Ali BAYRAMOĞLU
Devlet çıplak.
Dışişleri Bakanlığı'nındaki mahrem devlet konuşmasının dinlenmesi ancak böyle adlandırılabilir.
Söz konusu olan Milli Güvenlik Kurulu'nun dış politikayla ilgili üye ve bürokratlarının katıldığı bir toplantı. Sadece MİT ve Dışişleri Müsteşarı, Genelkurmay 2. Başkanı, Dışişleri Bakanı yeter. Ama toplantıda Dışişleri müsteşar yardımcısı, Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı da var.
Suriye'deki Türkiye toprağı olan, 20 civarında Türk askeri tarafından denetlenen Süleyman Şah Türbesi'nin nasıl korunacağı ve ihtimaller konuşuluyor. Bunlar içinde koruma için askeri müdahale, askeri müdahalenin savaş anlamına gelip gelmeyeceği, üstü örtülü askeri girişim olanağı, savaş gerekçesi meselesi, türbe meselesinin siyasi bir avantaj olarak kullanılıp kullanılmayacağı, oradaki askerleri tahkim etme, kimi gruplara silah aktarma gibi konular da var.
Devlete, devletlere ait, pek çok kişi gibi şahsen empati kurmam mümkün olmayan, çıkar ve fayda üzerine kurulu mahrem konular. Devletin kozmik odasının meşru yönleri kadar, derin yönlerini de içeriyor. Söylenenlerin kimisi uluslararası hukuka uygun, kimisi değil, kimi sınırları zorluyor, kimisi zorlamıyor.
Ancak açıktır ki, bunlardan daha önde gelen ve önemli olan husus bu 'toplantının nasıl dinlendiği' ve 'dinlenebildiği' meselesidir. Diğer ifadeyle içerikten önce ulusal güvenlik, devlet sistemi, ülkedeki siyasi denge ve faaliyetler bakımından 'dinleme skandalı'nın kendisidir.
Bir casusluk faaliyetinden söz ediliyor.
Ancak bunun ötesinde bir durumla karşı karşıya bulunduğumuz da açıktır. Zira, dinleme ya da casusuluk faaliyeti 'mediatize' edilmiş durumda.
Demek ki amaç sadece bilgi toplamak değil, aynı zamanda teşhir etmek, yıpratmak, zaaf içinde göstermek, içerik açısından ele alındığında ise 'siyasi iktidarda bir savaş iştahı' bulunduğu algısını yaratmak.
Nitekim ilk sonuçlar ortada...
Zaman, Bugün cemaat gazeteleri başta olmak üzere, hükümet muhalifi yazarlar meselenin bu yanına yükleniyorlar. Öylesine ki yazılarında MİT Müsteşarının, karşı çıkarken tersten fikir olarak kullandığı 'savaş gerekçesi üretme' sözü, mutlak bir öneri haline dönüşebiliyor. Muhalif siyasi partilerin bir kısmı, özellikle CHP'de işe bu açıdan yükleniyor.
Günlerdir altını çizdiğimiz gayri meşru siyaset zemininde yol almak tam böyle bir şeydir.
İsmet Berkan dün kuvvetli yazdı:
'Esas çirkin iddia olan, 'Seçimi kazanmak veya kaybedileceği anlaşılan seçimi ertelemek için ülkeyi savaşa götürüyorlar' şeklindeki eveleme-gevelemenin hiçbir mantığı yok. Çünkü ülkede ana muhalefet bile şu aşamada seçimi kazandığı iddiasında değil; iktidar partisi ise seçimi kazanacağına zaten inanıyor, daha fazla oy alma peşinde?(...) Meselemiz Suriye veya Suriye sınırından kaynaklanan güvenlik riskleri hiç değil. Meselemiz içeriden kaynaklanan ve dün gördüğümüz gibi büyük bir cürete de sahip olan cemaatin yarattığı devasa güvenlik riski...'
Durum budur. Hatta belki daha fazlasıdır. Cemaatin birlikte iş tuttuğu (ki bu kuvvetli bir ihtimaldir) kimi örgütlerinin devlet koridorlarında, Türk siyasi arenasında cirit atmasıdır.
Şu sonuç açıktır: Türkiye'de pek çok aklı başında adamın uykuya yatırdığı cemaat-hükümet gerginliği, cemaatin devlet içi yapılanması ve eylemleri, bunlar etrafında ortaya çıkan devlet krizi uç bir noktaya gelmiştir.
Otoriterleşme baskısının yeni ürünleri olarak ortaya çıkan şu iki mesele bu gelişmelerin gölgesinde de kalmamalı:
1. Dinlemeler ve ulusal güvenlik gerekçesi Twitter'dan sonra Youtube'un kapatılmasına neden oldu. Siyasi iktidarın bu yasaklarla yol alamayacağını, asıl meselesinin devlet sistemindeki kendi içindeki delikler olduğunu görmesi gerekir.
2. 'Vatan hainliği' gibi sıfatların 'dinleme işini yapanlar'ın haricinde, ortaya çıkan bilgileri tartışanlara ve farklı yorumlayanlara yöneltilmesi demokratik değerlerle sorunlu bir durumdur. Özellikle basının bu konuda dikkatli olması gerekir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025