Akın ÖZÇER
Aylin Hanım arkadaşının gönderdiği iletinin ekine tıklıyor. Youtube’un “son vesayet” başlıklı kısa videosu açılıyor. Ekranda, üzerlerinde siyasi partilerin işaretleri yazılı atletlerin yarışa hazırlandıkları görülüyor. Göğsünde “AKP” yazılı olan gür sakallı atlet diğerlerinin birkaç adım önüne geçiyor ve öndeyken elindeki tabancayı ateşleyerek yarışı başlatıyor. En önde koşarken solundan gelen HDP’yi, ardından arka taraftan sıkıştıran diğer atletleri tabancasıyla vurarak yere seriyor ve finişe hızla yaklaşıyor. Yarış İngilizce sunuluyor, ekranın üzerinde yine İngilizce “yeni rekor” diye yazıyor. Gür sakallı yarışmacı bu başarısından ötürü YSK tarafından kutlanırken, üzerinde “adalet” yazan bir tabela da yere yuvarlanıyor.
Bu video görüntülerine bakılırsa, AK Parti önümüzdeki genel seçimlerde diğer partilerle eşit koşullarda yarışmayacak; -son günlerde HDP ve diğer partilerin bürolarına yapılan saldırıların AK Parti tarafından düzenlendiğini ima edercesine- siyasi rakiplerini silah dâhil her türlü hileyle engelleyecek ve anketlerde öngörülen sandık zaferini böyle kazanacak.
Aylin Hanım arkadaşları ile AKP’nin neden bir türlü alt edilemediği konusunu tartışmış belli ki; “çok doğru” diye mırıldanıyor ve videoyu aceleyle yazdığı bir mailin ekine takıyor, sonra da bir iki tıkla tüm arkadaş gruplarıyla paylaşıyor. Kendisi yabancı bir liseden ve İngilizce eğitim veren saygın bir üniversiteden mezun olmuş orta yaşlı modern bir kadın. Hali vakti yerinde, sık, sık yurt dışına tatile gidebiliyor ama üniversite yıllarından bu yana Sol’a yakın duruyor ve sürekli kendisi gibi Sol’da olduğunu düşündüğü CHP’ye oy veriyor. Ama bu defa arkadaşlarına, Türkiye’yi “dinci” bir faşist diktatörlüğe götüreceğine inandığı AKP’nin durdurulması için, gerekiyorsa, üniversitedeyken düşman bellediği MHP’ye, hatta bir dönem kapatılmasını hararetle savunduğu “Kürtlerin partisine” emanet oy verebileceğini söylüyor.
Aylin Hanım, toplumumuzun benim de içinden geldiğim yabancı dil bilen, yurt dışını tanıyan, Batı tarzı yaşantıyı içselleştirmiş modern kesimini temsil ediyor. Aramızda onlardan çok var. Binnaz Toprak başta olmak üzere kimilerinin “endişeli modernler” olarak tanımladığı toplum kesiminden söz ediyorum. 60’lı, 70’li yıllarda bizleri yabancı okullarda okutan ailelerimizle birlikte değerlendirecek olursak, bu kesimin hayatta olan 3-4 kuşaktan oluştuğunu söylemek mümkün.
“Kayıp” olarak nitelediğim bu kuşaklar için modern olmak büyük ölçüde giyim kuşamı, modası, müziği ve tüketim biçimiyle Batılı yaşam tarzını benimsemek anlamını taşıyor ki bunun için dinsel dogmaların aşılmış, laikliğin de içselleştirilmiş olması gerekiyor doğal olarak. Atatürk’ün demokrasinin dünyada yaygın olmadığı 20’li, 30’lı yıllarda gerçekleştirdiği reformlar ve karşılığında örnek aldığı Batı ülkelerinden gördüğü övgüler de dikkate alınacak olursa, modern olmayı böyle algılamanın en azından 1950’lere kadar pek yadırganacak tarafı yoktu aslında.
Sözünü ettiğim dönemde orta sınıftan gelenler için de toplumun “crème de la crème” denilen üst kesimine dâhil olmanın yolu böyle bir eğitim almaktan geçiyordu. Durum 50’lerden bu yana değişmeye başladı ama bu kesim toplumun cahil ve yoksul çoğunluğu ile Molière ’in ünlü piyesinde soylulara özendiği için dalgasını geçtiği “bourgeois gentilhomme” türü zengin ama eğitimsiz, görgüsüz, güzel ve aksansız konuşmayı bilmeyen muhafazakâr varsıl kesimine hâlâ tepeden bakıyor. Piyesin kahramanı olarak alay konusu olan Bay Jourdain’in aslında Kral XIV. Louis’nin düzenlediği şaşalı kabul törenine gereken ilgiyi göstermediği için gururunu kıran dönemin Osmanlı Büyükelçisi Süleyman Ağa’yı temsil ettiği dikkate alınacak olursa, bu tepeden bakışın Batı’nın Türkiye’ye yaklaşımını yansıttığını söylemek de mümkün.
Kabul etmek gerekir ki Türkiye’nin demokrasinin dünyada 50’lerden bu yana geçirdiği evrimi hâlâ yakalayamamış olması esas itibariyle toplumun kendisini kremanın kreması gören bu kesiminin evrensel demokrasi ilkelerini benimseyememesinden kaynaklanıyor. Pozitivist bir yaklaşımla mutlak doğruya sadece kendisinin sahip olduğunu düşünen ve böyle düşündüğü için demokrat olamayan bu kesim, AK Parti karşıtlığı üzerinden iktidara gelebilmek için akla ve mantığa aykırı olanlar dâhil her şeyi yapmaya, desteklemeye hazır görünüyor. Bu nedenle de temsil ettiğini öne sürdüğü Batılı değerlere sürekli ters düşüyor ve “kayıp” nitelemesini bu nedenle hak ediyor.
Kırılma noktası Helsinki
Çağdaş uygarlığı temsil eden Batılı değerlere sahip olmak artık giyim kuşamı, modası, müziği ve tüketim biçimiyle Batılı yaşam tarzını benimsemekle eş anlamlı değil. Bir kere, demokrasi mutlak doğrunun var olduğu varsayımına dayanmıyor. Eğer öyle olsaydı toplumları mutlak doğruya sahip olan bilim insanları yönetir, sandığa da hiç gerek kalmazdı.
Bu kesim “alaturka” değil gerçekten modern olsaydı, öncelikle Batılı değerlerin üzerine inşa edildiği evrensel demokrasi standartlarını yüzde yüz içselleştirir ve 2002’de küçümsediği muhafazakâr kesimin iktidara taşıdığı AK Parti’nin Kopenhag ölçütlerine uyum bağlamında gerçekleştirdiği siyasi reformları alkışlardı.
Ne var ki 1999 Helsinki Zirvesi ile başlayan Kopenhag ölçütlerine uyum sürecinde asıl sorun çıkaran bu kesimdi. Onlara göre, Osmanlı’dan bugüne kadar gelen 150 yıllık Batılılaşma öykümüz, Cumhuriyet’in kurulması, Atatürk reformları, kadınların seçme ve seçilme hakkını Fransa’dan önce kazanmış olması, Türkiye’nin Avrupa vokasyonunun açık bir göstergesiydi. 1950’lerden beri tüm Avrupa kuruluşlarının olduğu gibi AB’nin de doğal üyesi olmalı; başka bir deyişle -demokrasi açığı da olsa- üyeliği için “Türkiye’yi bölecek” bu tür koşullar öne sürülmemeliydi.
Bu açıdan bakıldığında, toplumun üst kreması olan modern kesiminin bu alaturkalığını tüm çıplaklığıyla ortaya çıkaran Helsinki sürecinin bir kırılma noktası oluşturduğu kanısındayım. Çünkü katılım ortaklığı belgesinde demokratik ölçütler birer birer sıralandığında, itirazların büyük bölümü muhafazakâr değil de modern kesimden gelmiş ve bu kesimde kaçınılmaz bir ayrışmaya yol açmıştı.
Benim gibi düşünenler için Batılı bir eğitim almış olmak, öncelikle Batı değerlerinin üzerine inşa edilmiş olduğu demokratik standartları benimsemek anlamına geliyordu. Bir ülkenin AB üyesi olması için bu standartların karşılanmasını savunmak da, ister istemez, Batı tarzı yaşam biçimini benimseyen ama ana dilde eğitim, askerin siyasete müdahalesinin yasaklanması, mevcut anayasanın demokratik olmayan kırmızıçizgilerinin kaldırılması gibi demokrasinin olmazsa olmaz koşullarına karşı çıkanlarla araya mesafe konulmasını gerektiriyordu.
Son on yılda meydana gelen siyasi gelişmelere bakıldığında, modern kesim içinde meydana gelen bu ayrışmanın keskinleştiği görülüyor. AK Parti iktidarına karşı düzenlenen Cumhuriyet mitinglerinde AB karşıtı sloganlar atılması, 27 Nisan e-muhtırası, Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararı, AK Parti’ye kapatma davası açılması ve nihayet Çözüm Süreci’ne karşı çıkılması alaturka modernlerle aramızdaki mesafenin kolay, kolay kapanmayacağını gösteriyor.
Aylin Hanım’ın arkadaşlarıyla paylaştığı son video, Türkiye’nin yeni bir anayasa ile toptan çözmesi gereken demokrasi sorunlarını, nefretle yaratılmış “AKP canavarını” sandıkta öldürmek suretiyle en azından belirsiz bir döneme kadar ötelemeyi öneren bir tür güldürü içeriyor. O güldürü trajik bir gerçeğe işaret ediyor aslında. O da canavarı öldürdükten sonra geriye, alaturka modernlerin nefret duygularını tatmin etmek dışında, Türkiye’nin devasa sorunlarının çözümüne ilişkin somut hiçbir şeyin kalmıyor olması.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018