Akın ÖZÇER
Le Mondebugün (8 Ekim) tırnak içindeki başlık altında bir başyazı (éditorial) yayımlamış bulunuyor. Başyazı, “Türkiye’nin Suriye politikası çifte trajediye yol açtı; biri bölgesel, diğeri iç” cümlesiyle başlıyor. “Bu, aynı zamanda bu politikaya önce Başbakan, Ağustostan bu yana da Cumhurbaşkanı olarak ilham kaynağı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel başarısızlığı” diye devam ediyor. Başyazıya göre, “son 24 saat içinde Suriye ve Türkiye topraklarında meydana gelen olayların başlıca dersi –ki daha çok var- bu.”
Yukarıda özetlediğim başyazının başlangıç bölümü iri puntolarla spotta yer alıyor. Bizler Çözüm Süreci devam ederken HDP’nin Türkiye’deki Sokak olaylarını teşvik etmesine bir türlü anlam veremezken Le Monde bunu böylesine doğal bir olaylar zinciri olarak aktarıyor.
Başyazı, “çoğu Suriyeli Kürtler aylardır İslam Devleti’nin (ID) tanklarına ve ağır silahlarına direniyor” ama “dün başta ABD olmak üzere ID karşıtı koalisyonunun hava bombardımanına karşın çöküyor” diyor. Şöyle devam ediyor: “Kobane’nin düşmesi ID’ne büyük bir koz verecek: Türkiye-Suriye sınırı boyunca uzanan yolun büyük bir bölümünü kontrol edecek. Büyük bir toprak parçasını eline geçirecek”. Başyazıya göre, hal böyle olunca, “zenginliğinin kaynağı olan kaçakçılık faaliyetlerini arttıracak.”
Bu noktada yanıtlanması gereken iki soru var. Birincisi, bu kaçakçılık -ki Türkiye’dekilerle yapılıyor kuşkusuz- hükümet tarafından engellenmiyor mu, engellenemiyor mu? Yoksa bu kaçakçılık bir şehir efsanesi mi? Bilmiyorum.
İkinci soru –ki bana biraz daha tuhaf geliyor- İD’nin zenginliği Irak’ta ele geçirdiği petrol kuyularından, bankalardan, topladığı vergilerden değil de, bu kaçakçılık faaliyetlerinden mi geliyor? Gazete, ID’nin zenginliğini bütünüyle bu faaliyetlere bağlıyor. Aynen şu ifadeyle: “kaçakçılık faaliyetleri ID’nin zenginliğini sağlıyor (les trafics de contrebande qui assurent la richesse de l’EI) Böyle olabilir mi? Sanmıyorum, kaçakçılık faaliyetleri önemli boyutlarda olsa bile bu imkânsız.
Başyazı ayrıca hava bombardımanlarının etkisizliğine işaret ediyor. “Uluslararası koalisyon ID’ni yeneceğini iddia ediyor ama açık alanda ilerlemesini bile durduramıyor.” Bu, kuşkusuz herkesin katılacağı doğru bir saptama. Cumhurbaşkanı Erdoğan da sürekli bombardımanların ID’ni durdurmaya yetmeyeceğini, kara harekâtı gerektiğini söylüyor. Peki, bu harekâtı kim yapacak?
Böyle bir harekât yapılacaksa, Birleşmiş Milletler’in ID karşıtı koalisyonun kara birliklerinin görev talimatlarını (mandate) belirlemesi gerekiyor. Bir ülke (örneğin Türkiye) tek yanlı olarak kara birliklerini yabancı bir ülkenin (Suriye) topraklarına göndererek duruma müdahale edebilir mi? Böyle bir müdahalede saldırgan konumuna düşmek bir yana, arazideki uzun sınırı boyunca kendi askerlerinin canları pahasına ID’ye karşı bir cephe açmak durumunda kalmaz mı?
Bir başyazı kaleme alındığında, konunun tüm veçheleri değerlendirilir ama Le Monde öyle yapmıyor. Türkiye’yi ve daha da önemlisi askerlerimizin canlarını hiçe sayarak şöyle devam ediyor: “ Türkiye müdahale etseydi muharebenin fizyonomisi değişik olurdu. NATO’nun en güçlü ikinci kara kuvvetlerine sahip. Bölgesel olarak askeri bir süper güç; Türk ordusu sınır boyunca Kobane’nin karşısında tanklarını konuşlandırdı. ID tanklarının pozisyonlarını çoktan nötralize edebilirdi ama bir obüs bile atmadı.”
Başyazı Türkiye’nin bu konudaki hareketsizliğini şuna bağlıyor: “ Türkiye, Suriye sınırında özerk bir bölge istemiyor. Çünkü böyle bir bölge PKK (…) için bir sıçrama tahtası olabilir.” Bu saptama yanlış değil -eleştirilebilir elbette- hükümet cephesinden bu yönde açıklamalar da yapılıyor ama Suriye’de özerk Kürt bölgeleri “sorunu” olmasaydı eğer, Türkiye Kobane’ye gerçekten müdahale eder miydi? Sanmıyorum. Etseydi, bu defa haklı sayılabilecek başka türlü eleştirilere maruz kalmaz mıydı?
Başyazı, bununla yetinmiyor, Türkiye’nin İD’yi PKK’ye tercih ettiğini ileri sürüyor. Bunu ID militanlarının sınır ötesine geçişine uzun süre göz yumduğuna yönelik iddiaları tekrar ederek yapıyor. Dün HDP’nin çağrısıyla Türkiye’de meydana gelen ve can kaybına yol açan protesto gösterilerini de buna bağlıyor. Böyle bir tercih varsa, PKK çizgisindeki Kürtlerin protestoları anlaşılabilir duruma geliyor kuşkusuz. Ancak Çözüm Süreci’ne kararlılıkla sahip çıkan ve bunu defalarca yineleyen bir hükümetin böyle bir tercihte bulunması mümkün olabilir mi? Sanmıyorum.
Başyazı, bu durumun örgütle savaşı tekrar başlatabileceğine ve “Erdoğan’ın PKK ile cesaretli müzakere girişimini torpilleyebileceğine” dikkat çekiyor. PKK cephesinden gelen Çözüm Süreci’nin sona erdiğine ilişkin açıklamalar bu saptamaya haklılık katıyor. Ama ID tercihinin sadece çözümü engellemek isteyenlerin ortaya attığı bir uydurmaca olma olasılığı yok mu? Öyle olduğunu sanıyorum.
Başyazı Türkiye’nin koalisyona fiilen katılımını Esat’ın düşürülmesi koşuluna bağladığını ve bunun şantaj olduğunu öne sürüyor. Bu koşulun ayrıca bölgeyi ve Türkiye’nin kendi içini karıştırabilecek irrealist bir politika olduğunu vurguluyor. Başyazıdan çıkan “ya ID’ne kara harekâtı, ya da çözüme elveda” sonucu bana tuhaf geliyor. Böylesine mantıksız bir seçenek Türkiye’nin kaderi olmasa gerek.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Maduro’nun tartışmalı seçim zaferi
24.05.2018 - ETA artık yok
9.02.2018 - ETA makas değiştirirken
24.04.2018 - Brezilya’nın utancı
11.04.2018 - NATO’nun bozgundan hara-kiri ‘ye açtığı yelken
28.03.2018 - NATO’nun Afrin bozgunu
22.03.2018 - Macron nasıl bir reform peşinde?
15.03.2018 - Fransa’nın Suriye’de ne işi var?
1.02.2018 - Adalet Divanı ABD’yi nasıl mahkûm etmişti?
7.02.2018 - Brezilya darbesinde son aşamaya doğru
31.01.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
mustafa ekici
mustafa armağanında yazılarını eklemeniz çok iyi olmuş.. teşekkürler düzce haber!