Ali BAYRAMOĞLU
Siyasetin ana eksenini çatışma oluşturunca, güç merkezli tahlil, tavır ve beklentiler öne çıkar.
Farklı toplumsal talep ve hassasiyetler ikinci plana düşer.
Devlete endeksli siyaset algısı doğallaşmaya başlar.
Toplumdaki görüşler kutuplaşır, kutuplar homojenleşir.
Bir de, toplum, siyaset ve özgürlükler alanının iyice sınırlı olduğu, hakim toplumsal dokunun ve değer hükümranlığının yaşandığı, buna karşın çoğul bir kimlikler diyarında, üstelik “Batı-Doğu fay” hattı üzerinde yaşıyorsanız, tablo daha da koyulaşır.
Siyasetin sadece bir iktidar savaşı ve bir güç oyunu olarak algılandığı ortak bir siyasi kültüre, tüm farklılıkları kesen ortak bir geleneğe işaret eder.
Düşüncede, eylemde, siyasette esasın ve tek kriterin “fayda” olduğu bir gelenek...
Sağ, sol, milliyetçi liberal, dindar laik kökenli farklı faydaların varlığı, faydalar çokluğu ve savaşı, “fayda” ortak paydasını ortadan kaldırmaz.
Nitekim, örneğin tahammül hali, örneğin eleştiri ve demokrasi karşısındaki tutum veya sahiplenme ve ret hali getireceği “fayda”ya göre değişir ve şekillenir.
Siyasi partilerden gazetelere, yazarlardan devlet birimlerine kişilerin ve kurumların çıkarlarından hareketle aldıkları pozisyonlar ile yaptıkları güç analizleri, attıkları demokrasi çığlıkları birbirine karışır.
Bizim durumumuz da, sıkça olduğu gibi yine böyle...
Gerek siyaset gerek zihniyet açısından yaşadığı ağır hastalıkları “kuvvetmikrobu”ndan, yani güç üzerinden “fayda arama virüsü”nden kapan bu ülke için, kutuplaşma koşulları yine yapacağını yapıyor.
İç siyasette bir yanda iktidarın meşruiyetine ilişkin sorular, öte yanda bu soruların meşruiyetine dair başka sorular üzerinden, konuşmadan, etkileşim içine girmeden alınan bir yol var. Kuralın, teammülün, denge ve etkileşimin hiçe sayıldığı, farklı kaynaklardan gelen meşruiyetlerin karşılaşması, savaşı gibi garip bir durumu ortaya çıkaran bir yol...
Burada gözden kaçmaması gereken asıl ve hayati sorun şudur:
Farklı toplumsal kesimlerin etkileşiminden, temasından, konuşmasından doğan, köklü ve kalıcı değişimin, toplumsal mayalanmanın temelini oluşturan, AK Parti iktidarının ilk dönemini önemli ölçüde tanımlayan,“kesim içi, kimlik içi hareketlilikler, kimlik-birey/şahıs ilişkisi, buna endeksli dönüşümler” duracak kadar yavaşlamaktadır. Kendisini içeriden dönüştürerek yeniden üretemeyen her toplumsal yapı gibi ülkedeki toplumsal kimlikler de, çatışmayla homojenleşerek, dış girdilerle kendisini parçalara bölerek olduğu gibi yeniden üremeye çizgisine dönmekte ve içe kapanmaktadır. Bu gelişme de AK Parti'nin son dönemleriyle özdeşleşmektedir.
Nitekim çoğunlukçulukla iç içe giren siyaset hegemonyasının ve hakim gelenek hükümranlığının bulduğu güç, aldığı destek, istifade ettiği meşruiyet de bir yönüyle buradan kaynaklanıyor. Tek millet, yeknesak toplumsal yapı, yerli ve milli tutum gibi şiarlar yine bir yönleriyle buraya vurgu yapıyorlar.
Bu çerçevede demokrasi ve özgürlük arayışı (dün Kemalist düzende olduğu gibi) tek değer sistemi, hakim geleneğin alan kazanmasıyla özdeş olunca, sanılanın ve beklenenin tersi oluyor, hem siyasal alanda hem toplumsal alanda özgürlükler biraz daha zemin kaybediyor.
Özetle, kimlikler arası etkileşim, kimlikler içi dönüşüm dalgası bir süredir yerini kimlikler arası mutlak gerginliğe bırakmış durumda. Siyasi doku bunu üretiyor, bundan besleniyor ve bununla tıkanıyor. Bu tıkanıklık her geçen artacağa benziyor.
Demokratik reflekse sahip toplumlar bu tür bu tahribatları siyasetiyle, aydınıyla, kurumlarıyla en aza indirir.
Türkiye ise bu korunmanın araç ve mekanizmalarından tümüyle uzak duruyor, hatta hedef alınan bu araç ve mekanizmalar oluyor.
Yazık...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025