Ali Saydam
Bilindiği üzere, doğru olan her şey her zaman iyi, iyi olan her şey de her zaman doğru olmayabilir.
Eski Başbakanlarımızdan Ahmet Davutoğlu’nun basın ofisi, hafta sonu bir açıklama yapmak zorunda kalmış. Demişler ki “Sayın Davutoğlu’nun milletimiz nezdinde itibar kazanmak için herhangi bir kurguya ihtiyacı yoktur”.
Olur…
Laf iyi de algı ne âlemde?
Davutoğlu, şüphesiz, ülkemizde itibar kazanmış bir politikacıdır. Ancak bu açıklama gereği de durup dururken ortaya çıkmamıştır.
Eski Başbakan, 1 Mayıs günü, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü üzerindeki bir kişiyi intihardan vazgeçirmesini gösteren görüntülerle gündeme geldi. İntihar girişiminde bulunan işitme engelli gencin üzerinde AK Parti tişörtü ve sırtında da Türk bayrağı vardı.
Aracıyla o sırada köprüden geçerken genci fark eden (!) Davutoğlu ve korumaları, olay yerine daha önce ulaşmış müzakereci polislerle birlikte bir süre uğraştıktan sonra genci ikna etmeyi başararak korkuluklardan inmesini sağlamışlar.
İntihar girişimcisinin bir ara telefonuyla oynadığını tespit eden kötü niyetli yorumcuların yazdığı senaryoya göre girişimci, “Nerede kaldınız?” diye sormuş kurtarmaya gelenlere… Bu kadarı da ayıp oluyor artık…
Köprüde haber ajanslarının kameraları da hazır bulunduğundan (!) görüntüler hızla yayıldı ve tüm Türkiye olaydan haberdar oldu. Ardından da olayın kurmaca, yani planlanmış sahte bir intihar girişimi ve kurtarış olduğu iddiaları yayıldı.
Olay, o kadar çok simgeyi bir araya getiriyor, zamanlama öyle manidar ki gerçekliğinden şüphe duyulmasına çok şaşmamak gerekir. Nedir bu simgeler ve manidar zamanlama birlikte sayalım; unuttuğum varsa siz eklersiniz…
1 . Olay, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde geçiyor. Köprü, bugüne kadar zaten Türkiye için çok önemli merkezlerden biriydi. Ancak hain darbe girişimi sırasında orada yaşananlar ve verilen şehitler dolayısıyla sembolik bir önem de kazandı.
2. Gencin üzerinde AK Parti logolu tişört olması. (Davutoğlu sanki AK Parti’yi kurtarmış oluyor)
3. Sırtındaki Türk bayrağı. (Davutoğlu sanki aynı zamanda Türkiye’yi kurtarmış oluyor)
4. İşsizlikten yakındığının iddia edilmesi ve eylem için 1 Mayıs gününün seçilmesi. (Davutoğlu sanki aynı zamanda Türkiye ekonomisini de kurtarmış oluyor)
5. Davutoğlu’nun AK Parti’ye rakip yeni bir siyasî parti kuracağı söylentilerinin arttığı bir dönemde yapılması.
Yazımızın ilk cümlesini tekrar hatırlatarak söylemeliyiz ki olay doğru bile olsa, ‘kendi krizini yaratma’nın tipik bir örneğidir. Davutoğlu’nun genci kurtarması doğru olabilir ama bıraktığı izlenim, ortaya çıkardığı algılama iyi değildir.
Halkla İlişkiler alanında buna ‘publicity’ deniyor. İletişim alanında sıkça kullanılan, ‘görünür olmak’, ‘görünür kılmak’ amacıyla yapılan uygulamanın adı… Doğru düzgün yapıldığında, arzu edilen başarılı sonuçları verebilir. Ancak, görünür olmaya çalışırken dikkatli olmak gerekir. Böyle beceriksizce yapılınca ‘doğru bile olsa’ sonuç iyi olmayacağı gibi kriz sebebi de olabilir.
“Ne yani, Davutoğlu bıraksaydı da adam aşağı mı atlasaydı?” diye soranlar olacaktır… Tabii ki bırakmamalıydı, ancak görüntülerin yayılması için çaba harcanmamalıydı. Ya da yayılma engellenmeliydi. Ahmet Davutoğlu hangi siyasi girişim içinde bulunursa bulunsun, bu ‘publicity’ numarası iyi olmamıştır.
Ülkemizin en önemli gündemi olan yerel seçimlerle ilgili karar verici pozisyonundaki Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) ise bu ‘iyi’ ve ‘doğru’dengesi çok daha karmaşık bir durumda. Ortada seçim sonuçlarına etki eden bir kripto FETÖ parmağı olduğu konusunda çok ciddi şüpheler var.
YSK kararı için de iyilik ve doğruluk arasında, yukarıda anlatmaya çalıştığımız çerçeveden bakıldığında, ‘doğru orantı’ bulunmayışın sorun olarak ortaya çıktığı iddia edilebilir. Böyle durumlarda hem iyi hem doğru olan neyse, hangi yolsa onu seçmek yerinde olurdu. Bunun için de öncelikle gömleğin ilk düğmesinin doğru iliklenmesi gerekiyordu.
17 yıldır Sayın Cumhurbaşkanı’nın tesis ettiği güven aslında doğru ve iyi olanın buluşma noktası için iyi bir örnek olabilir. Bu denge keşke tüm taraflarca korunabilse...
Mübarek Ramazan ayının hayatınızdaki her şeyin iyi ve doğru olarak tecelli etmesi için vesile olmasını temenni ederim…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019