Ali BAYRAMOĞLU
AK Parti'nin kritik kongrelerinden birisi yapılıyor. Erdoğan'sız bu ikinci kongre öncesi, Binali Yıldırım için teşkilatlarla imza toplanması girişimi, merkez yönetim kurulu listesi üzerinde farklı beklentiler ve tartışmalar bu kongreyi parti içi tartışmalar açısından da ilginç hale getirdi.
Ancak asıl önemli olan şüphe yok ki seçim kampanyası öncesi bu kongrenin genel başkanıyla, yönetim ve siyaset anlayışıyla kendisine vereceği mesajlardır.
Türkiye 2002'den bu yana AK Parti iktidarı gerçeğiyle yaşıyor.
13 yıl, uzun bir süre...
Kaçınılmaz olarak ülkenin, iktidar partisinin ve onun etrafındaki ittifakların yaşadığı değişim ve dönüşümleri içeren bir süre...
Bu açıdan iç içe giren ve biribirini takip eden üç ayrı dönemden söz etmek mümkün. AK Parti 2002'de başlayan 2007'ye kadar giden dönemde devlet dokusunu reforme eden değişim politikaları izledi. Bu politikalar, reformcu ve özgürlükçü olduğu ölçüde ve genel toplumsal beklentileri kuşattığı oranda doğal olarak AK Parti'nin kendisini ve İslami, muhafazakar kesimi aşan bir destek buldu. Bu desteğin 2007'de asker ve değişime direnç karşısında yüzde 47'lik bir oya döndüğünü de gördük.
İkinci dönem, bu reformlara yönelik dirençler dönemi denebilir. 2008'de Ak Parti'ye yönelik kapatma davasıyla başladı, 2010 referandumu hatta 2011 seçimlerine kadar giden bir evre olarak karşımıza çıktı. Ak Parti bu evreden bir süngü savaşı kazanarak çıktı. İlk dönemdeki yasal değişimin ikinci dönemde devlet alanının denetimi, üniversite, ordu ve yargı içindeki direncin kırılması eklendi. Kemalist yapının üç ayağı ağır hasar aldı. Ve Ak Parti yavaş yavaş onlar karşısında devlet alanına hakim olmaya başladı.
Bu noktada üçüncü evre başladı diyebiliriz.
Bu üçüncü evre, siyasi farklılaşmaların makro alanda ya da devlet alanında değil, mikro alanda, kamusal sahada ortaya çıktığı bir döneme işaret eder. Yeni çatışma ve bir tartışma türü ifade etmesi ve bir ayrışmaya işaret etmesi bakımından Gezi olayları bu evrenin simgesel hadisesi olmuştur.
Bu evrede kamusal alanda adım adım farklı değer sistemleri karşı karşıya gelmiş, belli bir değer sisteminin taşıyıcısı birisi olan ve devlet gücünü elinde tutan siyasi iktidar bu açıdan tavrını sertleştirip, meydan okuyucu bir dil benimsemeye, kimlik politikalarını en azından niyet ve istek olarak devreye sokmaya yönelmiştir. Buna iktidarın şahsileşme eğilimini, ataerkil siyaset anlayışının hegemonyasını, devlet içinde cemaatle yaşanan iktidar kavgasını eklediğinizde ortaya çıkan resim birinci dönemin tersi bir resimdir.
Bu evre, herkesin kendi mahallesine geri dönmesinin başlangıç noktasıdır. Başka bir ifadeyle kendi değer sistemine geri sarılmanın, karşı değer sistemlerine reaksiyon, ve alerji duyulmasının başlangıcı…
Fabrika ayarlarına bu geri dönüş, İslami, muhafazakar, sol, seküler kesimler arasındaki etkişim ikliminin yerini çatışma ve özcü tutumlara sarılma ikliminin geri almasını ifade etmiştir. Bu çerçevede doğal olarak ideolojik eski kalıplar da yeniden değer kazanmaya başlamıştır.
Bu esnada Gezi olayları ne denli bir kilometre taşı oluşturduysa, Arap Baharı da yeni atmosfer ve dengelerin oluşmasında o denli önemli ve etkili olmuştur. Arap Baharı Türkiye'nin Batı'yla ilişkilerini olumsuz etkiledi. Batı'nın Arap Baharı'nın ikinci evresinde almış olduğu pozisyonla Türkiye'nin pozisyonu arasında ayrışma arttıkça, özellikle bu çerçevede Tayyip Erdoğan, Batı karşıtı dille siyasi alana çıkmaya başladıkça Batı'nın hem politikalarıyla hem değerleriyle sorunlu bir görüntü ortaya çıktı. Bir dönem Batı değerleriyle daha pozitif bir etkileşim yaşanırken bu kez aynı değerler üzerinden bir itişme evresi başladı.
Türkiye'de liberal kesimle Ak Parti'nin etrafındaki muhafazakar kesim arasındaki önemli kırılma noktalarından bir tanesi bu noktada olmuştur.
Şimdi soru şudur: AK Parti açısından bir dördüncü evre başlayacak mıdır?
Ve bu hangi istikamette olacaktır?
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025