Ali BAYRAMOĞLU
18 yaşında taşralı bir adamın hiç bilmediği bir şehirde aradığı adresi ve yüzünü hiç görmediği bir kişiyi eliyle koymuş gibi bulması, ensesinden vurması, bunu tek başına yaptığını iddia etmesi ne kadar inandırıcıdır?
Ogün Samast'tan söz ediyoruz...
Dink ailesi ve avukatları daha ilk günden itibaren katilin cinayet mahallinde yalnız olmadığı kanısı taşıyorlardı. Aradan geçen zaman ve deliller bu kanıyı güçlendirdi.
Kimi tanıklar katilin cinayet yerinde yalnız olmadığını söylüyordu. Civarda bulunan güvenlik kameralarında olay sabahı kayıtları silinmişti. Dava avukatlarından Fethiye Çetin eldeki kamera kayıtlarını defalarca izlemiş ve sonunda Yasin Hayal'in kardeşi Osman Hayal'a inanılmaz derece benzeyen bir kişiyi tespit etmişti. Ayrıca o kayıtlar dikkatli bir şekilde incelendiğinde, olaydan önce ve sonra cinayet mahallinde bekleyen, temas içinde olan, telefon görüşmeleri yapan, Dink'in Agos'tan çıkmasıyla birlikte hızla olay yerini terk eden bazı kişiler görülüyordu.
Kimdi bu insanlar?
Cinayetin işlenmesinde bir grup rol almışsa, şüphe yok, bu durum hadisenin "Hayal Çetesi"nin ötesinde, tam örgütlü bir şekilde gerçekleştirildiğini gösterecekti. Olayda rol alan diğer kişilerin tespit edilmesi, izleri muhtemelen cinayetin arkasındaki karanlık ellere götürecekti.
Bulgular mahkemeye sunulmuş, mahkeme Osman Hayal'le ilgili iddia konusunda Adli Tıbbın fikrini sormuş, buradan "Osman Hayal olup olmadığını kesin bir şekilde söyleyemeyiz" mealinde bir yanıt gelince, iddiayı bir kenara itmişti.
Olay mahallindeki kişilerin tespiti için ise Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan cinayet saatlerinde o civarda bulunan kişilerin telefon numaraları ve kayıtları istenmiş, buna uzun çabalar sonucunda ulaşılabilmişti. Ne var ki, 6235 görüşme ve 9300 numaranın yer aldığı bu kayıtlarla ilgili olarak geçen celsede, savcı "incelettim, sanıklarla irtibatlı bir durum bulunamadı" demiş, müdahillerin tekrar inceleme talebini de mahkeme reddetmişti.
Dink davasının dünkü celsesi gösterdi ki, mahkemenin dikkate almadığı aslında çıplak bir gerçekti.
Bunu anlamamızı sağlayan Dink'in yakınlarının ellerindeki sınırlı olanaklarla polis ve savcının işine soyunarak ulaştıkları sonuçlardı.
Evet, iki celse arasında, Arat Dink bu kayıtların başına oturuyor ve savcının bulamadıklarını buluyordu.
Buna göre cinayet bölgesinde bulunan 5 kişinin dava sanıklarından Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu'yla daha önceden irtibat içinde oldukları ortaya çıkıyordu.
Dink ailesi ve avukatları, dün mahkemeye verdikleri 4 sayfalık dilekçede şunları söylüyordu:
"Gelen kayıtların incelenmesinde olay yerinde bulunan ve sanıklarla irtibatlı 5 kişi rahatlıkla tespit edilebildiği gibi, olay yerinde olmamakla birlikte olay yerinden telefonla aranan 14 kişinin yine sanık ve şüphelilerle irtibatlı olduğu tespit edilmiştir..."
"Bu kadar kısa zamanda ve çok hızlı biçimde yapılan bir çalışmada dahi elde edilen sonuçların teknik olanaklar bakımından çok gelişmiş olduğunu bildiğimiz emniyet birimlerince nasıl görülemediğini ve bunun doğru bir bilgi imiş gibi savcılığa nasıl rapor edildiğini anlamak ve bir hata olarak değerlendirmek mümkün değildir..."
Evet, bu iki cümlenin, bu cinayetin tümüyle çözüldüğünü düşünen ya da iddia eden kişi, görevli ve siyasilere bir şeyler anlatacağını umarız...
İki sorun var...
1. Orada, cinayet mahallinde ilişkileri ve varlıkları soruşturulması gereken birileri var...
2. Bunun ortaya çıkmasını istemeyen resmi birileri var...
Bu bulgulardan bir şey çıkar mı?
Çıkma ihtimali çok yüksektir...
Ve bu ihtimal, bizi Türkiye'de hâlâ varlığını sürdürmekte olan karanlık bir noktaya el almaya götüreceğine şüphe yoktur...
Dink'in davasında sanıklar savunma yapıyor ve dava bitiyor...
Akıl, vicdan, siyaset ve hukuk artık harekete geçmeli...
Not:
TİB elindeki kayıtları 5 yılda bir siliyor. Söz konusu kayıtlarla ilgili sürenin dolmasına 1 ay kaldı. Bu konuda acilen tedbir kararı alınması gerekiyor. Duyurulur.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
11.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
28.08.2025
23.08.2025
21.08.2025