Ali BAYRAMOĞLU
Önceki gün bir kısmı Taksim Platformu üyesi ve bir kısmı Gezi Parkı gençlerinden oluşan bir grup Başbakan'la görüştü.
Her ne kadar Gezi olaylarının, Taksim meselesinin temsilini tekel altında tutmaya çalışan, maksimalist taleplerle işi yokuşa süren, genel siyasi direniş ve mücadele fikrini hep önde tutan kimi sol örgütler bu görüşmeyi siyasi iktidarın halkla ilişkiler faaliyeti olarak ilan ettiyse de, ortaya pekçok açıdan önemli bir sonuç çıktı.
Başbakan bu görüşme sırasında ve görüşme sonrası 'referendum' kelimesini telaffuz etti.
Dün Belde Başkanları Toplantısı'nda şunları söylüyordu:
'Akşam gelenlere 'Bu konuda bu kadar hassas mısınız?' dedim. Peki, o zaman plebisit yapalım, yani referandumun değişik bir şekli. Biliyorsunuz, referandum sadece Anayasa değişikliklerinde yapılır. Ama plebisit, o ildeki belediyenin yapabileceği bir uygulamadır. Yani kendi halkına bunu sorar. Bu adımı bu şekilde atabiliriz…'
'Atabiliriz' kelimesi yerini 'attık' vurgusuna bıraktığı anda bir ölçüde soluk almak mümkün olacaktır.
Zira plebisit ilanı 'Topçu Kışlası Projesi'nin fiilen durdurulmasıdır.
Plebisit ilanı hükümetin Gezi taleplerine kulak vererek geri bir adım atmasıdır.
Elbet, plebisit, referandum gibi yöntemleri siyasi açıdan tavan bir noktaya işaret etmezler, müzakereci değil, çoğunlukçu sonuçları doğrurlar. Ancak bu tür durumlar da bir can simidi işlevi görürler, halk tercihinin devreye girmesi ve sorun çözümüne hakem olmasını ifade ederler.
Plebisit adımın krizi çözme, normalleşme konusunda sonuç vermesinin iki önkoşulu var, ortada iki görev var:
Siyasi görev:
Siyasi iktidar Gezi'de oturan gençlere yönelik 'sabrımız bitti, 24 saat içinde eve dönün, yoksa müdahale edeceğiz' söylemini hızla bir kenara bırakmalıdır. Plebisit fikrinin gençler tarafından tartışılması, bu fikrin işlemesi için Gezi Parkı'na yönelik polis eylemleri askıya alınmalı ve bu ilan edilmelidir.
Toplumsal görev:
Buna karşılık basına, eylem gruplarına, kanaat önderlerine plebisit fikrini hızla dolaşıma sokmak ve sindirilmesine katkıda bulunmak işi düşmektedir. Plebisit resmen telaffuz edildiği andan itibaren Gezi Parkı'nı koruma altında tutmak için meşru bir gerekçe kalmayacaktır. Park hızla boşaltılmalıdır. Bunu yapabilmek, o alanı kazanılmış bir eylem ve mücadele sahası olarak gören, üzüm yemekten çok bağcı dövmek peşinde olan gruplara da mesafe koymak demektir.
Gezi krizi bu yolla çözülürse işin tortusu alınır.
Zira açıktır ki, sorun sadece Gezi Parkı'ndan ibaret değildir. Gezi Parkı farklı bir birikimi de harekete geçirmiş ve bu birikimle birleşmiştir.
Bu birikimi, 'çoğunlukçu bir siyaset tarzına, ataerkil bir dil'e karşı tepkiyle ilişkili tanımlamak gerekir.
O zaman açıktır ki, asıl mesele devlet-toplum, siyaset-toplum ilişkilerindedir.
Asıl mesele bu noktaya neşter atılmayı gerektirmektedir.
Bu ilişkilerin iktidar tavrından kaynaklanan söyleme ilişkin bir ayağı var, bir de aşırı merkeziyetçi bir düzenden ileri gelen yapısal ayağı…
Referandum, plebisit fikri bir bakıma 'bozuk devlet ile toplum ilişkilerine, bu ilişkilerin yapısal ayağına yapılacak ilk pansuman'dır.
Ancak asıl çözüm Anayasa üzerinden idari yapının yeniden ve ademi merkeziyetçi bir çerçevede şekillenmesi, kentsel karar süreçlerinde aktif yer alacak sivil kent meclislerinin tanımlanması, eğilim yoklama mekanizmalarının çeşitlenmesi ve zorunlu kılınması, farklı eğilimleri hemhal edecek demokratik süreçlerin tanımlanmasıdır.
Bu söylem sorununu da bir ölçüde ikinci plana itecektir.
Bardağın dolu tarafına bakarak yeniden siyaseti kurmak gerek…
Not. Umalım dün itibariyle İstanbul'da dolaşan 'bu gece müdahale var' şayiası gerçek olmamış, bu yazı açığa düşmemiş olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025