Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Böyle mi devam edeceğiz?
29.03.2011
2062

Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Toplumsal mutabakatlara ilişkin derin sorunlarımız var, Kürt sorunu, yasakçı laiklik uygulamalarının yarattığı taraflaşma bu açıdan ülkenin değişmeyen meseleleri arasında yer alıyor. Ve bu meseleler toplumsal dokuda tahribatlara yol açıyor.

Kaldı ki toplumsal dokumuz zaten çok parçalı. Farklı cemaatlerin birbirine değmeden yan yana yaşadıkları Osmanlı'nın milletler sistemi âdeta yeni bir yüzle devam ediyor.

Velhasıl "cemaatçi bir siyasi kültür"e sahibiz, cemaat içi dayanışma, cemaatler arası kuralsız yarışma siyasi anlayışımızın temelini oluşturuyor. Böyle olunca eylem ve arayışlarımızda "ilke" yerine "fayda" daha önde yer alıyor.

Bunların sonucu ve bunlara ek olarak otoriter bir devlet geleneğine sahibiz, askerî kurumun ülke idaresinde oynadığı rol köklü...

Bu tür sorunlara sahip toplumların kendilerini değiştirme, çağın koşullarına uyum kabiliyetleri sınırlıdır.

Türkiye de bu tür sorunlara sahip toplumlardan biridir...

Tüm yakın tarihimiz, aslında "kendi sorunlarımızla baş etme, bu sorunları yönetilebilir bir şekle sokma ve çağın dinamiklerine ayak uydurma çabaları" içinde geçti.

Bu ülkede kimi devlet kurumları ve aktörlerinin, kimi akımların, kimi insanların bölünme endişesinden dem vurması boşuna değil.

Anlamaya çalışarak bakarsak belki de bölünme endişesi belleğe yer etmiş bir tutunma kavgasının ve karşı karşıya bulunan risklerin ifadesi...

Evet, Türkiye bu tür yapıya sahip ve bu yapıyla baş edebilen nadir ülkelerden biri...

Son yıllardaki değişim dalgası bu yapının tashih edilmesi, bir ölçüde düzeltilmesi çabası olarak ele alınabilir. Ne var ki düzeltme çabasına faydacı zihniyet hakim olunca toplusal, siyasal hastalıklar da yeniden üreme sansı buluyor.

Ergenekon davası etrafında gözlemliyoruz bu çift yönlü gelişmeyi...

Bu durumda önümüzdeki soru şudur:

Böyle mi yaşamaya devam edeceğiz?

Eski bir ceketi ters yüz ederek giyen düşkün aristokratlar gibi sorunlarımızı ters yüz ederek, onları yönetilir hâle getirerek mi durumu idare edeceğiz?

Tarih her zaman bizim için çağa uyum ve sorunlarımızla didişmeden ibaret bu tutunma çabası mı olacak?

Olanı hep geriden takip eden, hep endişe içinde olan, hep kendi sorunlarına gömülü bir toplum olarak mı kalacağız?

Yoksa tarihî bir devrimi gerçekleştirerek tüm kalıcı sorunları, devletten topluma uzanan cemaatimsi hastalıkları geride bırakmayı başarabilecek miyiz?

Bu sorulara kestirme yanıt vermek kolay iş değil.

Değil mi ki bu ülkede tarihçisi, sosyal bilimcisi bile yıllardır bizim neden böyle olduğumuz, farklı olduğumuz sorusuna eğilmiştir.

Değil mi ki bu ülke 1650'lerden itibaren, 350 yıldır kendi sorunlarından başını alıp yukarı dikememiş, yukarıdan aşağıya bakamamış, bunu yapabilecek siyasetçi, kültür adamı, bilim adamı olarak pek az ürün verebilmiştir.

Bunca zaman geçiyor, yıllar akıyor, hâlâ, entelektüellerimizle bile "sorunlara yönelik değiliz", hâlâ "sorunlar üzerinden siyaset yapıyoruz"...

Umarız seçim sonrası, anayasa tartışmaları, Ergenekon süreci yeni hamleyle ilke, hukuk ve katılıma daha çok kapı aralar...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar