Ali BAYRAMOĞLU
Bu topraklara faydacı, ataerkil, “değişmez toplum" algısına sahip bir siyasi kültür hakimdir. Ahlaki değerleri, geleneksel yapısı, “hiyerarşi–itaat" mekanizmaları, dengeleri ile “değişmez toplum" fikrini, bu değer ve dengelerin değişmesini bozulma olarak gören, bozulmayı, dolayısıyla değişimi, bir tür siyasetle, “yıkıcı siyaset"le özdeşleştiren bir zihniyet besler.
Bunun sonuçları da bildiktir.
Dış ve iç değişim dalgalarının tehlike olarak algılanması…
Her dalganın hakim zihniyet üzerinde ağır “travmatik etki"ler yaratması…
Ve deneyimle sabittir: Her travma, devlete endeksli, devleti“değişmez toplum ve dengelerin"un koruyucusu ve vasisi olarak öne çıkaran, dolayısıyla onun kontroluna yönelik çatışmacı siyaset algısını da biraz daha besleyen, toplumu biraz daha geri iten evreler üretir.
1960'lardan bu yana yaşadığımız her 10 yıllık dilim, dünya, bölge, ülke kaynaklı farklı değişim girdilerini taşıdığı, değişim halini ifade ettiği oranda, bu değişim karşısındaki travmayı, bu değişime verilen tepkiyi, değişimin dış düşman, iç düşman, üst akıl gibi vurgularla özneleştirilmesini ifade etmiştir.
Özneleştirme, o özneyi, örneğin Batı'yı, İsrail'i, ABD'yi, İran'ı, dini, vb, her sıkıntının, her kötülüğün tek açıklayıcı nedeni olarak görme demektir. Ve, tersten bir yolla “değişmezlik ve ideal toplum algısı"nın beslenmesi, bu çerçevede toplumsal farklılıkların, talep farklılıklarının, katılım gereklerinin boğularak algıda bir otoriterleşme dalgası doğması demektir.
Kemalist gözlükle bakıldığında, örneğin, son 15 yılın öyküsü, AK Parti'nin dindarı, değişimi, çevreyi temsil eden kimliğiyle iktidar olmasından ve bunun yarattığı bozulmadan ve travmadan ibarettir. Biliyoruz ki, bu travma, özellikle kentli, seküler, üst kesimleri etkilemiştir, zihni çatışmaları ve çelişkileri azdırmış ve onlar nezdinde değişmez toplumun bir versiyonu olan, “içi boş ve aktörsüz değişim söylemi"ni putlaştırmıştır.
Bu versiyonun, “içi boş ve aktörsüz değişim söylemi"nin altını özellikle çizmek gerek.
Aktörsüz değişim, siyaset cihazı elinizdeyken “taleplere kapalı, siyasetin takdir etmesine dayalı, geleneksel toplum fikrine uygun 'arz'lar üzerine kurulu, geleneksel dokuyu yeniden üretecek bir mühendislik hali"dir, teknik değişimdir.
Bu versiyon, başka bir değişim öyküsü üzerinden bugün muhafazakar kesimde de boy gösteriyor.
Sözünü ettiğim Kürt sorununa ilişkin değişimdir. Kürt sorununda muhatapsız, aktörsüz, talepsiz bir değişim sürecini savunan anlayışın muhafazakar kesimdeki yaygınlığıdır.
“Toplumsuz ve siyasetsiz yenilenme, değişme, sorun çözme mitosu", ne yazık ki, ülkeye egemen zihniyetin hâlâ özünü oluşturuyor.
Ve bu öz her geçen gün pekişiyor.
Bu zihniyet yırtılarak kendisini biteviye yeniden üretmektedir.
Bu yırtılma iki yönlü oluyor.
Bir yandan her bir aktörün zihniyetine ilişkin yaşanıyor, öte yandan toplumsal kesimlerin iç ortak algısına ilişkin olarak karşımıza çıkıyor.
İlk yırtılma, kişinin kendisini, “olan"ın dışına itip “bir bilinmeyen"in itici güç olduğu komplo teorilerine yaslanmasıyla, bunu toplumsal, kültürel, insani duyarlılıkları, talepleri, bunların belirleyiciliğini yok saymasından ileri geliyor..
İkinci yırtılma, “çoğulcu bir yerelleşme ya da siyaset" yerine“çoğunlukçu bir yerel fikir ya da siyaset"in yeniden doğmasıyla, çok parçalı toplum yerine tek parçalı millet kavramının sağda ve solda ideolojik bohçalardan tekrar çıkarılmasıyla ilgilidir.
Bu ikinci yırtılma komplo teorilerine dayanan sembolik bir milliyetçilik üretiyor.
Ve tüm bunlar, bu savunan kişi, kesim ve dinamikler tersini söylese de, siyasetten yola çıksa da, siyasetin değişme adına sterilleştirilmesine ve devletleştirilmesine destek sağlıyor…
Kürt'süz Kürt sorunu algısının kökeninde de bu zihniyet yatmaktadır.
Umarız bir gün değişir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025