Abdurrahman Dilipak
Bu benim için zor bir yazı oldu. Kaç kez sildim, yeniden yazdım, yumuşattım. Dudaklarımı ısırdım, elim titredi, utandım. Öfkelendim. Sonunda kuşa çevirdim. Buyurun sonuç bu:
Eba Müslim Horasani’nin o malum sözlerini tekrar hatırlatmak isterim: Onlar dostlarını uzaklaştırıp, düşmanlarını dost edindiler. Düşmanları dost olmadı, ama dostlarını geri kazanamadılar ve yıkılmaları mukadder oldu!
Beni ya da benim gibi düşünenleri dışlayıp, Rothchild’leri McKinsey’gilleri dost edinenler, bir gün bazı gerçeklerin farkına vardıklarında çok geç olabilir.
Hiç kimse la yüs’el değildir. Peygamberler dışında kimse masum da değildir. İstişare ayeti savaş şartlarında nazil oldu. Hem de Resulullah’ın ilk görüşü dışında bir görüş üzere karar verildiği halde. Kur’an-ı Kerim yapılan işi doğruladı.
Sahi ne oldu bize!. Siyasete soyunan kardeşler (Allah onları ve beni affetsin) siyasetin en temel “edeb”i olan, “düşman”a karşı “celadet” ve “cesaret”, “mazlum” ve “dost”lara, sıradan insanlara karşı “hilm” ve “tevazu” elbisesini giyinmeliler. Ne demişti Edeb-Alî, Osman Gazi’ye: “Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana. Güceniklik bize; gönül almak sana. Suçlamak bize; katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize; hüsnüzan sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana. Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.” “Milli” ve “Yerli” olmak için önce bu “alîedeb” şart.
Bu ahlakla ahlaklanmayanların oralarda işi ne o zaman!
Kuraldır: “Basın mensupları, kanaat önderleri, sivil sözcülerin genişletilmiş eleştiri hakkı, siyasilerin ve bürokratların artırılmış tahammül yükümlülükleri vardır.”
Ben darbe dönemlerinde darbecilere karşı bu sözlerle kendimi ve toplumu savundum. Kadere bakar mısınız, bugün bu sözleri kime söylemek durumunda kalıyorum. Birileri bazı gerçekleri unutmuş olabilir mi? Beni bilen bilir, birilerine olan, bırakın eleştirimi, düşmanlığım bile beni onlar için inşallah adaletsizliğe sevketmez! Kızsam da doğru söz ve işlerini desteklerim. Hele hele öyle, kişiler üzerinden kurum ve topluluklara karşı adaletsizlikten Allah’a sığınırım. Ben yaklaşık 50 yıldır, Hakk’ın ve halkın, atanmamış ve seçilmemiş sözcüsüyüm, onların gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olmaya çalışıyorum. Biri benim ismimin üzerini çizmek istiyorsa, çizsin, umurumda değil, hiç olmadı, olmayacak da. Ben bu işe destek verirken ne siyasi bir talebim oldu, ne memuriyet istedim ve de menfaat kapısı olarak kullandım bu kapıyı.
Bazı AK Partili belediyelerde, bazı bakanlıklarda, kamu kuruluşlarında birilerinin adamı olmadığı, olanlara göz yummadığı için baskıya uğrayan, tehdit edilen, taciz edilen bir sürü eleman var. İftira ediyorlar. Tecrit uyguluyorlar. Hiçbir iş verilmeden bankamatik memura dönüştürülen personeller var. Kimi bakanla, kimi başkanla tanış diye kendini konumlandırıyor. Kiminin arkasında milletvekilleri var. Sırtını dayadıkları biri var işte. Birini orada istemiyorlarsa, ya da kendi cemaatlerinden birini getireceklerse, tıpkı FETÖ’cüler gibi sürekli soruşturma açarak caydırmaya, yıldırmaya çalışıyorlar. Sorumlusu olmadığı işlerden dolayı suçlanıyorlar, zimmet çıkartılıyor.Yargıya da gidemiyorlar. Niye, partiye zarar verirmiş.. Sendika da çaresiz, onlar da sorun çıkartmak istemiyor. Avukat kendi partisine karşı dava açmak istemiyor. CHP’li avukat mı tutsunlar. Bu tür haksızlıklara uğrayanlar artık MHP’li sendikalara gidiyorlar.
Mesai dışında TÜGVA’da çalışanı da var, annesi AK Parti Kadın Kollarında çalışanı da bunlardan. Ben de her şeye rağmen mücadele, sabır diyorum. “Urvetül Hasene / Güzel bir örnek” olmak zorundayız. Ankara’da bir yerlere haber veriyoruz, bir ilerleme olmuyor. Merkezdekiler de hayali, gerçek dışı suçlamalarla işi savsaklıyorlar.
Bunlar oluyor da, insanlar davasından vazgeçiyor mu? Bazıları dökülse de, genelde hayır. Üzülüyorlar ama hep bir umutla bekliyorlar. Sabırla direniyorlar. Bu gençler artık daha fazla kurda kuşa yem edilmese.
Bakın FETÖ hakkında bana bilgi getiren ve benim savcılıklara, Ankara’ya ulaştırdığım kaç kişi sudan bahanelerle görevlerinden uzaklaştırıldı, haklarında davalar açıldı. Hâlâ davası devam edenler var. Ama bunlardan hiç biri mahkûm olmadı.
Değil mi ki, sonunda Allah’ın dediği olacak, ne gam!. O bizi sabredenlerden, şükredenlerden ve direnenlerden bulacak. Herkes yaptıklarının hesabını verecek elbette bir gün! Kimse rızkından az ya da çok yiyemez. Ecelinden sonra ve önce de ölmez. Bu insanlar için olduğu gibi örgütler için de böyle.
Bizimkisi de dert mi, ben durumu daha beter olan Ankara’da CERN’de doktorasını yapmış atom fiziği uzmanı tanıyorum. Sorarsanız DDK Başkanında dosyası var.
Bizim Akit TV’de Tıbbı Nebevi programı yapan Dr. Muammer Yıldız bir-iki olay anlattı, utancımdan yerin dibine girdim. Bu birileri var ya, o birileri, “ısırıcı melikler”in torunları, Belam’ın, Şeddat’ın, Karun’un mirasçıları bunlar. Bunların itibar görüp, başkalarını ezip geçtikleri mekânlardan “rahmet melekleri” uzaklaşır ve “azab melekleri” gelir.
Reis be, biliyorum “yalnız” adamsınız, kalabalıklar içinde yapayalnız. Sizin güvendiklerinizden bazıları güveninizi kötüye kullandı ve sizin adınızı kullanarak çirkin işler yaptılar. Sizin için dua ediyorum ki, Allah sizi bunların şerrinden emin eylesin.. Bunların bazıları tam da, “Vay o namaz kılanların haline” diye başlayan ayetin muhatabı olan bir ahlak zafiyeti içinde. Bazıları tarikat iltisaklı görüntüde. Rivayet olunur ki; Karun, Hz. Musa ve Hz. Harun’dan sonra Tevrat’ı en iyi bilen kişi idi.
Biliyor musunuz, hani 28 Şubat’ta evim haczedilmişti ya, şu Güven Erkayadavasında. AİHM “dostane çözüm” için çağrı yapmıştı. Allah razı olsun, siz Davutoğlu’nu arayıp, “çözün bu işi” demiştiniz. Emine hanım da evimize gelip destek vermişti. Sonra ne oldu biliyor musunuz, Davutoğlu bizi AB işlerinden sorumlu bir daire başkanına yönlendirdi. (O zat yakın zamana kadar Güney Afrika’da büyükelçi idi.) Sembolik bir tazminatla davanın sonlandırılması konusunda bir belge imzalamamızı istedi. Avukatım Salih Döğücü ile “olmaz” dedik. O iş öyle kaldı. AİHM’den aldığımız kararla yargılamanın yenilenmesi yoluna gittik, Yargıtay, tashihi karar derken 2017 sonunda evimi geri alabildim. Yargılama gideri ve manevi tazminat için Adalet Bakanlığı da sembolik bir tazminat ödedi. 16 yıl sonra davam sonuçlanabildi. Bana verilen tazminatın, bu hatalı kararın sorumlularından tahsili için “rücu” talep ettik, ama o da gerçekleşmedi. Size tekrar tekrar bu konuyu iletmek istemedim, ama işler böyle oluyor..
Benim yaşadıklarım çok sıradan şeyler. Güler geçerim. Şimdi dert edindiğim için, ya da şikâyet babında değil, benim kendi ailemde yaşadıklarımdan sadece basit birkaç küçük örnek, misal olsun diye yazıyorum. Başka insanların dertlerini dinleyince aslında bunları yazıyor olmam bile bana ağır geliyor.
Anlatılacak daha o kadar çok şey var ki! Bunları geçtim, benim için dert değil. Ben bu yola çıkarken bunların hepsini göze alıp çıktım. Sadece siz bilin istedim. Başkalarının yaşadıkları benim yaşadıklarımla kıyas bile edilemez.
Size ulaşamayan her seviyeden ve her yerden, her kesimden birçok insan beni hep size ulaşmak için bir “kapı” olarak gördü. Böyle bir “kapı” yoktu aslında. Bunu onlara söyledim. Yardımcı olabildiğim kadar olmaya çalıştım. Kimi zaman, doğrudan idareden birilerini aradım, kimi zaman Hasan Doğan, kimi zaman Yalçın Topçu, kimi zaman DDK üzerinden size mesajlar ulaştırmaya çalıştım.. Herkes çok yakın iletişim içinde olduğumuzu sansa da bir yıldır konuşmak için hiç fırsat olmadı. Oysa anlatmam gereken birçok olay vardı.
Derdim şu: Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Benim katlanmak zorunda olduğum güçlükler bir başkası için baht kaynağı olsun, emsal ve örnek teşkil etsin diye bunları yazıyorum. AK Parti, içindeki AKP’lilerin sırtına yüklediği bu kamburdan kurtulmadan rahata kavuşmayacak. Bu etrafınızdaki menfaatperest, laf dinlemez siyaset ve bürokrasi bezirgânlarından yakanızı kurtarmazsanız, Allah’ın yardımı bize ulaşmaz. “İçimizdeki beyinsizler” yüzün bir helak gerçekleşebilir. “Allah o zaman işlerimizi sarp dağlara sardırır”.
Talut – Calud’u hatırlayın. İçimizden çoğu o “içme” denilen “zehirli su”dan kana kana içtiler. Şimdi tevbe zamanıdır. Şimdi Davud’un sapanını ele alma zamanı. Geç kalmadan.
Şikâyet değil, ama siyasette olması gerekenler üzerine yarın da yazmaya devam edeceğim. Daha yazacak çok şey var zira.
Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022