Abdurrahman Dilipak
Birileri Kılıçdaroğlu’nun gücünü anlayamıyor. Hani kumarbazların bir sözü var, “Kumarda kaybeden aşkta kazanır” diye. Kılıçdaroğlu seçimi kaybetse de kurultayda kazanır! Son kongrede de sürpriz olmadı, Kılıçdaroğlu yine kazandı.. “İstanbul dükalığı” her zaman her partide, her seçimde ağırlığını koyar ve sürpriz yapabilir. İstanbul’da vali olmak da belediye başkanı olmak da il başkanı olmak da bir ayrıcalıktır. Tek bir CHP yok artık, tek bir AK Parti, MHP olmadığı gibi.
Bizde, Mustafa Kemal’den başlayarak, genel anlamda partilerin genel başkanları yok, onların kurucu, ideolog liderleri var. Hepsi de “Tek adam”dır. “Ulu önder”dir. “Başöğretmen”dir. Genel olarak la yüsel’dirler. Bu özellikleri kesbi değil, vehbidir! Onun için genel kurullarında Ortada Türk bayrağı, bir tarafında Mustafa Kemal’in resmi, öbür tarafta liderin resmi vardır.
Kılıçdaroğlu koltuğunu garanti altına almak istiyorsa, bir şekilde ötekileri kendine saldırtması gerek. Kendi içindekileri ise dağıtması gerek. 3. Gruba ise gülücük göndermesi gerek. AK Parti’nin salvoları CHP içindeki birlik ve dayanışmayı artırır. Bunun için Siyonist semitikler, anti semitik hareketleri kendileri üretebildikleri gibi, kontrol dışı hareketleri provoke ederek mayınlı alanlara çekmek isterler. Dış tehdit iç dayanışmayı artırır. Ama iç tehdit yakıcı-yıkıcıdır. Onun için onları bölerek yönetmeniz gerek. Hepsi birbirine karşı olunca kendi içlerinde nötralize olurlar ve aynı zamanda kendi meşruiyetlerini garanti altına almak için dış tehdide karşı radikal bir şekilde bütünü savunurlar.
Temelsiz bir direği ayakta tutmak istiyorsanız, en az onu dört taraftan farklı yönlere çekmeniz gerek.
Kılıçdaroğlu bu direk gibi dimdik ayakta. Ve çok garantili bir konumda, çünkü 8 taraftan çekiliyor.
Kılıçdaroğlu, karizması, filozofisi, kadrosu ile çok güçlü olsa, bu grublardan kendini fazla rahatsız eden birkaçını devre dışı bırakabilir. Ama şimdi buna da gerek yok. Hepsi çok zayıf ve uğraşmayı değmez. Birilerinin içeride daha çok temsilci sokması gerekiyorsa onların daha çok çalışması gerekecek ama, hiçbir zaman bütünü kontrol edemeyecekler. Çünkü diğerleri bunu kendi varlıklarına yönelik tehdit olarak görecekler ve birlikte karşı çıkacaklardır. Bu durum herkes için geçerlidir. Merkezde kim daha güçlü olursa, diğerleri birlik olup ona karşı çıkacaklardır.
Kılıçdaroğlu çok güçlü değildir ve gücü buradadır. Çünkü, hepsi bir gün uygun bir konjonktürde, gücü eline geçirip merkezi ele geçirme hayali kurar. Bu gerçek olmasa bile, bugünkü şartlarda onlar bu düşman kardeşler koalisyonunda kendilerine yer bulabileceklerdir. Bu grubların her biri, ötekilerin herhangi birinin merkezi ele geçirmesini istemedikleri için Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alacaklardır. Kılıçdaroğlu’nu görevden alacak biri varsa bir gün, o kendileri olmalıdır çünkü.
Kılıçdaroğlu konumunu güçlendirmek için her zaman dışarıdan yeni katılımlar sağlaması, kendini yenilemesi gerekmektedir. Onun için de 3. şahıslara karşı daha anlayışlı, güler yüzlü olması gerek. Bu anlamda, HDP, İyi Parti, Saadet, Gelecek fark etmez.
Bugün kaç CHP var derseniz, Ak saçlılar. Geleneksel, muhafazakar sol. Yaşlılar. Sayıları her geçen gün azalıyor. 2. Grubta Kemalist sol grub. Aslında her CHP’li genetik olarak Kemalist’tir. Ama bunu kendileri için ana mihver kabul eden orta yaşlı bir kesim var. Sosyalist, Devrimci, Radikal sol birlik olmasalar da blok olarak ayrı bir kanat. Bunların karşısında Liberal, Demokratik, Euro sol başka bir kanat var. Bunların Atatürkçülüğü Muasır Medeniyetle ambalajlanan batıcı bir anlayıştır. Sol Kemalistler ise, Merkez Sol ayrı bir kanat. Çevreci, Gezici, Z kuşağından ılımlı, genel anlamda her şeye karşı bir sol grub var. Bunlar 68 kuşağı’ndan farklı ve genç bir grub. Bir de, Alevi, azınlıklar, farklı özelliklere sahip sol var. CHP’nin en büyük zaafı bir özeleştiri yapamamasından, toplumun inanç, tarih ve geleneği ile olarak tarihten gelen riskleri ile yüzleşememesinden kaynaklanıyor.
CHP için Kemalizm, hem imtiyaz, hem risk. 1900’lerin başındaki inkılabçı bir hareket, bugün muhafazakar zemine kaydı. CHP önümüzdeki 3-5 yıl içinde felsefi anlamda ve buna dayalı olarak sosyolojik anlamda ciddi bir kayıp yaşayacak. 19.YY sonlarında, savaş yıllarında, kapitalizm, komünizm ve faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla 21.YY açıklamak mümkün değil. Esasen bu durum bütün siyasi hareketler için geçerli. Bir de 1950’ye kadar devam eden Tek Parti dönemi ve o geleneğin devamı olan “Darbeler dönemi” var. Bu şartlarda CHP bundan daha fazla olmaz.
CHP’nin yumuşak karnı Batının desteklediği Alevici örgütler, Kürtçü örgütler. Hem Ulusalcılar, hem de ideolojik ve politik açıdan Batı ile iç içeler. Mesela, PKK ve PYD’nin desteklediği HDP ile batılıların istediği gibi “Yerel yönetimlerde özerklik şartı” belgesi üzerinde mutabık kalmış gibi gözüküyorlar. CHP açısından hem 19.YY sonu siyasi ideolojine bağlı kalacaksın, tek parti dönemi uygulamalarını bir kambur gibi sırtında taşıyacaksın, hem de ulusalcılıktan söz edip ınkılabçı çağdaş kalıp Z kuşağı ile geleceği inşa edeceksin. Bu mümkün mü?
Geçen Dr. Hasan İleri bunu yazmış, zamanında Mustafa Kemal’in dünün Z kuşağını yanına aldığını ama bugün CHP’nin Z kuşağına verecek mesajı olmadığını söylemişti. Yani CHP’nin yaşlıları artık siyaset dışı kalıyor, gençler ise siyasetten uzaklaşıyorlar. Geçmişten kopuk, geleceği olmayan bir yolculuk nereye ve ne zamana kadar gidebilir ki? Bu mesele aslında diğer partilerin de meselesi. Kökü mazide olan ati olmadan, toplumun inanç, tarih ve geleneği ile kucaklaşmadan, yabancıların, global egemenlerin yerli işbirlikçileri ile kol kola girerek, Teo politik, Jeo politik, Jeo stratejik, avantajlarını görmezden gelerek “Yarınki Türkiye”yi inşa etmek mümkün değil. Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022