Ali BULAÇ
Uzun zamandır, Şerif Mardin’den sonra Nilüfer Göle’yi yazmayı planlıyordum, araya başka konular girdi, daha fazla geciktirmek iyi olmaz diye düşündüm, Nilüfer Göle ve sosyolojisini yazmaya karar verdim
Çok değer verdiğim sosyologlardan biri olan Nilüfer Göle bana kalırsa 90’lı ve 2000’li yılların başlarına kadar Türkiye sosyolojisiyle ilgili en isabetli teşhisler yapan tek sosyologtu; –Fransa’ya gittikten sonra yakından takip edemedim, şimdiki durumunu bilmiyorum- bu yönüyle kişisel olarak ben onu Şerif Mardin’e tercih ederim. Hâlâ da onun sosyolojisini aşabilen sosyolog çıkmış değil.
Göle ile ilk defa nerede ve hangi vesile ile tanıştığımızı hatırlamıyorum, tanışmadan önce “Mühendisler ve İdeoloji” kitabıyla dikkatimi çekmişti, ilk okuduğumda çok beğenmiştim ve esasında ben de dindar veya laik olsun, mühendis bakış açısının toplumu hendesenin yöntemleriyle yukarıdan aşağıya doğru şekillendirmek istediğini, bunun ise çıkar yol olmadığını düşünüyor, buna kitaplarımda dikkat çekiyordum.
Göle ile tanıştıktan sonra aramızda belli belirsiz bir dostluk oluştu, ben tabiatı itibariyle çekingen bir insan olduğumdan, görüşme talepleri ya ondan geliyordu veya sıkça çağrıldığımız sempozyum veya panellerde bir araya gelebiliyorduk. Bunlardan birini, 30 yıl öncesine ait olanı iyi hatırlıyorum.
1994 yılının Nisan ayında beni aradı ve: “Seninle bulunduğun yerde ders yapmak istiyorum” dedi. Kabul ettim. 6–7 öğrencisiyle İz Yayınları’nın Mecidiyeköy’deki bürosuna geldi, birlikte ders yaptık; güzel bir ders oldu, sonradan fark ettim ki aslında dersin konusu ben imişim, bilimsel bir ders ve çalışmanın nesnesi olmuşum. Formel ders bittikten sonra nasıl olduysa, bana
“-Sen gerçekten inanıyor musun?” diye sordu.
“-Tabii ki inanıyorum” dedim.
Bana nasıl inandığımı sordu; ben de, Allah’ın birliğine, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete, hesap gününe inandığımı söyledim. Bu sefer de,
“-Bu imanın senin hayatında etkisi nedir?” diye sordu.
“-Mesela yemeğe ‘Bismillah’ ile başlıyorum, besmeleyi unutacak olsam, hatırladığımda kaçıncı lokmada olursa olsun, hemen ‘Bismillah’ derim. Mescide sağ ayağım ile girer, sol ayağımla çıkarım, tuvalete ise aksinedir. Sağ ve sol omuzlarım üzerinde iyiliklerimi ve kötülüklerimi kaydeden iki melek var, namazda son rekatta onlara selam veriyorum” dedim.
Bu cevabımdan sonra namaz kılıp kılmadığımı sordu; çocukluğumdan beri kıldığımı söyledim. Keza o sabah eşimle beraber yağmur duası yaptığımızı da söyledim. O gün İsmailağa Mahmut Efendi cemaatinden bir grup da yağmur duası için Yuşa tepesine çıkmışlardı, biz de onlara evden eşlik ettik. R. Tayyip Erdoğan yeni İstanbul Belediye Başkanı seçilmişti (27 Mart 1994), uzun zaman süren su sıkıntısı yaşanıyordu, yağmur yağmıyordu.
“-Peki, sen bu dua ile yağmur yağacağına inanıyor musun?” diye sordu.
İnandığımı söyledim ve Allah’ın işine bakın, tam da o esnada yağmur yağmaya başladı, yağmurun iri damlaları şakır şakır ders yaptığımız cama vuruyordu.
“-Bakın” dedim “Duamız kabul olundu.” Bana biraz da hayretle:
“-Ben de seni entelektüel sanıyordum; sen başka bir fenomenmişsin” dedi.
Sonraları onu hayli kızdıracak bir şey söyleyecektim.
“-Hocam, ben sizinle konuşur veya görüşürken kendimi, batılı beyaz antropolog tarafından yeni keşfedilmiş bir Afrikalı yerli gibi görüyorum; siz beyaz antropolog, ben siyahi ilkel bir kabilenin araştırma nesnesi.”
Beni ürkütmemeye çalıştığını hissediyordum ya da bana öyle geliyordu, en azından bende böyle bir his oluşmuştu. Espriye ve şakaya mütehammil bir insan olmasına rağmen, bu söylenmeme kızdı, şöyle dedi:
“-Demek ki artık İslamcı aydınlar, bizim gibi sekülerlerin bilinç altını okumaya başladılar.”
Nilüfer Göle seküler bir sosyolog, bundan kuşku yok, nitekim laiklik olmadan siyaset yapılmayacağını söylüyordu, tabii ki referansı Avrupa’nın bildik tarihinde, buna her zaman itiraz ediyordum, bugün de itirazım bakidir. Göle’nin diğerlerine göre takdir ettiğim tarafı sekülerliği bir ideoloji veya doktrin olarak empoze etmiyor, bilhassa İslam ve İslami hareketler üzerinde çalışırken mümkün mertebe sekülerliğini dışarıda tutmaya çalışıyordu –artık ne kadar dışarıda tutmak mümkünse-, bu da onu Biruni’nin başarıyla kullandığı “tanıma ve anlama (muarefe)” paradigmasına yaklaştırıyor, tanımlayıcı/açıklayıcı bakıştan uzaklaştırıyordu.
Muarefe tanıyıcı ve anlayıcı, tanımlayıcı ve açıklayıcı ise müdahalecidir; genellikle sosyal bilimler ikinci paradigma üzerinden ilerler.
Ben Nilüfer Göle’de bu ışığı seziyordum ama sekülerliği onun yağmurlu bir havada ve hayli karanlık dağda Musa Aleyhisselam gibi gördüğü ışığı takip edip kaynağına gideceğine, ilk çıktığı yerde belirlediği (ya da sosyal bilimlerce belirlenmiş) güzergahı takip etmekle kaldı.
Beni bu kanaate sevk eden sebepler vardı. Nilüfer Göle bizdekilerinin çokça örneklerine rastladığımız batılı oryantalistlerin takipçisi bilim insanlarının dışında, başta Türkiye olmak üzere Mısır ve diğer havzalarda yepyeni bir olgunun ortaya çıktığını farketmişti, bu olguyu -her ne ise- olduğu gibi anlamaya çalışan bir İslamolog gibi çalışıyordu. İslamolog derken Oliver Roy veya Jill Kepel türü bilgiyi manipüle eden İslamologlardan uzak Alman Peter Scollator veya Ursula Mihçiyazgan’a yakın gibiydi. Biraz daha dayanabilseydi belki de Thomas Bauer gibi iyi metinler yazabilirdi.
Bu olmadı, sebebine gelince; ilkin hocası Alain Touraine’ın etkisindeydi, diğeri yeni İslami hareketler konusunda klasik Kemalistlerden hayli farklı şeyler düşünen, din ve sosyal değişme konularında bir tür esaslı paradigma değişikliğine gitmeyi öneren yaklaşımına karşı başlayan sert Kemalist tepkiler onu başladığı işi sonuna kadar götürmekten alıkoydu. Sait Nursi üzerinde çalışan Şerif Mardin de, benzer tepkilerle karşılaşmıştı, Kemalistlere göre Said Nursi, inkılaplara karşı çıkan Said el Kürdiydi, bilimden, felsefeden anlamayan bir molla idi. Said Nursi’nin nesi araştırılacaktı, onu bir bilim insanının araştırmaya kalkışması Cumhuriyetin laik değerlerine ihanetti.
Nilüfer Göle iyi bir sosyologdu, tartışmalarımız ufuk açıcıydı ama anlaşamadığımız temel konular vardı. Bunlar da
1. Aslolan belirleyici faktördür, etkileyici değil
2. Müslüman öznenin sosyal davranışını doğru anlamak için onu motive eden kelami ve fıkhi faktörü bilmek lazım
3. Değişim bir olgudur ve hatta Arap şairin dediği gibi varlıkta “değişmeyen tek şey değişimdir” ama değişim kendinde pozitif veya yararlı değildir, kötü yönde yıkıcı değişim de olabilir, şu halde değişimi yönlendirecek veya kritik etmemize yarayacak ahlaki değerler önemlidir, aksi halde değişim, değişim olması hasebiyle hayat biçimlerinin referansı ve doğrusu olur
4. Her sosyal bilim araştırmasını doğru kabul ederek referans almamak lazım. Antropoloji tarihi suistimal ediyor, sosyoloji ve diğer sosyal bilimler “olan”ı betimleme iddiasıyla “olması gereken”e atıfta bulunuyorlar
5. Batı dışı modernleşme Göle’nin öngördüğü üzere “modern-mahrem” olacaksa bundan batı dışı dünyanın yararına ve hayrına bir şey çıkmaz. İkisi arasında “ve” koymak lazım. Yani “Modern ve Mahrem.”
Hala ilk dört konuda fikrimi değiştirmiş değilim ama Nilüfer Göle beşinci konudaki öngörüsünde haklı çıktı, öngörüsünü daha sonraları “melez kültür” diye isimlendirecekti.
Haftaya bu beş konu üzerinden Göle’nin sosyolojisini yazmaya çalışacağım, inşaallah.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2025
21.04.2025
15.03.2025
23.02.2025
3.02.2025
5.01.2025
29.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
28.10.2024