarabilmek için kanun çıkarıp yer tahsis etmek zorunda iken, doksanlı yıllarda hiç bir ekonomik ve siyasi bedel ödemeksizin bu göçü sağlamış durumdadır. Çocukluğumun geçtiği Siverek’te 1960 darbesi sonrası Bucak ailesinin sürgünden dönüşlerinde günlerce evlerinde davul zurna çalınarak vatan hasretinin sol bulmasına tanıklık etmiş biriyim. Bu gün doksanlardaki savaş son bulduktan sonra, Kürtlerin topraklarına dönüşünü davul, zurna eşliğinde günlerce yemekler verildiğine tanıklık edeniniz varmı? Merak ediyorum.)
Kürt Coğrafyasında yaşanan yıkım ve ölümler Kürtlerin vicdanında derin yaralar açmıştı. Duyarlı Kürt aydınları o gün de, bu gün de savaşın, çatışmanın durdurulması ve Kürtlerin meşru haklarının tanınması için her türlü riski göze alıp, barışçıl bir mücadele içinde oldular.
1999 Yılında Öcalan’ın teslim alınıp Türkiye’ye getirilmesiyle yeni bir dönem başlamış oldu. Erdoğan – AKP nin devleti ele geçirmesine kadar İmralı’yı elinde bulunduran Asker – sivil bürokratlarla politika oluşturmaya çalışan Öcalan, bu noktadan sonra MİT – Fidan üzerinden, Erdoğan – AKP iktidarının politik partneri olmaya çalıştı. Bu durum doğal olarak PKK’nin silahlı çatışmanın dışına itilmesine zemin hazırladı. Ancak Erdoğan – AKP iktidarının Sünni - İslam’ın patronluğuna soyunması ve Suriye’de yaşanan kitlesel halk isyanından, İhvan eksenli Erdoğan’cı bir iktidar yaratma çabası bölgesel çatışmayı alevlendirdi. Erdoğan Suriye muhalefetine İŞİD çi olup olmamasına bakmaksızın her tür desteği vermesi, bölgesel krizi derinleştirdi. Bölgede Erdoğan - Suudi eksenli bir yapılaşmaya karşı olan Rusya ve İran, adım adım Suriye’nin yanında güçlü biçimde yer almaya başladılar. Erdoğan – AKP iktidarının Kürt “sorunu”na siyasal bir çözüm üretmek yerine, oyalama taktiklerine başlaması, Kürtlerin içinde yeşeren umutların kaybolmasına neden oldu. Bunu fırsat bilen Erdoğan karşıtı bölgesel güçler, PKK nin yeniden Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleye başlamasına kapı araladı. Böylece bölgemizden her gün yeni insan kayıplarına ilişkin haberler gelmeye başladı. Erdoğan’ın “Teröre karşı mücadelede en iyi savunma, top yekün saldırıdır.” vecizesi kendisinin yirmi yıl sonra”Neo Tansu Çiller’ci çizgiye geldiğini müjdeliyor.
Böyle bir süreçte PKK nin 2016 yılını “devrimin inşası yılı” olarak ilan edip, savaşı şehirlere taşıması, Kürt kentlerini ateş alanına dönüştürdü. 2015 Kasım seçimlerinin sonuçlarına bakıldığında Erdoğan – AKP liderliğindeki T.C. devleti bölgede ciddi biçimde güç ve prestij kaybedip halkı kaybederken, bu güce karşı savaşan PKK yoğun biçimde halkın desteğini almaya başlamıştır. PKK kadrolarının bu çatışmalardan güçlü çıkmalarının tek yolu devletle halkı karşı karşıya getirmektir.
Erdoğan - AKP egemenlerinin iktidar sarhoşluğu nerdeyse gözlerini kör etmiş bulunmaktadır. Saldırılarda yaşanan pervasızlık, sokağa çıkma yasakları, ev ve iş yerlerinin tahrip edilmesi halkın yerinden yurdundan kopmasına zemin hazırlamıştır. Kaçamayanlar için kalan tek yol PKK saflarında devlet ile çatışmayı göze almaktır. Aklı başında herkes bu gidişin hayra alamet olmadığını görmektedir. Bölgede ilçeler bazında yaşanan devlet ile PKK arasındaki bilek güreşi, PKK tarafından ilk defa Diyarbekir gibi Kürt metropollerine taşınmak istenmektedir.
Ne olduğu, ne anlama geldiği hiç kimse tarafından açıklanamayan ve anlaşılmayan “demokratik özerklik” ve “öz yönetim” kavramlarının arkasına sığınan PKK egemen kadroları yaşamlarının son dönemlerinde iktidar olma hedeflerine kilitlenmiş bulunmaktadırlar. Türkiye devletinden talep ettikleride budur. Yerel yönetimlerinin bizlere açıkça gösterdiği gibi PKK – HDP siyasetinin yerel yönetimlerde her hangi bir başarısından söz etmek olanaksıdır. Esasen PKK nin hedeflediği iktidar modelinin de Erdoğan iktidarından hiç bir farkı olmayacaktır. Hatta diyebiliriz ki PKK iktidarı Kamboçya’da ki Pol Pot iktidarı ile Erdoğan iktidarı arasında bir yerde kendisini konumlandıracaktır. Bunun farkında olan Bölgesel ve küresel güçler PKK kadrolarına göz kırparak “iktidar olmak istiyorsanız savaşın” diyebilmektedirler. Mao Zedung’un “İktidar namlunun ucundadır.” şiyarı ile büyüyen sosyalistler, varını yoğunu savaş kumarında masaya koymaktan hiç bir zaman uzak durmadılar. Kuşkusuz yaşanan bu savaşlarda, bir çok insan yaşamını yitirdi. Halen de yitirmeye devam ediyor. PKK nin başlattığı “devrimci savaşa” Erdoğan’ın verdiği cevap: “en iyi savunma, topyekun saldırıdır”
Diyarbekir’de Tahir Elçi gibi savaş karşıtı bir aydının, savaşın yarattığı tahribata karşı sesini yükseltmek için, aynı duyguları paylaşan arkadaşlarıyla birlikte Dört Ayaklı Minare önünde ortaya koydukları insani haykırışları bir anda silah sesleriyle boğulmuştur. Tahir Elçi gibi bir barış sevdalısının katledilmesi ailesi ile birlikte tüm savaş karşıtlarını derin bir acıya boğmuştur. Tahir Elçi’yi katleden mermi çekirdiğinin hangi elde bulunan silahtan çıktığının bir önemi var mı? İki taraf ta ellerindek silahlı güçleri savaş alanına sürüp sonuç elde etmeye çalışmaktadırlar. Tahir Elçi, bu savaşın yarattığı maddi ve manevi tahribata karşı olduğu için, PKK barikatlarına yüz metre mesafede ortaya koyduğu barışçı eylemi hayatı ile ödemiştir. Tetiği çeken PKK li, bir polisi hedef almış iken acemiliği nedeni ile kurşun çekirdeği T. Elçi’ye isabet etmiş olabilir. Ya da o PKK li, barikatların arkasına gelmeyip, dışardan gazel okuyan bu aydın”müsveddesi”ni kasten hedef seçmiş olabilir. Aynı durum “devletin ve milletin birliği ve bütünlüğü” için görev yaptığına inanan görevli polis te, arkadaşını öldürdükten sonra önünden kaçıp gitmeye çalışan arkadaşının “katili”ni yaptığına pişman etmek için arkasından tabancasının tetiğini ard arda çekerken her seferinde namludan çıkan mermi çekirdeklerinden biri hiç istemeden T.Elçi’nin yaşamına son vermiş olabilir. Başka bir ihtimal de; kendince yaşamını ortaya koyup “vatanı ve devleti” için ölümü göze alan görevli memur PKK yi “terörist örgüt” olarak görmeyerek, bir anlamda “PKK ye destek olan! “ T.Elçi’ye ve onun gibi düşünenler gününü göstermek için, kasten namluyu T.Elçi’nin baş kısmına yöneltip tetiği çekmiş olabilir.
Son bir ihtimal de; devletin karanlık güçleri ile PKK içindeki karanlık güçler anlaşarak; Tahir Elçi’nin bilinen gerekçelerle ortadan kaldırılması kararlaştırılmış olbilir. Bunun içinde T. Elçi’nin Dört Ayaklı Minare önünde gerçekleştireceği protesto anını suikastın gerçekleşeceği yer ve zaman olarak belirlemiş olmaları ihtimal dahilindedir. İşte bunun kim tarafından yapıldığını perdelemek için: bu suikast kararını verenler T.Elçi’nin savaşın yol açtığı tahribata dur demek için gerçekleştirdiği eylem alanına yaklaşık yüz metre ötede PKK lilerin iki polis memurunu öldürmesini, bu eylemden sonra polis takibinden kurtulmak için, sanki T.Elçi’nin orada bulunduğundan haberleri yokmuş gibi, onun bulunduğu noktaya doğru koşmaları, bu sırada T.Elçi’nin “güvenliği” için orda bulunan polis görevlilerinin, sanki “katilleri” etkisiz hale getirebilmek için kaçan şahısları hedef alıyormuş gibi yaparak, önceden görevlendirilmiş bir kişinin, planlandığı üzere (bu şahıs polis veya PKK saflarında bulunabilir) hedef seçerek T.Elçi’nin yaşamına son vermek şeklinde olabilir. Evet, bu ihtimaller şimdi benim aklıma gelenler. Siz zihninizi zorlayarak, buna yeni kurgularla başka katkılarda da bulunabilirsiniz.
Söyler misiniz bu neyi değiştirir? Gerçek olan şu ki, T.Elçi savaşa karşı sivil bir aktivist olduğu için öldürüldü. O gün bir çok insanın yaptığı gibi, yaşanan bu savaşın yol açtığı tahribata dur demek gereği duymasa, orada da olmayacak, o kurşuna da hedef olmayacaktı. Bu nedenle çekinip korkmadan şunu açıkça ortaya koymak gerekir: T.Elçi’nin katilleri her ne kadar, bir zamanlar “silahlı mücadelenin zamanı geçti” “bu sorun savaşla çözülmez” deyip, silah bırakmamakta dırenen arkadaşlarını öldürmekten çekinmeyen, bu gün ise Kürt coğrafyasını yeniden savaş alanına çeviren “Kürd özgürlük hareketi” mensubu PKK militanları ise, o kadar da; “analar ağlamasın” siyasetinden vaz geçip, “terörizme karşı en iyi mücadele; top yekun saldırıdır.” diyerek Kürt kasabalarını, şehirlerini kuşatma altına alıp günlerce açlığa, susuzluğa, yıkıma maruz bırakan siyasetçilerdir de. T.Elçi’ye ve anısına sahip çıkmak öncelikle Kürtlere hizmet etmediği açık olan bu savaşı bir an önce sonlandırmak için aktif tutum almakla olur. Ona saygı; savaş karşıtı tutuma destek vermekle olur. Ona sevgi çocuklarımızın savaş alanlarında yitip gitmesine karşı çıkıp, her tür sivil itaatsizlik eylemi ile meydanlara dökülmekle olur. T.Elçi’yi kimin öldürdüğü üzerinden olayı tartışmak olsa olsa katillerini memnun eder. İsterseniz şöyle bir hatırlayın Hırant Dink’in katili Ogün Samat’ın belirlenip yakalanması neyi halletti? Bu nedenle asıl önemli olan savaş çığırtkanlarına dur demektir. Katilin kimliğinini belirleme ikinci planda gelir.
İsterseniz bir kez daha kendimize soralım; sahiden sizce T.Elçi’nin katili kim? Ahmet .....mi? Mehmet .....mi? Ogün S...t’mı ya da PKK mi? İktidarın silahlı timleri mi? Yoksa her sorunu silahla çözeceğine inanan ve bunun için de öldürdüğü insan sayısının çokluğu üzerinden kendisini güçlü gösterme yarışına giren vicdansızlar mı? Sizce kim?
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.12.2015
4.02.2015
19.08.2014
13.06.2014
9.06.2014
10.03.2014
26.01.2014
6.01.2014
2.01.2014
1.08.2013