Alper GÖRMÜŞ
Etyen Mahçupyan, Zaman gazetesindeki köşesinde 4 Aralık 2013’te şöyle yazmıştı:
“Kürt meselesinin ‘aritmetiği' bugün Kürtlerin hakları ile ilgili değil artık. Herkes bu hakları biliyor ve engellenemeyeceklerini de hızla içselleştiriyor. Mesele PKK'nın ne olacağı… AKP, Kürtler üzerinde hegemonya kuramayacak bir PKK, çoğulcu bir Kürt siyaseti hayal ediyor. PKK ise aksine, Kürt siyasetini elinde tutan, çoğullaşma potansiyelini kendi manevi şemsiyesi altında masseden bir siyasi aktör olarak sahnede kalmak istiyor. Dolayısıyla hükümet, geçiş sürecini zamana yaymanın, çözümü demokratik değişimin içine yedirmenin peşinde. PKK ise reform adımlarının hemen atılmasını, bunun radikal bir farklılaşma olarak yaşanmasını ve böylece kendi denetim ve yönetim gücünün konsolide olmasını hedefliyor.”
AK Parti’nin, “Kürtler üzerinde hegemonya kuramayacak bir PKK, çoğulcu bir Kürt siyaseti” arzulaması siyaseten hem meşru, hem doğru.
Fakat “PKK üst yönetiminin başka ülkelere gönderilmesi”, “defolsunlar, nereye giderlerse gitsinler” vb. beyanlar ortaya koyuyor ki, AK Parti’nin PKK’ya dair gerçek arzusu bundan biraz daha farklı... Bence AK Parti, Kürtlerin haklarının iadesi sürecinde PKK’nın da zayıflayacağını, hatta belki Kürtlerin bir noktada PKK’ya “kırmızı kart” gösterebileceğini zihninin bir köşesinde tutmaya devam ediyor.
İki varsayım da gerçekçi değil
Bu çerçevede, Kürtlerin bütün hakları iade edilip de PKK’nın üst düzey kadrolarına arzularının hilafına “başka ülkeler”in yolu göründüğünde, PKK’lıların ve Kürtlerin şöyle tepkiler gösterecekleri varsayılıyor olabilir:
PKK’lılar: “Eh, mademki amacımız ‘Kürt hakları’ydı, artık biz de yavaş yavaş buharlaşabiliriz...”
Kürtler: “PKK ortaya çıkmasaydı belki biz hâlâ haklarımızdan yoksun olarak yaşıyor olacaktık... Fakat şimdi gerçekçi olma vakti... PKK’lılar fedakârlık göstermeli... Hem zaten amaçlarına ulaşmadılar mı? Onların amaçları bizim gasbedilmiş haklarımızın iadesi değil miydi?”
Bunların ikisi de gerçekçi değil... “Kürtler”le ilgili olan varsayım bu yazının konusu değil, fakat PKK’lıların “siyasi fedakârlık” gösterip ellerini eteklerini siyasetten çekebilecekleri varsayımı üzerinde biraz durmamız gerekiyor.
Bu varsayım, ancak bir başka varsayımın geçerli olması halinde ciddiye alınabilir: Meğer ki PKK’lılar iktidar hırsları olmayan, yıllardır dağda zor koşullarda yaşayıp savaşmaları karşılığında kendilerine dair hiçbir şey talep etmeyen derviş ruhlu insanlar olsunlar.
Oysa değiller... Onlar da insan ve herhangi bir siyasi mücadelenin bütün yürütücüleri gibi, amaçladıkları siyasi-toplumsal düzen gerçekleşme aşamasına doğru ilerledikçe yeni düzen içinde yer alma ve giderek “yönetme” arzuları daha da büyüyor; eşyanın tabiatı...
Hangi mücadelenin önderleri ve fiili yürütücüleri mücadele sona erdikten sonra kenara çekilmiş ve her şeyi, adına savaştıkları halka bırakmışlardır?
Murat Karayılan, iki yıl önce bu “realite”yi şu satırlarla anlatmıştı:
“(...) Kürt sorununun çözümüyle gerillanın birbiriyle çok yakından bağlantısı vardır. Bunu görmeyenler gerçekçi çözüm yolunu da bulamazlar. (...) Ancak ve ancak Kürt sorununun çözümü temelinde bu gücün toplumsal yaşama dâhil edilmesi düşünülebilir.”
Kürt siyasetine tarihsel bir fırsat
Fakat AK Parti’nin bütün bu “iyimser” varsayımlarının 17 Aralık’tan sonra gelişen koşullarda fazla bir anlamı kalmadı...
AK Parti, yeni koşullarda Kürt siyasetinin legal ya da illegal örgütlerini, kendisiyle Kürtler arasında izale edilmesi gereken unsurlar olarak görmekten hızla uzaklaşacak, onları ittifak edilmesi gereken güçler olarak görmeye başlayacaktır.
Bu anlamda, iktidardaki kırılmanın PKK’ya büyük bir avantaj sağladığını rahatlıkla söyleyebiliriz...
PKK, önüne çıkan bu fırsatı istismar etmez de olgun bir siyasi tavır sergileyebilirse, Kürtlerin ana dillerine ve kendi kendilerini yönetebilmelerine dair temel taleplerinin realize edilmesi beklenmedik bir hız kazanabilir.
Fakat bu hız, Kürt siyasetinin başlamış görünen çoğulculaşması tamamlanmadan “PKK’nın kendi denetim ve yönetim gücünü konsolide edebilmesi”ni de hızlandırabilir.
Söylemeye gerek yok: İki yazı boyunca yürütmeye çalıştığım tartışma, elbette AK Parti’nin mevcut krizi atlatıp ülkeyi yönetme kapasitesini yeniden konsolide edebilmesi koşullarında anlamlı olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025