Ali BAYRAMOĞLU
Balyoz davasında yargılanan, hayatının bir kısmı çalınan, belge sahteciliğinin mağdurlarından bir deniz subayı Yasin Türker bir mesajında soruyordu:
“Bunca hukuksuzluktan nasıl çıkacağımızı öngörüyorsunuz? Ceza yargılaması olguya dayanmaz mı?”
Yaşanan bunca deneyimden sonra, bu ülkede vicdanı olan herkesi ezecek ve yanıtı zor olan bir soru bu.
Nasıl çıkacağız...
Bilmek, bulmak, görmek yetmiyor.
Hukuk düzenini ayakları üzerine oturtacak demokratik bir irade lazım.
Sahte kahramanları, Susurluk aktörleri, Dink cinayetinin yan figürleri, aklanmış darbecileri, darbeci ilan edilmiş masum askerleri, mağdur sanıkları, hoyrat iktidarı, ceza kesen ve tasfiye yapan cemaati, elden çıkmış yargısı, güven duyulmaz hale gelmiş polisiyle yol almıyor, çamura her gün biraz daha batıyoruz.
Büyük bir değişim dalgasının ele yüze bulaştırılmış bir yaptırım süreci...
Şimdi tıkanıklık bizzat bu halin kendisi oldu.
Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru hakkı etrafında bazı kilitleri açması, yolu açmaya yetmiyor. Cemaatin 17 Aralık ve 25 Aralık girişimleri dışındaki hamleleri, örneğin Balyoz davasıyla ilgili durum, Şık, Şener ve Avcı’nın üretilmiş dosyaları bir suç tahkikatı konusu olamıyor. Bu sistemi harekete geçirenlerle ilgili kanıtların peşinde koşulmuyor. AK Parti cemaatle hareket ettiği günleri açık olarak sorgulayıp, tartışmıyor. Demokratik bir eylem planı içinde cemaatin tasfiyesi, liyakat esaslı yargının tesisi, büyük siyasi ve restorasyon hamlesi yapılamıyor.
Bu eksiklikte başta siyasi iktidarın, onu takiben sorunları araçsallaştıran muhalefetin, herkesin sorumluluğu var.
Hanefi Avcı hakkında bu köşede kaç yazı yazıldı, hatırlamıyorum.
Avcı bu yarı doğru yarı eğri, sıkıntlı temizlik hamlelerinin önde gelen mağdur simgelerinden oldu. Cemaati gördüm dediği için tuzağa itildi. Tutuklandı ve mahkum oldu. Anayasa Mahkemesi’nin bir düzeltmesiyle tahliye edildi.
Gelin görün ki, dün, Yargıtay’ın tahkim edilmiş ünlü 9. Dairesi, Avcı’nın “Devrimci Karargah”tan ve olağanüstü hal bölgesinde ruhsatlı olan silahını iade etmemekten verilen 10 yıllık hapis cezasını onayladı.
İnternete düşen haber şu:
“Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Devrimci Karargah Örgütü Davası’nda, sanıklardan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’ya ‘Yasadışı silahlı Devrimci Karargah terör örgütü ve mensuplarına yardım etmek” suçundan verilen 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasını onadı. Avcı’ya “Ruhsatsız vahim nitelikte tam otomatik ve yarı otomatik silah bulundurup taşımak’ suçundan verilen 5 yıl hapis cezası ise düzeltilerek onandı.
Başladığımız yerdeyiz...
Dün telefonda şunları söylüyordu Avcı :
“Bunu bekliyorduk. Yargıtay’ın bu dairesi malum kişilerin elinde, hep aynı kararları vermeye devam ediyorlar. Bu tür kararlar aslında onların varlığına ve etkiliğine işaret ediyor. Benim şikayetimi tersine çevirip hüküm veriyorlar, düşünebiliyor musunuz? Ben, ‘dinleniyorum, şu çerçevede diye başvuruda ve uyarıda bulunmuşum, bu başvuruyu, uyarıyı soruşturmanın gizliliği ihlal suçu haline çeviriyorlar, bunu örgüt üyesi olduğum için yaptığım sonucuna varıyorlar beni mahkum ediyorlar. Bir diğeri de ruhsatlı silah meselesi, evime gelip buldukları, olağanüstü hal bölgesindeki görevimden kalma ruhsatlı silahı iade etmediğim için ceza verdiler...”
Dahası var: Görünen o ki Devrimci Karargah örgütü bile aslında Avcı’yı tutuklamak için uydurulmuş bir örgüt...
Avcı’nın önünde hukuki yollar var. Karar tashihi istemek, ceza ertelenmesi istemek, Anayasa Mahkemesi’ne birey hak çerçevesinde başvurmak şimdilik bunlar arasında...
Avcı her halde hapise dönmeyecek ve mahkumiyetine hukuk devleti sınırları için bir çözüm bulanacaktır.
Ama böyle yol alınmaz.
Kangren pansumanlarla tedavi edilmez.
Parlamentoda grubu bulunan tüm partiler bu “teşkilatlanma”ya karşı demokratik bir eylem planını hızla gündeme getirmelidirler. Gerekirse bu netameli davaların yeniden ele alınması için yasa çıkarılmalıdır. Yargıçlar atanmasında liyakat esasları güçlendirilmelidir.
Bu ülkenin aydını, yazarı bu teşkilata yönelik her hamleyi bir otoriterleşme dalgası olarak lanse etmekten vazgeçmelidir.
Aksi hale hukukun da ülkenin de başı gerçekten belada demektedir.
Aksi halde bu kaos kopuş üretir demektir.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
11.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
28.08.2025
23.08.2025
21.08.2025