Alper GÖRMÜŞ
25 Ağustos 2016’da Havana’da çekilen, kravatsız beyaz gömlekleriyle üç adamın resmedildiği o kareyi siz de hatırlıyorsunuzdur: İkisi el sıkışırken, ortadaki üçüncüsü onları alkışlıyor.
El sıkışanlardan biri Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) Baş Müzakerecesi Ivan Marquez, öbürü Kolombiya Hükümeti Baş Müzakerecisi Humberto de la Calle... Kolombiya’da tam 52 yıldır süren iç savaşa son veren anlaşmayı imzalayan bu iki kişiyi alkışlayan kişi ise, 2012-2016 arasında Küba’da sürdürülen barış görüşmelerinde arabuluculuk rolü oynayan Küba’nın Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez...
Kolombiye halkı, bu fotoğrafın çekilmesinden beş hafta sonra (2 Ekim 2016) referanduma sunulan anlaşmayı reddedince herkes gibi ben de çok şaşırmıştım. 260 bin kişinin öldüğü, 45 bin kişinin kaybolduğu, yaklaşık 7 milyon kişinin yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kaldığı yarım asırlık bir iç savaş, tarafların ‘kabul edilebilir’ bulduğu bir anlaşmayla sonuçlanacak ve anlaşma, iç savaşta bu kadar büyük bir bedel ödeyen halk tarafından reddedilecekti; bu bana ilk anda inanılmaz ve anlaşılmaz görünmüştü.
Halk neden reddetti?
BBC, aynı gün Kolombiya halkının anlaşmayı neden reddettiğine dair bir haber analiz yayımladı. Analizde, halkın FARC gerillalarına karşı beslediği öfke ve nefretin bu sonuçta özel bir öneminin olduğu vurgulanıyordu:
“Kolombiyalıların bir bölümünün anlaşma kapsamında FARC üyelerine af öngörülmesine büyük tepki gösterdiği anlaşılıyor. Sadece katliam, işkence ve tecavüz gibi suçları işleyenler bundan muaf tutuluyor. Ancak plan, bu suçlarını itiraf eden FARC üyelerinin de cezalarının düşürülmesini içeriyor.
FARC, geçtiğimiz günlerde, bugüne kadar yaşananlardan dolayı kurbanlardan özür dilemiş ve hatta bazı üyeleri kurban yakınlarıyla buluşmuştu.
Ancak bu adımlara rağmen affa tepki, toplumun bir bölümünde azalmamış görülüyor.”
Sağlam öfkeli insanların referandumu
BBC’nin analizi ve aynı sonuca varan başka analizlerden benim çıkardığım sonuç şuydu: İnsanların öfke ve nefretlerini dindirme ihtiyacı, onları, kalıcı bir barışın uzun vadede sağlayacağı imkânları ellerinin tersiyle itmeye sevk edebilir.
Samimiyetle itiraf etmek isterim ki, o zamanlar bir referandumun, uzun sürmüş ve dağ gibi acılar biriktirmiş bir iç savaşı sona erdiren bir barış anlaşmasını perçinlemede uygun bir araç olmayabileceği üzerine epeyce düşünmüştüm. Kafamda bir sürü soru birikmişti: Duyguları bu kadar sıcak, öfkeleri henüz dinmemiş insanların rasyonel karar alma kapasitelerine güvenmek ne kadar doğruydu? İnsanları bu hale getiren büyük savaşları sona erdiren anlaşmalar referanduma sunulsaydı, acaba kaçı onaylanırdı?
Böyle bir referandumda insanların, barış anlaşmasını onaylamayı intikamları alınmamış sevdiklerine ihanetle eş saymalarında anlaşılmayacak bir şey yok. Bunu aşabilmiş insanların ilave bir saygıyı hak ettikleri muhakkak, fakat hareketlerine yön veren esas duygu, suçluların cezalandırılması yoluyla içlerindeki öfkeyi dindirmek olan insanları kınamaya da kimsenin hakkı yok.
Bunlar size, halkın tercihlerini önemsemeyen birinin değerlendirmeleri gibi görünebilir. Fakat bazı durumların klişeler ve ezberlerle uyumlu olmayabileceğini, bazı özgün sorunların ilk bakışta rahatsız edici bazı çözümlerinin olabileceğini kabul etmek zorundayız.
Sağlam öfkeli insanların medyası
Ölüm ve kayıp sayılarıyla yerini yurdunu terk etmek zorunda olanların sayısına bakıldığında, 52 yıl boyunca süren iç savaşın sonunda nüfusun hatırı sayılır bir bölümünün dolaysız acılardan nasibini aldığını ve bu kesimin sağlam bir öfkeye sahip olmaları için birilerinin ilave ajitasyonuna ihtiyaç duymayacağını düşünebiliriz.
Fakat bunların dışında kalan ve öfkesini milliyetçilik, anti-komünizm gibi ideolojik gerekçelere dayandıran milyonlarca insanın özellikle son dört yıldaki barış süreci boyunca büyüyen öfkelerini neyle açıklayacağız?
Ben, bu öfkede medyanın önemli bir rol oynamış olabileceğini düşünüyordum, fakat bunun somut olarak nasıl işlediği hususunda hiçbir fikrim yoktu. Eksiğimi, çalışmalarıyla çatışma çözümlerinde esaslı bir bilgi birikimi sağlamış Democratic Progress Institute’un (DPI) Dublin’de düzenlediği “Çatışma Çözümlerinde Medyanın Rolü” başlıklı toplantıda önemli ölçüde giderdim.
İrlanda Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı’nın ev sahipliğinde Dublin ve Belfast’ta düzenlenen toplantıların (16-19 Ekim 1918) konuşmacılarından biri, Kolombiyalı gazeteci Maria Alejandra Villamizar Maldonado idi... Maldonado, Küba’da süregelen barış görüşmeleri sırasında barıştan yana olan gazetecilerin maddi güçlükler nedeniyle Havana’ya ancak nadiren gidebildiklerini, fakat böyle bir sorunu olmayan anaakım medyanın Havana’ya kamp kurduğunu anlattı. Bu gazetecilerin esas uğraşı ise, görüşmeleri FARC adına yürüten gerillaların şiddet geçmişlerine dair yayın yapmakmış. Maldonado, bu yoğun yayıncılığın, FARC liderlerinin cezasız kalacağı gerekçesiyle anlaşmaya karşı çıkan Kolombiyalıların sayısını artırdığını söylüyor.
Gerçek acılar ve acının tüccarları
İki tarafı olan şiddetin sadece bir yanına ağırlık vermek ve yoğun bir yayıncılık faaliyetiyle FARC gerillalarını neredeyse ‘insan-dışı yaratıklar’ olarak çerçevelemek... Acaba anaakım medyanın bu tavrı, referandumun reddinde tayin edici bir rol oynadı mı?
Bu sorunun cevabını vermeden önce rakamlara bir göz atalım...
Referandumda 13 milyon seçmen oy kullandı. ‘Hayır’ diyenlerin sayısı, ‘Evet’ diyenlerden sadece 63 bin fazlaydı.
Bu rakamlar, barışı sabote etmek için özel çaba gösteren bir gazetecilik olmasaydı, referandumun kabul edilme ihtimalinin hayli yüksek olduğunu gösteriyor.
Yukarıda da söyledim: Acılarına odaklandıkları ve bunun dışına çıkamadıklar için bir barış anlaşmasını heba ettikleri gerekçesiyle Kolombiya halkını kınamaya kimsenin hakkı yok.
Fakat Kolombiyalıların acıları üzerinde sörf yaparak bir barış anlaşmasını gömmeye çalışan medyayı kınamak herkesin görevi olmalı.
Aramızdan biri, medyanın Kolombiya’daki çatışma ve barış sürecinde oynadığı rolden kalkarak “barış gazeteciliği mi, gazetecilik mi?” sorusunu artaya attı. Bu soru çevresinde epeyce hararetli bir tartışma yürüttük.
Önümüzdeki günlerde bu ilginç tartışma üzerine de yazacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları


















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025